
Adı üzerinde Operadaki Hayalet. Devasa bir operada yaşayan gizemli bir hayaletin hikâyesi. Olay örgüsü şöyle: Salonun dehlizlerinde yaşayan ‘müzik dehası’ hayalet, operanın öksüz-masum kızı Christine Daaê’yi gizlice eğitmektedir.
Yüzü deforme olduğu için sürekli maske takıp operanın sakinlerini sık sık korkutan hayalet, bir gün provalar sırasında tiyatronun kaprisli sopranosunu korkutup, kaçırır. O sırada yerine en hazır kişi Christine geçer ve asıl tuhaflık başlar. Ekipteki çocukluk aşkıyla flört eden genç kızımız, kendisini zirvenin yolunu açan hayaletle sıra dışı bir aşk üçgeninde bulur. Sonrası büyük kıskançlık, gerilim, korku…
Gazeteci-yazar Gaston Leroux’in 1910 yılında kaleme aldığı bu roman, sonrasında müzikale çevrildi, dizisi çekildi, sinemaya aktarıldı. Tiyatro ve sinema dünyasında özel bir yer edindiği gibi birçok ilkin de sahibi. Mesela, Broadway’in ilk oyunlarından biri. En uzun soluklu müzikal. Gişe hasılatı kıran Titanic, Star Wars, E.T. gibi filmleri geride bırakıp dünyanın en çok gişe yapan performans unvanının sahibi. Albümüyle, İngiltere müzik tarihinde listelere bir numaradan giriş yapan tek müzikal. Ödül sayısı 50’den fazla, albüm satış rakamı 40 milyon dolaylarında. Hayaletin sinema serüveni de farklı dünyalara kapı araladığı gibi ilkleri de içinde barındırıyor. Ona yakın yönetmenin farklı zamanlarda perdeye aktardığı hikâyeden bahsediyoruz ne de olsa.
Maskeli hayaletin perdede görünür olduğu ilk yıl, 1916. Ernst Matray’ın yönettiği filmin çekimleri Berlin’de inşa edilen özel bir stüdyoda yapıldı. Film kayıp olduğu için muhtevasına dair pek bilgi sahibi değiliz.
İkinci filmin merkezi Amerika (1923). Rupert Julian’ın yönettiği film, sessiz sinemadan sesliye geçtiğimiz döneme denk geliyor. Çekim macerası, hikâyeyi gölgede bırakacak türden. Büyük çoğunluğu siyah-beyaz ve sessiz çekilen, diğerlerinin aksine müzikallerin aksine korku türünde çekilen filmin bir kısmı renkli. Setteki son günden sonra iki yıl bekletildi, bazı sahneler tekrar çekildi, bazıları elle boyandı. Sinemaya ses geldikten sonra da Universal Stüdyoları’nda müzik ve dublajlı konuşmalar eklendi, 1925’te normali, dört yıl sonra ise seslisi gösterime sokuldu. Bugün elimize ulaşan film rengârenk. Siyah beyaz başlıyor, Kafkaesk bir atmosferde ilerlerken birden renkliye dönüyor. Sahne aralarında ekrana getirilen yazılarla hikâye bütünlüğü oluşturulmaya çalışılıyor. Sonradan çekilen, elle boyanan yerler haliyle zamanı gelince kendini ele veriyor.
Üçüncü film, bambaşka bir diyar Japonya’dan. Öncesindeki gibi metne sadık değil, uyarlama. Yönetmen koltuğunda Weibang Ma-Xu (1937) oturuyor.
Keman virtüözü hayalet
Operadaki Hayalet’in külliyatına göz atarken ilk renkli yapımından bahsetmesek olmaz. Bu kez karşımızda Arthur Lubin’in hayal dünyası (1943) var. Eric burada karşımıza 20 yıldır Paris Opera Evi’nde çalışan bir kemancı olarak çıkıyor. Parmakları işlevsizleştiği için emekliye ayrılmayı düşünen ana karakterimiz tartışma sırasında cinayet işler (bu sırada yüzü yandığı için maske takmaya başlar) ve operanın altında saklanmaya başlar. Sonrası bildik hikâye… Bugün eserle özdeşleşen yüzün yarısını kapatan maskenin ilk defa burada kullanıldığını ekleyelim.
Oyunu bütün Türkiye izlemiş!
Önümüzdeki hafta Türkiye’de seyirciye görünecek hayalet, yakın dönem tiyatro tarihinde de önemli bir yere sahip. 25 yıldır aralıksız perde açan Broadway’in en uzun soluklu prodüksiyonu. 40 ülkede 65 bin performansla 80 milyonluk bir izleyiciye ulaşmış. Dile kolay, sayı Türkiye nüfusuna denk. İhtişamlı prodüksiyonu tahmin edileceği gibi geniş bir oyuncu kadrosu ve sahne arkası ekibine sahip. Bizim karşımıza çıkacak teknik ekip ve orkestra dâhil 130 kişi… Bu kadronun hepsi ABD’den gelmedi. Grubun şöyle bir çalışma tarzı var. Gittiği ülkelerde sahne arkasında çalışacak kişilerin bir kısmını oradan seçiyor. Bu da gösteride kostüm, dekor, dekorda yer alanların bir kısmı bizden olacak demek. Oyunun ne kadar gösterişli olduğunu anlatmak için fazla söze ne hacet. Kullanılan dekorların büyüklüğü, kostüm sayısı prodüksiyonun ne kadar ihtişamlı olduğunu anlatıyor: Kullanılan kostüm sayısı 230, mum 281, şifonyer 14… Kuru buzlar 250 kg, sis makinesi 2-3 değil 10 tane. Sıkı durun, bomba burada. Operada kullanılan avizesinin ağırlığı bir ton. Umarız, performans avizeden daha hafif kalmaz.