Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Yandaş değilsen gazeteci değilsin!

$
0
0

Bazı basın yayın organlarına akreditasyon uygulanması 28 Şubat sürecinde askerler tarafından yapılırdı. AKP iktidarı döneminde kısmen devam eden bu uygulama, özellikle son zamanlarda iyice yaygınlaştı.

28 Şubat sürecinde yasakçı uygulamalardan biri, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından bazı medya kuruluşlarına uygulanan akreditasyondu. Genelkurmay'ın bu yasağı, Türkiye'de basın hayatına getirilmiş büyük bir sansürdü ve hiçbir mâkul gerekçeye dayanmıyordu. Tıpkı bugünlerde Cumhurbaşkanlığı ve AKP hükümetinin uyguladığı yasaklar gibi... Fakat ikisinin arasında büyük bir fark var. Genelkurmay sadece askeri alanlarda yasak uygularken, seçimle işbaşına gelen sivil hükümet, devletin bütün kurumlarında hatta belediyelerde ve özerk kurumlarda yasak başlattı. Yasaklanan alanlar ve yasak listesine dahil edilen medya grupları her geçen gün arttı. Cumhuriyet, Bugün, Zaman, Samanyolu, Birgün, Yeniçağ, Sözcü gibi gazetelerin arasına son olarak Doğan Grubu yayın organları da dahil edildi. İktidar için gazetecilik kriterini belirleyen bir anlamda 'yandaşlık' oldu.

17-25 Aralık süreciyle birlikte iktidar mensupları basın toplantılarında, törenlerde canlarını sıkacak sorular duymamak için akreditasyon uygulamasına hız verdi. İlk önce Emniyet kapılarını kapattı. Her emniyet müdürlüğünde basın odaları bulunur ve gazeteciler burada haberlerini yazardı. 17-25 Aralık'tan sonra bu odalar kapatıldı ve gazetecilere Emniyet'e giriş yasağı getirildi. 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ilk işi, Köşk'ün kapısını bazı yayın organlarına kapatmak oldu. Ardından AKP, 27 Ağustos'ta Ankara Arena'da yapılan 1. Olağanüstü Genel Kongre'sinde Cumhuriyet, Sözcü, Zaman, Yeniçağ, Birgün, Taraf, Yurt, Aydınlık, Halk TV, Ulusal Kanal, Evrensel, Bugün Gazetesi, Samanyolu Haber, Kanaltürk ve Cihan Haber Ajansı bünyesinde çalışan gazetecileri salona almadı. Tarihler Kasım 2014'ü gösterdiğinde Başbakanlık da basına sansür uygulaması başlattı. Zaman Gazetesi, Cihan Haber Ajansı, Samanyolu Televizyonu, Bugün Gazetesi, Bugün TV ve Kanaltürk TV muhabirleri Bakanlar Kurulu'nu takip etmek için gittikleri Başbakanlık binasına alınmadı. Ne yazılı bir belge sunuldu ne de Basın Müşavirliği tarafından sorulara cevap verildi. Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, AB Bakanlığı bu yasakçı uygulamaya uyum sağladı!

28 Şubatçıların

aklına bile gelmemişti

Gazetecilerin soracağı zor ve riskli sorulardan korkan iktidar, yasaklarla çözüm üretmeye çalıştı. Erdoğan'ın yurtdışı gezisine çıkarken havaalanında düzenlediği basın toplantıları da bazı gazetecilere kapandı. Yurtdışı ziyaretleri sırasında hiçbir programına muhalif gördüğü yayınları almadı. İkili görüşmelerin ardından düzenlenen basın toplantılarında hoşuna gitmeyecek soruları sorabilecek isimler de salona alınmadı.

Devletin başındakiler böyle yapar da belediyeler, kamu kurumları geri durur mu? AKP'li belediyeler de yasak konusunda yarışa girdi. Hatta o kadar ileri gittiler ki, mizah dergilerine bile konu oldular. Deve güreşi düzenleyen bir ilçe belediyesi bile basın mensuplarına akreditasyon uyguladı... İktidara yakın görünmek isteyen özerk kurumlar da (BDDK, TMSF) sevmedikleri gazete ve gazetecilere kapılarını kapattı. Gazetecilere sarı basın kartını vermekle görevli olan Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü, sürekli basın kartı almaya hak kazanan gazetecilerin kartlarını keyfi olarak vermedi.

Her gazeteci, şehitliğe

girip dua edemez!

Akreditasyon engeli askerî; ve siyasî; alandan çıkıp kamusal alana da sıçradı. Çanakkale Zaferi'nin 100. yılı anma programında yandaş olmayan basın mensuplarına akredite engeli getirildi. 500 gazetecinin izlediği anma törenlerine Zaman Gazetesi ile Cihan Haber Ajansı, Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından ‘Organizasyonda daha sağlıklı koordinasyonun sağlanması için kota uygulaması yapıldığından akreditasyonunuz gerçekleştirilememiştir' bahanesiyle programa alınmadı.

Cenazede bile akreditasyon

Çağlayan Adliyesi'nde DHKP-C'li teröristler tarafından şehit edilen Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın cenazesinde akreditasyon daha da genişletilerek uygulandı. Doğan Yayın Grubu da ekreditasyona tabi tutuldu. Hürriyet, Sözcü, Cumhuriyet, Zaman, Milat, Taraf Gazetesi ile Samanyolu TV, Bugün TV, Cihan Haber Ajansı, Doğan Haber Ajansı, CNN Türk, İMC TV cenaze törenine alınmadı. Alana alınmayan gazeteciler barikat dışarısından çekim yapmak zorunda kaldı. Başbakan Ahmet Davutoğlu, yaptığı açıklamada, talimatı bizzat kendisinin verdiğini açıkladı.

Yasak ve baskı milletin meclisinde

Geçtiğimiz haftalarda ise yaşanan yasakçı uygulamaların farklı bir versiyonu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde uygulanmaya başladı. Today's Zaman Meclis Büro Şefi Ali Aslan Kılıç ile Kanaltürk Televizyonu muhabiri Uğur Telli'nin ‘Parlamento Muhabiri’ kartları iptal edildi. Kılıç'ın kartı AKP Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten'in, Telli'nin kartı ise AKP Osmaniye Milletvekili Suat Önal'ın şikâyeti üzerine ellerinden alındı.

Gidin şikâyet edin, ben de terfi alırım

Devleti yönetenlerin keyfi tutumlarından vazife çıkaranlar da yok değil. Gri pasaport sahibi olanlar vizesiz yurtdışına çıkabilirken, Zaman foto muhabiri Mahmut Burak Bürkük, havalaanından geri dönmek zorunda kaldı. Bürkük, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Geçtiğimiz günlerde Brugge-Beşiktaş maçı için Belçika’ya gidecektim. Ancak Atatürk Havalimanı’nda polis tarafından pasaportuma haksız şekilde el konuldu. Polis ‘görevlendirme yazısı’ istedi. Oysa bu şart değil çünkü gri pasaport sahibi olanlar vizeden muaftır. İlginç olan ise benden görevlendirme kâğıdı istenirken, diğer gazeteciler gri pasaportlarıyla geçti, ben gidemedim. Sorun, hükümetten çok hükümet yandaşlarının kraldan çok kralcılık oynamak istemesiyle alakalı sanırım! Benim sorunumla ilgili haber yapıp dava açacağımızı söylediğimiz bir bürokrat, ‘İyi olur, bu sayede belki bize prim hatta terfi bile verirler!’ diyerek olayın vahametini ortaya koydu.

Bu sorulardan korkup yasak getirdiler

28 Şubatçıların yasakçı zihniyetini artırarak devam ettiren iktidar, hoşlarına gitmeyecek soruların sorulduğu mekânlarda akreditasyon başlattı. İşte yasak getiren o sorulardan bazıları...

3 Haziran 2013: Başbakan Erdoğan; Fas, Cezayir ve Tunus'u kapsayan gezisi öncesinde yaptığı basın toplantısında soruları cevapladı. Gezi olayları sırasında Reuters muhabiri, Erdoğan'ın eylemciler için kullandığı ‘çapulcu' ifadelerini kastederek, “Bunlara ilişkin herhangi bir yumuşatıcı tavır içine girecek misiniz?” diye sordu. Erdoğan, gazeteciyi azarlayarak, “Evlerinde zorla tuttuğumuz bir yüzde 50 var.” dedi.

6 Kasım 2013: Başbakan Erdoğan, Finlandiya başbakanı ile düzenlediği ortak basın toplantısında, Finlandiyalı gazeteci Erdoğan'a şu soruyu yöneltti: “Türkiye'de bazı kesimlerin son günlerde artan bir rahatsızlığı var. Öyle bir iddia var ki siz insanların özel hayatına müdahale ediyorsunuz, hatta hayat tarzına müdahale etmek üzeresiniz. Son örnek, kız-erkek öğrencilerin yaşama koşulları. Böyle bir müdahaleye neden gerek görüyorsunuz?" Erdoğan, “Arkadaş özel görevlendirilmiş.” diyerek gazeteciyi azarladı.

17 Aralık 2013: Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, 17 Aralık yolsuzluk operasyonu ile ilgili basın toplantısı düzenledi. Zaman Gazetesi muhabiri Ahmet Dönmez'in görevden alınan emniyet müdürlerini sormasına ve "Soruşturmada adı geçen bakanlar soruşturmanın seyri için istifa edecek mi?" sorusuna sinirlenen Arınç, muhabir Dönmez'e "Emniyette görevli özel yetkili gibi soruyorsunuz." diyerek muhabiri azarladı.

3 Şubat 2014: Bir muhabir, Başbakan Erdoğan'a 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu öncesi MİT tarafından Başbakan’a sunulan raporla ilgili şu soruyu sordu: “Operasyondan sekiz ay önce MİT tarafından Reza Zarrab'ın söz konusu bakanlarla ilişkide olduğu, MİT'in de sizi uyardığı yönünde bir rapor yansıdı. Böyle bir rapor sunuldu mu?”

11 Şubat 2014: Erdoğan'ın İspanya başbakanı ile yaptığı ortak basın toplantısında bir gazeteci Başbakan’a, Fas'tan arayarak Habertürk televizyonunun altyazısına müdahale ettiği, havuz yöntemi ile para akışı sağlanarak gazete ve televizyonların satın alındığı ile SİT alanına yapılan villaların kendine ait olduğu yönündeki iddiaları sordu.

4 Nisan 2014: Söz alan muhabir, Başbakan Erdoğan'a “AB eski Bakanı Egemen Bağış'a ait olduğu öne sürülen ses kaydında ayetlerle dalga geçmesine tepkiler geldi. Ancak AK Parti bu konuda sessiz kaldı. Bağış'ın partiden ihracı söz konusu mu?” diye sordu. Başbakan da, “Bence yer değiştirin, durmayın oralarda. Müfterilerin arasında durmak doğru değil.” diyerek tepki gösterdi.

11 Nisan 2014: Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Japonya seyahatinden önce basın mensuplarının sorularını cevaplarken bir gazetecinin, "Dinlemelerin failini sosyal medyada mı arıyorsunuz?" sorusu üzerine Davutoğlu, muhabirin sözünü keserek, "Daha kaç soru soracaksınız? 10'a kadar çıkacak mı?" diye çıkışarak soruyu cevaplamadı.

19 Mayıs 2014: Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bir gazetecinin basın özgürlüğüyle ilgili sorusuna, “Soru soran gazeteci rahatlıkla evine gidebiliyorsa basın özgürdür.” şeklinde cevap vererek üstü kapalı tehdit etti.


Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue