Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Hepimiz ‘Tek Parti’yiz!

$
0
0

‘Tek Parti’ denince akla 1923-50 dönemi gelir. Oysa uzun süre iktidarda kalan yönetimlerin çoğu bir süre sonra otoriterleşme eğilimi gösteriyor. Parti kültüründen ziyade lider eksenli yürüyen siyasi hayatımızda ‘Tek adam’ ve ‘Tek Parti’ zihniyeti öne çıkıyor.

Türkiye’de ideolojisi fark etmeksizin (sağ-sol-milliyetçi) iktidara geldikten sonra tüm siyasi oluşumlar otoriterleşme eğilimi gösteriyor. Bugünlerde iktidar partisinin çokça referans verdiği tek parti dönemi mesela. Dönemin iktidar partisi CHP yönetimi, muhalefetin çıkmasına izin vermeyecek bir siyasal sistem kurguladı. Seçim sistemi, dayattığı yaşam kültürü, yönetim biçimiyle iktidarını ilelebet devam ettireceğini düşündü. İtiraz edenleri, özellikle gazeteleri, istediği zaman kapatabiliyordu. Türkiye’nin ilk serbest ve hilesiz yani ‘gizli oy, açık tasnif’ yöntemiyle yapılan 1950 seçimlerinde halk ‘Yeter söz milletin’ sloganına sahip Demokrat Parti’yi ezici bir çoğunlukla iktidara getirdi. Hâlbuki dönemin CHP’si kendisine o kadar çok güveniyordu ki bu sonuçla büyük bir hezimet yaşadı. Fatih Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Engin Şahin’e göre CHP, muhalefetin çıkmasını engelleyecek bütün enstrümanları iktidara gelen Demokrat Parti’ye tepsi içinde sunmuştu. 1955’ten sonra Demokrat Parti’nin tek parti dönemini aratmayacak icraatları oluyordu. Basın özgürlüğünün kısıtlanması, muhalif gazetecilerin hapsedilmesi… Şahin, DP’nin üçüncü seçimlerinden sonra (1957) otoriterleşme eğilimi gösterdiğini söylüyor.

1960’tan AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 seçimlerine kadar Türkiye’de hiçbir parti bu kadar uzun süre ve güçlü olarak iktidara gelmedi. Fakat sistemin ve siyaset yapma anlayışının getirdiği otoriter uygulamaları her dönemde gördük. 1980’ler, 90’lar ötekine tahammülsüzlük, yaşam kültürü dayatması, basına dolaylı veya direkt baskı, yasama ve yargıya müdahale, yolsuzluklar ve faili meçhuller üzerine gidilmemesi, terör ve irtica ile korkutmalarla geçti. İktidara gelen her ideolojik siyasetçinin eğilimi böyle oldu.

İktidar, intikam yeri olarak kullanılıyor

Yrd. Doç. Dr. Engin Şahin, Türk siyasetinin iktidarla imtihanı olmasının temel sebebinin politik kültür olduğu kanısında. Şahin, demokratik kültürümüzde yıllarca ötekileştirilenlerin, iktidara geldiklerinde orayı bir hırs ve intikam yeri olarak kullandığını söylüyor: “Demokrat Parti ve diğer muhafazakârlar için bunu söyleyebilirsiniz. CHP zaten bunu senelerce yaptı. AK Parti ile yıllarca ötekileştirilen yeşil sermaye ve dindarlar iktidara gelince ne yapacaklarını şaşırdı. Bir saldırma, ‘siz bize böyle yaparsanız biz de size böyle yaparız’ haline büründüler. Yani bir demokrasi sınırları içinde onun da hakkı var, azınlık hakkı vs. bunları tamamen rafa kaldırıyor ve demokrasiyi seçilmişliğe indirgiyorlar. Bu çok problemli.” diyor.

Prof. Dr. Doğu Ergil ise “Özne üretmeyen eğitim sürü; iktidarı topluma paylaştırmayan siyaset çoban üretir.” diyor. Ergil’e göre siyaset, bizde toplumu özgürleşmeye çalışmadı. Hiç çoğul olmadı, daima tekleşmeye yöneltildi ve hep otorite oldu.

Askerî; vesayet demokratik kültürün gelişimini baltaladı

Yrd. Doç. Dr. Hakkı Taş (İpek Üniversitesi): Herkeste iktidar şehveti var, kimse güç zehirlenmesinden masum değil! Bu gerçeği görmek önemli ama ‘hepsi aynı kumaş, nasıl olsa sonraki gelen de en fazla bu kadar demokrat olacak’ anlayışı bizi hem karamsarlığa hem de koyvermişliğe iter. Türkiye’de askeri vesayet demokratik kurumların ve kültürün gelişmesini baltaladı. Demokrasi, farklı çıkar odaklarının -oyunun kurallarına uygun bir şekilde- çarpışmasıdır. Ancak bu bir öğrenme sürecidir. Her on yılda bir gelen askeri müdahaleler, siyasi gelenek ve kökleşmiş partilerin gelişmesini engellediği gibi, böyle bir öğrenme sürecini de olumsuz etkiledi. Şimdiye kadar kılıncın gölgesinde siyasiler, bir havuzda yarışıyordu. Şimdi o baskı olmayınca, denize açıldılar.

Türkiye’de iktidarlar muhalefeti meşru görmüyor

Prof. Dr. HakanYılmaz (Boğaziçi Üniversitesi): Türkiye’de ‘muhalefet’in gerekli ve meşru olduğuna dair bir anlayış ne sağda ne solda yaygındır. İktidar, hatta tek adam iktidarı, iktidardakilerin kanunları ve kendi koydukları kuralları ihlal etmeleri gayet normal, meşru görülürken; muhalefet gayet anormal ve gayrimeşru kabul edilir. Herhalde bu anlayış yüzyıllarca muhalefetin ihanet sayıldığı monarşik bir devlette yaşamış olmamızdan kaynaklanıyor.


Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue