“Bari bir mesleğim olsun, eve en yakın lise orasıydı” gibi sağlam temellere oturmayan bir dolu sebeple seçilir meslek liseleri. Sonra işin rengi yavaştan değişir. Aslında bir üniversiteye gitmek istiyorsunuzdur. Sistem de sizi hesap etmez. Artık bir 28 Şubat ve katsayı mağdurusunuzdur.Saat sabahın 6’sı; karşı caddede yirmili yaşlarının sonuna yaklaşan bir delikanlı, iki eli kot pantolonunun cebinde… Sırtı yaslandığı duvarın garantisinde, arada bir eğilip fabrika servisinin gelmesini bekliyor. Ne yaptıysa olmamış, olamamış; nihayet bu sanayi şehrinde bir işçi olmuş. Meslek lisesinden mezun olduğunda bu sonu tahmin etse de vakti gelmeden umutlar bitmiyor. Ülke bir döngü halinde her 10 yılda bir yeni mağdurlar oluşturuyor. O genç ise sonraları ‘28 Şubat’ diye anılacak dönemde herkeslerin ardına sığınacağı bir ‘mağdur’ bile olamayacaktı.Fark edilmeyen bir yara ‘meslek liseleri’. Aslında Almanya’dan, HTL (Höhere Technische Lehranstalt) tipi faydalı bir model örnek alınarak başladı. Ama başarılı olamadı. 28 Şubat sürecinde binbir zahmetle de olsa eğitimlerini yurtdışında ya da istediği alanda sürdürenlerin arasında meslek liseli mezunlarından söz etmek mümkün değil. En iyisi bu sorunu, asıl mağdurlar anlatsın.Sevdiğim mesleği yapamıyorum, okuyorum!Mesut Öner 26 yaşında, bir yazılım firmasında çalışıyor. Meslek lisesini evine yakın iki okuldan biri olduğu için tercih etmiş. Diğerine puanı yetmemiş. Gölcük’ün İhsaniye beldesinde oturuyorlarmış ve başka yere gitme şansı yokmuş. Aslında 28 Şubat mağdurlarından biri o. Dönemin yönetiminin ve YÖK’ün, meslek liselerini ötekileştirme politikalarının 16 yıldır gençlerin hayatını zorladığını söylüyor. Bu süreçten nasibini alan son kuşak olduğunu düşünüyor. Siyasal bilgiler ya da hukuk okumak istermiş. Fakat eğitim sistemindeki yanlışlar dolayısıyla hayallerini gerçekleştirememiş. Öner, kurumsal bir yazılım şirketinde ‘yazılım uzmanı’ pozisyonunda çalışıyor. Ama ‘hiç sevmediğim halde’ diyor ve ekliyor: “Vakit buldukça kendimi sosyoloji, felsefe, insan hakları ve siyasi romanlar ya da makaleler okurken buluyorum. İnsanın sevdiği işi yaptığı takdirde mesleki gerekliliklerini en iyi şekilde yerine getireceğine ve alanında çok başarılı olacağına inanıyorum.”Bazıları ise durumu kabullenmiş gibi ilerliyor. O mesleği öğrenmeli; en iyi nerde ve kimden bilmiyorlar ama öğrenmeli. Hele bir de sanayi şehrinde geçiyorsa çocuklukları, çok erken yaşlarda “bir iş bulmalıyım” fikri çıkmaz akıllardan. Genç bir adam olup askere giden Ferdi Bektaş gibi..Ustalarım keşke öğretmenim olsaydı…Şimdilerde asker olan Ferdi Bektaş meslek lisesinin kıymetini okulu bittikten sonra anladığını söylüyor. Bir de meslek okulları eğitiminin nasıl olması gerektiğini. Tez elden eli ekmek tutsun niyeti ile gönderildiği liseden sonra demir işlerinde ve tersanelerde çalıştığında fark ediyor ve diyor ki: “Orada gördüğüm ustalar keşke derslerime girseydi.” Meslek liselerindeki öğretmenlerin de ‘zaten buradan bir şey çıkmayacak’ hissiyle ders anlattığını söyleyen Bektaş, “Bu şekilde geçiyor dersler ve yıllar. Meslek yüksekokuluna gitseniz de bu çok değişmiyor.” diyor. Sonra askerlik dönemi başlamış onun için. Bektaş, 15 yaşında seçtiği bir lisenin hayat akışına etkilerini şöyle anlatıyor: “Burada da zaten ersiniz. Lisedeki arkadaşınız da aileniz de yediğiniz, gezdiğiniz yerler de aynıdır. Bir anda kendinizi serseriler güruhuna dahil görür, sessizce kabul edersiniz.”Sırtına yük yüklerler ama önüne masa koymazlarŞimdilerde bambaşka bir sektörde kendi firması olan Emre Ünal meslek liselerinin iki temel açıdan değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyor. Ailelerin ‘öğrenilmiş geçinme modelleri’nin çocuğun geleceğini büyük ölçüde etkilediğini söyleyen Ünal, “Ailelerin çocukları hakkında planlama yaparken tek düşündükleri şey bu: ‘Bizim çocuğumuzun önüne kimse masa vermez ama herkes sırtına yük verir’. İkinci etkenin işveren olduğunu söyleyen Ünal’a göre gelişen teknoloji ile her şeyi makineler yaparken sadece elinizin tornavida tutmaya yatkın olması yeterli ve gerekli. Bu gereksinimi meslek liseleri karşılıyor. Bu da ucuz ve kıymetsiz işgücü demek. 28 Şubat sürecinden Ünal’ın payına düşenlermiş bunlar.8 yıllık birikim vardı ancak meslek lisesi diploması yetersizdiKulağını tersten tutmak gibi görünse de eninde sonunda yasal yollardan hayallerine ulaşanlar da var bu mağdurlar arasında... YÖK’ün sunduğu tüm sınavlara girip dolaylı yollardan ille de mühendis olan Demet Kabakçı gibi...Meslek lisesinden başlayan serüvenini binbir emekle bilgisayar mühendisliğine taşıyan Demet Kabakçı, ailesinden habersiz tercih etmiş bu liseyi. Babası için meslek liseleri ara eleman demekmiş. Lise son sınıfta staj yaparken hak vermeye başlamış babasına ama çok geç olmuş. Meslek yüksekokuluna devam etmek zorunda kalan Kabakçı’nın bu mezuniyeti işveren için yeterli olmamış. 8 yıllık yazılım eğitimi olmasına rağmen 2 yıl bile iş tecrübesi olmadığı için geri çevrilmiş. “Kısacası meslek lisesi bir hiçti.” diyen Kabakçı şöyle devam ediyor: “Lisede verdiğim kararın yansımaları bitmiyordu. Dikey geçiş sınavıyla bilgisayar mühendisliğine geçiş yaptım.” Kabakçı, meslek liselerindeki en büyük haksızlığı ise şöyle anlatıyor: “‘Siz mesleğinizi öğrenin, ara eleman olun’ diyorlar. Ama bize de aynı zamanda Türkçe, matematik derslerini özenle göstermiyorlar. Ama 15 yaşında öylesine gittiğiniz bir lisede size, bir kez o işe başladınız ömür boyu o işi yapacaksın gözüyle bakıp, ya seveceksin ya hayatını bitireceksin gibi davranılması çok büyük haksızlık …”Bu liselerde üniversite hayalini, okul duvarları dışında kurabilirsiniz!33 yaşında bir öğretmen olan Yalçın Ç. meslek lisesine girişinin klişelerin dışında olduğunu söylüyor. Bilgisayara ulaşabilmek için bu liseyi tercih etmiş. “Bu çocuksu istek, 28 Şubat haksızlığının bir sonucu olacakmış meğer. Benim gibi bir sürü çocuğun hayalini kurdukları yaşamları onlardan alındı.” diyor Yalçın öğretmen. Ailelerin üniversite eğitiminin öneminin farkında olmadığını, çocuklarının kısa yoldan bir meslekte uzmanlaşmasını istediğini ama diğer liselere oranla farkında olunmadan erkenden olgunlaşan çocuklar olduğunu hatırlatıyor. Erken yaşta meslek edinen ama üniversite sınavı gündemine girmeyen, erkenden iş aramaya başlayan çocukların okulu meslek liseleri.. Yalçın öğretmen, sıradan bir lisans eğitimi için bile bu liselerde çok daha fazla emek vermek gerektiğini söylerken, “Meslek dersleri yoğunluğundan matematik, fizik size çok uzaktır.” diyor.Yalçın öğretmene göre; “Bu diplomayı aldıktan sonra bir de bu diplomayı nötrlemek için uğraşırsınız. Bir meslek liseli, üzerine yapıştırılan etiketlerden kurtulmak için ciddi bir bireysel çaba içinde olmalı, kişisel ve entelektüel gelişimine önem vermeli, lisans-lisansüstü eğitim almak için uğraşmalı ya da bu olmuyorsa da mesleki başarısı ile toplumun kendisinden esirgediği saygınlığı elde etmeli.”Ben de 28 Şubat mağduruymuşum meğer33 yaşında olan ve kendi işini kurmayı başaran Okan Kut’un 28 Şubat mağduru olduğunu anlaması için zaman geçmesi gerekmiş. Bu süreç onun aklında şöyle kalmış: “Bu durum yalnız imam hatip liselerini ilgilendiren bir şeydi benim için. Politikacının biri çıkmış bir şeyler söylemiş, birileri de kızmış. Nasıl oldu bilmiyorum benim kat sayı puanım düşmüş. Tüm durum o yaşlarda benim için bundan ibaretti.“ Sürecin sonunda sadece ucuz işgücüne bir katkı olarak görüldüğünü fark ediyor.Ara eleman ol dediler…Eğitim hayatı o daha çocukken alınmış kararların gölgesinde ilerlerken elindeki imkanlarla yol bulanlar da var bu ülkede. Sonuç olarak istemediği yollardan da olsa severek yaptığı bir mesleği var mesela Mehmet Ünal’ın.Ünal’ın meslek lisesi serüveni ilkokul öğretmeninin bu okulu tercih listesine yazması ile başlamış. Kendi ifadesiyle zamanla toplum içinde de anlayamadığı küçümsemeye maruz kalan bir liseye gidişi bundan ibaretmiş. Ünal, bu dezavantajı sevdiği işi el yordamı ile keşfederek avantaja çeviriyor. 3D çizimleri yapan Ünal’a meslek lisesi eğitimi yardımcı olmuş. Hep ara eleman olarak görülse de eninde sonunda bu işin yapanı, satanı, hatta pazarlayanı olacağını biliyor. Diploması buna engel gibi görünse de hiçbir zaman ara eleman olarak bir işte çalışmamış Ünal. Hobisini mesleği haline getirebilmeyi başarmış ender insanlardan hatta. 24 yaşında olan Mehmet Ünal, yıllar öncesinin 28 Şubat kararlarının hayatını bu kadar etkileyeceğini o tercih anında görememiş.Diplomam artık bir sorunduUğurcan N. meslek lisesini az bir puanla Anadolu lisesini kaçırdığı için tercih etmiş. Düz liseye gitmektense meslek lisesi olsun diye düşünmüş. “Koleje gitmemse zaten imkansızdı.” diyen Uğurcan N., bilgisayara ilgisi yüzünden tercih etmiş biraz da meslek lisesini. Ama verilen eğitim sistemi, bu ilgisini karşılayamamış. Uğurcan, “Sadece kendi kendine öğrenmeyi öğrendim.” diyor ve ekliyor: “İnternetten videolarla grafikerlik için mühim programları öğrendim. Şimdi bir medya kuruluşunda bu alanda yöneticiyim. Ama lise ve meslek yüksekokulunun bana avantajı değil, sanki o diploma ile kesinlikle yönetici olmamı onaylamış gibiydim.”“Seçerken dikkatli olunmalıydı.” belki dese de 28 Şubat’ı sessizce emeği ile aşanlardan sadece birisi o.
↧