Birçokları için sosyal medya, özellikle Facebook, vakit geçirme yeri. Ancak bu ağı, yardım derneği duyuru panosu olarak kullananlar da var. Hikâyelerine yer verdiğimiz gönüllü gruplar da onlardan. Facebook'ta birkaç arkadaşla başladıkları yardım faaliyetleri bugün yüzlerce ihtiyaç sahibine ulaşıyor.Okullarda 'mülteci kimdir' dersi veriyorlarYaklaşık dört yıl önce, İsviçre'de yaşayan Mehmet Cek tarafından Facebook'ta bir arkadaşlık grubu kurulur. Sadece bir arkadaşlık grubu olarak kalmaz, sosyal dayanışmayı ön planda tutarak pek çok insanî projeye imza atar. Önce grup sayfasında bazı duyurularla ufak çapta yardımlaşma faaliyetleri başlar. Türkiye'nin dört bir yanındaki grup üyeleri sayesinde farklı illerdeki okul çocuklarının ihtiyaçları giderilir. Bugüne gelindiğindeyse özellikle savaş mağduru yüzlerce mülteciye ulaşan ‘Mültecilere Yardım Vakfı’ çıkıyor karşımıza.Suruç'taki Kobanili mülteci ailelere bin 500 battaniye, Ezidi ve Türkmen kamplarındaki 3 bin çocuğa kışlık giyecek ve oyuncak dağıtımı yapan vakıf, tüm bunları yaklaşık 120 kişilik saha aktivistiyle gerçekleştirdi. Bütün bu faaliyetler grubun kendi öz imkânları kullanılarak hayata geçirildi. Faaliyetleri daha sağlıklı yürütme adına AFAD ile temasa geçip vakıf olmaya karar veren grup, şu günlerde resmi çalışmaları tamamlama telaşında. Bütün prosedürler bittiğinde tıpkı Facebook isimleri gibi ‘Birlik Dayanışma Vakfı’ olarak yola devam edecekler. Grup sözcüsü Şakir Altıntaş, sadece bir mülteci vakfı olmayacaklarını söyleyerek, "Ülkemiz ve coğrafyamızda ihtiyaç duyulan her yerde insanımız ve bölge insanının yardımına koşacağız. Nerede bir muhtaç varsa, kimseyi ayırt etmeden, orada olacağız." diyor. Yürüttükleri diğer çalışma ise aralarındaki öğretmen üyelerin okullarda başlattığı, ‘Mülteci kimdir, insanlar neden mülteci olur ve mülteci kamplarında izlenimlerimiz’ isimli kampanyaları. Grubun sözcüsü Şakir Altıntaş, "Şu ana kadar, İstanbul içi ve İstanbul dışı olmak üzere, üç farklı okulumuzda bu etkinliği gerçekleştirdik, daha yüzlerce okula ulaşmayı ve çocuklarımızda farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. Çünkü yeni nesillerin coğrafyamızın gerçeklerinden haberdar olmasını istiyoruz. Biz büyüklerden çok daha farklı bir bakış açısına sahip olmaları gerekiyor. Bu ülkede mülteci olmayanların sayısı çok azdır, biz o insanları kardeşimiz olarak görüyor ve sığınmacı olarak değerlendirmiyoruz." diyor.Evsizler için yola çıktılarBirkaç arkadaş bir araya gelip kendi imkânlarıyla dernek gibi çalışıyor, diğer grup ise evsizlere başını sokabileceği bir yer oluşturmak için çabalıyor. Grubun yürüttüğü kampanyanın adı ‘Evsizler Evi’. Büyük oranda sosyal medyadan çağrısı yapılan kampanyanın Facebook hesabının adı İstanbul Evsizler Evi. Buradaki paylaşımlarda açılacak evle ilgili bütün süreçler adım adım duyuruluyor. Arkadaşlarını bir araya getirip ilk adımın atılmasına vesile olan Muhammed Mansur Acuner, “İşle devamlı ilgilenen yedi kişiyiz. Fakat bu sayı artıp azalabiliyor. Yedi insanı bile toplamak hiç kolay değil, bunu anladım.” diyor. Böyle bir faaliyete neden başladığını ise şöyle anlatıyor: “Sokakta donarak ölen insanların haberlerini gazetede okuyoruz. Bunların sayısını net bilmesek de varlıkları bize yetiyor. Havalar ancak eksi 4'e düşünce devletin üç günlüğüne bu insanları spor salonlarına saçma bir şekilde aldığını görüyoruz. Bunun üzerine ne yapabilirim diye düşünmeye başladım.” İşte böyle bir motivasyonla yola çıkan genç aktivist, biri evsizlerle ilgili master yapan üç arkadaşıyla meseleyi istişare eder. Daha sonra yedi kişiye ulaşır ve dernek açarlar. Fakat dernek prosedürlerinin fazlalığından dolayı bir başka dernekle birleşmeye karar verirler. Bu zamana kadar toplanan bağışlarla evsizler evi tutuldu ve ihtiyaçları büyük oranda giderildi. Evin açılmak üzere olduğunu anlatan Acuner, geriye sadece dört yatağı yerleştirmek kaldığını söylüyor: “Resmilik meselesi çok can sıkıyor. Dernek olmak çözüm değil çünkü bir dünya stopajı, damga vergisi, muhasebe ücreti falan bu tür saçmalıklara sokuyor sizi devlet. Bu konuda inşallah problem yaşamayız, işler şimdiye kadar resmi ilerledi ve ilerleyecek.” Ev açıldıktan sonra yemek temini için Zeytinburnu Belediyesi'nden söz alan gönüllüler, bu önemli meseleyi çözdükleri için mutlu.Facebook'ta ilk paylaşım yapıldı, dalga dalga yayıldıİstanbul'da başlayan bir gönüllülük faaliyetinin sosyal medya yoluyla şehirden şehire yayılmasının bir örneği de Şefkat Der'in başlattığı evsizlere çorba kampanyası. Sokakta yaşayanları çocukluk dönemlerinden beri görmezden gelemeyen ve kendine dert edinen Hayrettin Bulan, yıllar önce Konya'da tek başına bir hareket başlatır. Evsizleri kendi imkânlarıyla otele yerleştirmeye çalışır ya da evine misafir eder. Daha sonra dernekleşmeye karar vererek Şefkat Der'i kurar ve Türkiye'nin ilk erkek sığınma evinin kurulmasına vesile olur. Bugün İstanbul'da aktif çalışan dernek, az sayıda gönüllünün bağışlarıyla faaliyet göstermeye çalışıyor. Zaman zaman başlattığı kampanyalara destekçi bulma işini ise Facebook paylaşımları üzerinden görüyor. Örneğin bu kış başında İstanbul'da başlattıkları evsizlere sıcak çorba dağıtımı. İlk akşamlar birkaç kişiyle termos ve bardaklarla yola çıktıkları kampanya kapsamında bugün farklı şehirlerden onlarca insan destek veriyor. Zira Şefkat Der'in Facebook duvarına bakıldığında çeşitli şehirlerden gecenin soğuğunda elinde termoslarla çorba dağıtan gençlerin fotoğrafları var. Dernek Başkanı Bulan, sosyal medyanın da etkisiyle dalga dalga büyüyen iyilik hareketinden memnun. Ancak toplumun evsizlere karşı duyarsızlığından biraz muzdarip. Sokakta yaşayan çocukların banyo ihtiyaçlarını karşılayan, onlara sıcak bir mekânda uyku imkânı sağlayan bu derneğin imkânları çok sınırlı. Yaptığı işler çok büyük olsa da daha çok duyulma adına popüler yollara girmeyen Hayrettin Bulan, insanları derneğe yardım imkânı olmasa da sokakta kalanlara karşı daha duyarlı olmaya davet ediyor.Sayfası onlarca muhtacın hikâyesi ve fotoğrafıyla doluGökçe Değirmen, tek başına bir sivil toplum kuruluşu gibi çalışan nadir insanlardan. Yıllardır karşısına çıkan muhtaç insanları Facebook'tan duyurarak onlara yardım topluyor ve ulaştırıyor. Bu insanlar kimi zaman çocuklarına bakmakta zorlanan bir anne kimi zaman iş bulamayan baba oluyor. Bazen de kimsesiz bir çocuk. Derdini dinlediği bu insanları fotoğraflayıp Facebook sayfasında paylaşıyor. Paylaşımın altında ihtiyaçlarını tek tek anlatıyor. Derken fotoğraf paylaşımının altı yardım etmek isteyenlerin yorumlarıyla doluyor. Tanıdığı hatırı sayılır kişilere de ulaşıyor elbet. Ancak Facebook onun için adeta bir derneğin toplantı odası gibi. Mesaj kutusu bu faaliyetlerini duyanların gönderdiği çaresizlik mesajlarıyla dolu. Bunları da ismi ifşa etmeden sayfada paylaşarak binlerce insanın bilgisine açıyor Gökçe. Vicdan Hareketi sayfasında herkes elinden geleni ortaya koyuyor. Bu şekilde onlarca belki yüzlerce insanın yüzünün gülmesine vesile olan Gökçe, artık bütün bunları tek başına yapmıyor. Neşe ve İsmail arkadaşıyla birlikte kurduğu ‘Vicdan Hareketi’ grubunda artık çok daha fazla kişiye ulaşıyor. Yardımları olanca şeffaflığıyla yürütmesi ve sonuçlarını sosyal medyada paylaşması etkili olacak ki artık büyük gıda zincirleri ve giyim mağazaları da onlara destek veriyor. Bu şekilde şehir aşırı yardımlara da başlayan Vicdan Hareketi, şu günlerde köy okullarına kıyafet göndermekle meşgul. İlgilendikleri birçok ailenin ihtiyaçları da var elbette. Bunun yanı sıra Suriyeli mülteciler için çabalayan Vicdan Hareketi, onlarca savaş mağdurunun bir eve kavuşmasına, iş bulmasına veya çocuklarının ihtiyaçlarının giderilmesine vesile oldu. Diğer dikkate değer nokta ise Facebook paylaşımları sayesinde insanların yardımlaşmaya olan ilgilerini artırmaları. Sıradan bir vakitte karşısına çıkan muhtaç bir ailenin hikâyesi ve fotoğraflarını görenler arasında aslında yardımlaşmak hiç aklında yokken 'Benim de bir faydam olmalı şu dünyada.' diyenler vardır elbet.
↧