Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

1 milyon üye mümkün mü?

$
0
0
Fenerbahçe’de Aziz Yıldırım’ın başlatıp tek başına yürütüyor gibi göründüğü ‘1 milyon üye’, çok önemli bir proje. Böyle bir girişimin ülkedeki demokrasinin gelişmesine varıncaya değin sonuçları olur. Ancak Başarı şansının sıfırın altında olduğunu görmezden gelemeyiz. Bugüne kadarki benzer girişimler ve bu işin zorlukları başarı şansını yok ediyor.Önce şurada anlaşalım: Aziz Yıldırım çok önemli bir iş yapıyor. ‘1 milyon üye’ kampanyası için yurdu karış karış dolaşıp bu işin gerçekleşmesi yolunda önemli adımlar atıyor. Üstelik durumu sadece bu açıdan da göremeyiz. Herhangi bir kulübümüzün ya da sosyal bir kuruluşun 1 milyon üyesinin olması muhteşem bir olay. Bu üyelerin durumu ve statüsü ne olursa olsun sadece o kulüp için değil aynı zamanda demokrasi için de çok yararlı böyle bir örgütlenme.Zaten demokrasimizin Batı ölçeğinde yerleşip kökleşme imkânı bulamayışında, o yoldaki adımların mehter usulü atılabilmesinde böylesi bir örgütlenme eksiğinin önemli payı var. İktidarlar ya da başka güçler, attıkları yanlış adımlarla ilgili olarak karşılarında böyle bir güç bulduklarında, yapacakları işlerle ilgili olarak bir değil birkaç kez düşünmek zorunda kalırlar. Bunun dışında da yararları olur böyle bir örgütlenmenin. Örneğin, öteki kulüpleri de peşinden sürükler, iş büyür.Çok da güzel olurGelgelelim, böylesi bir projenin başarı şansı inanın ki sıfırın bile altındadır! Bugüne kadar yapılmak istenen buna benzer işlerin hemen tümü büyük bir fiyasko ile sonuçlanmıştır. Bunların nedenleri niçinleri elbette ki çoktur ve farklıdır. Gerçi, o günlerden bu yana olumlu anlamda bazı değişiklikler olduğu da kabul edilebilir. Özellikle haberleşme ve iletişim alanında atılmış bulunan dev adımlar büyük bir avantajdır. Ancak yine de böyle bir hareketin başarı şansı hemen hiç yoktur.Sayın Yıldırım’ın gündem belirleme ve toplumu harekete geçirmeye çabasına da saygı duymak gerekir. 3 Temmuz sürecinin tamamı, yeniden yargılanma durumu, havuzdan çıkma tartışması gibi konular belli başlı örneklerdir. Bu konularda belli bir medya desteği bulduğu da açıktır. Nitekim şu 1 milyon üye kampanyasına bir divan kurulu üyesinin itirazının tek gazetede o da satıraralarında kalmış olması bunun bir kanıtıdır. O üyenin itirazı ciddiye alınacak niteliktedir.Buna benzer konulara her zaman ilgi duydum ve kimin neyi nasıl yaptığını öğrenmeye çalıştım. Kişisel bilgi, ve gözlemlerim sonucunda varabildiğim nokta şu: Ne yaparsanız yapın vatandaşımız böyle işlere pek ilgi duymuyor. Özellikle futbolu seven insanlar -bu memlekette spor denilen alanın yüzde 90’ını o kaplıyor-, belli davranış kalıplarının ötesine geçmiyor. En fazla kombine kart alıyor, maçını izliyor, mağazadan alışveriş yapıyor, o kadar; üsttarafına pek kulak asmıyor.Dikkat ederseniz, kampanya başlayalı epeyce zaman oldu, henüz herhangi bir rakam açıklanmıyor. Özel olarak araştırdığımızdan filan değil, konuyla ilgili sohbetler sırasında bu işlere yakın eş-dost niteliğindeki insanların söyledikleri rakamların düşüklüğü karşısında dehşete kapılırsınız -ben değil, siz-. Yani bir yandan sanki binlerce kişi akın akın gelip bu işe giriyormuş gibi bir izlenim oluşturulmaya çalışılıyor ama öte yandan durumun pek parlak olmadığını yakında tam olarak öğreniriz.Üstelik sayı belli bir noktaya oluştuğunda, onunla başedebilmek için dev bir organizasyon gerekecek. Yani 100 bin kişi üye oldu diyelim. Onlarla ilişkilerin yürütülmesi için belki de en az 100 kişinin çalışacağı orta büyüklükte bir şirket kurmak gerekecek. Bu kişilere ödenecek ücretler ve organizasyonun öteki masrafları, attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değmedi durumu ortaya çıkarabilir. Belki daha önemlisi, böyle bir ilişkiyi yürütmenin imkansız denecek kadar zor oluşu.Bugünden yarına gerçekleşecek bir iş olarak görmemeliŞu anda ülkemizde devlet dışında bu kadar çok insanla ilişkiyi yürütebilen kuruluşlar, özel bankalar, telefon organizasyonları gibi zaten zorunlu sayılabilecek durumlarla ilgilidir. Gönüllülük esasına dayanan sosyal bir ilişki kapsamında böyle bir rakam bugüne kadar hayal bile edilmedi. Hayalinin kurulması ve peşinde koşulması çok önemlidir, değerlidir ancak gerçeğe uzaktır. Dolayısıyla bunu bugünden yarına gerçekleşecek bir iş olarak görmemek gerekir. Öyle bakılırsa yılgınlık olur, dağılır.Sözünü ettiğim 100 bin kişiyle günümüzün iletişim olanakları içinde elbette ki elektronik posta ya da sosyal medya aracılığıyla bağlantı kurulabilir. Ancak kimi zaman yasal zorunluluk ya da başka nedenlerle onlara bildiğimiz geleneksel yollarla mektup filan göndermek gerekebilir. 100 bin kişiye gönderilecek mektupların yazılması, zarflanması, adreslerin yazılması, postaneye teslimi gibisinden işlemleri gözünüzün önünde bir canlandırmaya çalışın. Üstelik bunlar hemen akla gelenler…Üye sayısı belli bir noktaya ulaştığında, sözgelimi 50 bin olduğunda hemen başlayacak birtakım rahatsızlıkları garanti edebilirim. Bu işe girenlerin büyük bölümünün “kulüp üyesi oluyorum” motivasyonuyla hareket ettiğinden eminim. Ancak bir süre sonra bu üyeliğin herhangi bir getirisinin olmadığı, sadece yıllık ödenti ilişkisinin bulunduğu yolunda yakınmalar başlayacak ve kopmalar olacaktır. Bir derbi maça bilet isteyip de alamayan kişiler “başlarım böyle üyeliğe!” diyecektir.Zaten bu kişilere nasıl bir üyelik statüsünün tanınacağı, ne gibi avantajlar sağlanacağı yolunda da belirsizlikler ortadadır. Belli bir sayıdaki üyeler için delege seçilerek genel kurul üyeleri olabilmeleri gibisinden düşüncelerin hiçbir geçerliliği yoktur. İlgili yasalar ve uygulama imkanları bunun için kesinlikle elverişli değildir. Bunlardan doğacak yakınma ve kopmalar bu büyük yürüyüşü sık sık kesintiye uğratabilecektir.Sayın Yıldırım’ın bu işi tek başına götürüyormuş gibi uygulama içinde oluşu da ciddi bir sakıncadır. Bu işi kulübün kurumsal kimliğine aktarmak ve o şekilde yürümek gerekir. Başka yöneticiler, profesyonel çalışanlar, sporcular sürekli olarak işin içinde yer almalıdır. Zaman zaman yapılabilen göstermelik toplantılar amaca ulaşmak için kesinlikte yeterli olmayacaktır.Uzatmaya gerek yok, harika bir proje ama başarıya ulaşması için belirsizlikler ortadan kaldırılmalı, insanların hangi statüde üye olup ne gibi haklara sahip bulunacakları iyi anlatılmalı. Sayın Yıldırım’ın günün birinde görevden ayrılması halinde işin nasıl yürüyeceği güven verici biçimde ortaya konulmalıdır. Şu anda görünen odur ki sayın Yıldırım bu konudaki açıklamasının tersine ömürboyu başkanlık konusunda kararlıdır ve 1 milyon üye de kendisine bağlı bir proje olarak gündemde kalacaktır.2009-12 arasında TSYD Genel Sekreteri olarak görev yaptım. Bin 300 dolayındaki üyemizle temas edebilme konusunda yaşadığımız sıkıntıları anlatmaya çalışmak, yıllık 12 lira olan aidatların ödenmesindeki sıkıntıları gündeme getirmek boşuna yorgunluk olur. Üstelik 1963’te kurulmuş, organizasyonu oturmuş, sağlıklı işleyişi olan bir kuruluştan sözediyorum…Aslına bakarsanız o kadar uzağa gitmeye gerek yok, kulüplerin şu anda genel kurul üyeleriyle ne kadar sağlıklı bir ilişki kurabildikleri üzerinde bir araştırma yapılsa ortaya çok eğlenceli durumlar çıkabilir. ‘20 bin kayıtlı üye var ama aidatını ödeyip oy kullanacak kişi sayısı 8 bin’ gibisinden genel kurul haberleri herhalde gözünüzden kaçmamıştır. O kadar sık tekrarlanıyor ki…Hayal kurmak iyidir hatta gereklidir ama onu gerçek sanmamak koşuluyla... Canaydın’ın 400 özel üyesi Bu tür işlerin çok küçük ölçekli bir örneği yeterince aydınlatıcıdır, onun için aktarmak isterim. Nurlar içinde yatsın, rahmetli Özhan Canaydın ile gazeteci-kulüp başkanı sınırlarını epeyce zorlayacak kadar yakınlığımız oldu. İkimiz de bu sınıra sonuna kadar özen gösterdik ancak bu arada öğrenilmesi pek kolay olmayan bazı kulüp işleriyle ilgili bilgiler edinme fırsatı doğdu.Sansasyon arayışı içinde olan bir gazetecilik anlayışına itibar etmediğimi bildiğinden zaman zaman canını sıkan bazı durumları dertleşme babında aktardığı olmuştur. Bunlardan biri de kulübe yeni üye alınması işiydi. Olayın gizli kapaklı bir tarafı yok. Biliyorsunuz Galatasaray Kulübü’ne üye olmak kolay değil. Çeşitli sınırlamalar sözkonusu. Bu yolda yakınmaların artması nedeniyle Canaydın genel kuruldan özel bir yetki aldı. Bir seferlik uygulamayla 400 kişi üye kaydedilecekti.Üye olmak isteyenler arasında büyük şirketlerin sahipleri, üst düzey yöneticiler, rektörler gibi üst gelir grubundan ya da toplumda saygınlığı tartışılmaz kişiler vardı. Herbiri için 10 bin lira giriş ücreti düşünülmüştü. Bu da özel bir uygulamaydı. Böylece bir sıcak para girişi sağlanacaktı.Zaten o kişiler arasında bu paranın birkaç katını vermeye hazır olduğunu defalarca beyan edenler vardı. Dolayısıyla bir taşla iki kuş birden vurulmuş olacaktı. Toplam 10 bin dolayındaki üye içinde 400 olağanüstü bir rakam da sayılmazdı.Peki, sonuç ne oldu biliyor musunuz? Sadece 240 kişi böyle bir imkandan yararlanmak üzere başvurdu ve tam bilmiyorum ama içlerinden bazıları da daha sonra vazgeçti. Taş çatlasa 150 kişi işlemleri tamamlayıp üye oldu ve rahmetliyi de böyle bir işe girdiğine gireceğine pişman etti.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue