Bu aralar kime rastlasam grip. Bir tas sıcak çorba, hastalığın iyileşeceğinin müjdecisi gibidir. Bu müjde Tunus’tan geliyor size. Tam bir hasta çorbası, hlalem. Anlayacağınız herkes şefkate, sıcak bir çorbaya muhtaç. Evdeki hayırsever refakatçilere duyurulur.“Çorba hastaların şifasıdır. Bir tas çorba hastaların midesine değil, yüreklerine akan sıcak şefkatin temsilcisidir. Katı yiyecekler ısırılması, çiğnenmesi, yutulması hasta için yeni güçlükler yaratırken, çorbanın sıcak sıcak içilmesi hastalığın iyileşeceğine dair bir müjde verir gibidir.” Ben değil, Erdal Atabek söylüyor ‘Çorbalar ve Kültürler’ adlı makalesinde. Atabek, çorbalardan böyle tatlı tatlı bahis açmışken, hazır havalar hâlâ buz gibiyken dedim bu hafta da çorbadan gidelim. Belki de çoğunuzun boğazı benim gibi şiş. Halsizlikten ölüyorsunuz, yerinizden kalkacak haliniz yok. “Ah keşke sıcak bir çorba olsa da içsem” diye iç geçiriyorsunuz. O halde ev ahalisinden afiyeti sıhhati yerinde olan kimse kabak onun başına patlasın bugün. İnsanlık öldü mü canım?Tunus’tan tanıdık bir lezzetGeçtiğimiz yaz Tunuslu şef Rafik Mohamed Tlatli’nın elinden yediğim ve deyim yerindeyse bayıldığım bir çorbadan bahsedeceğim. Bana kalsa ana yemek olarak bile servis edilebilir. Zira yoğun ve muhtevasındaki malzemelerden dolayı oldukça doyurucu. Bana biraz Amasya yöresine ait sakala çarpan çorbasını anımsattı. Büyük ihtimalle yaz olduğundan Şef Mohamed, çorbaya bezelye de katmıştı, mevsimi olmadığından ben bezelye yerine yeşil mercimek tercih ettim. Çorbayla ilgili araştırma yaparken birçok tarifte ete rastladığım için et de kullandım. Sanırım şef yaz sıcağında ağır olmasın düşüncesiyle et tercih etmemişti. Zira içinde nohut ve hlalem yani Tunusluların el yapımı taze eriştesi de bulunuyor. Hlalem arpa şehriyeden biraz daha ince ve uzun erişte. Canınız hangisini istiyorsa taze/kuru erişte ya da şehriye kullanabilirsiniz. Anlayacağınız yoruma açık bir çorba. Unutmadan hlalem sanırım halk dilinde kullanılan bir kelime. Zira kitabî olmadığından sözlüklerde ne anlama geldiğini bulamadım. Ancak kelimenin köküne baktığımızda ‘hlm’ Arapça rüya anlamına geliyor. Malum mevsim kış, çorbanın içinde de yok yok. Buradan mülhem çorbaya kış rüyası adını verdim gitti. Evinizin en hayırseveri yapsa da içseniz değil mi?HlalemMALZEMELER:Yarım kilo kuşbaşı kuzu eti1 bardak erişte ya da arpa şehriye1 diş sarımsakYarım su bardağı nohut (bir gece öncesinden suda bekletilmiş)Yarım su bardağı yeşil mercimekYarım su bardağı ıspanakYarım demet maydanoz1 adet soğan2 kaşık domates salçası1 havuç1 adet yeşilbiber4 yemek kaşığı sıvı yağ (arzuya göre arttırıp azaltılabilir.)Bir tutam toz kırmızıbiber, karabiber ve tuzYapılışı: Yeşil mercimek ve nohutu ayrı kaplarda haşlayın. Ardından süzün ve soğuması için bir kenarda bekletin. Sıvı yağı tencereye koyup küp küp doğranmış soğanı ve minik minik doğranmış sarımsağı kavurun. Pembeleştikten sonra ince ince doğranmış biber, havuç ve ıspanağı ilave edip kavurmaya devam edin. Bu aşamada ayrı bir tencerede haşlanmış eti de ekleyin ve rengi dönene kadar pişirin. Baharatları koymayı unutmayın. Salçayı da katıp birkaç dakika daha kavurun. Et suyunu ilave edin ve kaynamaya bırakın. Su fokurdadığında erişte ya da arpa şehriyeyi katın, kısık ateşte pişene kadar bekletin. Ardından nohut ve yeşil mercimeği ekleyin. Malzemeler birbiriyle özdeşene kadar (5-10 dk) kaynatın. İndirmeye yakın kıyılmış maydanozu ilave edin.Not: Suyu göz kararı koydum. Malzemelerin üzerine çıkması kafi.
↧