İliklerimize kadar donduğumuz bu soğuk günlerde iç ısıtacak, vitamin deposu bir kış çorbası var bugün. Malzemeyi dert etmeyin, Allah ne verdiyse artık... Kar yağmadan okulların tatil edildiği ‘buz’ gibi bir kış yaşıyoruz bu sene. Dışarı çıkan, deyim yerindeyse iliklerine kadar donuyor. Çay, kahve bir yere kadar ‘bana vitamin gerek, vitamin’ diyorsanız doğru yerdesiniz. Zira ısınmakta da, vitamin almakta da çorba gibisi var mı Allah aşkına? Bence de yok. Sadede geleyim. Basit malzemelerle mutfakta harikalar yapmakta, o harikaları sunmakta ve dünyaya pazarlamakta İtalyanların üzerine tanımam. Makarna, pizza bunun en güzel iki örneği sanırım. Bir de bugün bu köşeyi süsleyecek minestrone var tabii. İtalyanların mevsim sebzelerini kullanarak yaptığı meşhur bir çorba. Minestra çorba demek. Minestrone ise çoğulu. İçinde yer alan birçok malzemeden dolayı ‘büyük çorba’ olarak adlandırılıyor. Bizdeki sebze çorbalarını anımsatıyor. Ama biz genelde sebzeleri iri iri doğrar, çoğu zaman ortadan ikiye böler sonra blenderdan geçiririz. Minestore’da ise sebzeler minik küpler halinde doğranıyor ve başka bir işlemden geçmiyor. Sebzeler ise al dante usulüne göre pişiriliyor. Yani hafif diri kalıyor. Bence böylesi daha sağlıklı. Üstelik her seferinde kaşığınıza farklı sebze küpleri denk geleceğinden her kaşıkta farklı bir sebze şenlendiriyor damağınızı. Yoğun, yemek gibi anlayacağınız... Ana malzemesi, soğan, kereviz, havuç, domates ve fasulye, bezelye ya da barbunya taneleri. İtalya’nın bazı bölgelerinde içine makarna ya da pirinç konuluyor. Nadiren tavuk, et ya da sularını katanlar da oluyor. Ama İtalyan yemek yazarı Angelo Pellegrini’ye göre minestrone’un olmazsa olmazı ne et ne tavuk ne de barbunya. Gelelim bizim tarife... Uzun zamandır ziyaret etmek istediğim bir mekân, Zalatta’daydım bu hafta. Menülerine minestrone’u dahil ettiklerini öğrenince oraya gitmek şart oldu. Zira minestrone, bu köşede yer vermek istediğim, listemde çoktandır bekleyen bir lezzet. Ama her şeyin bir vakti, mevsimi var. Eh bu hafta tam zamanı dedim, atladım gittim. Beşiktaş Çarşı’da, (BKM’nin tam karşısında) Beş katlı bir coffee&restaurant burası. Dünya mutfağından salata, makarna, ızgara ve speciallerden oluşan 70 çeşit yemekle zengin bir menüye sahip. Son yılların trendlerinden açık mutfak konseptinde hizmet veriyor. Aslında çorba menüleri de var ama biraz önce belirttiğim gibi minestrone bu menüsüne yeni dahil olmuş. Mekânın yardımcı şefi Sinan Bay, mevsim sebzeleri kullanarak yaptı minestrone’u. Bu yüzden domates koymadı mesela ya da barbunya. Bunun yerine havuç, kereviz, kabak, pırasa ve pazı kullandı. Siz damak tadınıza ya da evdeki malzemenize göre ekleme çıkarma yapabilirsiniz. Üstelik salçasız çorba sevmeyenlerdenseniz salça ya da yazdan hazırladığınız domates püresi de kullanabilirsiniz. Ben makarnalı, özellikle de tekerlek makarnalı olanını çok seviyorum. Ama sadece sebzesi de hoşuma gitti. Sunumu ise daha çorbayı içmeden içinizi ısıtıyor. Minnak bir tencere, crouton ve de tazecik minik ekmekler... Tamam tamam, daha fazla özendirmeyeyim. Evdeyseniz hemen koyun tencereyi ocağa, yok dışarıdaysanız ve üşüdüyseniz Zalatta’ya bir uğrayın derim. Minestrone çorba MALZEMELER: (4 kişilik) - 250 gr havuç - 250 gr pırasa - 150 gr kereviz - 250 gr kabak - 150 gr renkli biber - 150 gr pazı - 30-40 gr ayçiçek yağı - 8 bardak su - Karabiber, tuz - 1 yemek kaşığı fesleğen sos - 2 yemek kaşığı sebzeli çeşni Not:Fesleğen sos ve sebzeli çeşni arzunuza kalmış. Yapılışı:Önce havuç, ardından sırasıyla pırasa, kereviz, kabak orta ateşte ayçiçek yağıyla sotelenir. Sonra tuz, karabiber ve sebzeli çeşni ve fesleğen sos ilave ettikten sonra su ekleyerek kaynamaya bırakılır. Kaynadığında ise pazı ilave edilir. Altı kısılır. Karıştırılıp servise hazır hale gelir. Püf noktası: Sebzeler fazla öldürülmeyecek. Pişme süreleri farklı olduğundan sotelenme sırasına riayet edilmeli. Lezzet ekürisi: Crouton ve limon.
↧