Bir dönemin en zenginler listelerinde zirvede yer alan işadamı Mehmet Emin Karamehmet, bugün Turkcell’i kaybetmemenin uğraşını veriyor. Aslında 2001 krizinde el konulan Pamukbank’tan itibaren varlık savaşı veriyor. Bir işadamı olarak Karamehmet’in kariyeri, bugünün iktidara yakın işadamlarına ibret olacak nitelikte.Tarihleri ve isimleri değiştirdiğinizde çok tanıdık gelecek bir hikâye aslında, tarihin tekerrür ettiğini de ispatlayan... Yıl 1989. Fındık üreticilerinin yani Fiskobirlik’in paraları ödenemiyor. Devlet, daha doğrusu dönemin hükümeti, işadamlarından Fiskobirlik’e 400 milyon dolar verilmesini ister. Sadece biri verir; Çukurova Holding’in patronu Mehmet Emin Karamehmet. Verir ama geri ödemesini alamadığı gibi, o tarihten sonra neredeyse tüm yatırımlarının elinden alınmasına sebep olacak bir girdabın da içine girer bu borçla. Karadenizli fındık üreticilerinin parasını ödemek için verilen borcun, Çukurovalı pamuk üreticileri için kurulan Pamukbank’ın Karamehmet’in elinden alınmasına kadar bir etkisi olur.Yıl 2002... O zamanlar Türkiye iki büyük krizi yaşamış. 2000 ve 2001 finans krizleri. Devlet peş peşe bankalara el koyuyor. İşte o hengameli zamanlarda Demirbank’a TMSF el koymadan bir gün önce dönemin en büyük dört bankasının yetkilileri (İş Bankası, Garanti, Akbank ve Yapı Kredi) Ankara’ya çağrılır. ‘Yarın sabah 1 milyar dolara ihtiyaç var.’ denilir. Her bir bankadan 250 milyon dolar istenir, devlet ‘zararınız olmayacak’ garantisi de verir. Sözlü bir garantidir ama. Diğer bankalar ya patron yurtdışında ya da paramız yok, der. Karamehmet, olumlu cevap verir. Aradan bir ay geçer, 600 liraya satılan dolar bin 400’e çıkar. Devlet, kur zararınız olmayacak der ama para bankadan çıkmamış gibi görünüyordur bir kere ve bu sebeple ziyaretine gidilen dönemin Merkez Bankası başkanı, Karamehmet’e adeta o paranın üzerine bir bardak soğuk su iç anlamında, “Bunu da vergi kabul edin.” der. Tüm bunları bizzat kendisi Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu 28 Şubat-27 Nisan Alt Komisyonu’na anlatır Karamehmet.Doğru yatırım, yanlış stratejiBitmedi, bugün Turkcell’in elinden alınmaması için mücadele eden Karamehmet’in 28 Şubat sürecinde medyaya girme işi de var. Yine dönemin hükümetinin ve muktedirlerinin isteğiyle. Karamehmet’in bir işadamı olarak kariyeri; doğru yatırımlar, iyi kazançlar üzerinedir ama dönemin yönetimlerine, muktedirlerine ayak uydurması, belki de onları kıramaması ya da yakın gözükmek için verdiği tavizler sebebiyle kazançlarını kaybetmekle geçmiş. Bir zamanlar dünyanın en zenginleri listesine giren, Çukurova Holding’in sahibinin bankalarından birisine, Pamukbank’a, dolayısıyla da bütün malvarlığına el koyulmasından sonra (2002’lerde) devlet tarafından 2 milyar maaşa bağlanması bunun trajikomik bir örneği. Yine bu 90’ların parlak işadamının, medyaya girmesinin hikâyesini meclis komisyonuna anlatırken kullandığı ifadeler bu kanaati güçlendiriyor: “Basına girmem hatadır, çıkması da zor ama inşallah düzelteceğiz.”Hatır için medyaya girmişİlk kez 1991’de Dinç Bilgin’in girdiği mali kriz sebebiyle Sabah’ın yüzde 10’una sahip oldu Karamehmet. Aslında ortak olma niyeti yokmuş. Mali destek olmuş ve ‘reklama sayalım’ demiş ama iş kaçınılmaz bir şekilde ortaklığa varmış. Daha sonra da yakın dostu Kemal Ilıcak 1993’te vefat edince onun oğlunun isteğiyle yine ‘reklamla ödeşelim’ diyerek medyaya mali destekte bulunmuş. Emin Şirin, sonra da ‘kolejden abimdir’ dediği Özer Çiller’in araya girmesiyle Erol Aksoy’un gazetesinin yarısını almış. Hep alacağını reklama sayıp medya işinden kaçmak istediğini ama üzerine kaldığını söylüyor. Günlük politikaya karışmadığını anlatıyor. Fakat günlük politikaların kendisiyle çokça uğraştığını yaşadıklarından anlıyoruz. Ergenekon davalarında da adı geçiyor Karamehmet’in. İlginçtir Ergenekon’u görmezden gelmek, itibarsızlaştırmak gayretindeki gazetecilerin iş Karamehmet’e gelince, ‘Derin devletle görüşmüş, bankasına el konulmaması için Ergenekon’dan destek istemiş, Pamukbank’a el koyulacağı sırada biri asker, iki kişi TMSF başkanının odasını basıp tehdit etmiş, 17 Aralık 2013’te Levent Ersöz ile görüşmüş’ haberleri yaptı. Özellikle Doğan Grubu’nda bu yönde haberlerin çıkması, Aydın Doğan’ın en güçlü rakibinden kurtulmak için yaptırdığı yorumlarına sebep oldu.İş dünyası için ibretlik bir hikâye Karamehmet’in, Pamukbank’a el konulurkenki durumu ise trajiktir. Nitekim devlete verdiği bir borç domino etkisi yapmış, işin sonu Pamukbank’a el konulmasına, dönemin en büyük üç özel bankasından biri olan Yapı Kredi’nin satılmasına kadar gitmişti. Ekonomi yazarı Turhan Bozkurt, yaşananları, “Bugün hükümetin talimatıyla iş yapan işadamlarının ders alması gereken bir vakadır Pamukbank-Fiskobirlik. Bugün şifahen, ‘bunu yap, seni başka yerde destekleyeceğiz, ihale vereceğiz’ diyenlerin Karamehmet’in başına gelenlerden ibret alması lazım. Çünkü söz uçar. İktidar değiştiği zaman yapılanların hepsi illegal hale gelir. Karamehmet, yaşadıklarında iyi niyetinin kurbanı oldu bence. Başka gruplar o topa girmedi ama o girdi. Burada bunu verirsem, başka taraflardan bunu telafi ederim, dedi. Kimse 2001 krizini öngörmüyordu ki.” diye anlatıyor.Gitti paşalar, geldi ‘ak’larBugün Turkcell’in durumu da Pamukbank ve Yapı Kredi ile benzer. Sonunun benzememesi için sessizce uğraş veriyor Karamehmet. Yapı Kredi bankasının sahibiyken içine düştüğü mali kriz dolayısıyla Turkcell’e kullandırdıkları krediler sebebiyle sıkıntıya girdiler. Devlet yönetime kayyum atadı. Karamehmet de yabancı ortak almak zorunda kaldı. Kulislerde, yüzde 100 yerli ve stratejik bir marka olan Turkcell için, yine yüzde 100 yerli Türk şirketleri mali destek, ortaklık teklifinde bulunduğu fakat hükümetin buna da müsaade etmediği konuşuluyor. Şimdi Turkcell’in yönetim kurulunda adeta 28 Şubat döneminde paşaların, şirketlerin yönetim kurullarında yer alması gibi iktidar partisi kökenli isimler var. Eski bakanlar veya mevcut bakanların yakınları yönetim kurulunda. Görünen o ki Türkiye çok değişmiyor, değişen yalnızca isimler oluyor. Sistem aynı vesayetçiliğinde...Ekonomi yazarı Turhan Bozkurt, Karamehmet’in hatasının burada olduğuna dikkat çekiyor: “Gözlemlediğim kadarıyla Karamehmet’in şirketlerinde çok dağınık bir yapı olmuş. Büyüdükçe de bu yapıyı yönetecek yukarıdaki ekip ona göre olmamış ve hep sağın solun telkinleriyle, iktidarın ya da askerlerin telkinleriyle gelen insanların ehil mi değil mi onun konterjanından onu verelim, denmiş. Bir süre sonra değişimi yönetemeyip, dünyadaki değişimi de takip edememişler. Farklı yerlere dikkatini dağıtarak mali açıdan risklerle yoluna devam etmiş. Krediler kullanmış, en küçük krizde de riski üçe-beşe katlanmış. Bu sebeple başkalarıyla yüz göz olmak zorunda kalmış.”Havuza girenin akıbeti...Gelelim Karamehmet’in elinden alınan medyasına. Akşam, Show TV, Digiturk kendisine aitti. Tuncay Özkan, Ali Kırca destek verdiği, büyük paralarla transfer ettiği isimlerdi. 28 Şubat’ın bu muktedir, makbul gazetecileri bugün ortalarda yok. Karamehmet’in etrafında da... Karamehmet’in prensi olarak bilinen İsmail Küçükkaya da patronuna en sert eleştirilerin yapıldığı dönemde sessiz kaldı. Sonrası malum; Akşam’a, Show TV’ye el konuldu. Havuza aktarıldı.Filmi başa saralım, bugünün muktedirleri, bugünün parlak işadamlarına bir zamanlar Karamehmet’e söylendiği gibi, ‘Bir el at, devlet seni zarara uğratmaz’ denilerek medya sahipliği yaptırılıyor. İşin enteresan tarafı Karamehmet, aileden sanayici, 1977-79 ekonomik krizinden, 1994 finans krizinden güçlenerek çıkmış, 2001 krizini yaşamış, elinde Turkcell gibi dünya devi bir şirketi varken bu hallerde. İşi sadece devlet arazilerine inşaat yapmak, karayolu ihalesiyle zenginleşmek olanların sonu ne olacak, zamanla göreceğiz.
↧