Bu soru kulağa ne kadar saçma geliyor değil mi? Dizi senaryosundan dolayı bir kişi suçlu ilan edilebilir mi? Hakim ve savcılara normal gelmiş olacak ki Hidayet Karaca, dizi diyalogları delil gösterilerek önceki hafta tutuklandı.Özgür basına darbe operasyonu kapsamında Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın da aralarında olduğu 13 kişi, 14 Aralık’ta hukuksuzca gözaltına alınmıştı. Ekrem Dumanlı serbest kalırken, Hidayet Karaca ortada hiçbir somut delil olmadığı halde dizi senaryolarında geçen diyaloglara dayanılarak örgüt suçundan tutuklandı. Delil olarak ‘dizi senaryosu, 2 köşe yazısı ve 1 haber’in gösterildiği operasyonda üç yıl önce sona eren Tek Türkiye adlı dizinin replikleri kanıt olarak gösteriliyor. 9 Nisan 2009’da yayınlanan dizinin 64. bölümündeki ‘karanlık kurul’ sahnelerinde geçen konuşmalarda hayali örgütten bahsedildiği varsayılarak bu hususta yönetmen ve senaristler de gözaltına alınarak ifade verdi. Bu durum akıllara ‘Nasıl oluyor da tamamen kurgu olan dizi senaryosu bir operasyonun delili sayılabiliyor?’ sorusunu getirirken aynı zamanda son dönemlerde sıkça yapılan Türkiye-Kuzey Kore benzetmesini de haklı çıkartıyor. Çünkü benzer bir mesele şu günlerde Kuzey Kore ile Amerika arasında soğuk rüzgârlar estiriyor.24 Kasım’da Hollywood’un ünlü film yapım stüdyolarından Sony Pictures Entertainment’a düzenlenen ve firmaya ait birçok verinin internete sızmasıyla sonuçlanan siber saldırının kaynağını FBI, Kuzey Kore kaynaklı olarak açıkladı. Bunun üzerine ABD Başkanı Barack Obama, K. Kore tarafından düzenlenen siber saldırıya zamanı geldiğinde ‘orantılı bir cevap’ vereceklerini söyledi. Büyük mali kayıba uğrayan Sony’nin birçok gizli belgesi de açığa çıkınca şirket zor durumda kaldı. Peki, ne oldu da Kuzey Kore şu an için reddetmediği ancak yapanları da övmekten çekinmediği bu durumu yaşıyordu? Cevabı, K. Kore lideri Kim Jong-un’a düzenlenen suikastı konu alan The Interview filminde saklı. Siber saldırıyı üstlenmese de Kuzey Kore tamamen hayal ürünü olan bir filme olan kızgınlığını da asla gizlemedi.Üç yıl önce sona ermiş bir dizinin diyaloglarını hayali örgüt için delil sayanlar ne yazık ki dizi ve filmlerin sadece kurgulardan oluştuğunu unutuyor.Yabancılar da farklı değilDavıd FIncher’ın yönettiği Brad Pitt ve Edward Norton’un başrollerinde oynadığı 1999 yapımı Fight Club (Dövüş Kulübü) filminin son sahnesinde ilginç bir detay gözlerden kaçmaz. Yıllarca konuşulan sahnede ABD’deki İkiz Kuleler’in yıkılışı açıkça gösterilir.Taxı Drıver, Martin Scorsese’nin yönettiği 1976 yapımı filmi. Travis, yalnız yaşayan, depresif ve uykusuzluk problemiyle başı dertte eski bir donanma askeridir. Uyuyamadığı için gece taksiciliği yapar. Hayatını anlamlandırmak isteyen Travis, öfkesinin kurbanı olup Amerikan başkanına suikast girişiminde bulunur. 1981 yılında ise John Hinckly adlı bir kişi, ABD Başkanı Ronald Reagan’a suikast girişimi gerçekleştirir.SÜper Marıo Kardeşler, Rocky Morton ve Annabel Jankel’in yönettiği bir Amerikan bilim kurgu fantastik macera filmi. Nintendo’nun ünlü oyunlarından Mario Bros serisinden uyarlanan filmde, Dünya Ticaret Merkezi’ne ait İkiz Kuleler bir saldırı sonucu büyük zarar görür. 1993 yapımı filmde bu görüntüler açıkça gösterilir.The Lone Gunmen, Amerika’da gerçekleşen oyunları deşifre etmeyi kendilerine görev bilmiş komplo teoricilerinin, gerçeklerin nasıl da dehşet verici olduğunu fark etmelerini anlatır. Enteresan olan ise dizinin 11 Eylül saldırılarından altı ay önce yayınlanan birinci bölümünde ABD’nin kendi çıkarları için bir saldırı düzenlemesi ve maşa olarak kullandıkları bir teröriste uçak kaçırtıp ikiz kulelere (WTC) saldırtması. Filmde 11 Eylül saldırıları neredeyse aynen yaşanıyor hem de aylar önce.Kurtlar Vadisi yanılmıyorKurtlar Vadisi’ndeki ‘Kazım Kaşifoğlu' karakterinin gerçek hayatta Kâşif Kozinoğlu isimli istihbarat görevlisi olduğu öne sürülüyordu. MİT'in Asya operasyonlarından sorumlu olan Kozinoğlu, Ergenekon soruşturmaları kapsamında tutuklandı. Dizinin 136. bölümünde Kaşifoğlu karakterinin öldürüleceğinden bahsediliyordu. Bu bölümün yayınlanmasından üç gün sonra Kozinoğlu'nun Silivri Cezaevi'nde spor yaparken kalp krizi geçirerek öldüğü açıklandı. Ancak ne gariptir ki dizideki Kaşifoğlu da hakkında ölüm emri çıktıktan sonra spor yaparken kalp atışları düzensizleşmiş ve tetikçinin kalbine vurmasıyla nefessiz kalarak ölmüştü. Dizinin bu zamanlaması, tartışmalara neden olsa da zamanla unutuldu.Vadi'de gerçek hayattan kimlerin anlatıldığı sık sık gündeme geldi. Türkiye'nin en büyük medya patronu rolünde yer alan Davut Tataroğlu karakterinin, Aydın Doğan olduğu da konuşulanlar arasındaydı. Dizinin bir bölümünde Tataroğlu'na medya dışındaki sektörlerden çıkması öneriliyordu. Bu teklif Tataroğlu karakterini şaşırtıyordu. Ama bir hafta sonra Doğan Holding, Petrol Ofisi'ndeki hisselerinin satımı için OMV ile tekrar görüşmeye başladı.2011'de dizinin yayınlanan bazı bölümlerinde gümrük muhafaza memurları ile ilgili detaylar yer alıyordu. Yer alan sahnelere göre sınırda kaçak mal sevkiyatları gerçekleşiyordu. Gümrükten bazı malların geçirilmesi için çeteye üye olan memurların çalışma saatlerinin beklenildiği iddia ediliyordu. O dönem gerçekleşen ‘Gümrükte Rüşvet Operasyonu' ve tutuklamalar Vadi'nin tahminlerini her zaman olduğu gibi yine doğru çıkarıyordu. Bazı köşe yazarlarının bu konuya ısrarla değinmelerine rağmen olanlar yine unutulmuştu.Dizinin 124. bölümündeyiz. Yayından önce fragmanların dönmeye başladığı o hafta, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kastamonu mitingi sonrası Ankara’ya dönen koruma araçlarına yönelik Ilgaz Dağı eteklerinde teröristler el bombaları ve uzun namlulu silahlarla saldırmıştı. İlginç olanı ise fragmanda da Ersoy Ulubey adlı karakter konuşmasında ‘Cumhurbaşkanı’nı, Meclis Başkanı’nı, Başbakan’ı, Genelkurmay Başkanı’nı, anamuhalefet liderini, 4 kuvvet komutanını, istihbarat müsteşarını hepsini aynı anda öldüreceğim.’ diyerek kafalarda soru işaretleri bırakıyordu.Dizinin 93. bölümü, tarihler 2005'i gösterir ve Deli Hikmet karakteri sorgudadır. Deli Hikmet kendini sorgulayan adama dönerek “2007... Cumhurbaşkanı seçilecek, oyunu kime vereceksin?” sorusunu sorar. Adam “Ne oyu? Cumhurbaşkanını Meclis seçiyor.” deyince, Deli Hikmet cevaben “Ne biliyorsun, belki seçimle gelecek.” karşılığını verir. İki yıl sonrası için böyle bir açıklamanın net ve emin olarak yapılması ilginç.
↧