Savaş herkes için yıkıcı, çocuklar için ise felaket. Bu durumu en iyi anlayanlardan biri Suriye’den kaçıp İstanbul’a yerleşen çocuk kitapları yazarı Gülnar Hajo. Suriyeli yazarın bir projesi var. Türk ve Suriyeli çocuklar, meşhur ressamların barış konulu eserlerini kendi bakış açılarıyla yeniden çizecek.Gülnar Hajo, Esed rejiminden dolayı Türkiye’ye göç eden yüz binlerce Suriyeliden biri. “Biz şanslıydık, işimizi başka bir ülkede de yapabildik..” sözleriyle bahsettiği mesleği çocuk kitapları yayıncılığı. Eşi ve iki kızı ile birlikte İstanbul’da yaşayan Hajo, hem çocuk kitapları yazıyor hem de kitaplar için illüstrasyonlar çiziyor. Kendisi gibi sanatçı olan eşi Samer Alkadri ile birlikte kurduğu Bright Fingers Yayınevi’nin işlerini de evlerinden yürütüyorlar. Çiftin Türkiye’de basımını yaptığı kitaplar, buradan bütün Arap dünyasındaki çocuklara ulaşıyor. Suriye’de yaşananlar Hajo’nun sanatını elbette etkilemiş, şöyle diyor: “Bende biraz ters yönde etki yaptı. Aslına bakarsanız savaştan önce çocuğun ruh dünyasını ilgilendiren alanlarda yazıp çiziyordum daha çok. Çocukların iç düyasına girip onu hissetmeye çalışıyordum baştan beri. Savaşın bende ve yazdıklarımda yaptığı değişim ise ‘mutlulukla ilgili daha fazla şey yazmak zorunda hissetmem’ oldu. Çocukları daha fazla mutlu edecek şeyler yazmak ve çizmek istedim. Çünkü buna her zamankinden daha çok ihtiyaçları var.”Gülnar Hajo ve ailesinin Suriye’den ayrıldıktan sonraki ilk durakları İstanbul olmamış. Suriye’de devrim olduktan sonra ilk olarak Ürdün’e giden ve orada bir süre yaşayan aile, bir haftalığına turist olarak geldikleri İstanbul’dan o kadar etkilenmiş ki buraya yerleşmeye karar vermişler. “Burada kendimizi evde hissettik. İstanbul’daki birçok sokağı Şam’daki sokaklara benzettik. Türkler de bizi çok iyi karşıladı. Burada çok mutluyuz, hiçbir olumsuzluk yaşamadık.” sözleri ona ait.Hajo’nun ailesinden kimse kalmamış Suriye’de. Herkes farklı bir ülkeye taşınmış. O günleri “Gerçekten çok zor günlerdi. Bir karar vermek zorundaydık. Ya devam edecektik ya da pes edecektik.” sözleriyle hatırlayıp devam ediyor: “Biz şanslıydık çünkü ülkemiz dışında çalışma imkânımız vardı. Ve böylece devam edebildik. Pazarımız zaten Arap dünyası hâlâ. Çok şükür hayattayız.” Çocuklar için Arapça gazete çıkaracaklarSıcak bir yuvaları ve işleri olmasından dolayı Gülnar Hajo ve eşinin ağızlarından ‘çok şükür’ sözü eksik olmuyor ancak sokakta zor şartlarda yaşamak zorunda kalan Suriyeli aileler ve özellikle de çocuklar için çok üzgünler. Üzülmek dışında ellerinden gelen şeyler de var neyse ki. Çok kıymetli üç projeden bahsediyorlar. Birine başlamışlar bile. ‘Children draw for peace (Çocuklar barış için çiziyor)’ adını verdikleri projeyi Gülnar Hajo heyecanla anlatırken eşi de bir yandan çocukların elinden çıktığı belli olan çizimler getiriyor. ‘Resimleri gözümüz ısırıyor’ demeye kalmadan Hajo bahsediyor: “Çok meşhur ressamların dünyaca ünlü barış konulu eserlerini Türk ve Suriyeli çocukların önüne koyuyoruz ve bu resimlere bakıp kendilerinin çizmelerini istiyoruz. Bir kısmı bitti bile.” Eşi Samer Alkadri, önce Picasso’nun meşhur ‘Güvercinli Çocuk’ eserinin orijinalini sonra da bir Türk çocuk tarafından bakarak çizilmiş halini gösteriyor. Çocuklar tarafından çizilen bunun gibi 20 tane resmi bir kitapta toplayacaklarını söyleyen Hajo, kitabın satışından elde edilecek gelirin bir kısmını kitapları yeniden basmak için kullanacaklarını, bir kısmını ise savaştan en çok etkilenen çocuklara bağışlayacaklarını anlatıyor. Resimlerden oluşan bir sergi de açacaklarını belirten sanatçı, “Sergi birçok ülkeyi de dolaşacak.” diyor.Hajo’nun bahsederken gözlerinin içinin parladığı bir başka projeleri ise çocuklar için çıkarmayı düşündükleri gazete. İlk etapta aylık çıkarmayı istedikleri gazete, Arapça olacak. Başta Türkiye’deki Suriyeli çocuklar olmak üzere herkes okusun diye ücretsiz dağıtılacak gazetede çocuklar için hikâyeler, oyunlar ve boyamalar olacakmış.Samer Alkadri’nin uzun vadede hayata geçirmek istediği ve adını ‘Books from heart to heart (Kalpten kalbe kitaplar)’ koyduğu bir başka proje de ikinci el çocuk kitaplarını toplayıp Suriye’nin çeşitli köylerinde bu kitaplardan oluşacak kütüphaneler kurmakmış. Son olarak Hajo, yazmaya başladığı yeni bir kitaptan bahsediyor. Bu arada Hajo’nun çalışmak zorunda kalan çocukların oyun özlemini anlatan ‘Kayıp Renkler’ adlı kitabı ile egosu kendisine yük olan bir çocuğun sosyalleşmesi ile bu yükten kurtuluşunun hikayesi olan ‘Sırtımdaki Ağır Yük’ adlı kitabı geçtiğimiz ay Sedir Yayınları tarafından Türkçeye kazandırıldı. Tam da bu noktada Hajo’ya “Bir çocuk kitapları yazarı savaşın yol açtığı olumsuzlukları azaltmak adına ne yapabilir?” diye soruyoruz. Cevabı şöyle oluyor: “Bu soruyu ben de kendime defalarca sordum ve çözümü Suriyelilere normal çocuklarmış gibi davranmakta buldum. Kitaplarda onlara ‘sen farklısın’, ‘sen özelsin’ demeyi doğru bulmuyorum. Çünkü bence bir çocuk hayata dair mutlu edici bir şey okursa, bir buçuk saatliğine de olsa kendini normal hisseder ve o kötü durumundan çıkabilir.”
↧