Gözaltına alınan kocasına destek vermek için kucağında bebeğiyle beklerken tanıdık Leyla Korkmaz’ı. Eski Mali Şube Komiseri Hüseyin Korkmaz’ın Güney Koreli eşi Leyla Korkmaz, çok severek yerleştiği Türkiye’yi artık tanıyamadığını söylüyor. Hiç bilmediği insanlardan gördüğü desteği ise unutamıyor.17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından başlayan süreç, gözaltına alınan ya da tutuklanan polislerin yanında ailelerinin hayatlarını da altüst etti. Polislerin her sıkıntısına ortak olmaya çalışan eşleri, bu dönemde de onları yalnız bırakmadı. Ancak özellikle biri için bu süreç biraz farklı işledi. Güney Kore uyruklu eşi Leyla Korkmaz’ın (Suhyun Kim), tutuklu olan eşi eski Mali Şube Komiseri Hüseyin Korkmaz’ı görmek istemesi bürokrasiye takıldı. 10 yıl önce gezmeye geldiği Türkiye’yi çok sevip üniversiteyi burada okumaya karar veren Korkmaz, şimdi o çok sevdiği ülkeyi tanıyamıyor. Türklerin çok misafirperver, sıcakkanlı ve dürüst insanlar olduğunu gördükten sonra, Müslüman olmaya karar veren Korkmaz, derin bir hayal kırıklığı yaşadığını söylüyor.Eşinin cezaevinden yazdığı mektuptaki “Seni Güney Korelerden aldım getirdim ama Kuzey Kore’yi yaşattığı için hakkını helal et.” sözlerini hatırlatan Korkmaz, “Şu an baktığımızda Kuzey Kore’den beter uygulamalar var. Hırsızları yakalayan polisler içeride, hırsızlar dışarıda.” diyor. Eşinin “Bin defa olsa bin defa yaparım.” dediğini belirten Korkmaz, “Ben de bin defa olsa bin defa onun yanında olurum. Bize de kahramanları beklemek düştü.” diyerek minik kızıyla eşinin geleceği günleri bekliyor.Türkiye’de yaşamaya nasıl karar verdiniz? Sizi buraya bağlayan ne oldu?Yaklaşık 10 yıl önce İstanbul’u gezmeye geldiğimde çok beğendim. Kore’deki bir üniversitedede felsefe bölümü okurken yarım bırakıp İstanbul’a gelmek istedim. Ailem karşı çıktı. Onlar yabancı dil öğrenmem için İngiltere, Amerika gibi ülkelere gitmemi istedi. Onları çok zor ikna ederek Türkiye’de üniversite okumaya geldim. Müslüman ülke olduğundan içki, uyuşturucu ve ahlaksızlıklardan uzak olduğu için ailem öğrencilik döneminde çok memnun kaldı. Kardeşim de Türkiye’ye okumaya geldi.17 Aralık sonrasındaki süreçte hayatınız nasıl değişti?17 Aralık’tan önce de eve çok sık gelmezdi. Operasyon öncesi hamileydim ve doğuma az bir zaman kalmıştı. 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra köprü koruma görevi verildi. Evden bir buçuk saat uzaklıkta. 6 ay sonra da Hakkâri’ye tayini çıktı. Orada bir ay kaldıktan sonra medyada ve meydanlarda sürekli operasyon olacağı söylendiği için izin alıp İstanbul’a döndü. Bu süreçte benim bildiğim toplam 11 soruşturma dosyası geçirdi. 1 Eylül gözaltı, 4 gün adliye önünde bekledik. Sabah 10’dan akşam 10’a kadar bebekle birlikte bekledik. Dilruba 7 aylık olduğu için çok fazla etkileniyordu. Hâlâ etkileri var. Hayatımda hiç tanımadığım insanlar televizyondan duyup bize destek olmak için oraya geldi. Bu beni çok duygulandırdı. Sadece Türkiye’de olabilecek bir şey.Eşinizin 17 Aralık fezlekesini yazmasına rağmen 25 Aralık operasyonuyla ilgili darbeyle suçlanması hakkında ne düşünüyorsunuz?Kore’de memurluk mesai saatlerinden dolayı çok tercih edilen bir meslek. Ben de eşim memur olduğu için öyle olacağını düşünmüştüm. Ama o kadar çalışıyordu ki mesai saatlerinden önce gidiyordu, gece geliyordu. Eşim memur olarak ülkeyi sevmese, Türkiye için böyle bir fedakârlık yapabilir mi? Böyle yapan bir insan darbe yapabilir mi? Eşim tutuklanalı 100 günden fazla oldu. Gün olarak bakınca 100 gün çok geliyor ama bütün hayatımızın içinde bu günler hiçbir şey değil. Bu günler çok değerli günler. İleride bu günler için ‘Kahramanları bekledik bu da bizim için şereftir.’ diyeceğiz. Eşim bu işi yaptığı için “Bin defa olsa bin defa yaparım.” diyor. Ben de bin defa olsa bin defa onun yanında olurum. İnşallah çıkınca yine büyük işler yapacaklar. Bizim görevimiz onlar için dua edip destek olmak.Tayin ve tutuklama derken kızınız Dilruba babasından uzak büyüyor. Eşiniz bu duruma ne diyor?Yazdığı mektupta, “Bizim için sorun yok, kaçırdığımız bir şey de yok. Ama Dilruba için çok şey kaybettim.” diyor. Tutuklandığında Dilruba emekliyordu, şimdi yürümeye başladı. Babasını tanımıyor. Eşim bu durum için, “Aklım ve dilim, tanımaması ne kadar normal dese de kalbim kabul edemiyor.” diyor. Evlilik yıldönümümüzde eşim çiçek gönderdi. Açık görüş için buluştuğumuzda eşim benimle evliliğimizin iki yılı hakkında konuşacakmış ama Dilruba babasını tanımayınca çok etkilendi.Cezaevine görüşmeye gittiğinizde birçok kez kapıdan döndünüz. Artık görüşe giderken neler hissediyorsunuz?Tutuklandığı ilk ay hiç görüşemedim. Metris Cezaevi’ne ilk gittiğimde savcılıktan izin almam gerektiği için reddettiler. Eşim darbeden suçlandığı için sonraki hafta ise bakanlık izni almam gerektiğini söylediler. Bakanlık izni de üç hafta sonra çıktı. İlk zamanlar çok üzülüyordum, şimdi dua ederek gidiyorum. Sabırlı olmaya çalışıyorum. (Gülerek..) Kore’de karakola bile gitmezdim şimdi yabancı bir ülkede eşimi görmek için cezaevine gidiyorum. Eşimin mesleği polis, böyle bir şey aklıma bile gelmezdi.Eşiniz yaklaşık 3 aydır tutuklu. Siz hayatınıza nasıl devam ediyorsunuz?Eşimin ailesi ve arkadaşları yalnız bırakmıyor. Diğer polis eşlerinin de durumu aynı. Çocukla tek kalmak, kışın küçük bir bebekle taşınmak çok zor. Şimdi çalışmıyorum, normalde çalışacaktım ama eşim olmayınca Dilruba’yı bırakamadım. Çoğunun eşi ihraç oldu, geçinme sıkıntıları oluyor. Ama hiçbiri bununla ilgili konuşmadan onurlarıyla yaşıyor. Silivri’ye görüş olduğu günler evden 11.30’da çıkıp 17.30’da dönüyoruz. Çocukla gidip gelmek, oralarda beklemek zor oluyor. Devre arkadaşları gidip gelirken yardımcı oluyor. İçeriye çocuk bezi, maması bile almıyorlar. Bebek için zor oluyor.Yolsuzluğu örtmek için İslâm dini kullanılıyor“Türkiye’ye ilk geldiğimde Müslüman değildim. Öğrenciyken bir dönem bir ailenin yanında misafir olarak kaldım. Onlara bakarak Müslüman olmaya karar verdim. İnsanların sıcaklığından, hayatlarını ne kadar dolu geçirdiklerinden etkilenerek Müslüman oldum. Şimdiye kadar da çevremdeki insanların hepsi öyleydi. Bu olaydan sonra bakıp ‘Gerçekten Müslümanlar bunu yapabilir mi?’ diyorum, hayal kırıklığı yaşıyorum. Tamam, yolsuzluk yaptılar ama bunu örtmek için bir de İslam dini kullanılıyor. Kore’de bile Cumhurbaşkanı’nın abisi yolsuzluk yaptı. Ortaya çıkınca hemen özür diledi, paraları iade etti, hapse girdi ve çıktı. Suç işlediği zaman böyle olması gerekirken, o insanlara sormak istiyorum ‘Sen gerçekten Müslüman mısın?’ diye. İlk defa böyle bir hayal kırıklığı yaşadım.”Hüseyin Korkmaz’ın kızı Dilruba, babaannesinin kucağında.Türkiye’de yabancı olmanın zorluğunu anladım“Eskiden kendimi Türkiye’de yabancı olarak hissetmiyordum. Daha özel hissediyordum ama bu olaydan sonra özellikle resmi işlerde bir yabancı olarak yaşamanın çok zor olduğunu anladım. Resmî işlemlerde nereye gitsem yabancı olduğum için sorun çıkıyor. Mesela telefon görüşmesi için ikamet örneği vermem gerekiyor ama yabancı olduğum için bunu alamadım. Eşimle bir ay boyunca telefonla konuşamadım. Evin taşınması gibi işlerde eşimin arkadaşları ve ailesi yardımcı oldu. Bütün bu zorluklara rağmen ben yine eşim gibi biriyle evlendiğim için şükrediyorum. Kendisini bu vatan ve millet için feda etti. Bu insan için bütün zorluklara sabredilir.”
↧