Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Kahraman olma duyarlı ol!

$
0
0
Boğaziçi Üniversitesi’nden bir grup öğrencinin çektiği ‘BÜDAT’ adlı absürt filmin fragmanı geçen hafta sosyal medyada büyük ilgi gördü. Açılımı ‘Boğaziçi Üniversitesi Duyar ve Adalet Timi’ olan BÜDAT, internet çağı ile değişen duyarlılık ve adalet algısını mizahî bir dille eleştiriyor.Sosyal medyanın dilimize kattığı yeni kavramlardan biri de ‘duyar’ kelimesi. Duyar, ilk başta duyarlılık ile aynı anlama sahipmiş gibi gelse de aslında çok farklı ve bol miktarda ironi içeriyor. Soma faciasından sonra yüzünü kömürle boyayıp ne kadar da ‘duyarlı’ olduklarını göstermeye çalışanları hatırlayın. Bu, duyar kavramına dair bizim yorumumuz. Duyar ile duyarlılık arasındaki farkı ise bırakalım Can Güney Kuseyri anlatsın. Kuseyri, geçtiğimiz hafta sosyal medyada yayınlandığı günden itibaren dikkat çeken ‘BÜDAT’ isimli kısa filmin yapımcısı ve senaryo yazarı. BÜDAT’ın açılımı ise Boğaziçi Üniversitesi Duyar ve Adalet Timi. Aynı zamanda sosyal medyanın topluma yaydığı ifşa kültürü ve ‘duyarcılık’ kavramı ile sağlam dalga geçen absürt bir filmin adı. Kuseyri’ye göre duyarcılık, insanların gerçekten duyarlılık göstermesi gereken konularda korkup, çok basit hatta ipe sapa gelmez konularda çok abartılı tepkiler göstermeleri. Çevrelerinde de sıkça karşılaştıkları bu durumu yani insanların duyarlılık maskesi altında yaptıkları samimi olmayan davranışları ‘duyarcılık’ diye adlandıran Boğaziçili gençler, bunu konu alan bir film çekmeye karar vermişler. V for Vendetta filminden yola çıkan gençlerin çektiği film, Buğra Korkmaz adlı bir anti kahramanın çevresinde şahit olduğu haksızlıklarla mücadelesini ve bunun hızla yayılan bir akım haline gelmesini konu ediniyor. Pelerini ve dürbünüyle okulda ‘duyarsız’ avına çıkan kahramanımız, kahvaltıda beş yerine altı zeytin yiyen, yemekhane kuyruğunda arkadaşına selam veriyormuş gibi yapıp sıraya kaynayan ya da yönelim yerine ‘tercih’ kelimesini kullanan birini gördü mü hiç affetmiyor. Korkmaz’ın çaldığı çanla olaylardan haberdar olan BÜDAT üyeleri hemen olay yerine gelip akıllı telefonlarıyla duyarsızlık yapan kişilerin fotoğrafını çekip internette ifşa ederek büyük bir adaletsizliğe engel oluyor! BÜDAT’ı ortaya çıkaran, yapılan ya da şahit olunan olumlu olumsuz her şeyin sosyal ağlarda paylaşılmasının artık önüne geçilmez bir durum haline gelmesi olmuş. İfşa kültürünün distopik bir ağ toplumuna dönüşmesinin korkutucu olduğunu söyleyen Boğaziçili öğrenciler, filmin ortaya çıkış sürecini şöyle anlatıyor: “İnsanların, hatalı olduğunu düşündükleri bir olayla karşılaştıklarında bunu doğrudan ifşa ettiğini gördük. Ve bu ifşa kültürü içinde ifşaya maruz kalanlara kendilerini aklamaları için de bir platform sağlanmıyor. Örneğin bir fotoğrafınız internete yayılıyor ve bunu yüz binlerce insan görüyor siz ‘Hayır ben bunu böyle yapmadım’ deseniz yüz binlerce kişiye değil birkaç bin kişiye ulaşıyor. Çünkü sizinki o kadar spekülatif bir açıklama değil. Sizin açıklamanızı gören birkaç bin kişiyi çıkartın, geriye kalan çoğunluk hâlâ sizin bunu yaptığınızı düşünüyor. Biz bunun bir distopyaya dönüştüğünü düşünüyoruz. Ve bununla ilgili bir parodi çekmek istedik.” Film ekibinde yer alan Öktem’in başına benzer bir olay gelmiş mesela. Lady Gaga konserinde giydiği kostüm yüzünden Twitter’da binlerce takipçisi olan bir sanatçı tarafından internette ifşa edilen Öktem, bir hafta dışarı çıkamadığını anlatıyor. Filmde dalga geçilen en önemli unsurlardan biri de günlük dile yerleşmiş bazı kalıplara gösterilen aşırı hassasiyet. ‘Ne gibi?’ diye sorduğumuzda Kuseyri yakın zamanda başına gelmiş bir olayı örnek gösteriyor: “Bir arkadaşım ‘Deniz kızı’ yerine ‘deniz kadını’ diyordu. Aşırı hassasiyetten deniz kızı bile diyemiyordu. Bunun yanlış olduğunu düşünüyordu. O öyle deyince ben gülmeye başladım, anlamadı. Bir yandan cinsiyetçi ya da aşağılayıcı ifadeler kullananlar var evet ama bir yandan da bunlara karşı son derece orantısız tepki gösterenler. Ve böylece yine yanlış bir şey yapanlar. Bu iki abartılı ucun birbiriyle sürekli tartışmalarına kavgalarına şahit oluyoruz. Sosyal medyada kendi çevremizde.”İnsanlar kısa yoldan kahraman olmak istiyorPeki bu ifşa kültürünün ve duyarcılık’ın ardında ne var? Filmin yönetmeni Ezgi Yıldırım, “Kişisel tatmin duygusu tabii ki var. Zaten öyle olmasa yöntemi bu olmaz. Egolar devreye giriyor. Bir şekilde kahramanlık yapma isteği. ‘Bakın ne kadar duyarlıyım’ demenin bir yolu.” diyor. “Filmde çok sıkı bir sosyal medya eleştirisi var ama sizin de yayılma kanalınız aynı kaynak değil mi?” şeklindeki soruma “O da bu işin ironisi.” diye cevap veriyorlar. Ezgi Yıldırım, “Biz böyle bir film çektik ama mesela ben de elimden telefonu düşürmeyen, her gördüğü şeyin videosunu çeken biriyim.” diyor. “İdeal adalet ne sizce peki?” diye sorduğumuzda ise Kuseyri, “Bunun tanımını yapmak mümkün mü bimiyorum. Ve o konuda bizim de kafamız karışık. Ama yöntemin bu olmaması gerektiğini biliyoruz en azından.” diye cevap veriyor. Fragmanın tamamı üniversitenin güney kampüsünde çekilmiş. Hatta kuzeydeki öğrencilerden kendilerine bu konuda ‘duyarsızlık’ tepkisi geliyormuş. Kuzey kampüsten şakayla karışık ‘hani adalet’ diye yorum yapanlar var.Bu arada BÜDAT, Can Güney Kuseyri’nin el attığı ilk proje değil. Kuseyri daha önce de Türkiye’nin maden zenginliği hakkında türetilmiş komplo teorileriyle dalga geçen bir video hazırlamıştı. Videoda dünyada yalnızca İstanbul Boğazı’nın derinliklerinde bulunan “Contorium” adlı bir madenin varlığından bahsediliyordu. Ancak bu madenin çıkmasına bazı güçler izin vermiyordu. Video ciddiye alınmış internet siteleri ve gazeteler konuyu haberleştirmişti. Kuseyri’ye “Sizi hiç ciddi bir proje ile göremeyecek miyiz?” diye soruyoruz. Cevap olarak “Olaylara dikkat çekmek için ‘Bu olaylar neden böyle?’ demek yerine insanların dikkatini çekebilecek ironik bir dil kullanmayı deniyoruz. Ve kesinlikle daha çok dikkat çekiyor.” diyor. BÜDAT’ı da contorium gibi ciddiye alanlar olmuş mu peki? Kuseyri cevaplıyor: “BÜDAT buna bir el at, BÜDAT yetiş, gibi çağrılar almaya başladık. Örneğin sahipsiz hayvanları sahiplendirmemizi isteyenler dahi çıktı. Siz madem adalet dağıtıyorsunuz buna da el atın, dediler. Anlayanlar mizahi bir şekilde buna yaklaşıyor, anlamayanlar da gerçekten de bizim adalet dağıttığımızı filan düşünüyor olabilirler.” Ekipteki diğer isimler de kendi alanlarında tanınan isimler. Yönetmen Ezgi Yıldırım daha önce Tünel adlı kısa bir filmle Cannes festivaline katılmış. Filmin baş karakteri Buğra Korkmaz, sokak tiyatrocusu. Twitter fenomeni Alper Sarı ve yine sosyal medyada Madır Öktiş adıyla bilinen Öktem var sonra. İlknur Candan fragmanı seslendirmekle ve oyunculuk yapmakla kalmamış, kostüm tasarımına da yardımcı olmuş. Burak Çiftçi ve Fatma Yıldırım da diğer oyuncular. Elindeki kısıtlı imkanlarla filmin bir kısmını çekebilen ekip, destek görmeleri halinde filmi tamamlamak istiyorlar.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue