Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Özgürlükler azalınca mizah keskinleşir

$
0
0
İktidarların en büyük muhalefeti olan mizah, şimdilerde siyasetin esaretine girmemek için mücadele ediyor. Bir ifade özgürlüğü biçimi olan mizahın geçmişten bu yana nasıl zapturapt altına alınmaya çalışıldığını anlamak için siyaset ve mizah yolculuğuna çıkmaya ne dersiniz?Mizah ve karikatür, ifade özgürlüğünün bir tezahürü olarak, toplumların tarihinde oldukça önemli bir yere sahip. Anlam verilemeyen hadiseler, absürt sosyal olaylar ve her türlü siyasi gelişme, çizilen bir karikatürle, ince ince işlenmiş bir cümle ya da kelimeyle anlatılıyor. Bu yönüyle mizah, zor zamanlarda ve durumlarda farklı bir bakış açısı, rahatlama imkânı veriyor. Ama herkes mizahı kaldıramayabilir. Hele ki siyasiler.Türkiye’de mizah tarihi, siyaset tarihi gibi inişler, çıkışlar ve yasaklarla dolu. Türkiye’de geçmişten bugüne mizaha ve karikatüre bakışı merak ettik. 27 Mayıs’ın yaşandığı Demokrat Parti dönemi, 12 Eylül darbesinin yaşandığı Kenan Evren dönemi, postmodern darbe 28 Şubat dönemi ve 12 yıldır iktidarda olan AK Parti döneminde mizahın nasıl olduğunu incelemek istedik. Sonuç elbette şaşırtmadı. Geçmişten bu yana ifade özgürlüğünün zapturapt altına alındığı dönemlerde sesi gür çıkan mizahçıların, karikatüristlerin açılan davalarla nasıl susturulmaya çalışıldığını inceledik.Mizah ‘demokrat’ ellerde!Demokrat Parti’nin iktidara geldiği 1950 yılından sonra mizahın üzerindeki baskının daha da arttığını gösteriyor arşivler. 1955 yılında Halim Büyükbulut’a, CHP’nin yayın organı olan Ulus Gazetesi’n­de çizdiği bir karikatür nedeniyle on dört ay hapis cezası verilmiş. Turhan Selçuk, Rusya’yı hicveden bir karikatüründe, söz konusu ülkeyi simgeleyen ‘orak-çekiç’i çizildiği için ‘komünizm propagandası yap­mak’ gerekçesiyle soruşturulmuş. Turhan Selçuk ve İlhan Selçuk’un beraber çıkardıkları Dolmuş Dergisi, Demokrat Parti ik­tidarıyla giriştiği mücadele sebebiyle onlarca davada sanık sıfatıyla yargılanmış ve dergileri toplatılmış. Karikatürcü Ali Ulvi Ersoy’un Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan ve Adnan Menderes’i eleştiren bir karikatürü nedeniyle gazete kapatılmış, çizeri yargılanmış.Karikatürist Ratip Tahir Burak, DP iktidarı sırasında en az 54 ayrı davadan yargılanmış ve Halk Gazetesi’nde 9 Haziran 1956 tarihinde yayımlanmış ‘Oldu da Bitti Maşallah’ karikatürü yüzünden de 16 ay hapis cezasına mahkûm olmuş. Burak’ın ceza aldığı karikatürden şikâyetçi olanlar arasında dönemin başbakanı Adnan Menderes de bulunuyor. Ratip Tahir Burak, çizdiği karikatürlerden dolayı hapis yattıktan sonra 1961’de milletvekili olarak Meclis’e giren karikatürcü olarak da tarihe geçiyor. Karikatürist Ferruh Doğan’ın ‘Asrileşen Köy’ karikatür dizisi 1953 yılından itibaren gazete ve dergilerde yayımlanırken, 1956’da “… milli hissiyatı rencide edecek ve milli menfaatlere zarar verecek şekilde suiniyetle maksadı mahsusa müstenit (kötü niyetli özel amaca dayalı) neşriyatta (yayımda) bulunmak…” gerekçesiyle toplatılır. Kovuşturma sırasında savcılıkça atanan bilirkişiler, kitapta suç unsuru bulunmadığını oybirliğiyle bildirince mahkeme yargılamaya yer olmadığına karar verir.Postal sesleri eşliğinde mizah1970’li yılların ikinci yarısında çok defa Gırgır Dergisi ile davalık olan dönemin başbakanlarından Süleyman Demirel’in, söz konusu dönem­de dergiye açtığı davalardan birisini kazanmasının akabinde söylediği ‘Mizah bir yumruktur, kime ineceği belli olmaz.’ sözleri, diğer siyasetçilere mizahtan anladığı için o dönemin mizahçıları için bir umut olur. Ancak 12 Eylül’e giden dönemde, karikatür ve mizah yayıncılığı sürek­li olarak baskılar ve davalarla karşı karşıya gelir. 12 Mart 1971 muhtırası sonrasında gözaltına alınan Turhan Selçuk’a, çizdikleri nedeniyle polis müdürlüğünde işkence yapılır, kaburga kemikleri kırılır. 1970’li yıllar boyunca sürekli davalarla boğuşan dönemin karikatür dergisi Gırgır, 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında birçok kez kapatma cezası alır. En uzun süreli olanı 1982 yılında verilen bir aylık kapatma cezasıdır. Gırgır Dergisi çizerlerine de defalarca para ve hapis cezası verilir. Bir dönem gündemden düşmeyen ve toplumda ‘komünizm propagandası yapmak’ kavramıyla özdeşleşen 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142. maddesi, bu durumun en belirgin göstergesidir. Birçok karikatürcü, çizdiği eserler nedeniyle bu suçtan dolayı yargılanır ve mahkûm edilir. Ancak kimi durumlarda 142. madde karikatürcünün cezalandı­rılmasını sağlamayınca, devreye tamamlayıcı bir cezalandırma silahı olarak, ucu son derece açık olan ‘müstehcenlik’ girer. 12 Eylül öncesindeki mevcut baskılar, 12 Eylül sonrasında daha da artmış, bu baskılar sonucunda darbenin ideolojik girdileri ve depolitizasyon politikası nedeniyle karikatür dünyası başka mecralara yönelerek, daha çok gündelik yaşam kültürü üzerine yo­ğunlaşır.Mizaha postmodern darbe12 Eylül’den sonra bir süre suskun kalan mizah dergileri, Özal dönemiyle birlikte tekrar gün yüzüne çıkar. Özel­likle 1980 öncesinde olduğu gibi yine Gırgır Dergisi ve onunla beraber 1980 sonrası yayın hayatına başlayan Limon, Fırt gibi dergiler dönemin başba­kanı Özal’a yönelik sert eleştirilerde bulunmaya başlar. 6 Kasım genel seçimleri sonrası çok partili düzene geçişle mizah dergileri yeni bir başlangıç yapar. En önemli mizah konuları Turgut Özal olur.1991 seçimleri sonrası Süleyman Demirel’in başbakan olmasıyla Özal ve Demirel ‘Karagöz-Hacivat’ gibi iki sempatik karakter olarak çizgilere yansır. Sonrasında Demirel’in Çankaya’ya çıkması ve Tansu Çiller’in başbakan olmasıyla artık ‘baba-kız’ motifleri karikatürize edilir. Bu durum daha sonra 1994 yerel seçimleri sonucu İstanbul ve Ankara’yı Erbakan’ın partisinin almasıyla ‘hoca-bacı’ ikilisine dönüşür. O yıllarda çizdiği karikatürler nedeniyle Ertan Aydın’a 1996’da 10 ay, 1997’de 11 ay, Doğan Güzel’e 1998’de 40 ay, Ahmet Erkanlı’ya 11 ay hapis cezası verilir.Yine 1997 yılında, Leman Dergisi’nde Susurluk kazasıyla ilgili yayımlanan bir karikatür sebebiyle derginin yazı işleri müdürüne üç buçuk ay hapis cezası verilir. Leman Dergisi çizerlerinden Feyhan Güler’in 2001 yılında yayımlanan Bayır Gülü, Metin Üstündağ’ın ise 2002 yılında yayımlanan karikatür albümleri ‘müstehcenlik’ gerekçesiyle toplatıl­ır.12 yılda ülkedeki her şey mizaha dönüşürseCumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren tek partili CHP dönemle­rinde, ardından gelen Demokrat Parti, 1960’lardan itibaren Adalet Partisi ve daha sonra ANAP dönemlerinde ve en nihayetinde içinde ya­şadığımız AK Parti zamanında da istisnasız tüm ikti­darlar kendisi gibi düşünmeyen gruplarla mücadele etmiş. Bilhassa kendilerini sert bir biçimde eleştiren mizah ve karikatür yayınlarını baskılarla sindirmeye çalışıp, olmayınca da adeta hukuk yoluyla savaş açıldığı görülüyor. Bu davalar sonucu birçok karikatürcü ceza ve hu­kuk mahkemelerinde yargılandı, bir kısmı hapis cezası aldı, birçok karikatürcü de tazminat ödemeye mahkûm edildi, onlarca karikatür dergisi kapanma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıldı veya kapatıldı. Türkiye’nin karikatür ve mizah tarihi, bir nevi baskı, sansür, tahammülsüzlük ve yaptırımlar tarihi olarak gün gibi ortada. AK Parti döneminde bir karikatür nedeniyle gündeme gelen ilk önemli dava Evrensel Gazetesi’ne açılan tazminat davası oldu. Davaya konu olan karikatür 5 Nisan 2004 günü, Evrensel Gazetesi’nde yayımlandı. ‘Gölgedekiler’ başlıklı bir yazıya, karikatürcü Sefer Selvi tarafından çizilen karikatür de Cüneyt Zapsu, danışmanı olduğu dönemin başbakanı Erdoğan’ın sırtında ve iplerini elinde tutar şekilde çizilmişti. Bu karikatür için hem Erdoğan hem de Zapsu, manevi tazminat davası açtı. Zapsu’nun tazminat talebi reddedilirken, Erdoğan’ın talebi kabul edildi. Başbakan 10 milyar tutarındaki manevi tazminat istemine, kendisini resmeden karikatürün ‘Kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığı, özgürlüğü ve hoşgörü sınırlarının çiğnendiği’ gerekçe gösterildi. Sonuç olarak Yargıtay’a kadar giden davada mahkeme, tazminat talebini bozdu. Diğer bir dava Penguen’in ‘Tayyipler Âlemi’ isimli kapağıydı. Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 40 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı. Yaklaşık iki yıl süren davayı mahkeme, 14 Şubat 2007 gününde, söz konusu karikatürlerin ‘Eleştiri sınırları içinde’ olduğu gerekçe­siyle red etme kararı verdi.9 Mayıs 2004’te Cumhuriyet Gazetesi çizeri Musa Kart’a, AK Parti hükümetinin imam hatip liseleriyle ilgili sorunu eline yüzüne bulaştırdığı mesajı veren dönemin başbakanı Erdoğan’ı ipe dolanmış bir kedi şeklinde çizdiği karikatürü için 5 bin TL tazminat ödedi. Leman Dergisi’nin 6 Temmuz 2006 tarihinde ‘Reco Kongo Kenesi Türkiye’nin Anasını Ağlatıyor’ başlığıyla yaptığı kapak herkesin eleştirisini almıştı. Tayyip Erdoğan da hem çizerine hem de dergiye 25 bin liralık manevi tazminat davası açtı. Karikatürde, bir vatanda­şın sırtına, o dönem gündemde olan Kırım Kongo hastalığına neden olan kene şeklinde Tayyip Erdoğan şeklinde bir kenenin bindirildiği karikatür çizilir. Karikatürün çizeri Mehmet Çağçağ ve Leman Dergisi aleyhine 25 bin liralık manevi tazminat davası açılır. Daha sonra eleştiri sınırları içinde olduğu için tazminat talebi reddedilir.Görüldüğü üzere 2000’li yıllarda da siyasi iktidar ve mizah arasındaki ilişki, mizahın muhalif olması ve siyasilerin de davalar açması sebebiyle ‘mizah savaşları yılları’ olarak geçmeye devam ediyor.Eleştiriyi cesurca yapıyorlar ama...Karikatürist Turgut Çeviker: Geçmiş dönemlerde de liderler hayvanlara benzetilmiştir; ancak Erdoğan, kedi olarak çizilmeyi kabul etmemiş, çizerine dava açmıştır. Benzetme sanatı, karikatürcünün elinden alınamaz. Bunun gerçekleşmesi, karikatürcünün tırnaklarının sökülmesi anlamına gelir. Karikatürcü, buna izin vermez, veremez; çünkü onun işi ‘benzetmek’tir! Erdoğan, genel olarak sanattan, özel olarak da mizahtan anlamıyor ve de hoşlanmıyor. Karikatürcüler, siyasetçiler tarafından mahkemeye veriliyor. Muhalefet de iktidar partisini eleştiren karikatürleri seviyor. Gırgır’ın uzantısı olan bugünkü mizah dergileri, AKP iktidarlarına karşı çok sert bir muhalefet yaptı, yapmaya da devam ediyor. Ancak Leman, Penguen ve Uykusuz, gündelik eleştiriyi cesurca yapsalar da bu, büyük yapıtlar ortaya koydukları anlamına gelmez.Akıllı siyasetçi mizahı önemserKarikatürist Tan Oral (Taraf Gazetesi): Siyasilerin mizahtan hoşlananı çok enderdir. Çünkü mizah, onların sadece kararlarını ve politikalarını değil; samimiyetsiz, düzeysiz yanlarıyla yalanlarını da seçmenlerinin gözünde görünür kılar. Hoşlanmamakta haklıdırlar fakat daha önemlisi, mizah onların akıllı mı, tehlikeli mi olduklarını açığa çıkarır. Şöyle ki, akıllı siyasetçi mizahî eleştirilere güler geçer, varsa hatasını düzeltir ya da aldırmaz. Diğeri kendini savunmaya ya da mizahçıdan öç almaya kalkar, işte o tehlikelidir. Mizahın mucizesi ise tehlikeli siyasetçiyi bile bir-iki denemeden sonra akıllı olmaya zorlamasıdır. Hatırlayınız, sıradan bir kedi çizimine kızan dönemin başbakanı, bu kez yüzlerce hayvan çizimine ve kedili çizimin tüm dünyaya yayılmasına katlanmak durumunda kalmış, bu konuda biraz olsun sakinleşmişti. Daha eskilere gidersek... Abdülhamid çok çizilmiş, özellikle zamanın usta çizeri Cem tarafından. Mustafa Kemal de Kurtuluş Savaşı boyunca çizilmiştir. Sonraki tek parti döneminde başbakanlara fazla ilişilmedi, pek hoşgörülü değillerdi. Menderes’e gelirsek, mizahçılar onunla, o da mizahçılarla çok uğraştı. 27 Mayıs darbesinden sonra karikatürcülerin tutumu bence yüz karasıdır. Darbe mağduru tutuklu vekillere veryansın etmişler, idamlarını savunmuşlardır. Demirel’in basında rekor düzeyde karikatürü çizildi. O akıllı davrandı, hemen hemen hiç aldırmadı. Kenan Evren darbesi sonrası ince ve usta bir mizah yayını oluştu. Yine ne yazık ki yağ çeken çizgiler de eksik değildi. Özal da çok akıllı davrandı. Karikatürcülerle tanıştı, birlikte yemek yedi, çizimlerini evinin duvarına astı, tolerans sahibiydi. Oysa o dönemin bazı çizerlerinde hoşgörü eksikti, Özal’ın eşi ve ailesiyle gereksiz yere uğraştılar. Özetle, demokrasi gelişkinse ve muhalefet kanalları açıksa mizah ihtiyacı ve etkisi zayıflıyor. Tersi durumda hem mizah keskinleşiyor hem de siyasi eleştiri saptırıp sulandırılıyor.Fiber kablolar ardından linç kampanyaları düzenleniyorKarikatürist İbrahim Özdabak (Yeni Asya Gazetesi): 12 Eylül gibi bir dönemde 470 gün Yeni Asya Gazetesi kapatıldığı halde Tasvir Gazetesi’nde çizgilerin sevimli yüzüne sığınarak antidemokratik uygulamaları eleştiren göndermelerde bulunurduk. Yine bir gün Selimiye Kışlası’ndan gazetenin yazı işleri aranmış, ‘Anayasa oylamasını hicveden imalı karikatürlere son vermemiz gerektiğini, bunların ne anlama geldiğini anlamadığımızı zannetmeyin.’ diyerek bir ültimatom almıştık. Aramızda anlatır gülüşürdük. Antidemokratik uygulamalar karşısında eleştirilerimizi hep sürdürdük. Birçok meslektaşım da aynı şeyi yapıyordu. Siyasilerin hoşlarına gitsin gitmesin, bunlara gülüp geçiyorlardı. Hatta ‘meyveli ağaç taşlanır’ kabilinden memnun olduklarını bile ifade ediyorlardı. Yıllarca kendisini eleştiren karikatüriste ‘deha’ diye söz eden başbakanlar gördük ama yok artık. Karikatür, bir karşı duruştur. Geçmişte ya da şimdi olsun, demokrat anlayıştan gelmeyen zihniyetler bunu kaldıramıyor. Toplumun ve siyasilerin karikatüre bakışı ne kadar demokratikleştiğimizin bir göstergesidir. Bugün bana ve karikatürlerime en çok eleştiri sosyal medya üzerinden yapılıyor. Tabii bunların bir kısmı eleştiri sınırlarını aşıyor. Evladım, torunum yaşındakiler fiber kabloların arkasına gizlenerek linç kampanyaları düzenliyor, tehditler savuruyor. Telefonlarla taciz etmeye çalışıyorlar. Adı sanı duyulmamış platformlar oluşturarak açıklamalar yapılıyor, ne acıdır ki bazı medya organlarına bunlar haber yaptırılıyor. Sürekli baskı altında bırakılıyorsunuz. Kopyala-yapıştır mantığıyla aynı cümlelerin, aynı mihrakların hedefi haline getiriliyorsunuz. Tenkide tahammülün olmadığı, hoşgörüsüz, baskıcı bir dönemin ayak seslerini duyuyorsunuz. Elimizde var olan şey sadece kalemdir. Bu kalemin kırılmasının kime ne yararı olacaktır? Farklı bakış açısıyla insanlara tebessüm ettirmenin ne zararı olabilir? Bizler güçle, parayla, menfaatle, zorla, baskıyla çalışmayız. İlhamla çalışırız.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue