Herşey Muhammed’in dileğini gerçekleştirmek için Hale Bayrak’ın kendi kişisel sayfasında yaptığı duyuruyla başlamış. Bu hasta çocuğun dileğini gerçekleştirmek için o kadar çok kişi başvurmuş ki bir grup kurmaya karar vermiş. Şimdi, o iyiliksever gönüllülerle bazen kanser hastası bir çocuğu hayran olduğu sanatçıyla buluşturuyor, bazen de bir sokak çocuğuna doğum günü partisi yapıyorlar.Bir süredir sosyal medya üzerinden toplumdaki dezavantajlı çocukların dileklerini duyurup bunların yerine getirilmesi için aracılık eden bir oluşum var. Adı hemen dikkat çeken türden: Nesli Çoğalan Peter Pan’lar Cemiyeti. Herkes gibi bizim de dikkatimizi çektiği için ‘Peter Pan’lar ile görüşmek üzere bir randevu istiyorum. Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nin önünü buluşma mekânı olarak belirliyoruz. Burada buluşmamızın bir sebebi var, birazdan oraya geleceğiz. Ben en azından birkaç gönüllü beklerken karşıdan gözlerinin içi gülen, saçları ise tamamen kazıtılmış tek bir genç kız geliyor. Saçlarının kazıtılmış olmasının da bir sebebi var. Oraya da geleceğiz.Hale Bayrak, aslında tek başına değil. Yaptıkları yardımları anlatırken sürekli birinci çoğul şahısla konuşmasından da anlaşılıyor bu. Peki kim bu Peter Pan’lar? Bir şekilde çocukları sevindirmek isteyen, yardımlaşmanın verdiği hazzın tadına varan herkes olabilirmiş. Bu gönüllüler bazen kanser hastası bir çocuğun hayranı olduğu sanatçıyla buluşmasına ya da en sevdiği dizinin setine gitmesine vesile oluyor bazen de bir sokak çocuğuna sürpriz doğum günü partisi hazırlanmasına aracılık ediyor. İsmi neden “Nesli Çoğalan Peter Pan’lar” diye sorduğumuzda Hale, şu cevabı veriyor: “Toplumun yardımlaşma duygusunu yitirdiğine dair söylemler bence klişe. Bu kişilerin sayısı azalmıyor, artıyor. Bazen Facebook üzerinden bir duyuru yaptığımızda o kadar çok cevap geliyor ki, dilek yerine getirildikten sonra bile devam ediyor. Sadece insanlar ne yapmaları gerektiğini bilmiyorlar.”Peter Pan ismi ise Hale’nin ‘kanser çocuklar’ için gösterdiği özel hassasiyetle ilgili biraz. Hale’nin elinin uzandığı alan o kadar geniş ki, sokak çocuklarından kanserli miniklere, mültecilerden evsizlere kadar bütün dezavantajlı gruplar var. Ancak onun için kanser hastası çocukların yeri biraz ayrı. Önünde buluştuğumuz Çapa Onkoloji servisinin çocuk bölümünü 10 yıldır düzenli olarak ziyaret edip hem çocuklarla hem de anneleriyle vakit geçiriyor. 17 yaşındayken bir gün hiç aklında yokken bu birimi ziyaret etmek istemiş. Gidiş o gidiş. Şimdilerde her gün hastaneye giderek gönüllü refakatçilik yapıyor. Bu çocukların bir kısmının büyüyemeden hayata veda etmesi ise ‘Peter Pan’ ismine ilham kaynağı olmuş. “Sokaklarda da durum farklı değil.” diyen Bayrak, henüz iki gün önce bıçaklanarak öldürülen 19 yaşındaki bir sokak çocuğunu örnek gösteriyor.“Nesli Çoğalan Peter Pan’lar” bu isimle henüz iki aydır ‘çocukların dileklerini’ gerçekleştirmeye çalışıyor. Ancak Hale Bayrak, aslında yıllardır bu işi yapıyor. Bir isim altında birleşme fikri ise Muhammed isimli hasta bir çocuğun tablet bilgisayar sahibi olma dileğini, Hale’nin kendi kişisel sayfasında duyurmasından sonra ortaya çıkmış. Muhammed’in dileğini gerçekleştirmek için o kadar çok kişi başvurmuş ki, Hale ‘Bir grup kurup neden daha organize çalışmayalım ki?’ diye düşünmüş. “Ben tek başımayım diye düşünüyordum, sonra bu işi yapan bir başka kadın daha varmış, o da gruba dahil oldu. Zaten dilekleri gerçekleştiren herkes Pan’lara dahil.” diyerek, grubun nasıl genişlediğini anlatıyor.Dernek ya da vakıf haline gelmeyi ise hiç düşünmüyorlar. Hale, şöyle düzeltiyor: “Daha doğrusu profesyonelleşmeyi hiç düşünmüyoruz.” Çünkü ona göre bu işi yapan birçok dernek var ve prosedürler insanların doğrudan dileğini gerçekleştirdiği kişiyle iletişime geçmesini engelliyor. Peter Pan’larda ise durum farklı. Mümkünse dileği gerçekleşen çocukla gönüllülerin buluşmasını, hiç olmazsa Pan’ların çocuklara kendilerinden özel bir şey göndermelerini istediklerini söyleyen Hale, “Arada bir bağ oluşması için bu gerekli. Bu bazen kendi çocuklarının bir oyuncağı olabiliyor, bazen çocuklara yazılmış özel bir not. Ben direkt hiçbir dileği gerçekleştirmedim. Hep sosyal medya üzerinden görenler yaptılar ve anonim kalmayı tercih ettiler. Bazen bir duyurunun 10 binin üzerinde paylaşıldığı bile oluyor.” diyor.Çocuk Suriyeli olunca durup düşünüyorlar maalesefBayrak’ın elinin yetiştiği alanda Suriyeli çocuklar da var elbette. Yaklaşık 80 Suriyeli çocukla ilgilenen genç kadın, yardımlaşma duygusunu en üst seviyede yaşayan kişilerin Suriyeliler söz konusu olduğunda ‘milliyetçi’ tavır sergilemesine ise bir miktar içerliyor. “Bazen kanserli çocuklara kıyafet yardımı yapmak isteyenler oluyor. Bu çocukların kıyafete ihtiyaçları olmadığını ama dilerlerse Suriyeli çocuklara iletebileceğimizi söylüyorum. Zaman zaman ‘hayır’ cevabı alıyorum.” sözleri ona ait. Sosyal paylaşım sitelerinde bu konuda ayrımcı dil kullananları engellediklerini ve bu yöndeki yorumları da sildiklerini söyleyen Hale Bayrak, haftaya Mardin’e Ezidilerin kaldığı kampa gidip çocukların dileklerini duyurmayı amaçlıyor.Merve’yi tedaviye ikna etmek için ben de saçlarımı kazıttımHale'nin saçlarını neden kazıttığına gelince... O kadar normal bir şeymiş gibi bahsediyor ki ‘en son kimin için hiç istemediğim bir şeyi yaptığımı' düşünüp cevabını vermekte zorlanıyorum. Hale ise dünyanın en normal şeyi imiş gibi anlatmaya devam ediyor: "Hastanedeki çocuklardan biri için. Adı Merve. Saçlarını kaybedeceği için hastaneye gelmek istemiyordu. Ben de ‘birlikte kazıtmayı' teklif ettim. Tedavi sona erene kadar yani saçları çıkmaya başlayana kadar da kazıtmaya devam edeceğime söz verdim. Karşılıklı kazıttık. Hazirandan beri bu şekildeyim. Çıktıkça kazıtıyorum.” Saçları dökülmeden kazıtmak daha tercih edilen bir şeymiş. Tedavi sırasında dökülünce çok travmatik oluyormuş çünkü. Bu arada genç kadının saçlarını kazıttıktan sonra sokakta karşılaştığı tepkiler de ayrı bir hikaye. Otobüste yanına oturmayanlar mı dersiniz, arkasından 'yazık, hasta demek ki' diyenler mi. "Toplumda hasta insanlara bakış biraz sıkıntılı. Kanserli çocukların yaşadıklarını varın siz düşünün." diyor Hale.Yemek yemezsen Kerem Bürsin'i unutZorlanacağımı bilsem de beni onkoloji servisine götürmesini istiyorum Hale’den. Dış kapıdan girer girmez, çocuklardan birinin annesi ile karşılaşıyoruz. Hale’yi görünce kadının gözleri gülüyor. Onun buradaki varlığı sadece çocuklar için değil, anneleri için de fazlasıyla rahatlatıcı, hissediyorum. 13 çocuğun kaldığı birime giriyoruz. Nedense çocuklardan çok anneleri görüyor gözüm. Hepsinin yüzünde aynı çaresiz ifade. Hale’nin dışarıda söyledikleri geliyor aklıma. “Çocuklardan çok annelerin tedaviye ihtiyacı var. Çocuklar daha güçlü. Anneler kabul etmekte zorlanıyor.” demişti. Ne kadar haklıymış. Şebnem, 2 yaşında var yok. Birkaç dakika aralıklarla kendisini öpen annesinin kucağında. Hale ablasını görünce yüzünde ‘hayatımda gördüğüm en güzel gülümseme’ beliriyor. Aynı gülümseme sırayla yatağının başucundaki annesinin elini bir an olsun bırakmayan Merve’nin; Hale’nin “Yemeğini yemezsen Kerem Bürsin’i unut” diye takıldığı Büşra’nın da yüzünde beliriyor. Tebessüm, okumayı çok sevdiği başucundaki kitaptan belli olan Aslıhan’ın yüzünde kahkahaya dönüşüyor. Hale’nin Facebook’ta paylaştığı bir fotoğraf üzerinden bir espri dönüyor belli. Aslıhan’a beklediği kitapların geldiğini söyleyip yanlarından ayrılıyoruz. Yani ben ayrılıyorum. Hale, geceyi de orada geçirecek, o kesin. Hale’nin bu çocuklarla kurduğu ilişki, dünyadaki her şeyden daha önemli görünüyor o anda gözüme. ‘Hayat o kadar da kötü değil’ demek için onun gibilerin varlığı mühim. İçimden tüm samimiyetimle geçiriyorum: “İyi ki çocukların Hale Abla’sı var.”
↧