Ezidilerin yürek parçalayan görüntüleri dünyanın IŞİD zulmünü görmesine sebep olmuştu. Ancak Ezidilerle beraber aynı felaketi yaşayan başka bir grup vardı ki kimse onların seslerini duymadı: Türkmenler. Musul ve Telafer'deki savaşlardan kaçan Türkmenler, 50 derecenin üstündeki sıcaklıkta, çöl ortasında yaşam savaşı verdi. Ölen çocuklarını kutularda taşıdı. Kurtulabilenler Bağdat, Necef ve Kerbela’ya sığındı. Şimdi Türkmenler, Türkiye’nin kendilerine neden sahip çıkmadığını sorguluyor.Son 3 yılda Suriye ve Irak’ta yaşanan çatışmalar nedeniyle 50 bin Türkmen hayatını kaybetti. İki milyon Türkmen de göç etmek zorunda kaldı. Onlardan biri şimdi Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde yaşıyor. Telabyadlı Türkmen Halid Mustafa’yı, misafir olduğu evinde ziyaret ediyoruz. Onun kaderi ülkeyi kanlı bir iç savaşa götüren 2011 yılında değişmiş. Şam Üniversitesi’nde coğrafya bölümü öğrencisiyken kendini Esed ordusuna karşı cephede bulmuş. Telabyad IŞİD’in ele geçince kaçmak zorunda kalmış. “Dönersem kesinlikle öldürüleceğim.” diyor. Evinde ne halı ne de herhangi bir eşya var. Kucağında küçük kızı Sevda Nur’la karşılıyor bizi. Arkasındaki duvarda bulunan Türkiye bayrağı dikkatimizi çekiyor. “Biz Suriye’de her namaz öncesi önce hasretle Türkiye’ye döner, sonra kıbleye dönüp namazımızı kılardık. Biz anavatan olarak hep Türkiye’yi görürdük. Ama buraya geldik, bize ne yardım ediliyor ne de destek veriliyor.” diyor. Kaldığı evdeki kirasını, arkadaşı Birleşmiş Milletler’den tercümanlık yaparak aldığı maaşla karşılıyormuş. Konuşurken utanıyor: “Çok aç kaldık. Bazen günlerce sudan başka bir şey içmedik, yemedik.”Halid Mustafa’nın kaderini yaşayan milyonlarca Türkmen’in varlığını bilmek bize büyük bir acı veriyor. Kobani’den kaçan Ezidi Kürtler için bütün Kürtlerin seferber olduğunu ancak Türkmenlere kimsenin sahip çıkmadığını anlatıyor. Türkmenlere vefasızlık yapıldığını düşünüyor. Ailesinden 15 kişiyi savaşta kaybeden Mustafa, Rakka’da yaşayan babasını bir yıldır görmemiş.Türkmen lideri eleştirince, konutundan çıkarıldıBölgedeki kamplarda kalanların hepsi Türkiye’ye dair gönül kırgınlığı yaşadıklarını anlatıyor. Yalnız bırakıldıklarını düşünüyorlar. Görüştüğümüz Türkmen yetkililerden biri çarpıcı bir bilgiyi de paylaşıyor: “Cumhurbaşkanlığı döneminde Abdullah Gül ile görüşmeye giden Suriye Türkmen Meclisi Başkanı ve Suriye’de Harp Okulu komutanı olan Tümgeneral Feyz Amro’ya Dışişleri Bakanlığı bürokratları, Türkmenlere yapılan yardımları içeren dosyayı Gül’e sunmasını istedi. Amro, listeye baktığında diğer gruplara yapılan yardımların Türkmenlere yapılmış gibi gösterildiğini fark etti. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Gül’e meselenin içyüzünü anlattı. Gül, duruma tepki göstererek Cumhurbaşkanlığı bürokratlarından bir araştırma yapmasını istedi. Bunun üzerine Bakanlık bürokratları, Amro’yu kendisine tahsis edilen evden çıkartarak maaşını da kesti.”Türkmenlerin önde gelen isimlerine bir dokunsanız bin ah işitiyorsunuz; “Ne zaman hükümetin Türkmen politikasını eleştiren bir haber çıksa hemen önümüze koyuyorlar. Türkiye’den yardım aldığımız için maalesef konuşamıyoruz.”Çölde akrep korkusu yaşarken, aşırı sıcaktan ölmek…Dünya komuoyunun savaştan ve katliamdan kaçanların çöllerde çektiği çileleri helikopterden çekilen görüntülerle öğrendiği zamanlarda biz de oradaydık. Günlerce çölde aç susuz ve çaresiz yürüyen Ezidiler, Batılı gazetecilerin içinde bulunduğu helikopterlere tozdan kararmış ellerini kaldırıp, gözyaşları içinde yardım için bağırıyordu. Bu görüntüler haber bültenlerinde yayınlanınca vahameti anladı dünya. Ama Ezidiler bu dramı yaşarken yalnız değillerdi. Musul ve Telafer’deki savaşlardan kaçan Türkmenlerin de böylesi çileli yolculuğuna bizzat şahit oldum. 50 derecenin üstündeki sıcaklıkta çöl ortasında kalan Türkmenler, zehirli hayvanlara karşı yaşam savaşı veriyordu. Ölen Türkmen çocuklarının kutular içinde taşınıyordu. Çölde onlarla birlikte geçirdiğim bir hafta içinde 20 çocuğun aşırı sıcak, ishal, yetersiz beslenme ve zehirli akrep sokması nedeniyle hayatını kaybettiğine şahit oluyorum. Türkiye’nin yardımlarının geç gelmesi ve yetersiz olması bu masum Türkmenlerin büyük kısmının güneydeki Şii kentlerine göç etmesine yol açtı.Türkiye’nin hataları, Şii Türkmenleri İran’ın kucağına ittiTelafer’den IŞİD’den kaçan Türkmenlerin büyük kısmı Şii. Yaklaşık 300 bin nüfuslu kentin 60 bin Şii Türkmen sakininin hepsi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Muhammed Halis, Türkiyeli olduğumuzu öğrenince soruyor: “Türkiye, Şii olduğumuz için mi bize yardım göndermiyor?” Bir şey diyemiyorum. Sessizliği şu cümleleriyle bozuyor: “Bizi Türkmen olarak görmüyorsanız, bari insan olarak görün. Dinimizi, mezhebimizi biz seçmedik. Bize kimse yardım etmiyor.” Kerkük’te görüştüğümüz Irak Türkmeneli Partisi lideri Riyaz Sarıkahya’ya göre Musul’daki Türkmenler uzun süre ihmal edildi. Sarıkahya şöyle bir özeleştiride de bulunuyor: “Maalesef geçmişteki Irak Türkmen Cephesi’nin bazı yöneticilerinin mezhepçi tutum alması nedeniyle Telafer’in Şii Türkmenleri küstürülmüştü. IŞİD’in Musul’u ele geçirmesinin ardından şehirden kaçan bu Türkmenlere destek verilmedi. Aşırı sıcakların altında gidecek yeri olmayan bu insanlar aç susuz kaldı. Orada bir gün bile dayanılamaz. Gölge diye bir şeyin olmadığı bir çöl. Yardım ulaşmaması, hava şartları Türkiye’nin destek vermemesi onları güneye göç etmeye itti. Daha da dönmezler. İran şimdi Şii Türkmenlerinin güvenliklerini sağlıyor ve onları örgütlüyor. Bütün bunların olacağı bilinmesine rağmen Türkmenler ve konsolosluk konusunda da çok büyük hata yaptı Türkiye. Önceden Musul’da Türkiye’nin çok etkin bir görüntüsü vardı. Ancak şimdi etkisiz ve çok kötü bir durumda. Türkiye’nin Musul’da desteklediği Nuceyfiler dışlandı. IŞİD bence bir proje. Bölgede değişiklikleri yapıp sonra bölgeden dışlanacak.”Siyasî olarak büyük oyunlar oynanıyor, bölgede gazetecilik yapan herkes bunun farkında. Nitekim birkaç yıl önce henüz dünya IŞİD’i bilmezken, militanlarla görüşmüştüm. Bir Türk IŞİD militanı, arkadaş olduğu bir tutsaklarını anlatmıştı. İkisi de Kurtlar Vadisi hayranıymış. Uzun uzun diziye dair konuşurlarmış. Sonra bir gün idam edilip gömüldüğünü öğrenmiş. ‘Yıkadınız mı?’ diye sormuş. Mezarı açmış, tutsağı olan arkadaşını çıkarıp yıkamış, kefenleyip tekrar gömmüş. Zihnimdeki hatıralara, çektiğim fotoğraflara, tanık olduğum böylesi olaylara bakınca şoke oluyorum. Büyük bir siyasi oyun yüzünden hayatları mahvolan küçük, sıradan insanların acılarına ve günahlarına şahitlik ediyoruz. En acısı da bunları yazmaktan, anlatmaktan başka bir şey yapamamak.Irak 3’e bölünecekIraklı siyasetçi Sarıkahya, ülkelerinin Kürt, Sünni ve Şii olarak 3 konfederal bölgeye ayrılacağını söylüyor. Bu süreçte Türkmenlerin bölgelerinden göç ettirildiğini düşünüyor. IŞİD’in ele geçirmesinden önce yüzde 85’ini Türkmenlerin oluşturduğu 500 bin nüfuslu Telafer’de bugün Türkmenlerin oranının yüzde 20’lere düştüğünü anlatıyor. Sarıkahya, Türkmenler için Türkiye’nin çözüm üretmesini bekliyor ve şöyle diyor: “Türkmenler için Telafer, Kerkük’te federe bölge istiyoruz. Irak’ta büyük bir savaş olmuyor. Bu yalandır. Hedefleri gerçekleştirmek için küçük operasyonlar yapılıyor. Ve fatura Türkmenlere çıkarılıyor. Şii Türkmenler önce Türkiye’den sonra Bağdat’tan umutlarını kesti.”Cesetler Halep sokaklarında sergileniyorIrak Şam İslam Devleti (IŞİD) terör örgütü militanları, Halep’in kuzeyine başlattığı saldırılarda Türkmen katliamı yaptı. Son beş gün içinde Azez kentine bağlı Türkmen köylerini ele geçirdiler. Özgür Suriye Ordusu ile işbirliği yaptığı gerekçesiyle yüzlerce Türkmen infaz edildi. Cesetler, kafaları kesilmiş halde günlerdir köy sokaklarında kaldı ve bedensiz kafalar bölgenin en büyük dini kompleks olan Ebu Ubeyde İbni Cerrah’ın kapısı önünde ibreti âlem olması için gün boyunca teşhir edildi. Fotoğrafları var fakat durum öyle vahim ki yayımlayamıyoruz.Hem IŞİD’den hem Esed’den kaçıyorlarSuriye’nin Humus kentine bağlı Türkmenlerin yaşadığı 10 bin kişilik Zara kasabası rejimin kontrolüne geçti. İran destekli Hizbullah militanları ve Beşşar Esed’e bağlı ordu birliklerinin oluşturduğu 3 bin kişilik güçle kente giren Esed güçleri, kentte bulunan 100’den fazla Suriyeli Türkmen’i infaz etti. Kentteki tüm evler ateşe verilerek kullanılamaz hale getirildi. Her türlü iletişimin kesik olduğu kentte ölü sayısı hakkında artık bilgi alınamıyor. Zaten 6 aydır Esed rejimi tarafından savaş uçakları ve tanklarla bombalanan kasaba tamamen harabeye dönmüştü.
↧