Son zamanlarda yaptıkları sanatsal ve kültürel etkinliklerle adından sık sık söz ettiren SALT’ın direktörü Vasıf Kortun ile görüştük. İyi vakit geçirmenin giderek eğlence sektörüyle ilişkilendirildiğinden şikayet ediyor. Kültür kuraklığı yaşadığımızı düşünüyor.SALT, güncel sanattan sosyal tarih ve ekonomi tarihine, mimarlıktan tasarım ve kent yaşamına kadar birçok alanda programlar gerçekleştiren bir kültür kurumu. İstanbul’da iki, Ankara’da bir olmak üzere Türkiye’de üç yerde faaliyet gösteriyor. SALT’ın ilk binası SALT Beyoğlu’nun ardından SALT Galata’nın açılmasıyla Galata, kültür-sanatın hizmetine kavuşmuş oldu. Biz de SALT Araştırma ve Programlar Direktörü Vasıf Kortun ile Türkiye’de kültür sanat faaliyetlerini ve çalışmalarını konuştuk. İyi vakit geçirmenin giderek eğlence sektörüyle ilişkilendirildiğini düşünen Vasıf Kortun, gelecekten de pek ümitli değil. Eskiden kültür sanat merkezi olan muhitlerin bugün kentsel dönüşümle birlikte otelcilerin akınına uğradığını anlatan Kortun, “Kültür sanat sektörüyle otellerin ve turizm sektörünün, eğlence sektörünün keyif endüstrisinin yan yana gittiği hepimizce malum. Biz de bunun ortasındayız. Galata’ya geldiğimizden beri bin 200 kadar daha oda açıldı. Durum o kadar feci.” diyor. Türkiye’nin kültür açısından kuraklaşmaya başladığını ifade eden Kortun, bunun insanlardan kaynaklanmadığını düşünüyor. Sebebi ise içerisinden geçtiğimiz hoyrat dönem. Buna örnek olarak ise herkesin bilgi yerine materyal dünya ile ilişkisinin artmasını gösteriyor. “Harcama ve borçlanma, insanlar arasındaki maddiyat beşeri ilişkilerin önüne geçti.” diyen Kortun, bunların içerisinde çok ters bir şey yaptıklarını anlatıyor. Daha paylaşımcı bir ortam oluşturmaya çalıştıklarını söylüyor. Nitekim ilk sanat sergisi tecrübesini burada yaşayanların yanı sıra kültür sanat dünyasıyla daha yakın olanların da vazgeçilmez mekânlarından biri SALT. Bütün bu emeklere karşın etki alanlarının hâlâ küçük kaldığını söylüyor Vasıf Kortun. Sebebini ise buraya gelen kişi sayısıyla koca bir kent nüfusu arasındaki farka bağlıyor. Geçtiğimiz dönemde SALT’ta sergi açan İsmail Saray’ın “Suya bir taş attım hiçbir şey olmadı.” sözünü hatırlatan Vasıf Kortun şöyle konuşuyor: “Dalgalanma da olmadı. Belki oluyor belki olmuyor. Bütün bunları zaman gösterecek. Ama yine de tek derdimiz, buraya layık olabilecek olan bir kurum nasıl yapabiliriz?” Vasıf Kortun’un şikâyetçi olduğu durumlardan birisi de İstanbulluların kendi kentine turist gibi bakması. “Çünkü bir insan kendi kentine turist gibi bakmaz, bakmamalı.” diyen Kortun, çalışmalarını İstanbullular için yapmalarına rağmen izleyicilerinin yarısının yabancı olduğunu söylüyor.Sanatçı Vasıf Kortun, Türkiye’deki sanat algısının ise dünyaca ünlü marka sanatçıların buraya getirilerek ilerleyemeyeceğini düşünüyor. Tarihi yarım adayı inanılmaz bir müze adası olarak niteleyen Kortun, dünyaca ünlü markalara büyük kaynaklar ayırmak yerine kendi kültür kaynaklarımıza odaklanabileceğimizi söylüyor. Zira İstanbul bir imparatorluğun değil birçok merkezin geçmişi. Bütün bunları yan yana getirdiğimizde arkeolojiden İslam eserlerine kadar dünyada bu kadar değerli müze olmadığını söyleyen Vasıf Kortun şöyle devam ediyor: “Araştırma yapmak geleceği kurmak yerine bir Porche araba markası getirmek gibi marka sanatçıları buraya getirip onlara inanılmaz ve bence hiç de gerekli olmayan fonları imkânları iletişimi ayırmak olgusal olarak kendi önümüzü kapatmak demek.” Kültür sanat adına pek ümit var konuşmasa da Türkiye’deki gençler adına aynı karamsarlığı yaşamıyor. Örneğin Gezi sürecinin gençlerin hayatını değiştirdiğini düşünüyor. Gezi’nin birçok insanın dünyaya farklı bir şekilde bakmasını sağladığını anlatan Kortun, “Politik anlamda demiyorum. Ağaç, su gibi temel ihtiyaçlar ve var oluş hakkında bir sürü insan çok daha farklı davranış biçimleri edindi. İhtiyacımız olan da buydu günlük siyaset değil.” diyor.Bizde kütüphaneler sınava hazırlık yeri gibiSALT Araştırma, kitap, dergi, makale, CD/DVD ve tezlerden oluşan kütüphane ile dijital ve fiziki dokümanları içeren arşivi bir araya getiriyor. Bünyesinde yer alan 40 bin başlık altında toplanmış yaklaşık 100 bin basılı yayını içeren kütüphane ve dijital ortama aktarılmış 1 milyonu aşkın belgeye erişim sağlayan arşiviyle öğrenci, akademisyen ve araştırmacılara önemli bir kaynak sunuyor. Yılda 40 bin kişinin SALT Araştırma’yı kullanmak için geldiğini belirten Vasıf Kortun, SALT’ın bir üniversite gibi çalıştığını söylüyor. Türkiye’deki kütüphanelerin pek görünür olmadığını ifade eden Kortun, şunları söylüyor: “Kütüphanelerde çocukların üniversite sınavı için hazırlandıkları görülüyor. Herkesin önünde KPSS kitabı var. Araştırma yapılmıyor, okunmuyor. İstanbul gibi bu kadar önemli ve değerli bir şehirde okuma alışkanlığı, kamusal okuma alışkanlığı, insanlarla birlikte okuma alışkanlığı gibi şeyler yok. Biz burada kütüphanenin ne kadar değerli olduğunu göstermeye, paylaşmaya çalışıyoruz. SALT Galata’ya girdiğinizde sol tarafta daha önce para değiştiriliyordu. Şube vardı. Burada SALT Araştırma’yı açtık. Böylece şube ve para değişimini bilgi değişimiyle değiştirmeye çalıştık.”
↧