Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Üstü Süleymaniye altı rantiye

$
0
0
Süleymaniye Camii bütün güzelliğiyle ziyaretçilerini ağırlarken civarının hali içler acısı. Güvenliğin neredeyse kalmadığı mahalleler yıkılsa, yerine otel ve rezidans yapılsa her şey çözülecek gibi!Beyazıt’a gittiniz, Süleymaniye’ye yolunuzu düşürmek şart. Âdeti bozmayıp kuru fasulye de yediniz. Buraya kadar her şey iyi, güzel. “İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’na doğru yürüyeyim, Vefa’yı göreyim” derseniz işin tadı orada kaçıyor.İstanbul’un anıt yapılarından Süleymaniye ve külliyesi altında başlayan dönüşüm, iş makineleri, molozlar, tahtası sökülmüş pencereler arasında sürüyor.Mahalle uzun zamandır unutulmuş. Hatırladığı en son parlak günleri 1960’lı yıllar. Duvarlarını süsleyen Kuzgun Acar, Füreya Koral, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eren Eyüboğlu, Yavuz Görey, Ali Teoman Germaner, Sadi Diren ve Nedim Günsür imzalı eserlerle kapılarını açan İstanbul Manifaturacılar Çarşısı toptancıların ve perakendecilerin yeni yüzü, İstanbul’un cazibe merkezi olur. Sonra? Sonra yavaş yavaş çevresine dolan atölyeler, merdivenaltı işletmeler, Vefa Mahallesi’ni terk eden sakinleri. Merkezileşip zenginleşen, zenginleşip itibarsızlaşan, itibarsızlaşıp değersizleşen bir semt hikâyesi.“Çöpü bile kıymetsiz”Bu dönüşüm nasıl başladı? Önce mahalleliye “evler aslına uygun yeniden inşa edilecek” denilmiş, sonra “yıkılıp yeniden inşa edilecek”, en sonra “burada yeni bir düzen olacak”. Bütün bu olmayan vaatlerin üzerinden de bir 4 yıl geçmiş. Geçen süre zarfında güvenlik sorunu artan, kentten iyice kopan sokaklarda hayalet bir yaşam sürüyor.Molla Gürani Camii’ne çıkan yollar çöpler, inşaat malzemeleri ve atık kâğıtlarla dolu. Kâğıt toplayıcıları ve çöpleri ayıranlar için bir vaha. Kendileri de bu durumu kabul ediyor, şikâyetlerini ekliyorlar:“Yaşamın olmadığı yerde çöp de olmaz. Çıkan çöplerin çoğu Süleymaniye’den, Beyazıt’tan gelenler. Kâğıt artıkları iş görüyor ama çoğu sağlıksız. Böyle yerlerde haşarat çok olduğu için hastalık da çok olur. Geçenlerde bir arkadaşın eldivenini bir fare dişledi. Ertesi gün gitti kuduz aşısı olmaya. Kamu sağlığı olunca iş değişiyor, o zaman devlet de bize bakar.”Kâğıt toplayıcıların arasında Afgan kökenliler var. Onlarınki bir umut hikâyesi. Türkiye’den İtalya’ya geçmeyi beklerken Unkapanı Köprüsü’nün ayaklarında bir şiltelik yer bulmuşlar. Müslim, “Buna da şükür.” diyor. Şükür.Semtin eskisi olup gidip gelenler de var. Ramazan Doğru, misal. İşyeri vesilesiyle her gün geliyor. O semtin eskisi ve çocukluğunun geçtiği bu sokakların düştüğü hal karşısında üzgün:“Çocukluğumuz evden eve gezerek geçerdi. Buradan Eminönü’ne kadar bizim sanırdık. Güven sorunumuz yoktu, anamız babamız kapıda beklemezdi. 1980’e doğru anarşi sıçradı. Sonra da tadı tuzu kalmadı zaten Vefa’nın.”Tekinsizleşen bekâr odalarıBekâr evleri zamanla odalara dönüşmüş. “Taşı toprağı altın İstanbul” efsanesi yıkılsa da yine de köyündeki yıkımdan kaçanların adresi Vefa. İsmini vermek istemeyen ve Güngören’de kaynak atölyesinde çalışan K. Liceli. Artık köyünde iş imkânı olmadığını düşünüyor. Buradaki hayali bir market açmak. Para biriktirmek istediği için ev tutmuyor, bu bekâr odasına ve bir ranza üzerinde süren hayata razı. Buranın bekâr odalarında hayatın giderek zorlaştığını düşünüyor:“Bizim köyden gelenler uzun süre buralarda kaldı. Özellikle yurtdışından kaçak gelenler buradaki koşulların daha da zorlaşmasına neden oldu. Geçenlerde bir bıçaklanma olayı yaşandı. Hırsızlık, sıradan. Bir de bu evlerin yıkılması söz konusu. Şimdi bizim 5 lira verdiğimiz yere 200 lira verecek turist gelecek. Benim yeterince param var artık. Tarlabaşı tarafına geçmeyi düşünüyorum.”Vefa’nın yersizleri: SuriyelilerSemtin üç senelik yüzü: Suriyeli göçmenler. Yıkıntılar arasında koşturan çocuklar, kiremit üzerinde pişirilen yemekler, molozdan moloza uzanan çamaşırlar. Yine semtin sakinlerinden Ü.K., “Önce tepemize yıkılan evlerle uyandık, sonra bu evlerin içinde yaşayan Suriyelilerle.” diyor.Suriyelilerin gelişini kendilerinden dinlemek mümkün değil. Yanaşmaya çalışanlara kızgın, taş atmaya yekiniyorlar.Bu kaygıları yersiz değil. Mahallede türlü tevatür dolanıyor. Hırsızlık yapanlar olmuş, mahalleli tarafından dövülmüşler. Bu hafif rivayet. Daha şiddetlileri de var. Kesin olan şu ki; eski göçmenler yeni göçmenler ve evvelden beri burada olanlar aralarında bir anlaşma dili tutturamamış.Dönüşümün bir yüzü buyken bir diğer yüzünde oteller yükselecekmiş. Halihazırda olan otellerin sahipleri sorulara yanıt vermiyor. Semtte esnaflık yapan N.C., otel yapılmasını insanlar kalmayacağı için kötü, semtin yüzü değişeceği için iyi buluyor.“Bu binalar zaten eski, o eski binaların içinden kaçan göçen, çer çöp evlere doldu. Zaten burası fakir bir semt. Burası metro ve turizm yatırımlarıyla değişmeye başladı. Bazı konaklar otellerce kiralandı. Ama bütün eski evlerin niye yıkıldığı sorusu hâlâ yanıtsız. Yıkılacak da yerine otel mi yapacaklar bilmiyoruz. Fatih Belediyesi’ne verilen dilekçelere ‘Binalar aslına uygun yapılacak’ yanıtı verildi. Bekliyoruz.”Süleymaniye’de durum bu. Vefa’ya düşerse yolunuz bozacıya varıp soluklanmadan önce şahit olduklarınız nefesinizi kesecek.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue