Hep söylenir; Türkiye, farklı dil, din, etnik kökene mensup halklarıyla tam bir kültür mozaiği. Bu halklar bazen ‘affedersiniz Ermeni’ oluyor, bazen ‘bölücü Kürt’. Bir de Gürcüler gibi diğerlerine nispeten daha az gündeme gelenler var.En son Recep Tayyip Erdoğan’ın şu ifadesiyle hatırlandılar: “Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol. Benim için neler söylediler. Çıktılar bir tanesi aynı zihniyet. ‘Gürcü’dür’ diyen oldu. Çıktı bir tanesi affedersin çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyen oldu.” Kültür çeşitliliğimizle övünürken, diğer yandan herkesin soyunu Türklere dayandırma çabasını sosyal psikologlar araştıradursun. Biz Erdoğan’ın konuşmasıyla hatırlanan Gürcüleri tanıyalım. Uzmanlarına göre Türkiye’nin kadim halklarından sayılan Gürcülerin tahmini nüfusu 2 milyonu aşıyor. Bu yönleriyle ülkenin kültür mozaiğinin önemli unsurlarından biri Gürcü halkı. Gürcü Kültür Derneği Başkanı Fehmi Uzal, geleneklerini büyük oranda yaşatan halkın, dilini yavaş yavaş unutmasından yakınıyor. Ona göre bugün Türkiye’de bugün Gürcüce konuşanların sayısı 5 bini geçmez. Okuma yazma bilenler ise en fazla 500 kişi. Oysa Gürcü dili en kadim dillerden biri ve günümüzde kullanılan dünyadaki 14 özgün alfabeden birine sahip. Genelde Lazlarla karıştırılan Gürcüler birbirlerini büyük oranda anlayabilse de farklı dilleri konuşuyor.Fehmi Uzal, Türkiye’de nüfus olarak en yoğun Artvin’de yaşayan Gürcülerin Ordu, Giresun, Samsun, Adapazarı olmak üzere İstanbul’a kadar birçok ilde ikâmet ettiklerini söylüyor. Hatta Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde bile Gürcü köyü var. Ülkenin doğusundakilerin tarihi, bu toprakların en eski yerleşimcilerinden olduğunu gösteriyor. Batı’dakiler ise Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Türkiye’ye göçmek zorunda kalanlar. Göçten sonra akrabalarını Gürcistan’da bırakan halk, burada kendilerine yeni bir düzen kurmuş. Bugün birçoğu anavatanlarındaki akrabalarıyla iletişimi koparmış durumda. Bazıları ise atalarının soy isimlerinden yola çıkarak Gürcistan’daki akrabalarına ulaşmaya çalışıyor. Burada karşılaşılan en büyük zorluğun soyadı farklılıkları olduğunu söyleyen Uzal, “Soy adı kanunundan sonra buradaki Gürcüler çok farklı adlar aldı. Örneğin Gürcistan’daki ailemizin adı Ustaoğulları. Ama Türkiye’de beş farklı soy isim almışlar.” diyor. Bu durumda ancak soy şeceresinin peşine düşen atalarının hatıralarına ulaşabiliyor. Gürcülerin Karadeniz’de sadece Artvin’de yaşayıp yaşamadıklarıyla ilgili soruyu şöyle cevaplıyor Uzal: “Elbette hayır. Diğer illerde de evlilikler yoluyla genişleyen Gürcü aileler var.” Bunun yanı sıra ailelerin çok eski zamanlarda taşınmasıyla Rize, Trabzon gibi Doğu Karadeniz illerinde de hatırı sayılır bir Gürcü nüfusunun olduğu söyleniyor.En orijinal haliyle Artvin’de yaşatılan Gürcü kültürü müziği, yemekleri ve kıyafetleriyle, neşeli insanlarıyla misafirlerine keyifli vakitler yaşatıyor. Genelde neşeli anılsa da Gürcü müziğinde hüzünlü türküler de yok değil. Türkiye’de Gürcü müziği denilince akla gelen isimlerden biri Bayar Şahin. Gürcistan’daki ve Türkiye’deki türkülerin peşine düşen sanatçı, bunları albümlerinde seslendirerek yeni nesillere ulaşmasını da sağlıyor. Bir konuşmasında, “Anadolu Gürcüleri tam 74 sene ayrı kaldığı Gürcistan Gürcüleriyle birbirlerinden haberi olmadan aynı şarkıları söylemiş.” diyen Şahin, iki taraftaki şarkıları da bir araya getirecek çalışmalar yapıyor. “Bu süre boyunca bazı şarkıları onlar unutmuş, bazılarını da biz.” diyen Şahin, hem Gürcistan’da hem de Türkiye’deki Gürcü köylerinde okunan halk şarkılarını harmanlamış.Gürcü edebiyatını yeni yeni keşfediyoruzGürcü yazar Fahrettin Çiloğlu, Gürcistan’da çok sayıda Türkolog varken burada Gürcü diline aynı ilginin olmadığını belirtiyor. Sebebinin Sovyet rejimiyle ilgili algı olabileceğini düşünüyor: “Bugün çeşitli üniversitelerde gürcü dili ve edebiyatı bölümleri açıldı ama neredeyse lise düzeyinde bir eğitim var.” Gürcüce’de klasik sayılabilecek eserlerin birçoğu başka diller üzerinden Türkçeye çevrilmiş. Örneğin çağdaş Gürcü ve Sovyet edebiyatının önde gelen yazarlarından Nodar Dumbadze’nin Güneşi Görüyorum kitabı Almanca’dan Türkçe’ye çevrilmiş. Gürcü edebiyatında başyapıt sayılabilecek Güneşli Gece kitabının Türkçe çevirisini ise Çiloğlu yaptı. Önümüzdeki dönemlerde ilginin daha da artmasını bekliyor: “Ben de üçüncü çevirimi yaptığıma göre, Gürcüce eserlerin Türkçe’ye kazandırılmasının devamının geleceğini düşünüyorum.”
↧