Eylülde Gel, Fabrika Kızı gibi unutulmaz şarkılara imza atan pop müziğin usta ismi Alpay, ‘Geceler’ isimli yeni şarkısıyla karşımızda. İstanbul’dan uzakta sakin bir hayat süren sanatçı, artık yaşayan şarkılar yapılamadığını söylüyor.Geceler isimli yeni şarkınız sürpriz oldu. Tamamen ev halinde kaydetmişsiniz. Nasıl bir düşüncenin sonucunda ortaya çıktı?Bu şarkıyı çok kısa bir zamanda yaptım. Genelde bütün bestelerim böyledir. Öyle Kayahan gibi bir sene beklemem. Şarkılarımın sözü ve müziği on dakika içinde biter ya da bitmez. Mızıka ile oynarken bu şarkının melodisi çıktı ortaya. Dağların Arkasında Yar havasında bir melodi. Sonra on dakikada sözlerini yazdım. Yanıma gelen genç bir gitarist var. Şunu çal bakalım nasıl olacak, dedim. O çaldı ben söyledim ve kaydettik. Hoşuma gitti ve ev halimizle bunu paylaşalım dedik.Klipte de popülist bir yaklaşım sergilememişsiniz. Yine ev haliniz var...Evet. Genelde bütün kliplerimin performans klibi olmasını istiyorum. Ayrıca klipten nefret ederim. Müzik dinlenir, seyredilmez. Eğer bir müzisyeni izlemek istersen konserine gidersin. Âdet yerini bulsun diye klip yapıyorum. Bu şarkı ev halinde ve samimiyetinde yapıldı, klibi de öyle oldu. Yine böyle yeni başka çalışmalar da var.Ne gibi?Orhan Veli şiirlerini besteledim. Onları da ev halinde çalıp kaydettik. Yakın bir zamanda onları da peyderpey ortaya çıkaracağız. Zaten benim bundan sonra albüm yapmak gibi bir niyetim yok artık.Neden?Asla yapmam. Neden yapayım ki? Kim kıymetini biliyor ki? Bizim görevimiz insanlara yeni ve güzel şeyler sunabilmek. Arkama baktığımda utanılacak hiçbir şey yapmamışım. Kendi sevdiğim şeyleri vermişim. Halk bunu ister diye bir şey yapmadım. Halkın istediği şeyler ortada, önemli bir şey istemiyor. Geri kalmış toplum. Nasıl ilerleyecek peki? Her konuda güzel örneklerle. Müzik çok önemli bir olgu. Halkın istediğini değil, halkın istemesi gerekeni vermeye çalışmak gerek. Ben beğenmediğim hiçbir şeyi halk istiyor diye kimseyle paylaşmadım. Popüler kültür üst kültüre ne kadar yaklaşırsa o toplum kalkınır.Ülkemizde yapılan mevcut pop müzik hoşunuza gidiyor mu?Çok azını dinliyorum. Türkiye’de şarkıcı kıtlığı var. Bazen soruyorlar şu nasıl şarkı söylüyor diye: Bir şarkı söylesin de duyalım diyorum. Söylüyor ya diyorlar. Onlar şarkı değil diyorum. Adam gibi bir şarkıyı, adam gibi söylersin o zaman şarkıca derim. Bunun için yüksek oktavlı sese ihtiyacın yok. Bir Bülent Ortaçgil mesela süper şarkı söylüyor ve bana acayip keyif veriyor. Şarkıyı anlatabiliyor. Benim için en önemlisi bu. Piyasada çoğu isim hak etmediği yerde ama bu benim onlara kızmamı gerektirmiyor.Başka kimleri dinliyorsunuz?Genç isimlerden Burcu Güneş’i beğeniyorum. Bence birinci sınıf bir şarkıcı ve hak ettiği yerde değil. Sıla’yı severek dinliyorum. Kenan Doğulu’yu beğeniyorum ama daha da iyi olmasını bekliyorum. Mustafa Ceceli de başarılı. Sezen Aksu ve Nilüfer iyi şarkı söylüyor. Bir de şöyle bir şey var piyasada çok iyi isimler varken bu örnekler içinde en kötülerini şöhret yapıyor, onlarla beyin yıkıyorlar. İnsanların daha iyilerini görmelerini engelliyorlar. Toplumu bilerek geri bırakıyorlar.Yapılan şarkılar nasıl sizce?Şarkıların ömrü genelde bir-iki haftalık. Bu ülkenin en büyük pop starı Tarkan. Onun şarkıları bile artık birkaç ay sonra unutulmaya başladı. Önemli olan yaşayan şarkılar yapmak. Bunun sırrı da dönemlik değil, gerçekten iyi şarkı yapabilmek. Otuz yıl önce yaptığım albümler hâlâ satılıyor.İki yıl önce Aşka Dair isimli bir albüm yapmıştınız. Çok fazla duyulmadı. Sebebi nedir?Gerçek müzisyenler o albüm için ‘senin en iyi albümün’ demişlerdi. Müzikal bakımdan öyleydi. Kral TV, klipleri o zaman para karşılığı çalıyordu. Bu ayıp bir şey. Ben para verip klibimi yayınlatmam. Bu iğrenç bir olay. Power Türk bu albümümü çalmaya değer bulmadı. Ne ayıp bir şey değil mi? Ama bir radyo yöneticisi çıktı, ‘Biz Alpay’ın yaptığı şarkının kritiğini yapamayız. Ne yaparsa çalarız.” dedi ve bir şarkımı çaldı. Ukalalık diye söylemiyorum ama 50’den fazla hit şarkı yaptım. Hepsi zor şarkılar. Benim yaptığım müziği söyleyebilecek adam da pek yok ortada.Gezi olayları sırasında Ankara’da başından vurularak öldürülen Ethem Sarısülük için “Ethem’in Sessiz Çığlığı” adlı bir şarkı yaptınız ve çok konuşuldu...Bunlar devlet eliyle işlenmiş cinayetlerdir. Bizim geri kalmışlığımızın örneği, rezil bir olaydır. Bir de çıkıp meşru müdafaa diyorlar. Ben hukukçuyum kimse palavra atmasın. Çok duygusal bir olay. Mesela Ali İsmail Korkmaz’ın sokakta dövülerek öldürülmesi görüntüleri beni mahvetti. Bunlara kayıtsız kalamazdım.Hukuk mezunusunuz. Neden avukatlık yapmadınız?İdeallerim için avukatlık yapmadım, diyemem. Müzik benim keyfim ve egom. Bundan hoşlandığım için, müzikle yaşamak istediğim için avukatlık yapmadım. Sevdiğim işi yapıyorum ve bunları paylaşıyorum.Başbakan’ın cumhurbaşkanlığına destek veren sanatçılar çok tartışıldı. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?Sanatsal işler yapan bir insanın hiç kimsenin yanında olmaması gerekir. Muhalif olması lazım. Kimsenin yandaşı olmamalı. Ben oy verdiğim partinin yanında da olmadım. Onların eksikliklerini ve kusurlarını hep eleştirdim. Bugüne kadar öyle hiçbir davete icabet etmedim. Gidenleri de toptan kötü ilan etmem. Zira beklenti içine girmeden gerçekten sevdiği için de gidenler olmuş olabilir. Fakat çoğunluğunun maddi beklentilerle orada olduğunu düşünüyorum.Sizin hiç böyle maddi istekleriniz olmadı mı?Bana trilyonların sahibi olmak ister misiniz deseler istemem derim. Benim hayallerim ne olacak o zaman? İhtiyacımdan fazlasını ihtiyacı olan, hak edip de kazanamamış insanlara veririm. Hiç düşünmem bile.Politikaya girmeyi düşündünüz mü hiç?Politika şimdilerde herkesi hoş tutmaya çalışmak, yağ yakmak, yeri geldiğinde çirkine güzel demek anlamı taşıyor. Bu sebeple politika yapamam, politikacı kişilikten de hoşlanmam. Bence politika bu değil. Düz adam politikacı olmalı ki insanlar gerçekleri görsün.Müzik kariyeriniz boyunca ciddi teklifler almanıza rağmen düğünlerde hiç şarkı söylememişsiniz…Evet söylemedim. Bana göre yıldız olmuş bir isim düğünlerde para karşılığı şarkı söylemez. Sadece konserlerde ortaya çıkmalı. Ben yılbaşı gecelerinde bile sahneye çıkmadım. Yılbaşının bir eğlenme zorunluluğu olarak görülmesine de karşıyım. Eğlenmeye mecbur olduğun zaman eğlenebilir misin? Ben yılbaşında gittiğim yerlerde hiç eğlenemedim.İlerlemiş yaşınıza rağmen hâlâ sizi dinleyenler sahne performansınızı anlata anlata bitiremiyor.Ben insanlara karşı ilk şarkımı sahnede söyledim. Mikrofon tutmasını bile bilmiyordum. İlk zamanlar sahneden nefret ediyordum. Çok utanıyordum. Beni alkışlamasınlar diye gayret ediyordum. Yavaş yavaş ben de ehlileştim, insanlara alıştım. Kendi evimde neysem sahnede oyum. O kadar rahatım, hiçbir stresim yok. Çünkü oraya gelen insanlar para verip beni dinlemeye gelen ve bundan keyif alan insanlar.Neden İstanbul’da değil de Kocaeli’nin bir ilçesinde yaşıyorsunuz?İstanbul artık yaşanılacak bir yer değil. İnsan insanla yaşıyor. İstanbul’da çok fazla gürültü var. İnsanlar sürekli birbiriyle tartışıyor, bağırıyor, çağırıyor. Burada bir kez bile sokakta yüksek sesle konuşan, tartışan insan görmedim. Burada yaşamaktan mutluyum.Bu zindeliğin sırrı nedir?Aslında hiçbir sırrı yok. Oturup da şöyle yaşayayım, şunlara dikkat edeyim diye bir yola girmedim. Belki de bunları takmadığım için böyleyim. Hayatı çok fazla ciddiye almamak gerek. Nihayetinde kimse ölmek istemez. Yaşam dediğimiz şey de bir saniyelik. Önemli olan iyi yaşayıp iyi izler bırakmaya çalışmak.Bana esrarengiz şarkıcı diyorlardıStüdyoya ilk kez girip kayıt yaptıktan sonra ortalıklarda hiç dolaşmadım. İki yıl boyunca şarkılarım bütün ülkeyi kasıp kavurdu. Kimse yüzümü tanımıyordu. Esrarengiz şarkıcı diyorlardı. Sakat, kambur, cüce olduğu için halk içine çıkamıyor diye şehir efsaneleri üretildi. İlk kez bir konserde ortaya çıktım. Ondan sonra insanlar beni gördü. Bence bir iş yapan insan işini yaparken göz önünde olmalı. Turfanda hıyar gibi ortalıkta dolaşmamalı. Sen müzik yapıyorsan seni sadece müziğinle tanımalılar. Genelde müzik dinlemeye gitmiyorum. Çünkü gittiğimde sahneye davet ediyorlar. Kendi orkestram dışında kimseyle şarkı söylemek istemiyorum.Köşe yazarları müzikten ne anlar?Türkiye’de en büyük eksiklik iyi müzik eleştirmenlerinin olmaması. Bir adama gazetede sen git müzik yazarısın, diyorlar gidip müzik yazıyor. Birtakım köşe yazarları hakkı olmadan müzik yazıyor. Mesela Ertuğrul Özkök. Sana ne kardeşim, ne anlıyorsun da yazıyorsun? Müzik yazacak adam hem müzikten hem edebiyattan anlamalı. Müthiş bir birikimi olmalı.Hümeyra, Sessiz Gemi’yi yanlış söylediHümeyra, Yahya Kemal’in sessiz gemisini yaptı. Ama şarkı yanlış. Sen müzikten yola çıkıyorsan istediğin tasarrufu yaparsın. Fakat bir ozanın şiirinden yola çıkıyorsan onun bir tek kelimesini atmaya ve değiştirmeye hakkın yok. Aynısını yapabiliyorsan yaparsın, yapamıyorsan bırakırsın. Ben Hümeyra’yı severim. Şarkıda, ‘Birçok giden memnun ki yerinden/Çok seneler geçti dönen yok seferinden’ diyor. Düşündüğünüz zaman demek ki memnun olmayanlar da var, onlar da zombi olarak aramızda dolaşıyor. Bu böyle olamaz dedim. Açtım şiire baktım orijinali, ‘Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden/ Birçok seneler geçti, dönen yok seferinden’ İşte bu sebeple müzikten anlayan yazarların olması gerekiyor.Eylülde Gel’i ilk başta sevmemiştimEylülde Gel’in Türkçe sözlerini Fecri Ebcioğlu yazdı. Benden illa söylememi istedi. Şarkı bana hiçbir mesaj vermedi. Söylememek için onu sürekli oyaladım. Çok ısrar edince bir 45’liğin B yüzüne koyalım da kurtulalım dedim. Daha ucu görününce Türkiye’yi sarstı. O şarkıyı belki dört sene konserlerimde söylemedim. Sonrasında söyledim. Ama şimdi seviyorum o şarkıyı. Her programda en az iki kez istiyorlar. Bu şarkının bu kadar tutmasının sebebini de bilmiyorum.
↧