Nuri Bilge Ceylan’ın Altın Palmiye ödüllü filmi Kış Uykusu, Türkiye’yi Oscar’da temsil etmeye hazırlanıyor. Yabancı Dilde En İyi Film kategorisinde yarışacak olan Kış Uykusu, Oscar’ı kazanması halinde bir ilke imza atacak. Akademi yolculuğundan bugüne kadar eli hep boş dönen Türkiye, 1964’ten beri Oscar’ın hayalini kuruyor.Kültür ve Turizm Bakanlığı Sanatsal Etkinlikler Komisyonu, nihai kararını açıkladı: ‘Kış Uykusu’ Oscar yolcusu. 67’ncisi düzenlenen Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülü kazanan Nuri Bilge Ceylan imzalı Kış Uykusu filmi Türkiye’nin Oscar aday adayı olarak seçildi. Film, ilk beş aday arasına kalırsa 22 Şubat 2015’te gerçekleştirilecek 87. Akademi Ödülleri’nde Yabancı Dilde En İyi Film dalında Türkiye’yi temsil edecek. Ödülü şayet, Kış Uykusu kazanırsa bir asrı geride bırakan Türk sineması da Oscar heykelciğinin ilk kez sahibi olacak.Nuri Bilge’nin filmlerinin Oscar’a aday adayı olmasına yabancı değiliz. Onun ilk Akademi yolculuğu 2002’de Uzak ile başlıyor. Dördüncü adaylığı olan Kış Uykusu, taşrada yaşayan bir yarı aydının hikâyesini konu ediniyor. Başrollerini Haluk Bilginer, Melisa Sözen ve Demet Akbağ paylaşıyor. 67. Cannes Film Festivali’nde aynı zamanda Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği (FIPRESCI) Ödülü’ne de layık görülen filmin ana yapımcılığını Zeynep Özbatur Atakan’a ait Zeyno Film üstleniyor. Kış Uykusu’nun Oscar’da ilk beş aday arasında olup olmayacağı, takvimler 15 Ocak 2015’i gösterdiğinde belli olacak.Nuri Bilge Ceylan‘ın Kış Uykusu filmi 67. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülünün sahibi oldu.Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ını genellikle Avrupa ülkeleri kucaklıyor. Bugüne kadar ödülü en çok evine götüren ülke 11 ödülle İtalya. Onu adaylıklarının fazlalığıyla takip edense, Fransa. Türkiye ise heykeli kucaklamak bir yana ilk beş aday arasında bile yer alamadı. Yirmi defa kapısını çaldığımız Akademi’den her seferinde hayal kırıklığıyla döndük. Akademi’nin ne istediğini, neyi sevdiğini tam anlayamasak da Los Angeles yollarını aşındırmaktan da alıkoyamadık kendimizi.Oscar’la imtihanımızTürkiye, Akademi’yi 1964’te keşfediyor tabir-i caizse. İlk Oscar aday adayımız aynı yıl Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı’yı kucaklayan Metin Erksan imzalı Susuz Yaz (1964). Avrupa arenasında elde ettiği büyük başarıya rağmen ödülü alamıyor. Kazanamasa da umut dolu bir serüvenin ilk adımı oluyor. İkinci aday adayını seçmek için 1989’u bekliyoruz. Tunç Başaran’a ait ‘Uçurtmayı Vurmasınlar’ 62. Oscar Ödülleri’nde temsil ediyor bizi. Ardından 1992’de çekilen ve yönetmen koltuğunda yeniden Tunç Başaran’ın oturduğu ‘Piano Piano Bacaksız’ filmi, bir yıl sonra ise Erden Kıral’ın ‘Mavi Sürgün’ü Türkiye’nin aday adayı. Yıl 1994 olduğunda Akademi’ye ilginç bir seçim sunuyor Türkiye; Orhan Oğuz’un imzasını taşıyan Manisa Tarzanı. Tabii ki sonuç yine değişmiyor.1997’ye kadar bekliyoruz. Yavuz Turgul, eleştirmenlerin beğenisini kazanan Eşkıya’sı (1997) ile can suyu döküyor adeta Akademi umutlarına. Ancak bir kez daha eli boş dönüyoruz. 1999’da aday adayı olarak Tomris Giritlioğlu’nun çektiği ‘Salkım Hanım’ın Taneleri’ filmi deniyor şansını. Giritlioğlu, Oscar’ı kazanamadı belki ama Türkiye’nin bu kategoride aday gösterdiği ilk kadın yönetmen olmayı başardı.2000’li yıllara girdiğimizdeyse bağımsız sinema ön plana çıkmaya başlıyor. 2000’de Reha Erdem’in ‘Kaç Para Kaç’, 2001’de Handan İpekçi’nin ‘Büyük Adam Küçük Aşk’ı aday adayları olarak seçiliyor. Filmler gönderiliyor fakat heykelciğe sahip olmak hep hayal olarak kalıyor. 2002 yılında Akademi’ye sunduğumuz Ümit Ünal’ın yönetmenliğini yaptığı ‘9’ ismini taşıyan film de diğerleriyle aynı kaderi paylaşıyor.Başarısını günden güne artırarak yol alan yönetmenlerimizden Nuri Bilge Ceylan meydana çıkıyor 2003 yılında. Cannes Film Festivali dâhil olmak üzere birçok festivalden ödülle dönen filmi ‘Uzak’ ile ilk kez aday adayı oluyor Oscar’a. O yıl ödül Kanada’ya gidiyor gitmesine fakat Ceylan’ın Oscar yolculuğu başlamış oluyor. Yavuz Turgul 2005’te yeniden gösteriyor kendini. Eşkıya’da olduğu gibi yol arkadaşlığını bozmadığı ve başrolünde yer verdiği Şener Şen’li ‘Gönül Yarası’ ile ikinci adaylığını yaşıyor. Yüksel Aksu’nun oyuncularının tamamına yakınını yöre halkından seçtiği filmi ‘Dondurmam Gaymak’ 2006’da bekleneni veremiyor. Bir yıl sonra aday adayı olan Özer Kızıltan imzalı ‘Takva’ da sonucu değiştiremeyenlerden oluyor.“Olmuyor işte. Bırakın asıl beşlik listeyi, ilk dokuzluk kısa listede bile yer alamıyoruz” diyorduk ki; 2008’de düzenlenen 61. Cannes Film Festivali’nde Nuri Bilge Ceylan’a En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazandıran ‘3 Maymun’, 81. Akademi Ödülleri’nde yabancı film dalında son dokuz film arasında yer almayı başaran ilk Türk filmi oluyor. Ceylan, ilk beşe kalamasa da Oscar’ın imkânsız olmadığını kanıtlıyor. 2009’a geldiğimizdeyse yönetmenliğe o yıllarda yeni yeni ısınan Mahsun Kırmızıgül’ün yönettiği ‘Güneşi Gördüm’ filmi aday seçiliyor. 2010’da ise Semih Kaplanoğlu’na ait Yusuf Üçlemesi’nin son halkası olan ve 60. Berlin Uluslararası Film Festivali’nde Altın Ayı ödülünü kazanan ‘Bal’, Akademi’ye gönderiliyor. Ne yazık ki beklenen yine gerçekleşemiyor. Oscar yolculuğumuzun tanıdık simasıdır artık Nuri Bilge Ceylan. Üçüncü adaylığını 2011’de Cannes Film Festivali’nden ödüllü ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’ filmiyle alıyor. İranlı yönetmen Asghar Farhadi imzalı Bir Ayrılık filminin ödülü kucakladığı törende Ceylan, yine ilk beşe kalamıyor. 2012’de İsmail Güneş’in ‘Ateşin Düştüğü Yer’ filmi Oscar aday adayı olarak Türkiye’yi temsil ediyor. Geçtiğimiz yıl Akademi’ye gönderdiğimiz aday ise Yılmaz Erdoğan’ın yazıp yönettiği ‘Kelebeğin Rüyası’ydı. Film 1930’lar Türkiye’sinde Zonguldak’ta yaşayan ve genç yaşta veremden ölen şairler Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu’nun hayat hikâyelerini anlatıyor. Oscar’ı, bu alanda ustalaşan İtalya, La Grande Bellezza (Muhteşem Güzellik) filmiyle evine götürünce, bize kez daha Akademi kapısından eli boş dönmek düşüyor.Akademi, aday adaylarından ne istiyor?Her yıl 70’i aşkın ülkenin başvurduğu ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ ödülü, kişilerden daha ziyade filmin temsil ettiği ülkeye veriliyor. Yani yönetmen kazandığı ödülü filmin yapım ülkesi adına kabul ediyor. Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi tarafından 1947’den beri verilen ödülün alınabilmesi için bazı şartların yerine getirilmesi gerekiyor. Aday adayı filmler 1 Ekim-30 Eylül tarihleri arasında Akademi’ye gönderiliyor. Filmlerin en geç eylül sonuna kadar ülkelerinde en az bir hafta boyunca vizyona girmiş olması gerekiyor. Adı üzerinde yabancı dilde yapılmış en iyi filmi arayan Akademi, öncelikle diyalogların çoğunluğunun İngilizce dışında bir dilde olmasına bakıyor. Tabii bununla beraber çekim yerinin de Amerika Birleşik Devletleri dışında bir ülke olmasını istiyor. Filmlerin sürelerinde 40 dakikadan uzunluk zorunluluğu bulunuyor. Filmini bu dalda Akademi’ye aday olarak gönderen ülkelerin Los Angeles il sınırları içinde en az bir sinemada paralı gösterim yapmaları gerekiyor. Adaylar iki aşamalı elemeden geçtikten sonra kesinleşiyor. Aday listesinin açıklanmasına bir hafta kala ilk dokuz filmin bulunduğu kısa liste açıklanıyor. Daha sonra asıl adayların yer aldığı beş filmden birine Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ı veriliyor. Türkiye’de ise Oscar adayı olacak filme Sanatsal Etkinlikler Komisyonu’na bağlı meslek birliklerinden ve örgütlerinden temsilcilerin katılmasıyla oluşturulan jüri karar veriyor.
↧