zamanarabic.com yayın hayatına başladı. Arapça haber sitesi, Türkiye’den, Arap dünyasından ve dünyadan haberler yapıyor. “5-6 ay sonra eminim ki Arap dünyasının referans gazetelerinden biri olacak.” diyen editör Cumali Önal’dan ‘Zaman Arapça’nın hikâyesini dinledik.ZamanArabic’in doğuş hikâyesi nedir?Uzun yıllar gazeteci olarak Mısır’da görev yaptım ve Türkiye’nin Arap dünyasında nasıl yanlış algılandığına hatta hiç bilinmediğine bizatihî şahitlik ettim. Türkiye ile ilgili haberler genellikle tek tip kaynaktan elde ediliyor.Nedir bu tek tip kaynak?Bunlar Batı menşeli kaynaklar ya da Türkiye’deki resmi kaynaklar oluyor. Ancak dönüp dolaşıp yine Batılı kaynaklar referans alınıyor.‘Bizi en doğru biz anlatırız’ mantığıyla mı Türkiye’den yayın yapmaya başladınız?AK Parti’nin ilk iki döneminde, Türkiye’yi bölgeye örnek olarak gösteriyorduk. Ancak bu örneği anlatacak gazete veya medya kurumu yoktu. Son olaylarda özellikle 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu bize çıkış kapısı oldu.Nasıl yani?Yaşananların hepsi İslam ve Arap dünyasının genel sorunu. Arap dünyasında diktatörlük ve geri kalmışlık hâkim. İnsanlara değer verilmiyor. Komplo teorileri de cabası. Benzer süreç Türkiye’de de yaşanıyor. Şu an Türkiye’de yaşanan süreci kimse bilmiyor bence. Türkiye’de tüm muhalif güçler hedefte. Hizmet Hareketi ve diğer muhalif hareketler… Türkiye’de dış mihraklar sürekli hükümet tarafından dile getiriliyor. Resmi olarak ‘Dış mihraklar kimdir?’ diye sorulduğunda cevap verilemiyor. Bunun için de yaşanan süreci çok iyi anlatacak medya organı gerekli. Uzun zamandır var olan Zaman Arapça projesini bu süreç yaşanınca realize ettik. Kolay bir proje değil. Çalışacağınız ekibin Arapça’yı çok iyi bilmesi lazım. Uzun zamandır tüm bu saydıklarım bir araya gelmediği için erteleniyordu.Ne kadarlık bir geçmişi var peki?Uzun yıllar bölgeye gidip gelen birisiyim. Özellikle AK Parti iktidara çok muazzam projelerle geldi. AB uyum süreci, demokratikleşme paketi ve kanun dışı güçlerle mücadele gibi… Bu süreç ilk iki dönem çok iyi devam etti. Ancak Ortadoğu bölgesi bu gelişmeleri iyi okuyamadı. Türkiye’deki yaşanan süreci takip edemediklerini veya yanlış anlayıp yanlış tahlil ettiklerini söylüyorlardı. Çünkü ellerinde çok fazla kaynak yoktu. Türkiye’yi takip eden gazeteci sayısı çok sınırlıydı. Biz de özellikle 2003 yılından itibaren sürecin çok iyi aktarılması gerektiğini anladık. Mesela Ortadoğu’da laiklik 30-40 yıl önceki gibi dinsizlik olarak algılanıyor. Bu yüzden Türk toplumunun İslamiyet dışı dine sahip oldukları çok yaygın bir anlayış.Başbakan’ın Ortadoğu gezilerinde kullandığı laiklik söylemi Arap dünyasında nasıl algılandı?Müslüman Kardeşler’den çok tepki geldi. Bölgeye geldiğinde verdiği ilk mesaj laiklikti. Gerçekten çok önemli bir mesajdı. Ancak Türkiye ile yakın ilişkisi olan dini hareketler çok tepki gösterdi bu mesaja.Haber konularını neye göre seçiyorsunuz?Daha çok Arapların hoşuna gidecek, dikkatini çekecek haberleri tercih ediyoruz. Ekipteki arkadaşlarımızın çoğu Arap. Onların da önerileri doğrultusunda seçiyoruz haberlerimizi. Mesela, Araplar künefeye bayılıyor. Sitemizde künefe tarifine yer verebiliyoruz. Türk sporunu da vermeye çalışıyoruz. Dünya Şampiyonası’nı detaylı olarak vermeye çalıştık. Arap dünyasındaki spor gelişmelerine de yer veriyoruz. Ayrıca Türk kültürünü, güzelliklerini, Anadolu insanını anlatacağız. Çünkü Türkiye, onların hayallerini süsleyen bir ülke.Yaptığınız haberlere geri dönüş oluyor mu?Özellikle 17 Aralık süreciyle ilgili telefonla, mail yoluyla çok yorum aldık. Araplar, yayın hayatına başlamadan önce Başbakan’ın Hizmet Hareketi’ni itibarsızlaştırmaya karşı kampanyası olduğunu bilmiyorlardı. Ancak yayın hayatıyla beraber Başbakan’ın ne yapmak istediğini yavaş yavaş anlamaya başladılar. ‘Başbakan da tipik Ortadoğu liderine bürünmeye başladı’ diyorlar. Belgeli, gerçeklere dayanan habercilik yapmaya çalışıyoruz. Zaman Arapça, 5-6 ay sonra eminim ki Arap dünyasının referans yayınlarından biri olacak.Anlattıklarınızdan Arap dünyası Türkiye’yi yanlış biliyor algısı oluşuyor. Öyle mi hakikaten?Son 10 yılda insanların çoğu Türklerin Müslüman olduğunu öğrendi. Türkiye ile ilgili o kadar çok bilmedikleri nokta var ki; bazı insanlar Türkiye nerede diye soruyor. Adım Cumali, buna rağmen bana ilk sordukları, ‘Sen Müslüman mısın?’ oluyordu. Türkiye’yi iyi anlatmamız lazım.Türkiye’den Arapça yayın yapmak zor olsa gerek…Tabii ki zor. Çalışanların Arapça ve Türkçeyi çok iyi bilmesi gerekiyor. Mısır’daki Türkoloji bölümlerinin faydasını çok gördük. 13 tane Türkoloji bölümü var. Mezun olan genç Mısırlılar Türkçeyi çok iyi konuşuyor.Arapça yayın yapan internet siteleri varken Türkiye menşeli Arapça yayın yapan bir site kurmak ne kadar doğru?Bu konuda rakipsiziz. İlk başlarda, Arap medyası bizleri korkutuyordu. Ancak ağırlıklı olarak Türkiye’deki haberleri doğru bir şekilde verdiğimiz zaman insanlarda merak oluştu. Özellikle tarafsız kalmaya çalışıyoruz. Fazla yoruma kaçmadan Başbakan’ın ve diğer siyasi parti liderlerinin görüşlerini vermeye çalışıyoruz. Olayların dini boyutunu da aktarıyoruz.İslam dünyası, Filistin’i iç politika malzemesi yapmakla yetiniyorİsrail’in Filistin’e yaptığı saldırıların temelinde neler yatıyor?Gazze’ye üç şekilde bakmak lazım. Birincisi Arap ve İslam dünyasının bakışı. İkincisi, İsrail ve Batı bloğu. Üçüncüsü ise Filistinlilerin kendi bloğu. İlk olarak, Filistin’in kendi aralarında parçalanmış bir yapıları var. Birlik olmamaları İsrail’in ekmeğine yağ sürüyor. En zayıf karınları kendileri. İkincisi, İslam dünyası Filistin’i tamamen iç politika malzemesi yapıyor. Başbakan da son dönemde bunu çok yapıyor. Mavi Marmara olayı da tamamen Filistin’in kullanılmasıdır. İran bunu sürekli kullanır. Üçüncüsü ise İsrail, işgalci ve zalim bir ülke. Hem Filistin’in hem İslam dünyasının parçalanmasını çok iyi kullanıyor. Arkasında bulunan dünyanın güçlü ülkeleriyle zulmediyor. Rusya da bu konuda çok dürüst davranmıyor.Mısır’ın Gazze ile sınır olması...Mısır, Gazze’nin dünyaya açılan kapısı. Mısır olmazsa Gazze ölüme terk edilmiş olur. İsrail, Gazze’yi Mısır’ın üzerine yıkmaya çalışıyor. Çünkü insanlar açlıktan ölse sorumlusu İsrail. Her türlü şey İsrail’den sorulur.Arap baharı, Arap kışına dönüştüUzun süre Ortadoğu’dan Türkiye’ye haber geçtiniz. Şimdi Türkiye’den Arap dünyasına haber geçiyorsunuz...Bölgeye, Türkiye’de yaşanan süreci en iyi anlatabilecek kişilerden biriyim şu anda. Çünkü diktatörlüklerin kol gezdiği bölgeden geliyoruz. İnsanlar koltuklarını nasıl koruyor, nasıl diktatör olunuyor, insanlar nasıl kontrol edilebiliyor, ne gibi araçlar kullanılarak bu sağlanıyor? Biz bunların hepsine bölgede şahitlik ettik. Türkiye’de durum hiç farklı değil. Özellikle 17 Aralık sürecinden sonra hükümetin yapmak istediği de otoriterleşme. Algı operasyonları yapılıyor. Başbakan Türkiye’yi Ortadoğu’nun tipik ülkesi haline getirmek istiyor. Mesela Ortadoğu’da diktatörlerin koltuklarını bırakmamalarının sebebi; yönetme sevdası ve koltuktan düştükten sonra yolsuzluklarının ortaya çıkacak olması.Tayyip Erdoğan’a ‘diktatör’ dediniz mi gerçekten? Arap Baharı başladıktan sonra Türk dış politikası çok kötü çuvallamaya başladı. Libya’da, Tunus’ta, son olarak da Mısır’da. Ben de bunların yanlış olduğunu söyledim. Arap medyası da bu konuya çok ilgi gösterdi. ‘Türkiye bölgeyi tanımıyor, bilmiyor ve dolayısıyla ileride bu Türkiye’nin başına gaileler açacak.’ diye yazdıkça medyadan ister istemez talepler gelmeye başladı. Müslüman Kardeşler karşıtı bir gazeteciyle röportaj yaptım. Erdoğan’ın parti içinde çok güçlü biri olduğunu söyledim. Diktatör demedim. Sadece, ‘kendi partisi içinde diktatör gibi hareket ediyor’ dedim. Fakat bu sözüm o günün şartlarından da kaynaklanarak çarpıtıldı. Böylece hem Türkiye’ye zarar vermek istediler hem Müslüman Kardeşler’e. Ancak şu söylemi de kullandım. ‘Recep Tayyip Erdoğan tipik bir Ortadoğu lideridir.’Tehdit aldınız mı?Telefonla değil de sosyal medyadan çok ciddi tehditler aldım. Her türlü hakaret, iftira ne istersen. Ancak bunlar benim için hiç önemli değil. Zaten bu tür şeylere alışkınız. Söylediklerimin de hâlâ arkasındayım.Arap Baharı için ne söylersiniz?Başlangıçta çok güzel bir hareketti. İnsanları totaliter, otoriter yapılara yönelik bir haykırmaydı. Özellikle gençler arasında yönetimlere karşı ciddi bir isyan birikimi vardı. Hiç devrilmez denen Berlin Duvarı bile böyle devrildi. Ancak, Arap Baharı denen süreç Arap kışına dönüştü.
↧