Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Okurlar yalan habere karşı gereğinden fazla ‘bağışlayıcı’

$
0
0
Basın tarihimiz yalan haber; politik geçmişimiz yerine getirilmemiş vaatlerle dolu olunca dogrulat.com gibi bir siteye ihtiyaç hasıl oldu. Sitenin kurucularından Özgür Öğret, “İş sadece medyada ya da siyasette bitmiyor. Okuyucu da yalan habere karşı duyarlı olmalı.” diyor.Politikacıların ve medyanın verdiği beyanların doğruluğunu araştırmaya dayanan ‘Fact-checking’ (veri doğrulama) ABD’de uzun zamandır uygulanan bir yöntem. Hatta bu işi yapan internet sitelerinin en ünlüsü ‘Politifact’e gazetecilik mesleğinin en prestijli ödülü Pulitzer dahi verilmiş. Batı medyasında iyiden iyiye beyan sahiplerinin ve gazetecilerin ‘korkulu rüyası’ olan fact-checking, nihayet Türkiye’de de hayata geçirildi. ‘Dogrulat.com’ gazeteci Özgür Öğret ve Ekonomist Burak Tekin’in toplamda 15 kişilik bir gönüllü ekiple yayın hayatına başladığı bir internet sitesi. İstikrarlı olması halinde Türk basınında çok önemli bir boşluğu doldurabilecek bu yeni oluşumu ve Türk medyasının hal-i pürmelalini Özgür Öğret ve Burak Tekin ile konuştuk.Özgür Öğret, uzun yıllar çeşitli basın kuruluşlarında çalışmış hâlâ da serbest gazetecilik yapan bir isim. Dogrulat.com iki senedir düşündükleri bir projeymiş. İlham kaynağı Politifact sitesi. Henüz çok yeni olduklarından sitenin işleyişi bahsettiğimiz 15 kişinin gönüllü katkılarıyla oluyor. Ekipte akademisyenler, hukukçular ve ekonomistler var.Sitede yer alan haberler ‘yalan’, ‘az doğru’, ‘çoğunlukla doğru’, ‘doğru’ gibi kategoriler altında toplanıyor. ‘Haber doğru ise sitede neden yer alıyor’ sorusuna Öğret, geçtiğimiz aylarda kamuoyunda çok tartışılan GDO haberlerini örnek göstererek cevap veriyor. Biyogüvenlik Kurulu Başkan Vekili’nin ‘GDO’lu gıdaya kesinlikle izin yok’ ifadeleriyle yer alan haber sitede ‘Doğru’ kategorisi altında yer almış. Basında ‘bebek mamasında GDO var’, ‘bu düzenlemeyle GDO hayatımıza giriyor’ gibi haberler çıktığını hatırlatan Öğret, “İncelediğimizde yasa mevcudun ötesinde bir şey getirmiyordu. Dolayısıyla kurumun açıklaması doğruydu.” diyor.Medya sindirildiği için kolayca yalan söylenebiliyor‘Haberlerin doğru olup olmadığını nasıl tespit ediyorsunuz?’ sorusuna, “Somut ve ulaşılabilir kaynaklara bakarak.” cevabını veriyor Özgür Öğret. Meclis tutanakları, kanun, tüzük yönetmelikler, Resmî Gazete gibi belgelere dayanan kaynaklara başvuruyorlar. Basit akıl yürütmeleriyle yalan olduğu anlaşılabilecek bariz haberler de var tabii. Başbakan Erdoğan’ın büyük bir güvenle basın toplantısında ‘Meclis tutanaklarına bakın.’ diyerek ‘CHP’nin Soma önergesi Soma ile alakalı değil.’ önermesini örnek gösteriyor. Bunun doğru olmadığını görmenin çok basit olduğunu söyleyen Öğret, “Ama Başbakan medyanın bir bölümü sindirilmiş olduğundan, bir bölümü zaten kendisinin yanında olduğundan böyle bariz bir yalanı ‘tutanaklara bakın’ diye adres göstererek söyleyebiliyor. Çok kolay bunu incelemek. Zaten tutanaklara bile bakmaya gerek yok, Özgür Özel’in videoları var.” diyor. Bir başka örnek de Yeni Şafak yazarı Özlem Albayrak’ın “Gezi’nin ilk haftasında Türkiye turizmde 54 milyar Euro kaybetti.” şeklindeki ifadesiyle ilgili. Dogrulat.com’da ileri sürülen şeyin doğru olmadığı ayrıntılı bir şekilde anlatılmış ancak, “Aslında incelemeye bile gerek yok.” diyor ve ekliyor: “Türkiye’nin turizm geliri o kadar değil zaten. Siz bir gazetede köşe yazarıysanız, yorum yapıp, fikir bildiren bir insan sıfatıyla yer alıyorsanız Türkiye’nin turizm geliri ne kadar bilmeniz gerekir. Ben biliyorum mesela. 52 milyar dolar olamayacağını biliyorum en azından.”Yalan bilgi, Gezi sırasında zirve yaptıSitenin ilgi alanına giren bir başka mecra da sosyal medya. Sosyal medyanın yapısı gereği yalan haberin yayılmasının çok muhtemel bir alan olduğunu belirten Özgür Öğret, “İyi ya da kötü niyetle, bazen de sadece trollemek için yalan bilgi daha fazla yayılabiliyor.” diyor. Öğret yıllardır sahada olan bir gazeteci ve öncesinde de çok sıkı bir medya takipçisi olarak şahit olduğu en büyük yalan bilgi yayılışının Gezi olayları sırasında yaşandığını düşünüyor. İki tarafın da dezenformasyon konusunda zirve yaptığını ileri süren Öğret, “Bir taraf, ‘camiye ayakkabıyla girdiler, içki içtiler’ bilgisini yayarken, diğer cenahtan birileri de doğru olmayan ölüm ve yaralama haberleri yayıyordu. Hatırlarsanız en çok dalga geçilen twit, ‘12 saat direnirsek hükümet düşecek’ paylaşımıydı. İnsanların bu tür bilgileri yayarken motivasyonunun bilinemeyeceğini söyleyen Öğret, “Sadece trollemek, eğlenmek amacıyla yapılmış da olabilir. Hükümet karşıtı ya da yanlısı olan birileri bunu bir siyasi dava addettiğinden beyaz yalan olarak görüyor da olabilir.” diyor. Öğret’in hatırladığı bir başka önemli yalan bilgi ise Andıç meselesi. Gazetecilerin PKK ile ilişkisi olduğuna dair yayılan bilgiler basın tarihindeki en büyük yalanlardan biri ona göre.Türkiye medyasının durumunu sorduğumuz Öğret, “Düne kadar çok iyiydi, bugün bozuldu gibi bir şey diyemeyiz.” diye cevap veriyor. Öğret’in, medyanın geldiği nokta hakkında söyledikleri çarpıcı: “Türkiye’de medyanın bozulma süreci 90’ların ortasında holdingleşmeyle geldi. Daha önceden gazeteciliği en azından birkaç kuşaktır bunu yapan aileler yapıyordu. Ilıcak’lar, Simavi’ler gibi... Gazete ticari bir metaydı, gazeteyi satmanız gerekirdi. Tirajınız olması gerekiyordu ki buna bağlı olarak ilan alabilesiniz. Okur önemliydi. Sonrasında ‘gazete satmasa da olur o bizim holdingimizin bir yan ürünü’ anlayışı ortaya çıktı. Habercilik bir iş olmaktan çıkıp partilerin, kurumların PR faaliyetine dönüştü. Belli gazeteler var ki bir tane satmasa yine çıkar. Türkiye’de kâr yapan medya organı çok az.” Bir de Türkiye’de medyanın partizanlık bazında takip edildiğini söyleyen Öğret, “Yalan söylediyse de bizimki söyledi şeklinde bir anlayışla okur gereğinden fazla ‘bağışlayıcı’. Basın kültürü bizimkinden daha iyi oturmuş bir ülkede bir gazete yalan haber yaparsa, bilerek çarpıtırsa okuyucu onu cezalandırır. Bizde öyle bir şey yok.”Sitede politikacıların verdiği sözler, vaatler ve demeçleri de takip altında. Esinlendikleri yabancı sitelerde parti programlarının, politikacıların verdiği sözleri hassaslıkla takip ediliyor. Sitenin ‘politikacılar’ başlığı altında yer alan yazılardan birkaçı şöyle: Taner Yıldız’ın ‘Seçim günü elektrik kesintisi öngörmüyoruz.’ şeklindeki vaadi ‘tutulmadı’ notuyla yer alıyor. Selahattin Demirtaş’ın ‘AKP yüzde 7-8 oyu hile ile aldı’ beyanı ‘yeterli veri yok’ notuyla okuyucuya sunuluyor.Şimdilik günde en az bir yazı yayınlamaya çalışan ekip, sitede yer alandan çok daha fazlasını tartışıyormış. Nihai hedefleri ise yazanlara para verebilecekleri profesyonel ve referans kabul edilen bir mecra olabilmek.‘Medyadan şeffaflık talep etmeliyiz’Sitenin editörlerinden biri de ABD’de sosyal bilimler alanında araştırma yapan Burak Tekin. Harvard Ekonomi mezunu Tekin, haberlerin/sosyal medyanın taranması, yazıların son hâline getirilmesi, kaynakların kontrolü, konuya dair eski haberlerin, ilişkili tüm veri tabanlarının taranması gibi işler yapıyor. Ele alacakları haberleri seçerken, “burada bir şeyler eksik/yanlış/fazla sanki, bu haber doğru ise çok garip” düşüncelerini akla getiren haberleri bulmaya çalışıyorlarmış. Bu nitelikte haberlerle sosyal medyada karşılaştıklarını anlatan Tekin, “Birincil kaynaklardan bu haberlere dair bulduklarımızı titizlikle değerlendirmemiz gerekiyor. Bu bağlamda belki ‘şeytanın avukatlığı’ da denebilir benim katkıma. Şunun altını özellikle çizmek istiyorum. Site olarak yayınladığımız yazıların hepsinde kaynakça oluyor, yazılar objektif dille yazılıyor ve bu sebeple bir kolektif katkı oluşuyor zaten süreçte.”Yurtdışından Türkiye gündemini takip etmenin günümüzde zor olmadığı fakat tarafsızlık konusunda hem avantaj, hem dezavantaj sağlayabileceği yorumu da ona ait. Şöyle ki: “Türkiye’de insanlar yolda yürürken, TV kanalı değiştirirken, eşinden dostundan, bindiği takside, gittiği berberde farklı bilgilere erişim olanağı bulabiliyor ister istemez. Yurtdışında iken her tür habere Türkiye’deki insan kadar maruz kalmıyorsunuz tabii. Bu sebeple eğer kaynaklarınızı yeterince çeşitli seçmezseniz tek yanlı bir bakış açısı da oluşturabilirsiniz. Öte yandan, maruz kaldığınız dezenformasyonun yoğunluğunu da azaltma şansınız var yurtdışında iken, zira Türkiye’de sosyal çevrenizin çapı dar/politik angajmanınız güçlü ise doğru bilgiye ulaşmak yerine dezenformasyonun bir parçası olarak da bulabilirsiniz kendinizi o yoğun akışta.” Medyanın politik aktörlerle ilişkilerini sorduğumuz Tekin’in değerlendirmeleri şu şekilde: “Medya sektöründe var olan şirketlerin aynı zamanda hükümetle başka sektörlerde işbirliği yapıyor olması ziyadesiyle şüphe uyandırıcı. Fakat önümüzde iki seçenek var, ya bu yapıyı değiştirecek/kıracak yasaları talep etmeliyiz, ya da bu olmayacaksa bu kurumları da denetleyecek yapılar ortaya koymalıyız. Yoksa herkes kendi doğrusu ile yaşamayı kabul edecekse, kendi yanlışları ile yüzleşmeyi siyasî risk/yenilgi olarak görecekse, sadece Türkiye’deki medya kurumlarını suçlamak da hakkaniyetli olmaz. Yani Türkiye’de medyadan şeffaflık talep etmeliyiz ama bu şeffaflık talebinde total bir bakışa sahip olmalıyız. Yıllardır her tür medya organını takip etmeye çalışıyorum, ‘hiç yalan haber yapmadık’ diyecek bir tanesi aklıma gelmiyor, fakat her gazetenin yalan haberini aynı dozda eleştirecek bir kurum da aklıma gelmiyor. Bu döngüyü kırabilmek lazım bir yerde, umarım biz de buna yardımcı oluruz.”

Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue