Fabrika binaları nedense soğuk ve itici gelir insanın gözüne. Aralarında hiç sevileni var mıdır bilinmez ama dönüşüm geçirenleri bu algıyı yıkacağa benziyor. Endüstriyel üretimden sıkılmış olacaklar ki fabrikalar üretim tipini değiştirdi; bazısı artık müze, bazısı üniversite...Kültürel miras deyince hepimizin aklına hanlar hamamlar, konaklar saraylar, kitabeler, anıtlar gelir. Peki ya fabrikalar? Fabrikadan kültürel miras mı olurmuş demeyin. Uzun yıllardır atıl ve metruk durumda olan bu binalar, kış uykusundan yavaş yavaş uyanıyor. Kimisi müze oluyor, kimisi üniversite. Özellikle Osmanlı döneminden kalan, kimimize soğuk gelen bu binalar artık endüstriyel değil kültürel üretim yapıyor. İşte müzeleştiril(mey)en fabrikaların sergüzeşti:Cibali Tütün FabrikasıTürkiye’deki fabrikaların tarihi Osmanlı Devleti’nin son dönemine uzanıyor. İlk fabrikalar 19. yüzyılda inşa ediliyor. Bunların öncesinde İstanbul’da Tophane-i Amire, Tersane-i Amire ve Azadlı Baruthanesi gibi birkaç endüstri tesisi bulunuyor. Sanayileşme İstanbul merkezli geliştiği için imparatorluk coğrafyasındaki fabrikaların neredeyse yarıdan fazlası başkentte ve çevresinde yer alıyordu. Bunlar enerji, gıda, giyim, dokuma, deri, toprak, ağaç ve kimya endüstrisine ait imalathanelerdi. 20. yüzyılın başlarında İstanbul’daki fabrika ve imalathanelerin sayısı 256’ya ulaşmıştı. Cumhuriyet döneminde ise sanayileşme hareketleri ile fabrikalar sayısı arttı. Ancak bunların sayısı ve bugün ne durumda oldukları pek bilinmiyor. Şehrin en eski endüstri bölgelerinden Haliç’tekileri 1980’li yıllarda dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan yıktı. Bundan Cibali ve Feshane ile Eyüp’te bir tuğla fabrikasının yalnızca bacası sağ kurtulabildi. Gerisi sizlere ömür. Şanslı olanlar yeniden fonksiyonlandırıldı. Kimisi müze oldu, kimisi fabrika. Diğerleri ise ya atıl durumda ya da rezidans ve konut projelerinin ellerinde.Silahtarağa Elektrik SantraliSantral kültür üretiyorFabrikadan müzeye dönüşen binalardan biri Santralİstanbul. Silahtarağa Elektrik Santrali, Osmanlı Devleti’nin kent ölçekli ilk elektrik santrali. İstanbul’da hidroelektrik güç elde etmeye uygun su kaynağı bulunmadığı için kömür yakıtlı inşa edilen tesis, Haliç’te kurulduğu 1914’ten 80’lere kadar kente elektrik sağlıyor. Burada üretilen elektrik önce tramvaylara ve sultanın oturduğu Dolmabahçe Sarayı’na veriliyor. Ardından evlere dağıtılıyor. Önce Suriçi ve Pera gibi semtlere, 1926’da Boğaz’a sualtı kabloları döşenerek Anadolu yakasına ilk defa elektrik veriliyor. Çatalağzı ve Ambarlı termik santrallerinin kurulmasının ardından Santral’in İstanbul’un elektrik dağıtımındaki payı azalıyor. Türbin ve kazanlarının yıpranması ve Haliç’i kirlettiği için 1983’te kapatılıyor. Köhne ve metruk durumda olan santral 20 yıl atıl kalıyor. 2004 yılında Bilgi Üniversitesi’ne devredilen bina 2007’de Santralİstanbul projesiyle bir çağdaş sanatlar müzesi, kültür ve eğitim merkezi haline getirildi. Tesisin bulunduğu alana galeri, enerji müzesi, kütüphane, sanatçı, mimar ve tasarımcıların ağırlanacağı konuk evi, üniversitenin eğitim binaları ve yeşil alanlar bulunuyor. Santralİstanbul açıldığından itibaren 20 binden fazla sergiye, çeşitli festival, konferans ve açık hava aktivitelerine ev sahipliği yaptı.Lengerhane, tersaneEski Tekel FabrikasıLengerhane ve Hasköy Tersanesi Haliç kıyılarında müzeye dönüşen Lengerhane ve Hasköy Tersanesi, Türkiye’nin ilk sanayi müzesi. Lengerhane Osmanlı’da gemiyi sabitlemek için denize atılan zincir ve ucuna tutturulan çapanın üretildiği yer. Hasköy’de Tersane-i Amire’ye bağlı olan Lengerhane ilk olarak 18. yüzyılda III. Ahmet devrinde kuruluyor, III. Selim zamanında ise onarımlar yapılıyor. Cumhuriyet’e kadar esas vazifesini idame ettiren imalathane Cumhuriyet’in ardından Cibali Tütün Fabrikası’na tesis edilerek ispirto deposu olarak kullanılıyor. Bir süre metruk durumda kalan bina 1991’de Rahmi Koç Müzesi’nin girişimleriyle restore edilerek müzenin bir parçası oluyor. Bu bölümde Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi’ne ait araştırma aletleri, tarihi ulaşım araçları, oyuncaklar, matbaa makineleri, iletişim aletleri sergileniyor. Rahmi Koç Müzesi’nin sergi alanlarından biri olan Hasköy Tersanesi ise 1861’de Şirket-i Hayriye vapurlarının bakım ve onarımı için inşa ediliyor. Zamanla genişleyen tersane müzeye devredildiğinde 14 bina, marangozhane ve kızaklardan oluşuyordu. Lengerhanenin karşısında bulunan tersanede bugün denizcilik koleksiyonu, bilgisayar tarihine ait objeler, motosiklet ve bisikletler, at arabaları, kağnılar, klasik otomobiller, tarımla ilgili objeler ve su altı koleksiyonu yer alıyor. Cibali Tütün Fabrikası Şarkıcı Alpay’ın Fabrika Kızı ve Mahmut Yesari’nin Çulluk romanına ilham kaynağı olan fabrika, Fatih’in bir zaman yangınlarıyla ünlü Cibali semtinde yer alıyor. Bugün Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü olarak kullanılıyor. Endüstri tarihimizin ilk mimari eserlerinden biri olan tütün fabrikası, 1884 yılında ‘Reji İdaresi’ne bağlı olarak inşa edilir. Reji ya da Tütün Rejisi olarak da bilinen idare, Osmanlı Devleti’nin borçlarına karşılık belli kaynaklarına el koyan Duyun-u Umumiye’ye bağlıdır. 1925’te lağvedilene kadar da Cibali’deki fabrikanın gelirlerini toplar. Bu tarihten sonra ise Türkiye Cumhuriyeti’ne geçer. 1995 yılına kadar da üretime devam eder. 2002 yılında ise Kadir Has Vakfı tarafından alınarak üniversiteye dönüştürülür. Restorasyon sırasında tarihi binanın altından çıkan Osmanlı dönemi hamam kalıntısı ve Bizans dönemi su sarnıcı Rezan Has Müzesi olarak ziyarete açılır. Cibali Tütün Fabrikası’na ait belge ve objeler de bu müzede sergileniyor. Müze fabrikalar Fabrikalar dönüşüm geçirerek sadece kültür üretmiyor. Bazıları müzeleştikten sonra müze-fabrika olarak endüstriyel üretime devam ediyor. Yıldız Çini Fabrika-i Hümayunu ve Hereke Halı ve İpekli Dokuma Fabrikası bunlardan ikisi.Endüstri arkeolojisi Müzeleşen, müzeleşemeyen ya da hem kültürel hem de endüstriyel varlık olarak ikili yaşam süren fabrikalar, aslında endüstri arkeolojisinin alanına giriyor. Endüstri arkeolojisi atıl durumda olan, kaderine terk edilen endüstri binalarını orijinal halleriyle korumayı amaçlayan bir disiplin. Endüstri kültürünün somut ve soyut bütün kalıntıları, yapıları, makineleri, belgeleri, üretim biçimi, altyapının, işçilerin yaşadığı konutlar ve sosyal tesisleri ve bunların kent içindeki yerleşimlerini ve tarihselliğini ele alıyor. Dünyada 1950’lerden beri önem kazanan endüstri mirası ve bunların korunması Türkiye gündemine 1990’larda giriyor. Üsküdar Elektrik, Unkapanı Un, Kasımpaşa Un, Bakırköy Bez, Korse, Beykoz Deri ve Kundura, Yunus Çimento, Haznedar Tuğla, Paşabahçe Tuğla ve Kiremit, Şahbaz Agiya Tuğla, Küçükçekmece Kibrit, Sabuncuzade Şakir Sabun fabrikaları ve Beykoz Dikimhanesi endüstri mirası örneklerinden bazıları.RezidansEski fabrikaların hepsi müzeleşenler kadar şanslı değil. Kimisinin sonu da rezidans olarak bitiyor.Mecidiyeköy’deki eski Tekel Likör Fabrikası da bunlardan biri. 1930’larda Mustafa Kemal’in direktifleriyle kurulan bina, Ali Sami Yen Stadı’nın yanında yer alıyordu ve koruma altındaydı. Maça gidenlerin buluşma noktası olan bina, uzun bir süredir kullanılmıyordu. Stadın taşınmasının ardından binanın da kaderi değişti. Her ne kadar restore edileceği söylense de binanın yerinde şimdi yeller esiyor. Bu konu basında tartışmalara da konu oldu. Mecidiyeköy Köprüsü’nün üzerinden geçerken bölgede göze çarpan iki yeşil alandan biriydi. Fabrikanın büyük de bir bahçesi bulunuyordu. Şimdi bu alanda rezidans yükseliyor.
↧