“37 yaşında, ömrümün ortasında Müslüman oldum.” diyen Rabia Christine Brodbeck, Darülaceze sakinlerinden biri...Ancak mecburen değil, gönüllü olarak. Darülaceze, 17 yıldır buradaki yaşlılarla ilgilenen Brodbeck’in adeta ikinci evi.Osmanlı Devleti’nde II. Abdülhamid Han’ın bakıma muhtaç insanlar için yaptırdığı Bâb-ı Şefkat, nam-ı diğer Darülaceze, yüzlerce kişiyi ağırlıyor. Kimi yalnızlığını unutuyor, kimi yoksulluğunu. Kimi de en yakınlarından bulamadığı ilgiyi görüyor. Burada kime sorsanız herkesin anlatacak ilginç bir hikâyesi bulunuyor. New York’ta bir sufi tasavvuf merkezinde İslamiyet’le tanıştıktan sonra İstanbul’a yerleşen modern dansçı Rabia Christine Brodbeck de bunlardan. Bunlardan dediysek yanlış anlaşılmasın, Brodbeck, Darülaceze sakinlerinden değil. Ancak 17 yıldır burada gönüllü olarak çalıştığı için adeta Darülaceze sakinlerinden biri gibi. Gelmediği zaman, gözler onu arıyor. “Beni güçsüzlerinizin arasında arayın, zira size zayıflarınızın hürmetine rızık ve yardım gönderilir.” hadisini düstur edinen Brodbeck, özellikle 5. Daire’de bulunan yatalak ve felçli insanlarla ilgileniyor, onlara yemek yediriyor, hal ve hatırlarını soruyor. Aynı zamanda onlara psikolojik destek veriyor. İşte bir Darülaceze gönüllüsünün hikâyesi… Londra ve Paris gibi Avrupa şehirlerinin yanı sıra New York’ta solo gösteriler sunan Brodbeck, 35 yıl önce de “dansperformans” denilen tarzı bularak bu yöntemin öncüsü olmuş. Hatta bu alanda ödülleri var. Cahit Sıtkı, ‘Yaş 35, yolun yarısı’ dese de Brodbeck, “Ömrümün ortasında, 37 yaşında iken Müslüman oldum.” diyor. New York’ta bir ‘sufi tasavvuf merkezi’nde İslamiyet’le tanışan sanatçı, İstanbul’a gidip gelmeye başlıyor ve birkaç sene sonra tamamen yerleşiyor. Brodbeck, “96’da İstanbul’a yerleştim. Çünkü din, yaşayarak öğrenilir.” diye belirtiyor. Burada bir Türk’le evleniyor ve bir oğlu oluyor. İstanbul’da dans gösterilerine devam eden sanatçı, modern dans, bale ve yoga dersleri veriyor. Bir de kitap yazıyor. Brodbeck, Darülaceze ile tanışmasını ise şöyle anlatıyor: “Mecidiyeköy’e giderken Okmeydanı’ndan geçerken insanlar ‘Burada fakirler ve muhtaçlar var.’ dedi. O an bundan etkilendim. Kendi kendime ‘Buraya gitmem gerekiyor’ dedim. Burası benim için gitmem gereken bir yerdi. Çünkü bana ahireti hatırlatıyor.” İlk yıllarda burada kalanlarla çok yakın ilişki kurmuyor. Ziyaret ediyor, hallerini hatırlarını soruyor, onlara hediyeler götürüyor. “Böylece iletişimimiz başladı.” diyen sanatçı, “Ama daha sonraki yıllarda onların yemek yemesine yardım etmeye başladım. Şimdi bunun için gidiyorum. Ben kendi başına yemek yiyemeyen insanlarla ilgileniyorum. Tamamen yatağa bağlı, ellerini kollarını kullanamayan insanlar. Diğerleri kendileri yiyebiliyor zaten. Yaptıkça daha çok seviyorum. Anlatamıyorum ama çok farklı bir duygu. Bu, çok güzel bir şey.” diye tarif ediyor hislerini. Rabia Hanım, Darülaceze’ye gittikçe buranın sakinleri de mutlu oluyor. Gitmediği zaman ‘Nerede kaldın?’ diyorlar.‘Onlar bana yardım ediyor’Brodbeck, haftada dört gün Darülaceze’de gönüllü olarak çalışıyor. Ramazan’da ise her gün gidiyor. Onlarla iftar yapıyor. Brodbeck’e göre Ramazan’ı Darülaceze’de yaşamak çok farklı bir duygu. Bu ayı hissetmenin de en güzel yolu. Ancak ekliyor: “Buraya gelmek için Ramazan şart değil, her zaman gelinebilir. Onların en büyük sorunu kimselerinin kalmaması. Birilerini istiyorlar yanlarında.” Yaklaşık 20 yıldır İstanbul’da yaşayan balerine göre Darülaceze, büyük bir motivasyon sağlıyor. Brodbeck, “Ben onlara yardım ediyorum ama onlar da bana yardım ediyor. Kendimi iyi hissetmeme, bu dünyada yararlı olmama yardım ediyorlar. Beni seviyorlar. Dünyada anne ve baba dışında samimi bir ilişki bulamazsınız. Sorunlarınız olur. İnsanlar birbirini incitir. Çıkar amacı olur. Menfaat ve açgözlülük var. Ama burada o yok. Buradakiler benim gerçek dostlarım.” diye ifade ediyor.Sadece oruç tutabiliyor“En büyük sorunum; burada birçok arkadaşımı kaybettim.” diyor Brodbeck. Son on yılda eski sakinlerden neredeyse kimsenin kalmadığını söylerken hüzünleniyor. En çok neden etkilendiğini sorduğumuzda da “51 yaşında felçli Nurten Aksakallı.” cevabını veriyor. Nurten Hanım, beyin dokusunun hasarı sonucu spastik felç geçiriyor ve bir sandalyeye bağlı yaşıyor. Tek başına hiçbir işini yapamıyor. Ancak 7 yaşından beri oruç tutuyor. Çünkü yapabildiği tek ibadet. Hayatındaki en büyük zevki de bu. Bu durum Rabia Christine Brodbeck’i oldukça etkilemiş.
↧