Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Her yönüyle bir futbol devi: Feldkamp

$
0
0
Galatasaray ve Beşiktaş’ta görev yapan Karl HeinzFeldkamp, adını futbolumuzun efsane isimleri arasına yazdırmayı başardı. Ancak Alman hocanın 80 yaşını geride bırakması nedeniyle doğum günün kutlu olsun diyen tek satır bile çıkmadı.Karl HeinzFeldkamp, yeterince uzun süreli olmayan çalışma dönemlerine karşın Türk futbolunda iz bırakmış teknik adamlardan biri. Zaman yazarı olarak da birkaç yıl bu sütunlarda birlikte olmanın onurunu ve gururunu yaşadığımız bir futbol devi.Kalli lakabıyla Alman hoca ile Türkiye’nin tanışması, Avrupa’da 1985 yılında Bayer Uerdingen-Galatasaray eşleşmesiyle olmuştu. 2-0’lık yenilgi ve 1-1’lik beraberlikle Sarı Kırmızılı takım elenmişti. Cim Bom’un başında o dönemde JuppDerwall bulunuyordu.1992-93’te Alp Yalman’ın başkan, Adnan Polat’ın da futbol şube sorumlusu olduğu dönemde Galatasaray’ın başına gelen Feldkamp’ın daha ilk idmanda Ali Sami Yen Stadı’nın tribünlerini dolduran 30 bin taraftarın gönlünü değilse de güvenini nasıl kazandığına tanık olmuştum. Takımın eskilerinden Yusuf Altuntaş, taraftar önündeki törendeki idmanda kendini pek zorlamak istemeyen kıdemlilerden biriydi. Feldkamp onun bu tavrını anında farketmiş ve böyle şeylere hiçbir biçimde izin vermeyeceğini gösterircesine onu birkaç tur fazla koşturmuştu.14 yıllık özlemin ardından 1986-87 ve 1987-88’de iki kez şampiyon olan takımın son 4 yılı yine boş geçmişti. Arayı uzatmadan şampiyon olmak şarttı. Ancak bunun için pek de yeterli kadro yoktu. Fakat o neyi nasıl yapacağını biliyordu. Ülkesinde önemli başarılar kazanmış, ilkeli ve disiplinli bir hocaydı.Hakan Şükür gibi elbette ki yabana atılmayacak yerli transferlerin yanında ülkesinden FalkoGötz ve ReinhardStumpf’u getirdi. Bir önceki sezonun son maçında ilk kez oynamış olan Okan Buruk’la birlikte Bülent ve Mert Korkmaz kardeşler, Suat Kaya, Arif Erdem, Hamza Hamzaoğlu, Mustafa Kocabey gibi gençlerle Galatasaray için yepyeni bir dönem başlıyordu. (İlerki yıllarda Adnan Polat, 2000’de UEFA Kupası’nı kazanan kadronun temelini kendilerinin bu şekilde atmış olduğunu birkaç kez söyleyecekti.) 22 yaşındaki Tugay Kerimoğlu’nu kaptan yaptı. İsmail, Yusuf, Uğur Tütüneker gibi deneyimli oyunculardan iyi yararlandı. Golcü eksiğini de Gütschow’la giderdi ve sadece şampiyonluğu değil bütün kupaları topladı.‘Onun gibisini görmedim!’Sezona TSYD kupasıyla başlayan Sarı Kırmızılı takım lig şampiyonluğunun yanında Türkiye Kupası’nın da sahibi olarak duble yaptı. O sezon içinde Beşiktaş’ın 48 maçlık yenilmezlik serisine son verilmesinin yanında, Fenerbahçe’yi Şükrü Saracoğlu Stadı’nda 4-1 yenmek gibisinden başarılar Galatasaray taraftarını çok mutlu eden gelişmeler oldu.Başkan Alp Yalman, Kalli’ye olan hayranlığını “Bunca yıldır futbolun içindeyim, onun gibi bir teknik adam görmedim” diye anlatacaktı. Adnan Polat da benzer düşünceler içindeydi. Ancak sağlık sorunları nedeniyle Feldkamp sezon sonunda ayrıldı. Yönetim aylarca bu ayrılığı kabul etmedi. Sonraki yıllarda da bu özlem sürdü ve 2007-08 sezonunda Feldkamp yeniden Galatasaray’ın başına geçti. 74 yaşı ve sağlık sorununun sürüyor olabileceği endişesi içinde onun göreve getirilmesine karşı çıkanlar oldu. Zaten 1998-99 sezonunun sonlarına doğru Beşiktaş’ta göreve getirilmiş fakat 10 maç sonra sağlık sorunları yüzünden bırakmak zorunda kalmıştı. Başka teknik direktör mü yoktu?Bu eleştirilerle başlayan sezonda yine başarılıydı ama sorunlar da eksik olmuyordu. Bir Beşiktaş maçı öncesinde Hakan Şükür ve Lincoln’ü kadro dışı bırakması herkesi şaşkına çevirmişti. Cim Bom maçı kazandı ve bu sorun büyümedi. O maç kazanılmalıydı ve bunu sağlayabilecek en önemli iki adam yok yere dışarıda bırakılıyordu. Bu nasıl disiplin anlayışıydı? Para cezası verilse olmaz mıydı?Aslında onun ilkeleri ve disiplin anlayışıyla bizim dünyaya bakışımız arasında uzlaşmaz bir çelişki vardı ve nitekim bu nedenle görevi bırakmak zorunda kaldı. Fenerbahçe ile verilen şampiyonluk mücadelesinde son 6 haftaya gelinmişti. Başkan Adnan Polat, Florya’da oyuncularla bir toplantı yapmayı gerekli görmüştü. Bunun kendisinden habersiz yapılmasını kabullenemeyen Feldkamp, bir yandan baba-oğul ilişkisi içinde olduğu başkana büyük tepki gösterip görevi bırakmıştı...Yorumcu Feldkamp’ın katkısıFeldkamp’ın teknik adamlığı kadar futbol yorumculuğu da önemliydi. Daha doğrusu bizde çok daha dar kalıplar içinde ve genellikle ‘giydirme’ anlayışı ile yapılan yorumlara daha değişik bir bakış açısı getirmişti. Bunu LigTV’nin Erman Toroğlu’nun yerine MarcusMerk’i getirmesiyle eşleştirerek daha iyi anlayabiliriz. Toroğlu’nun memleket usulü yorumları ve ettiği ilginç sözler belki çoğumuzu eğlendiriyordu ama ne kadar çağdaş bir yorum içeriği taşıdığı da epeyce tartışmalıydı.İstanbul’da 3-0 yenildiğimiz Ukrayna (17.11.204) maçı sonrasında Şükrü Saracoğlu’ndan gazeteye dönerken hepimiz öfke içindeydik ve teknik direktörümüz Ersun Yanal’ın hemen görevi bırakması gerektiğini düşünüyorduk. Maçı izleyen günlerde bütün gazete ve televizyonlarda bu tür haber-yorum-değerlendirmelerin yer alacağına kuşku yoktu. Haliyle bu doğrultuda ama kendi üslubumuz içinde biz de koroya katılacaktık. Feldkamp da bunu biliyordu ve adeta duruma elkoyup bizi ertesi sabah gazetede toplantıya çağırdı.“Böyle durumlarda sizde ne yapıldığını biliyorum” diye söze başladı. “Öteki gazeteler de bunu yapacak ama biz öyle yapmayalım. Teknik direktörün gitmesi gerektiğini savunmak yerine nelerin yanlış yapıldığını ve nasıl düzeltilebileceğini anlatmaya çalışalım.” Bu bakış açısı beni de çok etkilemişti. Sonradan bunu anlattığım bazı dostlarımın ‘Ne var ki bunda!’ tavrı içinde olmaları beni daha çok şaşırtmıştı. Onun bakış açısıyla olaya yaklaşıldığında elbette ki başarı şansı daha yüksekti.Bunun gibi daha çok değişik konularda değişik bakış açısı, sağlam analizleri ve geniş görüş açısıyla bize çok şey öğretti. Gerçi bütün bunlar kimin umurunda diye sorduğunuzda verilecek bir yanıt yok ama olsun. Böyle bir futbol adamını yakından tanıma, birlikte çalışma olanağı bulduğum için en azından kişisel olarak çok mutluyum. Onunla çalışan herkesin benzer duygu ve düşünceler içinde olduğunu biliyorum. Bunu en iyi ifade eden de Alp Yalman’dır.Çok yaşa Feldkamp! Sağlık ve esenlikle nice yıllara...Niçin Kalli? Feldkamp’a hemen herkes Kalli diye hitap ediyor. Bunun futbolla ilgili bir lakap olduğunu düşünmek ilk akla gelen ihtimal ama öyle değil. Feldkamp’ın çocukluğunda komşuları olan kızın kendisine bu şekilde hitap etmesi nedeniyle Kalli lakabı adeta üzerine yakışmış ve herkesin de hoşuna gittiği için adından daha fazla kullanılır hale gelmiş. Bu kadar basit.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue