Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Bir şeyler değişir mi dersiniz?

$
0
0
Soma faciası sonrasında olup bitenler, toplumsal tepki anlamında kıpırdanmaya başladığımızı gösterecek nitelikte. Facia sonrasında spor dünyasının duyarlılığı da dikkat çekiciydi.Laf olsun diye değil, basın tarihi araştırmacısı kimliğimle söylüyorum, tarihinin en berbat dönemlerinden birini yaşayan medyanın Soma’daki faciayla ilgili olarak kötü bir sınav vermediği kanısındayım. Belki de kendi aralarındaki anlamsız kavgadan yoruldukları için sahici bir işe yönelmek onlara iyi gelmiş olmalı. Öncelikle olayın gerçeğinin meydana çıkması yolunda önemli bir çaba gösterildi. Uzmanlar konuşturulup çözüm yolları araştırıldı. Bunlar çoktandır unutulmuş olan medya işlevleriydi. Geleceğe dönük olarak da neler yapılabileceği yolunda gerekli değerlendirmeler ihmal edilmedi. Maddi yardım kampanyaları boyutunda da gerekli çaba gösterildi. Yine de fazla birşey değişmeden işlerin büyük ölçüde eskisi gibi sürüp gideceğini hepimiz biliyoruz... Özellikle kusuru olanların karşılığını görmeleri noktasında umudumuz yok. Daha yukarılardaki sorumluların istifası, başka birtakım siyasal sonuçların ortaya çıkması gibi noktalarda henüz umutsuz vak’a durumundayız... Soma faciası benzeri olaylar başka ülkelerde önemli sonuçlara yol açmış ve açar. Fakat başka gerçekler var ve bunların başında ülkenin gelişmişlik düzeyi geliyor. Böyle bir olayın, o konuyla ilgili kötü durumları tepeden tırnağa düzeltmesini beklemek memleket gerçeklerine uygun değil. Aynı koşullarda çalışmaya yani bir bakıma ölmeye talip binlerce işsiz varken sorunu kökten çözebilmek daha epeyce cana malolacak bir süreç. Maden işçileri kendi sorunlarını kendilerinin çözebileceğini bilmeli. Sendika konusunda attıkları adım bunun bir örneği olabilir. Onların kömür karası emeklerinin karşılığından kesilen aidatlarla yaşayan, büyüyen, gelişen, semiren ağalara karşı seslerini yükseltebilmeliler. Bunlar, modası geçmiş solcu görüşler olarak değerlendirilebilir ama başka çare olmadığı da kolaylıkla görülebilir. Soma faciası ile ilgili olarak gazete ve televizyonlarda gerçekten iyi yayıncılık yapıldığını tekrarlayalım. Bunlara birşey eklemeye çalışmak çok da gerekli olmayabilir. Ancak bundan sonrası konusundaki takipçilik bizde pek olan bir durum değil. Benzer bir facia 1992’de Zonguldak’ta yaşandı ve 263 madenci hayatını kaybetti. Aradaki 22 yıllık sürede çağın getirdiği olağan sayılabilecek iyileşmeler dışında birşeyler yapılabildi mi? Bunları anlatan bir yazı dizisi, daha iyisi bir TV haber belgeseli şu sıra yapılsa iyi olmaz mıydı?Eskiler, “fikri takip” diye adlandırılan durumu gazeteciliğin temel niteliklerinden biri olarak görürdü. Bugün herşey çok çabuk unutuluyor. Taş çatlasa 15 gün, 1 ay içinde gündem birkaç kez değişmiş oluyor. Geriye sadece atılan nutuklar ve perişan durumdaki insanlar kalıyor. (Bu acı süreçte Orhan Veli’yi sık sık hatırladık; ‘neler yapmadık ki bu vatan için’ şiiri bağlamında: ...Kimimiz öldük/Kimimiz nutuk söyledik.) Medyanın bu konuyla ilgili rolünü tam olarak yerine getirebilmesi için kısa-orta-uzun vadeli Soma planları olabilmeli. Dönem dönem oradaki gelişmelerle ilgili haberler, mümkün olursa belgeseller yapılabilmeli. Bu sayede oluşturulan duyarlılık, gelecekte büyük facialar yaşamamızı önleyebilir. Spor dünyasının konuya gösterdiği duyarlılık hepimizi etkiledi. Galatasaray’ın acil yardımı, Milli Takım’ın ve Trabzonspor’un Soma’ya gitmesi simgesel olarak çok önemliydi. Fenerbahçe’nin mağdur ailelerin çocuklarını okutma yardımı, kalıcı ve değerli bir çaba. Bu sayede konuyla bağı da uzun yıllar sürecek Sarı Lacivertlilerin. Benzer türden daha yapılacak çok iş var. Bişey olur abi! Soma faciasının hem toplumsal bakış hem de sportif anlayış boyutlarında sürekli yaşadıklarımızla şaşırtıcı benzerlikleri var. Çetin Altan üstat yarım yüzyılı aşkın süredir anlatmaya çalışıyor bu toplumun “bişey olmaz abi!” diye yaşadığını. Kırmızı ışıkta geçen de ‘bişey olmaz’ diye yaşıyor, boğazına kaçan sineği tarım ilacıyla ‘etkisiz hale getirmeye çalışan’ vatandaş da... Sonuçta ‘bişey oluyor’ ve ölüyorsunuz. Evet, kırmızıda yüz kez geçtiğinizde bişey olmuyor ama yüzbirincide ölüyorsunuz! Bizim bir türlü anlayamadığımız bu. Olayın sporda yaşananlarla benzeştirilebilecek yanı şu: Bugün hangi teknik direktörümüze sorsanız dünyanın en iyi hocasıyla aynı idmanı yaptırıyor, benzer yöntemlerle oyuncularını maçlara hazırlıyordur. Bu doğrudur da... Fakat onlar idmanlarını ve öteki bütün çalışmalarını tam olarak yapılması gerektiği gibi yapar, bizdeyse ‘yapıyormuş gibi görünmek’ daha bildik tavırdır. Şekil olarak aynı şeyleri yapıyormuş gibi görünsek de içerik farklıdır. Uluslararası maçlara çıkıldığında arada bir yığın fark olduğu görülür ve yeniliriz. Soma’da da yenildik! Hem de çok acı biçimde...Bir pankartın peşinden... Yıllar önce Aslan Galatasaray diye bir dergi çıkarırken dikkatimi çekmişti “Soma Kömür Diyarı...” pankartı. Ali Sami Yen’in Yeni Açık tribününde her maçta görürdük onu. Onlarla ilgili birkaç haber de yayımlamıştım. Ardından Soma Galatasaraylılar Derneği’ni kurdular. Onlar için Galatasaray, kömür karası, dünyalarının en parlak ışığıydı. Facia yaşandığında ilk aklıma gelenlerden biri o pankart olmuştu. Galatasaray yönetimi durumu nasıl bu kadar hızlı değerlendirip gereğini yaptı bilmiyorum ama kutlanacak bir işti. O pankartın simgelediği sevginin karşılığını verebilmek için hemen harekete geçilmesi önemliydi. Elbette ki 2 kamyonluk yardım derde deva olacak birşey değil ama felaketin en acı saatlerinde yanlarında olduklarını göstermek çok değerliydi. Başkan Ünal Aysal ve yönetici Emir Sarıgül’ün, çok daha fazlasını yapacaklarından kuşkum yok.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue