Türkiye’de ekim-mayıs arasında 931 işçi, kazalarda hayatını kaybetti. Bir Umut Derneği ‘Adalet Arayan İşçi Aileleri’nin gönüllü hukukçularından Erbay Yucak, işverenlerin ‘Davayı izlerseniz sonuç alamazsınız’ fikrini empoze ettiğini söyleyerek, “Soma Holding’in mallarına tedbir konulmalı ve olay ‘adalet mi, para mı’ ekseninden çıkarılmalı.” diyor.Bir Umut Derneği ‘İş kazası değil iş cinayeti’ diyerek yola çıkıyor. Neden iş cinayeti?İşçi sağlığını ve iş güvenliğini genel hükümler doğrultusunda düzenlemiş yasal mevzuatlar, tüzük ve yönetmelikler var. İşçi sağlığı güvenliği tedbirlerinin ne olduğu belirtilmiş durumda. Bir de bu tedbirlerin alınıp alınmadığı konusunda işçi eğitimi de dahil iş güvenliği organizasyonunun nasıl yapılacağı örgütsel model olarak mevcut. Bunun kamusal olarak kimler tarafından denetleneceği de belli. Ortada yasal mevzuat varken, bu işçilerin hayatının kaybına sebep olan olaylara bakınca, ‘Yasal mevzuattaki tedbirler alınsa bu hadise olacak mıydı, olmayacaktı’ diye sorduğumuzda ‘Yasal mevzuat izlense bu hadise olmaz’ sonucu çıkıyor. Davutoğlu, Ostim, Van Bayram Otel, Kozlu... Yasal mevzuat bir öngörü aynı zamanda. Onun tedbirleri yerine getirilse bu hadise yaşanmaz. Öngörülebilir ve önlenebilir niteliği nedeniyle bu, kaza olmaktan çıkıyor. Tecrübe içinde yer almayan bir olay meydana gelirse, bu kaza olur.Yayınladığınız 2013 Almanak’ı Türkiye’nin iş kazaları ve işçi ölümleri konusunda vahim sicilini ortaya koyuyor.Rakamlarla tescil edildiği üzere, Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sıradayız. Tablo vahim. İşçi sağlığı ve iş güvenliği alınması konusunda kamusal denetim hükümette. Belediyelerin de sorumluluğu var. Özel Güven Hastanesi’ni düşünün. İşçi, tamirat yaparken elektriğe çarpılıp hayatını kaybediyor. Kamu kurumlarının kamusal denetimi etkin kılmaması en önemli neden. İşverenlerin rahat davranmasına neden olan bir dünya var. Ceza yargılamaları etkili yapılamıyor, kamusal denetim de işvereni bu tedbirleri almaya zorlamıyor. Tesadüfe bağlı ve yasal denetime rağmen kara düzen söz konusu. Üretimi artırmak nedeniyle 24 saatlik bir faaliyet organize ediyorsanız, işçiyi üretime zorluyorsanız, işçi sağlığı güvenliği tedbirleri ihmal edilebilir hale geliyor. İşçinin hayatını korumak ne zaman kazanma hırsının önüne geçerse o zaman sonuç alınır. Kamusal denetim anayasal hüküm olmasına rağmen uygulanmıyor. İşçinin hayat hakkını ihlal etmeyecek bir şekilde kullanılmadıkça, yargı kurumları iş kazaları davalarında bunun kazanç sebebiyle bir ihlal olduğunu kabul etmedikçe böyle olmaya devam edecek.Soma özelinde konuşacak olursak, iş kazaları açısından bu olayı nasıl değerlendirirsiniz?Normal savcılık soruşturması devam ediyor. Cumhuriyet Savcılığı bilirkişi heyeti atayacak. Bu hadiseye dair o kadar çok şey söyleniyor ki. Nitekim basın toplantısında işveren, ‘Trafo kaynaklı bir açıklama yapılmıştı olayın trafodan olmadığı anlaşıldı.’ diyor. Bu ölümlü hadise meydana geldikten sonra soruşturmanın bütün hükmü Cumhuriyet Savcılığı’na geçti. İşletme müdürünün tutuksuz kalması ve bu beyanlarda bulunması talihsiz bir durum. Basın toplantısı aracılığıyla kendini savunma hakkı yok. Hazırlık soruşturması sürerken delilleri ve soruşturma sürecini etkileyecek böyle beyanlarda bulunmak doğru değil. Halen buna dönük tedbir alınmaması da hata. Diğer işçi davalarında bilirkişilik müessesesinin işleyişini dikkate alınca, teknik bilgi kısmı da göz önüne alındığında, nedeni, niçini konusunda teknik inceleme sürecinin sadece bilirkişiliklerce yürütülmemesi lazım. TBMM nezdinde siyasi parti temsilcileri, sendikalar, üniversiteler ve meslek odaları temsilcilerinin de yer alacağı bağımsız komisyon şart. Böyle bir komisyon kendini topluma karşı sorumlu hisseder. Diğer iş cinayetlerinde karşılaştığımız türden bilirkişi raporlarıyla bu olay geçiştirilemez.Diğer davalardaki bilirkişi raporları ne minvaldeydi?Karalom davasında beş rapor vardı, Davutpaşa davasında birbirinden farklı üç bilirkişi raporu... Mütalaaya esas olan bilirkişi raporu başkaydı. Olay sabit, bilirkişi raporları başka... Hadisenin nasıl meydana geldiği bu olay kadar, bundan sonraki olaylar için de önemli.‘İşverenlerden yana bir tavır söz konusu’ diyorsunuz…Ailelere işverenlerin söylediği şey ‘Ceza davasında şikâyetçi olma. Hakkını ararsan dört seneye davan biter. O zaman da benden paranı alamazsın’ iması yapılıyor. Bizim izlediğimiz davalarda da hem ceza davasının hem maddi haklarının takipçisi oldular. Orada da o tedbir kararının alınmamasından cesaret alıyor. Çalışma hayatının denetimi devletin sorumluluğunda. İşverenin mal varlığına bağlı düşünülememeli. Mevzuatta eksik yok, uygulamada var. Israrla bu çizgide bir farkındalık yaratmayı, aileleri sahip bırakmamayı önemsiyoruz.Soma’ya kadar gelinen süreçte eksikler nelerdi?Kozlu’da tuttu bilirkişi raporuna göre STK yönetimi için soruşturma yürütmek istedi, Enerji Bakanlığı soruşturma için izin vermedi. Cumhuriyet savcısı soruşturmak isterken mani oldu. Dolayısıyla bu tutumun değişmesi gerekiyor. Siyasal iradenin, hukuksal iradenin, medyanın, STK’ların, üniversitelerin etkin bir yargılama talebinde bulunması gerekiyor. Yargının dirayetli olması, hükümetin engel çıkarmaması, işçi sağlığı güvenliği tedbirlerinin işçi hayatını kaybetmeden önce düşünülmesi lazım. İnsanlar cenazelerini bekliyor. Herkes ‘neden oldu’ya dair konuşmaya devam ediyor. Her tarafta bir üzüntü ve hüzün var ama aynı zamanda beklenen bir sonuçmuş gibi konuşuluyor. Olağanlaştırmanın kendisi sorunlu bir şeydir. Hükümet edenlerin, idarecilerin bunun altını çizmesi gerekiyor. Tedbirlerin alınmaması nedeniyle olan bir olay bu. Ekim ile mayıs arasında 931 işçi kazalarda hayatını kaybetti. ‘Bir olayda toplu ölüm var’ noktasında meseleyi konuşmamak lazım. Soma’ya gösterilen duyarlılık Karadon’da, Kozlu’da gösterilseydi Soma olmayacaktı. Davutpaşa’daki hadiseye ilgi gösterilse Ostim de olmayacaktı.Holding mallarına tedbir konulmalıYasal haklar meselesi açıklığa kavuşturulmadı. Ailelerin yasal hakları nedir?Hayatını kaybedenlerin ailelerine dönük yasal hakları bellidir. Onları parayla tatmin etmek niyetiyle, böyle beyanlarla şarta bağlamak doğru değil. ‘Adalet mi, para mı’ tartışmasını evinin direğini kaybetmiş insanların önüne koymak doğru olmaz. Ailelerin doğru bilgilendirilmesi önemli. Bu konuda da özellikle Adalet Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı’nın bunu ortaya koyması gerekir. Aileler ceza davası ve maddi manevi tazminat davası açabilir. Bu durum eşlerle sınırlı değil, kardeşlerinin, annesinin, babasının, eşinin ve çocuklarının maddi manevi tazminat dava açma hakkı da var. Ceza davasında soruşturma aşamasından itibaren müdahil olma hakları bulunuyor. İleriye doğru bu ailelerin haklarının kaybolmaması için Soma Holding’in mal varlığına Cumhuriyet Savcılığı’nın tedbir koyması önemli. Ailenin banka borçları varsa, bankaların bu meselede süreç netleşinceye kadar, ailelerin hayat düzeni kuruluncaya kadar borçları silmeleri, silmeseler bile ertelemesi gerekiyor. Parayla adalet karşı karşıya getirilemez. Parayla adaleti karşı karşıya koymak topluma kirli bir hava nüfus ettirir.
↧