Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Cadı avından kaçamayanlar

$
0
0
Başbakan’ın hafta başı zikrettiği cadı avı söylemi, cehaletle özdeş hale gelmiş Ortaçağ işkencelerini ve McCharty soruşturmasına kurban giden Rosenbergleri hatırlattı.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kökenleri Ortaçağ’dan da öte bir tarihe uzanan bir ceza şeklini partisinin Afyonkarahisar’daki son istişare toplantısında telaffuz etti. Partililere seslenen Başbakan, Hizmet Hareketi’ne yönelik tasarruflarını kastederek “...biz bu cadı avını yapacağız, bunu da bilin!” dedi. Bu sözleriyle bugüne kadar tanımında tereddüt edilen bir mücadelenin adı da ortaya çıkmış oldu. Başbakan duyanları şaşırtan sözlerine devam etti ve bir ihbar-ispiyon furyasına davet anlamına gelecek “Bu konuda nerede, kim, neler yapıyorsa bunları bize bildireceksiniz. Bütün vatandaşlarıma söylüyorum bildireceksiniz, gereğini yapalım.” dedi.Son olarak geride bıraktığımız yüzyılın ortalarında rastladığımız siyasi cadı avı aslında kadim zamanlardan günümüze intikal etmiş bir gelenek. 1953’te Joseph McCharty tarafından başlatılan cadı avı, Amerikan halkını gerilime salan, geri dönülmesi zor bir sürece sokmuştu. Ülkede birçok isim yaftalanmış, sindirilmiş ve ülkeden ayrılmak zorunda kalmıştı.Muhtelif lügatlere göre, cadı veya Farsçadaki haliyle “câdû”, geceleri dolaşarak rastladıklarına kötülük yaptığına inanılan hortlak manasına geliyor. Halk arasında saçı başı dağınık, tırnakları uzun, kirli görünümlü kadınlar için telaffuz edilmiş. Eski Türkler bu kişinin öldükten sonra hortlamış olduğuna inanır hatta mezarı üzerinde ateş yakılırsa cadı olmaktan azat olacağına inanırmış. Fakat, tarihte cadı denilince Hıristiyanların engizisyon mahkemelerinde yargılayıp infaz ettiği kişiler akla geliyor. En meşhur vakalar ise skolastik Orta Çağ Avrupa’sında cereyan edenler. Tarihi vesikalardan nakille, o memleketlerde bu kimselerin toplum içinde kendini belli etmeden dolaştıkları ve yer yer tanrı kadar kudrete sahip olabilecekleri vehmedilirmiş. Antik Yunan’da yaşamış Homeros’un Medea’sında, Kitab-ı Mukaddes’te cadılarla alâkalı bölümlerin bulunduğu bilinmekle beraber, uğursuzların çoğunlukla kadınlardan oluştuğu da bu batıl inancın başka bir fecaati idi. Ortaçağ cehalet karanlığının en koyu demleri olmakla beraber, cadı avı da, bu zaman dilimi içinde ve bilhassa XIV. asırda artış gösteriyor. Üzerinde garip haller görülen birçok kimse parmakla işaret edilip artık üzerinden çıkmayacak bir yafta ile yaftalanıyordu. Bu vehmin bu denli baş vermesinin müsebbibi kilise ve dolayısıyla papalık idi. Misalen, Papa VIII. İnnocentus o yüzyılda artan söylentiler üzerine Almanya üzerine iki Dominikus’cu papazı yollamış, bu papazların kaleme aldığı Mallefus Malleficarum (Cadı Tokmağı) adlı kitapta şu ifadeler yer almıştı: Cadıların iflah olmaz yaratıklardı ve ömür boyu hapsedilmeleri gerekiyordu. Eğer yine terbiye emaresi görülmezse canlı canlı yakılmaları gerektiği söyleniyordu. Bu iftiralardan dönemin bazı filozofları da nasibini aldı. Görüşlerinden ötürü hoş görülmeyen düşünür ve dâhiler de aynı akıbeti paylaştılar. Bugün psikolojik humma diye tavsif ettiğimiz her husus o asırda sonu acı verici işkencelerle neticeleniyordu. Hatta bir kimsenin cadı olup olmadığını anlamak için o günün iptidai deneylerinden biri de şuydu: Şüpheli bir kimse önce havuza atılıyor şayet batmazsa, cadı avcıları “İşte onu su bile kabul etmiyor haydi öldürelim.” diyerek üzerine atılıyorlardı.Günah keçisi ve olası paralellikBugünlerde her günahta parmağı olduğu farz edilen paralel yapılaşma kavramının, günah keçisi deyimiyle birebir irtibatı bulunuyor. Zira tarihte kendi günahını başkasına yükleyip onu itlaf etme geleneği kadim Yahudi inancı olan Yum Kippur-KefaBoldret ayinine kadar dayanıyor. Bu inanca göre, Azazel adı verilen kötü ruhu yatıştırmak için bir erkek keçi seçilir ve Kudüs dışında yüksekçe bir uçurumdan atılırmış. Yahudiler kendi günahlarını bu hayvana yüklediğinde kendilerinin arındıklarına inanırlarmış. Antik Yunan’da olası salgın hastalıklar ve felaketleri gidermek üzere benzer bir adet devam edegelmiş. Thargelia adı verilen şenliklerde biri kadın, biri erkek iki kişi önce şehirde dolaştırılır, kalabalık onları ince dallarla dövdükten sonra şehir dışına çıkarılarak taşlanırlarmış.Modern zamanda bir cadı avı: McCarthy soruşturmasıOrta Çağ’a mahsus sanılsa da cadı avı geride bıraktığımız 20. yüzyılın ortalarında Amerika’da da görüldü. 9 Şubat 1950’de Birleşik Devletler Wisconsin eyaleti senatörü Joseph McCarthy, dışişleri bakanlığının elinde iki yüz kişilik bir isim listesi bulunduğunu ilan etti. Listedekilerin o zamanki siyasi arenada Amerika’nın düşmanı addedilen Sovyetler ve Komünist Parti’ye yakın kimselerden olabilecekleri düşünülüyordu. Soğuk Savaş’ın en koyu anlarında yapılan bu açıklama tüm ülkede yankı bulmuş ve Amerikan vatandaşları arasında büyük korku salmıştı. Sadece birkaç ay içinde McCarthy’nin yaptığı bu açıklama ülkede büyük bir paranoyaya sebep teşkil edecek ve ülkeye hükûmet eden demokratların ayağını kaydıracaktı.1952 yılında yapılan seçimlerde Eisenhower’ın seçilmesiyle McCarthy soruşturmalarla ilgili senato alt meclisi başkanlığına geçti. Medya bu komisyonun uygulamaları ve ağır sorgu koşullarıyla alakalı belgeleri ele geçirince olayın gerçek de yüzü ifşa oldu. Buna göre 1952 senesi, av sezonunun başlangıcı anlamına geliyordu. Toplumun saygın kişileri dahil olmak üzere Amerikan karşıtlığı yaptığı intibaı oluşturan herkes bu avın nesnesi oluyordu. Siyah beyaz filmleri ile tanınan ünlü sinema sanatçısı Charlie Chaplin, 1947 senesinde sol görüşlü fikirleri bulunmaktan ötürü mimlenmiş, McCharty’nin kovuşturmasından kaçarak Avrupa’ya sığınmıştı. Chaplin bir daha Amerika için vize alamadı. O dönemin hükümeti, cadı avında bilinçli olarak medyatik isimleri hedef alıyor, Hollywood’u tanınmış simaları asılsız iddialar altında eziliyordu. Chaplin’in bu durumu eleştiren New York’ta Bir Kral adlı film de tam olarak bu cadı avını anlatır. 20. yüzyılda görülen cadı avları bununla sınırlı kalmadı. İkinci Dünya Savaşı öncesi birçok bilim adamı Yahudi olduklarından ötürü Almanya dışına kaçtı. Keza dönemin ünlü tiyatro yazarı Bertrolt Brecht de Hitler’i tenkit eden oyunlar kaleme almaktan kovuşturmaya uğramış ve siyasi duruşundan dolayı ülke dışına çıkmıştı. Yakın dönemin en meşhur cadı avı kurbanları ise Rosenberg çifti oldu. McCarthy’nin başlattığı cadı avı sürecinde, Ethel ve Julius Rosenberg, Amerikan Komünist Partisi üyesi olmak ve ABD nükleer çalışmaları sırlarını Sovyetlere sızdırmakla suçlanmış ve elektrikli sandalyede idama mahkum olmuşlardı. Papa XII. Pius’un da dahil olduğu uluslararası bir af kampanyası da Rosenbergleri kurtaramamış, ceza Amerikan mercilerince infaz edilmişti. Bu hadise son yüzyılda cadı avının vardığı son nokta olarak telakki edilmiştir.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue