Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Devlet-i Âli’de işçi manzaraları…

$
0
0
1 Mayıs, haftanın gündemi… Mitingler, eylemler, işçi hakları konuşulan mevzular. Peki, aynı meseleler Osmanlı’da nasıldı? Mesela imparatorluğun ilk sendikasını ya da Selanik’te 10 bin kişinin katıldığı grevi duymuş muydunuz?Hikâye malum: 19. yüzyılda başlayan Sanayi Devrimi, Avrupa’dan bütün dünyaya yayılır. Bu etki, Osmanlı topraklarına da gelir haliyle. İstanbul, Bursa, Selanik, Üsküp gibi şehirlerde kurulan fabrikalar, artık yeni bir hayat şeklinin, mücadelesinin tezahürüdür. 1 Mayıs’ın konuşulduğu bu günlerde Yrd. Doç. Dr. Kadir Yıldırım’ın “Osmanlı’da İşçiler” kitabından yola çıkarak; imparatorluk günlerinin işçi, sendika, grev, eylemlerini masaya yatırdık. Karşımıza çıkan bilgiler, bugünün temel sorunları aslında: Fazla mesai yaptırma, fabrikatörlerin işçilerin haklarını yemesi, alın terinin karşılığının alınmaması, işçi kavgaları… 1893 Amele Nizamnamesi: Osmanlı’da doğrudan fabrika/sanayi hayatında çalışan işçiler için devlet tarafından bu alanda yapılmış tek yasal düzenleme. Sadece askerî fabrika ve kurumlarda çalışacak işçiler için hayata geçirilmiş. Mezkûr yasal düzenleme, fabrikalarda cuma günlerini hafta tatili olarak kabul ediyor. Ramazan ve Kurban bayramlarını da tatil yapılacak günler olarak belirliyor. Nizamname, yıllık tatil gibi bir hak tanımıyor. Ama Osmanlı’da yasal olarak hafta tatili günü kabul edildiğinden önemi haiz. Amele-i Osmanî Cemiyeti: 1895’te İstanbul’da gizli bir şekilde kurulan ve bir yıl sonra kapatılan Amele-i Osmanî Cemiyeti, Osmanlı’nın ilk sendikası addediliyor. Tophane’deki fabrikalarda çalışanların üye olduğu Osmanlı Amele Cemiyeti, Paris’teki fikir hareketlerini takip eder, özgürlüğü savunup işçilerin sorunlarını dile getirir. Ve halkı padişah idaresine karşı aydınlatmak amacıyla gizlice faaliyetler yürütür. Bir misal vermek gerekirse; derneğin Bakırköy Şubesi Başkanı Agâh Bey, 1895’te kapatılan cemiyetin üyelerinin daha sonra 1901-1902’de yeniden teşkilatlanarak işçi kesiminin sorunları üzerine toplantılar yaptığını dile getirir. Bu toplantılarda, Avrupa’daki sosyalist hareketlerle, İran’daki işçi-çiftçi ihtilallerine dair de okumalar yapıldığını; ancak devletin baskısı nedeniyle bu girişimin de son bulduğunu iddia eder. 1911 İtalya Boykotu: İtalya’nın 1911’de Trablusgarb’ı işgal etmesi sonrası başlayan bu boykot, devletin de boykotçu grubun başını çekmesi nedeniyle çalışma hayatı açısından farklı sonuçlar doğurur. İtalyan şirketlerine yapılan ekonomik harekâtın yanında, demiryollarında, Düyun-ı Umumîye’de ve daha birçok kurumda istihdam edilen İtalyan işçiler, işlerinden çıkarılır. İtalyan gemileriyle gelen ticarî mal, eşyalar ve yolcular mavnacılar tarafından indirilmez. Bu durum da gemilerin yükleriyle birlikte geri dönmesine neden olur. Ancak 1912’de imza edilen Uşi Antlaşması ile birlikte Osmanlı’nın Afrika’daki bu son toprak parçasını kaybetmesiyle İtalya boykotu da sessiz bir şekilde sonlanır. Bu tablo, boykotçu bir millet olmadığımızın resmidir. Atalarımız da öyleymiş çünkü… İşçi kavgaları: Şimdi size tanıdık gelecek bir başka tarihî anekdot: 1912’de İznik Gölü çevre düzenlemesinde çalışan işçiler ile müteahhitler arasında olay çıkar. Sebep, ücretlerin azlığı, tatil günlerinde ücret verilip verilmeyeceği ve işçilerin gemilerle nakledilmesi konularıdır. İşveren ile işçiler arasında anlaşma sağlanamaz ve bir kavgadır başlar. İşçiler müteahhitlere ve kamu binalarına saldırır. Bu durum Avrupa basınında da yer bulunca yaşanan prestij kaybı nedeniyle Padişah Sultan Reşad, durumdan bir hayli rahatsız olur. 10 bin kişilik grev: Grev bu zamanlara yahut eski Türk filmlerinde ‘Bu işyerinde grev var!’ pankartlı sahnelerden ibaret değil tabii ki… Osmanlı’da da grevler olmuş, hem de ses getiren türden. Biraz maziye gidersek; Osmanlı’da ilk iş bırakma eylemi, 1473 senesinde seramik işçileri tarafından yapılır. Bu tarihte yabancı çini ustaları, karşılaştıkları güçlükten şikâyet eder ve paralarını alamadıkları sürece de çalışmayacaklarını belirtir. 1901’de Selanik Kavala’da tütün işçileri tarafından kurulan Tütün Amelesi Saadet Cemiyeti ise sendikal nitelikte faaliyette bulunan ilk işçi cemiyetlerinden. 1916 yılına kadar devam eden cemiyet, özellikle 1905 yılında 10 bin işçinin katıldığı tütün işçilerinin grevine öncülük ederek dikkat çeker. Meşrutiyetin ilanını takip eden dönemde de grev kararı alan örgütün söz konusu dönemde Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi işçilerden oluşan 4 bin 100 kayıtlı üyesi vardır. Bu grevi başarıyla yöneten cemiyet, işçilerin günlük ücretlerinin 2-3 kuruş artırılması ve çalışma saatlerinin 12 saatten 9,5 saate indirilmesini sağlar. 1912 yılına gelindiğinde ise cemiyet, 10 bin işçiye hitap eden önemli bir işçi örgütü haline gelir. İşgücü kaynağı olarak savaş esirleri: Son olarak savaş esirlerinin işçi halleri… 19. yüzyılın ikinci yarısı ve 20. yüzyılın başında artan savaşlarla birlikte savaş esirlerinin istihdam alanları oldukça çeşitli. Esir alınan düşman devlet askerleri tarım dışında demiryolu yapımı, inşaat işleri, madencilik gibi alanlarda da çalıştırılarak emek güçlerinden yararlanılır. 1855’te olduğu gibi, İstanbul’da bulunan Rus savaş esirlerinden bir kısmı ücret karşılığında devlet çiftliklerinde çalıştırılır. Müslüman olan 70’i ise asker olarak orduya alınır. I. Dünya Savaşı yıllarında Fransa vatandaşı Sudanlı Müslüman esir askerler, Karadeniz havzasına yollanır ve kömür madenlerinde iş verilir. Almanya’nın esir aldığı 800 İtalyan savaş esiri de Balya madenlerinde istihdam edilir ve işgücü kaynağı olarak değerlendirilir.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue