Yenilenebilir enerji kaynakları yeterince teşvik edilmeyen Türkiye’de enerjiye olan talep her zaman gündemdeki yerini koruyor.Ön palana çıkarılan ise nükleer maddelerin atık ısısından elde edilen buhardan üretilen enerji. Mersin–Akkuyu, Sinop–İnceburun ve Kırklareli İğneana’da 3 nükleer santral projesi gündemde. Akkuyu’da Ruslar, Çevresel Etki Değerlendirme sürecini tamamlamaya uğraşırken, İnceburun ile ilgili olarak 2013 Mayıs ayında Fransa ve Japonya ile uluslararası anlaşma yapıldı. Nükleer santral projelerinin uluslararası anlaşmalara dayandırılması, ilk planda iç hukuk yolunu devre dışı bırakıyor. Bu üç nükleer santralin tamamlanacağı düşünülen 2023’te toplam enerji üretimi içindeki paylarının yüzde 5 civarında olacağı öngörülüyor. Oysa şebeke kaybında Avrupa ortalaması yüzde 7 iken Türkiye’de bunun yüzde 17’leri geçtiğini belirtelim.2017’de inşaatı başlaması düşünülen İnceburun’daki nükleer santral ile ilgili olarak dünyaca ünlü uzmanlardan Prof. Dr. Hayrettin Kılıç, ‘Karadeniz’in biteceği’ uyarısında bulunuyor. Santral, soğutma suyu olarak denizden günde yaklaşık 10 milyar litre su çekecek. Bu suyla beraber larvalar ve deniz canlıları haşlanacak. ABD Kaliforniya’daki bir nükleer santral, okyanustaki canlı hayatına etkisi dolayısıyla kapatılmış. İnceburun’da nükleer santral için çok büyük bir arazinin ayrılmasına atık geri kazanım ve depolama tesislerinin sebep olduğu belirtiliyor. Nükleer yakıt çubukları tükenip santralden çıkarıldıktan 40 yıl sonra 400 derece civarına iniyor. Çelik kapsüllere konuluyor. Bu kapsüllerin henüz dünya üstünde güvenli olarak depolanabildiği bir depo mevcut değil. Atıklar, 40 bin sene tehlikeli olma özelliğini koruyor.Bu kadar uzun zamanda dünyanın ne kadar değişebileceğini anlatmaya bile gerek yok. ABD ve Almanya’da büyük harcama yapılmasına rağmen henüz bir yeraltı depo sistemi geliştirilemedi. Nükleer santralleri hiçbir sigorta şirketi de sigortalamıyor.Bölgedeki köylüler nükleerin bir devlet politikası olduğuna inanıyor. Çevreye olumsuz etkisi olabileceğini düşünenlerin yanı sıra bu yatırımın bir ekmek kapısı olacağı umudunda olanlar da var. Köy Hizmetleri’nden emekli olduktan sonra yarımadaya taşınmaya karar veren İhsan Demir, nükleer santral kurulmasına karşı.Şehir merkezinden 2 yıl önce İnceburun’a taşınan Demir, küçük bir karavanda yaşıyor. Su servisinde çalışan Serhat Kaya ise iş imkânının az olması nedeniyle zorluk çektiklerini, santral kurulursa iş imkânlarının artacağını söylüyor. Sinop’ta güçlü bir tabanı bulunan nükleer karşıtı hareket faaliyet gösteriyor. Sinop Nükleer Karşıtı Platformu kurucularından Metin Gürbüz, planlarda bölgenin turizm, eğitim ve tarım kalkınmasının öngörüldüğüne dikkat çekiyor. Santralin sağlayacağı istihdamın birkaç yüz kişi ile sınırlı olacağını söyleyen Gürbüz, “Yarımadaya yapılacak santral içinde bulunduğumuz cenneti cehenneme çevirecek.” diyor.
↧