RTÜK; STV, Bugün ve Cem TV’ye ‘tek taraflı yayın’ yaptığı gerekçesiyle durdurma cezası verdi. Hükümet yanlısı ‘tek taraflı yayın’ yapan kanalları görmeyip, hükümeti eleştiren kanalları cezalandıran kurum, ismini T.C. Televizyon Komiserliği olarak değiştirse yeri.Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) hafta içi Samanyolu televizyonunun 7 programına 20 yayın durdurma, Bugün TV’nin ‘Gündem Özel’ programına tek taraflı yayın yapıldığı gerekçesiyle yayın durdurma ve aynı şekilde CEM TV’ye de 9 yayın durdurma cezası verdi. Seçimlere bir hafta kalmışken ve Türkiye siyasi olarak büyük bir kaos yaşarken, gazeteciler, yazarlar, akademisyenler doğal olarak süreci TV programlarında ele alıyor, tartışıyor. Aynı tartışma programları birçok farklı çizgideki kanalda da yer bulduğu halde, o kanallara herhangi bir yaptırımda bulunulmuyor. İleri demokrasi(!) ülkesi Türkiye’de bağımsız olması gereken bir kurum keyfi uygulamalarıyla basın, yayın ve ifade özgürlüğünü kısıtlayacak birtakım kararlara imza atıyor. Bir tarafta RTÜK’ün tarihinde daha önce bu kadar ağır cezalar vermediği yorumları yapılıyor. Diğer yandan her fırsatta AB standartlarına göre hareket ettiklerini belirten RTÜK başkanı ve yetkililerin, şu andaki uygulamalarıyla, bu standartlarla ne kadar riayet ettikleri doğrusu düşündürüyor. Basın, yayın ve ifade özgürlüğü tartışması kapsamında ele alınan bir diğer konu ise Digitürk’ün 5 yıldır 33’üncü kanaldan yayın yapan Bugün TV’nin yayın sırasını değiştirmesi. Bağımsız bir yayın platformu olması gereken Digitürk’ün habersiz ve sebepsiz yaptığı bu değişiklik de ciddi eleştirilere sebep oldu. Tarafsız olması gereken RTÜK’ün ve Digitürk gibi bir platformun bu uygulamaları demokrasi, fikir ve ifade özgürlüğü önünde büyük bir engel olarak duruyor. İşin uzmanlarına bu gelişmeleri nasıl değerlendirdiklerini ve hukuki olarak mücadelenin mümkün olup olmadığını sorduk. “Maalesef ki son dönemde hükümete yakın kanal ve programlara hiçbir ceza verilmiyor. Hükümetin karşısında duranlara, eleştirenlere ise özel incelemeler yapılıyor.” diyen CHP RTÜK üyesi Ali Öztunç, RTÜK bir suçtan dolayı TV kanalına ceza veriyorsa, aynı suçu başka kanal işliyorsa ona da ceza vermek zorunda olduğunu belirtiyor. RTÜK’ün iktidarın sopası olduğunu söyleyen Öztunç, dolaylı bir sansür yapıldığına dikkat çekiyor. “Şu anda yapılan tüm işlemler Türkiye ve RTÜK adına utanç verici.” diyen MHP RTÜK üyesi Esat Çıplak, bu kararların Türkiye’nin geldiği noktada kurumsal yapıların çöktüğünü gösterdiğini anlatıyor. Çıplak’a göre, bir kanalın bütün programları gözden geçirilerek cezaya tabi tutulması, buna benzer diğer kanallardaki programların görmezden gelinmesi çifte standardı gösteriyor. Avrupa Parlamentosu Kültür ve Eğitim Komitesi de cezaların kendilerini kaygılandırdığını açıkladı.Ali Öztunç (CHP RTÜK Üyesi): RTÜK iktidarın sopasıRTÜK normalde her seçim döneminde kendine özel bir misyon biçerek hükümet karşısında yayın yapanlara özel müeyyideler uygular. Ama tarihinde ilk kez bu kadar yoğun cezalar veriyor. Yasadaki bazı maddelerden yararlanarak 17 Aralık’tan sonra yolsuzluk iddialarını yayınlayanlara detaylı bir inceleme başlatıldı. Tartışma programları yapılıyor, yolsuzluk konuşuluyor. Aynı programı hükümete yakın olan da yapıyor ama ona ceza verilmiyor. Bu, RTÜK’ün tarafsız olmadığını, iktidarın sopası olduğunu gösteriyor. CHP’den iki RTÜK üyesi olarak AP’ye bir mektup göndereceğiz. Uygulamaların adil olmadığından, RTÜK’ün tarafsızlığını yitirdiğinden bahsedeceğiz. Medya özgür olmazsa, demokrasiyi korumamış oluruz. TRT’nin partilere ayırdığı saat oranları ortaya çıktı. TRT Haber 22 Şubat-2 Mart tarihleri arasında toplam yayın süresinin 13 saat 32 dakikasını AK Parti’ye ayırırken, 3 muhalefet partisine toplam 1 saat 35 dakika ayırdı. Bu TRT’nin tarafsızlığını kaybettiğini gösteriyor. Başka kanal yapmış olsa RTÜK ağır ceza verirdi. TRT’ye göstermelik bir ceza vermekle yetindi. TRT halkın vergileriyle ayakta duruyor ama sadece bir siyasi partinin yayıncılığını yapıyor. RTÜK, her düşünce ve kanala eşit durmalı. Digiturk’ün Bugün TV uygulaması da yanlış. Digiturk bir platformdur ve herkese eşit olmak zorunda. Bugün TV’nin yerini kafasına göre değiştiriyor. Ulusal TV’yi ise Digiturk’e almıyor. Bunların hiçbir yasada karşılığı yok.Esat Çıplak (MHP RTÜK üyesi): Basın özgürlüğü engelleniyor“Yakın duyduğumu eleştirir, bana uzak olana da ceza veririm” anlayışı Türkiye’de bugüne dek bu kadar yaşanmış bir şey değildi. Maalesef bunları da gördük. Geçmişte de ihlaller yapılmıştı ama hiç böyle ağır cezalar verilmemişti. Türkiye’de 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta da basın özgürlüğüne müdahale oldu. Ancak ileri demokrasi vaat edilen, özgürleşiyoruz, dünya devletleri arasındayız denilen bir dönemde basına müdahale daha sık görülmeye başlandı. Devlet eliyle basın özgürlüğü engelleniyor. Bunun altından kalkmamız lazım. RTÜK, AB standartlarım diyor ama bu standartlarda haber alma özgürlüğüne müdahale yok. İnsanların kendilerini ifade etmesini engelleyen bir husus yok. Kendisinden olmayan insanlara acı çektirme eziyet etme, söz hakkını boğma yok. AB standartlarında kişisel haklara, özel hayata müdahale etmeme var. Biz Üst Kurul’daki mücadelemize devam ediyoruz. Tek yanlı tek taraflı bakışla olayların üzerinden kalkılması mümkün değil. Herkesin kendi vicdanını sorgulaması lazım. Toz duman arasında yol almaya çalışıyoruz. Bizler için önemli olan kutsal değerleri, kelimeleri zulüm yapan insanlar da kullanıyor. Milli manevi değerlere ait kavramlar hoyratça kullanılıyor. İnsani ve İslami değerler arasında yapılanlara bakıyorum, şaşkınlıkla izliyorum. Allah bunun hesabını sormayacak mı? Bu değerleri korumak yerine kutsal kavramların arkasına sığınarak hırsızlık ve yolsuzluklarını örtmeye çalışıyorlar. Olan dinî kimliğe ve Müslümanlara oluyor.‘Siyasal kayırmacılığın daniskası’Kanaltürk ve Bugün Tv Genel yayın Yönetmeni Tarık Toros:RTÜK siyasal iktidara yakın medyayı raporlamadığı için onlar ceza yemiyor, olan Samanyolu Haber, Bugün TV, Cem TV gibi hükümetin hoşuna gitmeyen yayınlara imza atan kanallara oluyor. Böyle bir çifte standardı ilk kez yaşıyorum. RTÜK, sadece iktidar partisinin mitinglerini baştan sona yayımladığı, hiçbir muhalefet partisine yer vermediği halde, yığınla televizyon kanalını görmüyor. Üstüne üstlük RTÜK Başkanı bu kanallardan birine (Kanal 24) çıkıp adeta istihza eder gibi kendini savunuyor. Basın özgürlüğü devlet eliyle engelleniyor. Türkiye’nin gizli komünist döneminden kalma, seçim ve siyasal partiler yasaları demokratikleşmelidir. Seçimlere üç ay kala birtakım yasaklar, 10 gün kala başka türlü yasaklar devreye girmemelidir. Batı’da bu yok. İsteyen istediği partiyi verir, istemeyen vermez. Seçime 10 gün kala anket yayımlamak yasak, böyle bir şey olabilir mi? RTÜK’ün şu andaki uygulamaları bırakın AB’yi, hiçbir hukuka, standarda, hiçbir etiğe, adalet anlayışına uymuyor. Yaptıklarını ne medyaya, ne meslektaşlarına ne de kendilerine izah edemezler. RTÜK kararlarını mahkemeye götürüyor, sonuç alıyoruz. Fakat seçim döneminde RTÜK raporları hazırlayıp YSK’nın önüne koyuyor. YSK kararları kesin, temyizi yok. Yani, YSK’nın astığı astık, kestiği kestik. İtirazımızı medyamız ve arkadaşlarımız üzerinden dile getiriyoruz, başka alternatifimiz yok. Hukuk yolu maalesef kapalı. Bugün TV, 22 Mayıs 2009’da yayına başladı. iki ay sonra 5 yaşımızı dolduruyoruz. Ve 5 yıldır, Digitürk 33’üncü kanaldan seyircimize ulaşıyoruz. Bu bizim için çok önemli. Kanal sıralamasında özellikle burayı seçtik ve gereken taşıma ücretini ödedik. Bugüne kadar da yükümlülüklerimizi aksatmadık. Digitürk’te böyle keyfî değişiklikler, kurulduğu günden bu yana olmadı. Seçime 15 gün kala, sadece bizim kanalı 33’ten 48’e taşıdılar. Genel müdürün bile başta bilgisi yoktu. Siyasal iktidarın talimatı. Çünkü TMSF, geçen yıl Digitürk’e el koydu. 1 yıldır da devletin elinde. Ülkenin en büyük dijital platformu satış ihalesine çıkılmıyor. Çünkü hükümet, işadamlarının medyasına el koyduktan sonra kendine yakın işadamları aracılığıyla partileştiriyor. Burada da aynı mantık yürüyor.‘Hükümet kendini eleştirenleri cezalandırıyor’AP Kültür ve Eğitim Komitesi Bşk. Yrd. Alman Yeşiller Partisi milletvekili Helga Trüpel: RTÜK’ün kararından derin endişe duyuyoruz. Hükümet kendisini eleştiren kanalları cezalandırmaya çalışıyor. Hükümetin bu teşebbüsü mezkûr haber kanalının yolsuzluk iddialarına ilişkin eleştirel yayınlar yapmasından kaynaklanıyor. Türkiye’nin üyelik müzakerelerinde basın hürriyeti artık en mühim konu olarak ele alınması gerekiyor. Basın-yayın kaidelerini düzenleyen kurullar hükümet baskısına maruz kalmamalı. Bağımsız basın, hür ve demokratik bir toplum için vazgeçilmezdir. Basın hürriyeti ve gazetecilerin fikirlerini ifade etme hakkını kısıtlayan her türlü orantısız devlet tasarrufunu şiddetle eleştiriyorum.TRT Haber’in 22 Şubat- 2 Mart arasındaki seçim yayınlarıAK PARTİ ................13 SAAT 32 DAKİKA (yüzde 89.52)MHP.................................................48 DAKİKA (yüzde 5.29)CHP..................................................45 DAKİKA (yüzde 4.96)BDP.....................................................2 DAKİKA (yüzde 0,22)
↧