İki, üç değil tam beş farklı tiyatro William Shakespeare’in unutulmaz eseri Hamlet’i sahneye taşıyor. Kimi tek başına bütün karakterleri canlandırıyor, kimi sahneye çıkardığı tabutların içinde, kimi kuklalarla oynuyor. Her birinin seyir keyfi başka.Shakespeare usta, bu yıl 450 yaşına bastı. Bu vesileyle dünyanın birçok yerinde adına söyleşiler, paneller düzenleniyor, oyunları tekrar tekrar sahneye taşınıyor. Türkiye’de de bu şenlik havasını görmek mümkün. Farklı oyunlar seyirciyle buluşuyor. Ön plana çıkan oyun ise Hamlet. Üç farklı tiyatro tarafından oynanıyor, ikisi de hazırlık aşamasında. Adettendir ilk önce hikâyeyi hatırlayalım: Wittenberg’de eğitimini sürdüren prens Hamlet, Danimarka kralı babasının ölümünden sonra ülkesine geri döner. Ancak işin içinde bir iş vardır. Annesi Gertrude’nin amcası Cladudios ile ivedilikle yaptığı evliliğe anlam veremeyen Hamlet, babasının hayaletini gördükten sonra işin perde arkasını araştırmaya başlar. Ve aşk, intikam, hırs vb. dolu trajik olaylar gelişir.İstanbul Devlet Tiyatrosu, bu hikâyeyi Işıl Kasapoğlu’nun rejisiyle sahneye taşıyor. Dışı kırmızı kadife kaplı, içi siyah devasa bir yüzük kutusunun açılmasıyla başlıyor tek kişilik oyun. Bülent Emin Yarar tam ortasında otururken o meşhur ‘olmak ya da olmamak işte bütün mesela bu’ tiradını atıyor, meddah edasıyla hikâyeyi anlatıyor. Kuklaları amca ve annesi gibi konuşturuyor, eline kuru kafa alıp mezarcı, burnuna kırmızı sünger takıp palyaço, cebinden çıkardığı beyaz mendili dikerken Ophelia oluyor. İki müzisyenin canlı müziklerle yol arkadaşlığı ettiği oyunda yer metaforları ön planda. Sahnenin sağında ve solundan aşağıya sarkıtılan kırmızı ve mavi kumaşlar kişiliğe (Ophelia ve babası) büründürülüyor. Hamlet onlarla konuşuyor, dertleşiyor, günahı sevabıyla mezara defnediyor. Herkesi sarıp sarmalayan evrensel bir hikâyeden ziyade kişisel bir hikâye izliyoruz Kasapoğlu rejisinde. Gerçeğin perdesini aralamaya vesile olan Hamlet’in zekâsına yer vermeyen bir oyun. Mağdur, mizahı göz ardı edilmiş, eleştirmen Hüseyin Sorgun’un deyimiyle ağlayan bir çocuğun hikâyesi. Yüzük kutusunun içinde bir mücevher gibi parlayan Bülent Emin Yarar’ın oyunculuk şöleni. Tek perdelik oyun, bir buçuk saat sürüyor. Trajedi, mizah iç içe Yıllarca Oyun Atölyesi’nde oyunlar sahneye koyan Kemal Aydoğan ile Haluk Bilginer ikilisi geçtiğimiz yıl yollarını ayırdı. Ne yalan söyleyelim, bu ayrılığa sevinenlerin sayısı üzülenlerden daha fazla. Çünkü Kadıköy yeni bir tiyatro mekânına daha kavuştu. Aydoğan’ın tiyatronun kemik oyuncuları Onur Ünsal, Timur Acar, Fırat Tanış ile beraber açtıkları Moda Sahnesi’nin ilk oyunlarından biri Hamlet. Aydoğan’ın yönettiği oyunda şöyle bir yorum izliyoruz: Sahneye dikilen yedi tabutun içinde oturan yedi oyuncu bütün karakterleri oynuyor. Oyun boyunca sahnedeler. Tabutun içerisindeyken kulistelermiş gibi pasif konuma geçiyorlar, dışarıya adım attıklarında hikâyenin parçası oluyorlar. Değişim, dönüşümler bu şekilde yaşanıyor. Seyircilerin arasına inen, minik kostüm ve aksesuar değişikliğiyle rollerini değiştiren oyuncular (dönem oyunlarında olduğu gibi bazı kadın rollerini erkekler oynuyor), Shakespeare’yen bir oyunculuk, ağdalı bir dil kullanılmıyor. Her şey gündelik hayat boyutunda. Sahne canlı, dinamik. Klasik tragedya formundan ziyade modern bir anlayışla sahneye taşınan oyun mizahıyla dikkat çekiyor. Ön plana çıkan oyuncu Hamlet’i oynayan Onur Ünsal. Yer yer trajediye gereksiz mizah sızsa da, sahnede ki buluşlara hak ettiği değer verilmese de sezonun iyi oyunlarından biri.Tiyatro festivalinde iki farklı yorum Yaşlanmayan Hamlet, Ahşap Çerçeve Kukla Tiyatrosu’nun grotesk yorumuyla yetişkinler için sahnede. Annesi ile Hamlet arasındaki gerilimli ilişkinin temel alındığı yorumda, iyi ile kötü arasındaki sınırın nerede olduğu sorgulatılıyor. İpli kukladan sopalı kuklaya, el kuklasından gölge kuklacılığına kadar birçok farklı kukla tekniği kullanılıyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından bu yıl 19. kez düzenlenen tiyatro festivalinde Shakespeare’e özel bir bölüm ayrıldı. Kral Lear da var listede, Romeo ve Juliet de. Programda iki de Hamlet var: Çiğdem Selışık Onat ve Hayati Çitaklar’ın uyarladığı Derme Çatma Hamlet’te sosyal kimlikleri meçhul birkaç kişinin, dağılmış halde buldukları Hamlet oyununu birleştirmeleri anlatılıyor. Diğer oyun İstanbul Devlet Tiyatrosu’ndan Ayşe Emel Mesçi’nin Hamlet Makinesi yorumu. Heiner Müller’in Shakespeare’in oyunundan mülhem kaleme aldığı oyun, taşlaşmış tarih anlayışından diktatörlerin yıkımına, kadınlara uygulanan baskı ve şiddetten, devrimlere kadar pek çok temaya değiniyor; seyircinin önyargılarını salonun girişine bırakarak farklı bir tiyatro seyrettiğini fark etmesini talep ediyor.
↧