Mahmut Fazıl Coşkun bu hafta gösterime giren bol ödüllü filmi Yozgat Blues’u anlatıyor; hikâyeyi, mekân ve oyuncu tercihlerini, çekim sürecini…Sezonun en dikkat çekici filmlerinden biri Yozgat Blues. Önce Adana Film Festivali’nde seyirciyle buluştu, ardından Malatya’da. İkisinde de ‘en iyi film’ başta olmak üzere en iyi senaryo, yönetmen, oyuncu dallarında birçok ödüle layık görüldü. Hikâye anlatımı, oyuncu performansları, sanat yönetimiyle sezonun en iyilerinden.Tarık Tufan’ın senaryosunu yazdığı, Mahmut Fazıl Coşkun’un yönettiği Yozgat Blues, yönetmenin deyimiyle ‘melankolik komedi’ filmi. Gerçekleri göz ardı edip kendini farklı bir yerde konumlandıran insanların iç dünyasını anlatan bir yapım… Kariyerinde çöküş yaşayan bir müzik öğretmeniyle, öğrencisinin bir Anadolu kentinde yaşadıklarını konu ediniyor. Hikâye şöyle: “Yavuz bir alışveriş merkezinin bodrum katında, küçük bir ses sistemi eşliğinde şarkılar söylemektedir. Karısının ölümünden sonra yalnızlaşmış, hiç kimseyle ilişki yaşamamıştır. Tek isteği alışveriş merkezinde daha düzenli sahne almak ve yetmişli yılların popüler şarkılarını daha gür sesle söylemektir. Neşe ise Yavuz’un belediye kursundan öğrencisidir. Marketlerde sucuk satarak hayatını idame ettiren, sesi güzel bir kız. Bir gün Yozgat’ta bir gazinonun kadın ve erkekten oluşan müzik grubu aradığını öğrenen ikili, hayatlarındaki umutsuzlukları bir kenara itip yeni bir umutla şehre yerleşirler. İcra ettikleri müzik türüyle burada da bekledikleri ilgiyi göremezler. Hayatlarına yeni kişiler dahil olur, onları farklı dünyalara doğru çekerler.” Ercan Kesal, Ayça Damgacı, Nadir Sarıbacak, Tansu Biçer’in rol aldığı filmin yönetmeni Mahmut Fazıl Coşkun, Yozgat Blues’un perde arkasını anlatıyor.‘Bazı sahneleri 40-45 defa çektik’Fikir aşaması:Tarık’ın (Tufan) kafasında çıkış yapamamış, çıkış yapacak yaşı geçmiş, biraz da çaptan düşmüş, başarısız sayılabilecek bir pop şarkıcısı vardı. Öyküsü farklı şekilde gelişiyordu. O hikâyeden hareketle böyle bir senaryo yazmaya karar verdik. Bir taşra şehrinde geçsin diyerek Yozgat’a gittik. Yozgat’a film çekelim üzerine kurulmadı. Şehri gezdik, mekanları gördük, olur dedik.Hikâyenin olgunlaşma süreci: Bir yıldan uzun süre senaryo üzerinde çalıştık. Hikâye demlendi. Bu sırada İstanbul ile Saraybosna Film Festivali’nin ortak yapım platformlarına dahil olduk. Saraybosna’da bir senaryo doktoruyla üç gün çalıştık, tavsiyelerine göre bazı şeyleri değiştirdik. Sonra ortak bulundu.Oyuncu seçimleri:Senaryo yazımına geçmeden önce karakterler üç aşağı beş yukarı belliydi. Kimlerin oynayacağını düşünerek yazmıştık. Ercan Kesal epey geç girdi filme. O da o rolü oynayacak arkadaşın işi çıktığı için dahil olamadı. Kesal’ı birkaç yan karakterde, Üç Maymun, Bir Zamanlar Anadolu’da’da izlemiştim, başka bir yan karakter için düşünüyordum. O oyuncu olmayınca ‘Kesal olabilir’ dedik. Denedim, çok da hoşuma gitti, öyle karar verdik.Mekân tercihleri:Yozgat’ın vazgeçilmez bir tarafı yok film için. İstanbul’un bir taşra semti de olabilir. Tipik bir taşra şehri olduğunu düşündüğümüz için seçtik. Annem, babam oralı ama ikisi de genç yaşta oradan ayrılmışlar. Orada yaşamışlığım yok ama yaz tatillerinde gidip gelirdik. Sonradan daha sık gittiğim, tanıdığım bildiğim bir yer. Memleketimde film çekmenin avantajı oldu. Tanıdıklar vardı vs. Ama çok büyük bir fark hissetmedim.Oyuncu yönetimi:İç sezileri güçlü iyi oyuncularla çalışmayı tercih ediyorum. Senaryoyu çok sık değiştirebiliyorum, ayak uydurabilecek oyuncular olsun istedim. Tansu (Biçer), Nadir (Sarıbacak), Ayça (Bingöl), Ercan Kesal da bu vasıflara uygun kişiler. Beni iyi anladıklarını düşünüyorum, işim çok kolaydı. Sette herkese fikrini sorar, bilgi alışverişinde bulunurum. Pek çok yönetmen gibi ben de rol kesen oyunculuk tarzını sevmiyorum. Klişe olacak ama onlardan rol yapmamalarını istedim. Oyuncu rol yapmanın eğitimini alıyor. Sonra ona diyorsun ki: “Oynama.” Onun için de kolay değil. Sanat yönetimini, yönetmeni hissettiğimiz filmleri sevmiyoruz, oynadığını hissettiğimiz oyuncuyu görünce inandırıcı bulmuyoruz. Ustalık da o galiba, oynadığını hissettirmemek.Çekim süreci:İki yıl önce yaz ayında çektik filmi. Çekimler 5,5 hafta sürdü. Sete inmeden önce ekip olarak çok düşünüyor ama sette bir şeyin daha olması gerektiğini hissediyorum. O yüzden senaryoyu bir kenara bıraktığım oluyor. Bu kararsızlıkla ilgili bir şey değil. Setin kendine has bir enerjisi, duygusu var ve ona bilerek pay bırakıyorum diyebilirim. Arıyorum… Bu filmde plan sekans çalıştım, dolayısıyla hep tek açıdan çekim yaptık. Sahnelerin çok fazla tekrarı alındı. Her sahne ortalama 20 defa çekildi, 40-45’e çıkanlar da oldu. Böyle olunca kurguda karar verilmesi gereken başka ihtimaller oluyor. Filmi puzzle gibi düşününce sahnelerin yerini değiştirmek, değişik versiyonları kullanmak gibi ihtimaller oldu. Onu da uyguladık.Festival macerası: Adana ve Malatya’da film festivallerinde yarıştı, San Sebastian Film Festivali’nde gösterildi. Genelde anlaşıldığı yönünde bir hisse kapıldım. Şarkıyı çok sevdiler, şarkıcı modeli onlarda da var. Din meselesi, taşrada kadına bakış açısı ile ilgili sorular geldi. Buraları kurcalamak istediler. Aştıkları bazı konuların bizde hâlâ tartışıldığını düşünüyorlar gibi geldi.
↧