“1996'dan sonra futbol özerkleşti. Para girmeye başladı sektörü. Bu oyuncular paradan önce de sonra da vardılar. Geçiş döneminin oyuncularıydılar. Çamurlu sahayı da gördüler, çim sahayı da.Otobüsle de deplasmana gittiler, uçakla da. Varlığı da gördüler, yokluğu da…” Böyle konuşuyor Aksiyon Dergisi spor muhabiri Behram Kılıç… Yazar, “Araf'taki Kramponlar” adını verdiği yeni kitabında, kariyi geçmiş ve modern zamanlar arasında top koşturmuş futbolcuların dünyasına götürüyor. Mahmut Burak Bürkük ise çektiği fotoğraflarla çalışmaya katkı yapan foto muhabirlerin başında geliyor. Futbolu eğlenmek için oynuyorlardı Behram Kılıç, Metin Tekin, Ünal Karaman, Uğur Tütüneker, Feyyaz Uçar, Hasan Vezir, Aykut Kocaman, Oğuz Çetin, Bülent Uygun, Hami Mandıralı, Mehmet Özdilek ve Hamza Hamzaoğlu ile görüşmüş. “Bu oyuncuların hepsi zirve isimlerdi.” diye konuşan Kılıç, “Kaleci Hayrettin ve Müjdat Yetkiner'i de dâhil etmeyi düşünüyorduk ama kitabın sayfa sayısı artacağı için bu mümkün olmadı. Rıdvan, neden yok diye de soruldu. Yoktu çünkü kendisiyle bir görüşme yapmıştım o görüşmede söyledikleri bana inandırıcı gelmemişti. Gece hayatım yok diyordu mesela. Akşam 7'de eve gidiyordum diyordu. Kitaptaki oyuncuların ortak özellikleri aşağı yukarı aynı yaşlarda olmaları... Aynı dönem başlayıp aynı dönem bırakmaları… Bir başka ortak noktaları uzun süre aynı takımda oynamaları.” Yazar, futbolun 1996'da özerkleştiğini anlatıyor. Ona göre mezkûr topçular, futbolun iki yüzünü de gören isimler. Kılıç, röportaj yaptığı eski futbolcularda şunu sezinlemiş, Futbol onlar için bugünkü kadar profesyonel yaklaşılan bir oyun değildi. Onların önce eğlendiğini, keyif aldığını düşünen Kılıç, bu futbolcuların bugünkü kadar göz önünde olmadıklarını da belirtiyor. Kılıç’a göre röportajların her biri ayrı bir kitap olabilirdi. Her birinin hikâyesinin kendi içinde özel olduğunu anlatan Kılıç, “Bence hepsinin hayatı etkileyici. Şifo Mehmet'in bir Samsun-Beşiktaş maçını izledikten sonra ben bunlardan daha iyi oynarım demesi, Ünal'ın Ramazan pidesi almaya giderken futbola başlaması, onca gol atmasına rağmen Hami'nin gol kralı olamaması, Aykut Kocaman'ın Trabzon'daki maçtan sonra yaptığı konuşma, Uğur Tütüneker'in, Almanya'daki hayatı sonrasında G.Saray'a geldiği ilk hafta yaşadıkları etkileyici.” ifadelerini kullanıyor. Yazar, o zamanki futbolcuların şimdiki gibi hedefleri olmadığına dikkat çekiyor.“ Avrupa hayali yoktu mesela.” diyen Kılıç, bunun nedeninin de özgüven eksikliği olarak değerlendiriyor. O dönemi şu sözlerle yeniden hatırlatıyor: “Avrupa maçlarına yenilmemeye çıkıyorlardı. Bu futbolcular, son demlerinde başarılı oldular. Galatasaray'ın başarılarını saymazsak onların kuşağı Avrupa'da belli başlı bir başarı yakalayamadı. Bu Millî Takım için de geçerliydi. UEFA Kupası'nın geldiği, 2002 Dünya Üçüncülüğünün geldiği dönemlerde onlar futbolu bırakmaya hazırlanıyorlardı.” Behram Kılıç, içlerinde en etkileyici hikâyenin Hasan Vezir'a ait olduğunu düşünüyor: “Üç büyük takımda oynayıp, üçünde de başarılı olacaksınız ve üçüne de ait olmayacaksınız. Araf…”
↧