Cumhuriyet tarihinin, bir ilden tek başına seçilen ilk vekili, Bünyamin Özbek. AK Parti Bayburt Milletvekili Özbek’i ‘stratejik’ bir konuma getirense cumhurbaşkanlığı seçimi ve bu seçim öncesi istifa edip etmeyeceği.Ben ona, “Biliyorsunuz bu yaz cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Sayın Başbakan Köşk’e çıkabilir. Ondan sonra da Sayın Abdullah Gül’ün durumu konuşulacak.” der demez gülümsemeye başladı. Sorunun devamının nasıl geleceğini anlamıştı. Çünkü daha dün akşam, AK Parti’nin Kızılcahamam kampı için geldikleri Asya Termal tesislerinde, aralarında bazı genel başkan yardımcılarının da bulunduğu bir grup milletvekili arkadaşıyla sohbet ederken ona böyle takılmışlardı. Yine de sorumu tamamladım: “Cumhurbaşkanlığı seçimi ile milletvekilliği genel seçimleri arasında bir yıl var. Eğer Sayın Gül, başbakanlığa dönmek isterse bir yıl beklemek durumunda. Bunun tek istisnası var; bir ilde seçim yenilenmek zorunda kalırsa Abdullah Gül hemen de koltuğa oturabilir. Bunun için ilk akla gelen ihtimal, sizin istifa etmeniz. Böyle bir ihtimal belirirse fedâkarlık yapar mısınız?”Sorunun muhatabı, AK Parti Bayburt Milletvekili Bünyamin Özbek. Onu bu denli ‘stratejik’ bir konuma getirense, Bayburt’un, Türkiye’de bir milletvekili çıkaran tek il olması. Yani aslında ‘yaşayan dar bölge’nin vekili o. Cumhuriyet tarihinin, bir ilden tek başına seçilen ilk vekili. Hal böyle olunca, onun istifa etmesi halinde otomatikman Bayburt’ta ara seçime gidilmek zorunda.‘GÜL İÇİN İSTİFA ETMEKTEN ŞEREF DUYARIM’Tarih, onun karşısına ikinci bir Mervan Gül olma ihtimalini çıkarabilir. Gül, 9 Mart 2003’te yenilenecek Siirt seçimleri için istifa etmiş, böylece AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a başbakanlık yolunu açmıştı. Eniştesi olduğu kent Erdoğan’a böylesi bir cilvede bulunurken, son seçimlerde şehir halkının burukluğunu giderebilmek için, “Sakın tek milletvekiliniz var diye üzülmeyin. İkinci vekiliniz ben olacağım.” dediği Bayburt da belki bir başka siyasinin kişisel tarihinde unutulmaz bir yere sahip olacaktır, kim bilir. Neden sadece ‘Abdullah Gül’ demeyip ‘bir başkası’ demeyi tercih ettiğimizin sırrı da yine o Kızılcahamam gecesindeki sohbette gizli. Bünyamin Özbek’e takılanlar, “Hadi bakalım, milletvekilliğine el salla. Seneye bu zamanlar gidicisin. Belki Abdullah Gül, belki Numan Kurtulmuş için istifa edersin artık.” diye espri yapıyorlardı.Biz kendisiyle, işte o gecenin sabahında, geçen hafta cumartesi günü, AK Parti kampının devam ettiği saatlerde buluşup sohbet ettik. Daha sözlerime başlarken arkasının nasıl geleceğini anlayıp gülümsediği o soruya da şöyle cevap verdi: “Benim için bir şereftir. Bir kere kendi ilimizden bir başbakan çıkarmış oluruz. Tabii o benim bileceğim bir iş değil. Sayın Başbakan’ımızın takdirleridir. Bize bu yönde bir talimat olursa gereğini yaparız.” Elbette şu ana kadar kendisine bu yönde resmi kanallardan ulaşan ciddi bir sinyal yok. Şimdilik sadece espri düzeyinde.2007 yılında, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) nüfus verilerine dayanarak illerin çıkaracağı vekil sayıları da yenilenmişti. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne göre nüfusu 157 binin altında kalan iller tek milletvekili çıkarabilecekti. Bu barajın altında kalan beş il vardı. Onlardan biri de Bayburt’tu. 2009 yılında, Bayburt milletvekilleri Ülkü Güney ile Fettani Battal’ın girişimiyle bir anayasa değişikliği yapılmış ve her ile en az iki milletvekili çıkarabilme imkânı getirilmişti. Ancak CHP, kamuoyunda ‘Bayburt yasası’ olarak bilinen bu düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi’ne götürmüştü. Yüksek Mahkeme, 12 Haziran 2011 seçimlerine iki ay kala, yasayı iptal etmişti. Yeni nüfus verilerine göre 81 ile birer vekil veriliyor, geriye kalan sandalyeler ise nüfus yoğunluğuna göre yukarıdan aşağıya dağıtılıyordu. Bu durumda 74 bin nüfuslu Bayburt tek milletvekilinde kalırken 77 bin nüfuslu Tunceli iki vekil çıkarma hakkına sahip oluyordu.Bu noktada Özbek’in paylaştığı ilginç bir iddia da var: “Anayasa Mahkemesi’nin, cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası yaşanacakları düşünerek özellikle bu doğrultuda karar verdiği iddiaları vardı o zaman. Bazı yerlerde konuşulduğunu duyuyorum.”Böylece 2011 seçimleri ile birlikte Türkiye’de ilk defa bir il, Ankara’ya tek milletvekili gönderiyordu.BAYBURTLULARA KOŞTURMAKTAN KANUN TEKLİFİ VEREMİYORUMPeki bir ilin tek milletvekili olmak nasıl bir şey? “Zorlukları var tabii.” diye söze giren Özbek, bu zorlukları şöyle sıralıyor: “Biz İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlere göre, taban siyasetinin yapıldığı illere mensubuz. Yani bir milletvekili o şehrin her şeyidir. Düğününde bulunacaksın, cenazesinde bulunacaksın, dernek toplantılarında bulunacaksın. Bayburt şu anda 77 bin nüfusa sahip ama Türkiye genelinde Bayburt kütüğüne kayıtlı 255 bin hemşehrimiz var. Çok göç veren bir iliz. Ayrıca Bayburt, dernekleşmeyi seven bir vilayet. İstanbul, Ankara, Bursa hatta yurtdışında dernekler var. İstanbul’da 120’nin üzerinde derneğimiz var. Bunların toplantıları oluyor, davetleri, piknikleri oluyor. Oraya gideceksin. Bayburt’a gideceksin. Malum milletvekillerinin görevi yasama ama bunun pratikte şu anda uygulama şansı yok gibi. Kanun teklifi vermeye bile vaktim olmuyor. Yasama faaliyetlerine katılamıyorum. Derdi olan, sıkıntısı olan sana geliyor. 255 bin insanımıza hizmet vermenin zorluğunu yaşıyoruz. İki buçuk yıldır milletvekiliyim, sadece bir veya iki hafta sonu Ankara’da kalabilmişimdir. Onun dışında ya İstanbul ya Bursa ya da İzmir’de olmuşumdur.”‘MAZLUM GÖRÜLÜYORUZ, YATIRIMLARDA POZİTİF AYRIMCILIK UYGULANIYOR’Tabii bir ilin ‘biricik’ milletvekili olmanın artıları da var. Onları da şöyle anlatıyor: “Bir espri ile örnek vereyim; ilk vekil seçildik, yemin töreninin ardından Van milletvekilleriyle beraberiz. Misafirleri var, yemeğe gidecekler. İkisi diyor ki dışarıda yiyelim, ikisi içeride yiyelim diye kararsızlık yaşıyorlar. Ben kahkahayı bastım. ‘Niye gülüyorsun?’ diye sordular. ‘Ben bir saniyede karar verebiliyorum.’ dedim. Bu işin şaka tarafı. Fakat gerçekten avantajımıza olan durumlar da var. Mesela, yatırım götürme hususunda tek vekilli il olduğumuzdan dolayı bakanlarımız, bürokratlarımız pozitif ayrımcılık yapıyorlar. Biz biraz daha mağdur ve mazlum görünüyoruz. Duygusal bakıyorlar. Bir de Başbakan’ımızın, ‘Ben de Bayburt’un vekiliyim artık’ şeklindeki açıklamasının avantajlarını görüyoruz.”‘ADAYLIĞIM AÇIKLANDIĞI GÜN BAYBURT’TA SEÇİM BİTTİ’Bünyamin Özbek’e göre, bir il ne kadar küçük olursa olsun, demokrasi açısından tek milletvekiline mahkûm edilmemeli. Sebebini izah ederken ilginç ifadeler kullanıyor: “Benim adaylığım açıklandığı gün Bayburt’ta seçim bitmişti. Çünkü AK Parti’nin uzak ara birinci çıkacağı belli. Önemli olan kimin aday gösterileceğiydi. İki sandalyeye sahip olsak, AK Parti’nin 2-0 yapıp yapamayacağı merak edilecek ve seçime renk gelecekti.” Vekil seçildikten sonra ilk yaptığı şey basın toplantısı düzenlemek olmuş, “43 bin seçmenin 27 bininin oyunu almıştım. Fakat ilin tek vekili olduğum için, ‘43 binin de milletvekiliyim’ dedim. Şimdi her sorunu olan beni arıyor. CHP Bayburt’ta yoktur ama MHP güçlüdür. MHP il başkanı da beni arar, ilin sorunlarını aktarır. Sadece bu yaz 111 köy ziyaret ettim. Toplam 163 köy var. Seçmen milletvekilini görmek istiyor. Sorununu, derdini anlatmak veya sadece sohbet etmek istiyor. Sadece hafta içleri Ankara’da bulunduğum halde her hafta ortalama 150 misafir ağırlarım. Genelde de Bayburt için değil şahsi talepleri için gelirler. Hani geceleri seçmenin milletvekilini arayıp ‘Bakalım vekilim ne yapıyor, uyuyor mu diye merak ettim’ dediği şeklinde bir klişe vardır ya. O gerçek. Fakat genellikle sarhoşlar arar.”Dar bölge ya da daraltılmış bölge seçim sistemine de geçilse onu etkilemeyecek. Bu açıdan rahat demiştik. Fakat bir ara onun da kafası karışmış. Çünkü daraltılmış bölge, Türkiye’de her seçim çevresinin, en fazla 5 milletvekili çıkaracak kadar küçültülmesi anlamına geliyor. “Seçim işlerinden sorumlu genel başkan yardımcımız Prof. Dr. Mustafa Şentop’a sordum. Bayburt için değişen bir şeyin olmayacağını söyledi.” diyor.
↧