Pepee'nin fikir annesi Ayşe Şule Bilgiç yeni bir karakter oluşturdu: Ayas. Teknolojinin nasıl faydalı kullanılabileceğini gösteren aynı isimli film, Türkiye'nin ilk çocuk çizgi sinema filmi özelliği taşıyor. Bilgiç'le yapımın perde arkasını konuştuk.Sevimli bir dede ile nine, şirin kardeş Bebe, kuzen Şila ve Şuşu. Onlar Türkiye'nin ilk yerel çizgi film kahramanı Pepee'nin ailesi. Bugünlerde büyük bir sevinç var ailede. Aralarına yeni bir fert dâhil oluyor. Pepee'nin abim dediği Ayas.Pepee'nin fikir annesi Ayşe Şule Bilgiç ve ekibinin dünyaya getirdiği minik kahraman, önümüzdeki hafta seyirci karşısına çıkıyor. İstanbul turuna çıkan 6 yaşındaki çocuğun, RGG adını verdiği günlüğüne kaydettiği maceraları anlatan bir filmle… Liseye giden ablası, ortaokula giden abisi ve zıpır arkadaşlarıyla yaşadığı hikâyeleri anlatan Ayas, Türkiye'nin ilk çocuk çizgi sinema filminin başrol oyuncusu olarak kayıtlara geçecek.75 kişilik bir ekibin 3 yıllık emeği ile ortaya çıkan projenin fikir aşaması 5 yıl öncesine dayanıyor. Bilgiç'in Düşyeri Çizgi Film Stüdyoları'nı kurduğu dönem… Üniversite yıllarından bu yana çizgi filmle yatıp kalkan, yaradılışı merak ettiği için psikoloji-pedagoji-zihnin gelişim evreleri üzerine okumalar yapan Bilgiç, anne olduktan sonra çocuk filmi yapmak için yola koyulur. Niyeti çocuğuna izletecek pedagojik altyapısı olan, Anadolu genlerini işleyen çizgi filmler ortaya çıkarmaktır. İlk aşamada cevap aradığı soru, Türkiye'de çizgi filmin neden yapılmadığı olur. Alanda derinleştikçe sektörün kangren sorunlarıyla yüzleşir. Altyapı sorunuyla, yetişmiş işgücü sorunuyla, finans sorunuyla… Dünyada çocuk filmi yapanların 400-500 kişilik ekiplerle çalıştığını, 90-100 ülkeye sattıklarını öğrenince gözü korkar, reklam ve lisanslı ürünlerden kazandıkları paralarla oluşturdukları pazar ağını görünce nasıl büyük bir işe kalkıştığını idrak eder. O sıralarda kulağına boşaltılan kelimeler hep aynıdır: “Ayşe hasbelkader filmi yaptın. Parasını kim verecek, nasıl gösterime sokacaksın? Bu kadar hayalperest olmaaa!!” Cevabı nettir: “Allah büyüktür. İyi bir iş çıkartırsam bir şekilde yolunu bulur.”Pepee'yle çizgi filmi öğrendiler‘Nasıl bir şeyler yapmalım' düşüncesi zihnini meşgul ederken yolu çizgi filmden geçmiş yaklaşık 500 kişiyle görüşür Bilgiç. Tam da o dönemde Anadolu Üniversitesi'nde açılan ve yılda 15 mezun veren çizgi film bölümünün varlığından haberdar olur. Mezunları arayıp bulur, kimi bankada, kimi babasının elektrik dükkânında, bakkalında çalışmaktadır. Çizgi film çekmek isteyen ama buna dair hiçbir umudu olmayan mezunlarla konuştuktan sonra yeteneğine inandığı 4-5 kişiyle mini bir ekip kurmaya karar verir. Örnek projeleri tarayıp inceler, yol haritası çıkarır. Bu sırada üniversitenin olduğu yere açtığı Ar-Ge departmanında çalışmalarına devam eden ve sayısı gün geçtikçe artan ekiple Pepee'yi dünyaya getirirler. Türkiye'nin ilk çizgi karakterini oluştururlarken çizgi filmin de nasıl çekileceğini öğrenirler.Ayas'ın doğum süreci bundan iki yıl sonrasına denk geliyor. Pepee'yle büyüyen kuşağı elin yabancı filmlerine kaptırmak istemeyen ekip, onlar için yeni bir karakter oluşturmaya başlar. İlk başta kararsız kalırlar, çizgi dizi mi yapmalı, sinema filmi mi. 8 ay gibi uzun bir sürede karakteri oluşturduktan sonra ilk aşamada dizi filmini yaparlar. Sonrasında yaptıkları işin alıcısını bulamadıkları için (izleyicisi değil) makas değiştirip sinema filmine dönerler. Üç yılın sonunda ortaya 26 bölümlük dizi ve bir sinema filmi ortaya çıkar.Teknolojiyi nasıl iyi kullanırız?Ayas, küçük bir çocuğun maceralarını İstanbul'u arka planına alarak anlatıyor. Galata'dan ikinci köprüye, Kızkulesi'nden şehrin ara sokaklarına İstanbul'dan farklı ve fantastik kareler sunuyor. Teknolojinin içine doğan günümüz çocuğunu merkeze alan film, ‘bilgi en büyük güçtür' alt metni üzerinden ilerliyor, teknolojinin nasıl faydalı kullanılabileceğine dair dersler veriyor. Minik kahramana verilen Ayas'ın anlamının ‘karanlığı aydınlatan güç olması' hikâyeye dair birçok şey anlatıyor. Film, aynı zamanda çocuklara kendini ifade etme, yaşadıklarını muhakeme etme yetisini kazandıran günlük tutma alışkanlığını yeniden kazandırma derdinde. Ana kurgusunun Ayas'ın RGG adını verdiği günlüğüne (bunun için özel bir yazılım oluşturmuş, ilerleyen günlerde çocuklarla buluşturulacak) sesli veya görüntülü konuşmalarını kaydettiği maceralardan oluşmasının sebebi bu. Seyirciyle buluştuktan sonra çizgi dizileri televizyon ekranına çıkacak filmin fikir annesi, Ayas'ın çocuk sineması için önemli bir yapım olduğunu söylüyor: “Gişede beklediği ilgiyi görürse büyük yapımcılar çizgi film yapmaya başlayacak. Bu şekilde sektörleşecek. Yerli filmler yabancıları katlıyor. Neden aynı durum çizgi film için olmasın?”Çocuklarımıza bakarak çalışıyoruzTürkiye'de hiç kimsenin yerli çizgi filmlerin ederi olduğunu ve bunun da onlara büyük paralar kazandıracağını düşünmediğini söyleyen Bilgiç, bu algının değişmemesinden şikâyetçi: “İkinci çizgi dizimiz Leliko'yu yaptık, Planet TV'yi zorla ikna ettik. 1,5 aydır yayınlanmasına rağmen izlenirliğinde, marka bilinirliğinde, reytinglerinde inanılmaz ivme kazanamadık.” Bilgiç, Ayas'ın Pepee'den nasıl izler taşıdığını ise şöyle anlatıyor: “İkisi de Düş Yeri çocuğu… Biz çocuklar üzerinden iş yapmıyoruz, çocuklar için iş yapıyoruz. Taviz vermediğimiz etik kurallarımız var. Ekipte güçlü bir anne şefkati hâkim. Projeyi yaparken kendimize şunu sürekli soruyoruz: Kendi çocuğuma bunu izletir miyim? Lisans konusunda da çocuklarımıza giydirmeyeceğimiz, yedirmeyeceğimiz hiçbir ürüne Düş Yeri ve Pepee markasını vermedik. Cips markalarından çok büyük paralar verdiler ama hiçbirine evet demedik. Kendi çocuğuma cips yedirmezken neden başka çocuklara bunu tavsiye edelim? Filmi yaparken de aynı hassasiyeti gözettik.”
↧