Son günlerde sosyal medyada bir Baattin’dir gidiyor. Fırat karakterinin arkadaşıyken birden başrolü kapıverdi.İşin garip yanı, çizeri Uğur Gürsoy’un bile bundan yeni haberi olmuş. Gürsoy’la çakma ve orijinal Baattin’in hikâyesini konuştuk.Bahattin, Fırat’ın arkadaşı yan bir karakterken başlı başına bir karakter oldu ve fenomen haline geldi...İnternette Fıratlı Bahattin karikatürü dışındakiler bana ait değil. Yalnızca çizgisi bana ait, yazılar anonim. İnsanlar Baattin figürünü alıp yanındaki içi boş balona istediğini yazıyor. Herkes kafasına göre takılıyor. Görüntü sempatik olduğu için ne yazsanız çok hızlı yayılıyor.Bu konuda kafa karışıklığı var. Gönderilerin size ait olduğunu sanılıyor...Ben o kadar şeyi nasıl yazayım? Aslında Uykusuz’u takip edenler bu gönderilerin bana ait olmadığını biliyor.Bu durum rahatsız etti mi sizi?Dergiyi okumayanlar bu karakterin çizerinin ben olduğumu da bilmiyor zaten. Karakterin içi boşaltıldığından rahatsız olabilirdim ama onu takip edenlerin kaçı ondan etkilenip dergiyi okuyacak ki? Hiçbiri. Bu karakter onların dergiyi okumalarına vesile olacaksa, karikatüre ilgi artacaksa -ki sanmıyorum- güzel olur. Ancak bunun geçici bir rüzgâr olduğunu düşüyorum. Bizim okurlarımız da o Baattin’i takip etmiyor. Hayatlarında yok böyle bir karakter. Hedef kitlemi etkilemediği için sorun yok. Dolayısıyla rahatsız olacak bir durum da yok.O halde hukuki anlamda bir mücadeleniz de olmayacak...Böyle bir mücadele başlatabilirdim ama herkes boş balonun içini doldurup gönderebilir. 10 yaşında bir çocuk bile... Buna nasıl engel olabilirim? Baktıklarım içinde beni rahatsız edecek ırkçı, cinsiyetçi vs. söyleme rastlamadım. Böyle gönderiler olursa kaldırttırırım. Önemli olan balonun içiyle ilgim olmadığının bilinmesi.Sizin çizdiğiniz Bahattin’i yalnızca dergi okurları tanıyor. Çakmasının ise namı aldı başını gidiyor. Bu şaşırtmıştır sizi...Elbette şaşırdım. Böyle bir karakterin olduğunu çok geç öğrendim.Ne kadar geç?(Gülüyor) İki gün önce. Sosyal medyayı pek takip eden biri değilim. Gazetelerin internet sitelerinde gördüm. Halkımız özlü söz paylaşmayı çok sever. Hoşlarına gitmiş.Çakma Baattin sizi güldürdü mü peki?Aralarında komik olanlar, beni güldürenler var ama asla benim tarzım olmayanlar da var.Bu karakterin yüzünün subliminal mesajlar içerdiğine dair birtakım söylentiler çıktı…Yok efendim kulağının arkasındaki sigara esrarmış, burnu cinsel organı temsil ediyormuş, ismi kasıtlı olarak Baattin’miş. Bu sapkınlıktan başka bir şey değil. Bunu söyleyen ya deli, ya sapkın ya da çok kurnaz. Bulaşıyor ki karşılıklı atışalım, oradan hit alsın. Ekşi sözlüğe ulaşma nedenleri de bu zaten. Bir şeyin normali varken zorlayarak kompleksine inanmak (ki o videoların hepsini seyrettim. Hakikaten zorlama) hastalıktır. Yaşadığımız dünya normal değil, gizli güçler tarafından yönetiliyor ve biz de onların kontrolündeyiz gibi bir şey bu. Büyük bir mutsuzluk göstergesi.Baattin kim, ismi nereden geliyor peki?Baattin babamın ismi. Ona bakarsanız Fırat en yakın arkadaşımın, Fırat’ın arkadaşına annemin ismini koydum. Baattin karakteri de mahallemizdeki bir çocuktan esinlenerek ortaya çıktı. Annesi babası olmayan, dedesiyle yaşayan, çeşitli işlerde çalışan bir çocuktu. Ağacın altında oturup şarkı söyleyen, sigara içen, duygusal, hızlı büyümüş bir çocuk. Sigaraya özendirdiği için eleştirilebilir ama zaten çocuklara yönelik bir dergi çıkarmıyoruz. N’apayım yani? Böyle bir çocuk var ve sigara içiyor, onu mozaikleyecek değilim. Bir ara asıl karakter Fırat da salçalı ekmek yiyordu. Bu yüzden bir sürü şikayet mailleri aldık. Çocuklarımız sürekli salçalı ekmek yiyor diye. Her şeye sınırlar koymaya başladığında mizah tatsız, aromasız bir şey olur. O şahıs, işi bir teşkilat olduğumuza kadar götürmüş. Ben böyle karikatür çizerek topluma birtakım şeyler yaymaya çalışıyor, toplumun ahlakını bozuyormuşum. Mafya dizileriyle, savaş görüntüleriyle bozulmuyor.Şimdi ne yapıyor Baattin?ODTÜ kimya mühendisliğini bitirdi ama ismini söyleyemem.Baattin’in en sık kullandığı kelimelerden biri ‘pıçaklarım.’ Bunun bu kadar sempatik karşılanmasına nasıl bakıyorsunuz?En fazla bir ya da iki macerada yazmıştım. Onu bıçaklarım, bunu bıçaklarım şeklinde kullanılması çok itici. Buna bu kadar ilgi gösterilmesi ve sempatik bulunması da garip. Demek ki toplum olarak bıçaklamayı seviyoruz.Türkiye’de kadın çizer sayısı çok az. Bu, kadınlar güldüremez genellemesini doğruluyor mu?Avrupa’da kadın çizer dolu. Bir kadın, karikatürist olacağım diye gittiğinde erkekten farklı bir tepki alıyordur belki. Yani ne işin var gibi. Ama kadınlar komik değildir, güldürmez genellemesine katılmıyorum. Bizim dergide iki tane kadın çizer var.Sizinkiler nasıl?İyi ikisi de. Kadın çizerler genelde çalışkan olur.Komik olmaz mı?Olur. İkisi de komik.Kendi esprileriniz güldürüyor mu sizi?Çok iyi olduğunu düşünüyorsam, iyi espri bulmuşum diyorum. Dizi oyuncusu gibi asla kendimi seyretmem diyecek değilim.Odanız son derece bohem. O esprilerin bu odalarda çizildiğine inanmak güç…(Gülüyor) O komik espriler gülerek, eğlenerek çıkmıyor. İşimiz güldürmek olsa da ciddiyet gerektiriyor. Halimizi gördünüz. İki buçuk gündür aralıksız çalışıyoruz. Mizah dergilerinin içinde ilginç eşyalar olduğu hayal edilir. Görenler çok şaşırıyor. Yalnızca birmasa ve lamba.Dışarıda bir yerde çizmez misiniz hiç?Mümkün değil, konsantre olmanız lazım.Pişman olduğunuz bir çizgi oldu mu?Genelde bir önceki haftanınkine pişman olurum. Ah ne kötü espriymiş derim.Okurlardan eleştirileri geliyor mu?Genelde çizmediğimiz zaman eleştiri alıyoruz. Bazen enerjisi tükeniyor insanların, çizemiyorlar. Haftada 6-7 espri gibi gözükse de gerçekten harap edici bir mesaisi var.Asıl mesleğiniz diş hekimliği. Geri dönmeyi düşünüyor musunuz?Yedi sene yaptım. Ara sıra arkadaşlarımın kliniğine gidip çalışıyorum ama geri dönmeyi düşünmüyorum.Dişlerinizi kendiniz mi tedavi ediyorsunuz?Hayır, arkadaşlarımın çoğu diş doktoru, onlara gidiyorum.Hükümeti yerden yere vuran karikatürleriniz oluyor. Bizzat arayıp tepki gösteren oldu mu hiç?Mizah dergilerine eleştiri her zaman gelir ama kastettiğiniz anlamda bir. tepkiyle karşılaşmadık. Kaldı ki bizi okuduklarını sanmıyorum.
↧