Lozan Antlaşması, 90. yılında… Gazeteci-yazar Taha Akyol, CNN Türk ekranlarında 10 bölüm halinde yayınlanacak belgeselde, ‘Lozan’da aslında ne oldu?’ sorusunun cevabını arıyor.Lozan Antlaşması’nın 90. yılındayız. Bu antlaşma neden önemli?En azından 1856’dan beri rüyamız olan iktisadî bağımsızlık Lozan’da gerçekleşti, kapitülasyonlar burada kalktı. Misak-ı Millî büyük ölçüde gerçekleşti, kısmen gerçekleşmedi. Ankara rejiminin yetkilileri ‘laiklik’ kavramını ilk kez Lozan’da kullandılar. Daha da önemlisi şu: Lozan, I. Dünya Savaşı sonrası yapılan antlaşmaların içinde yegâne bir antlaşmadır. Çünkü diğerleri galiplerin mağluplara dayattığı anlaşmalardır. Lozan, ortada bir Millî Mücadele zaferi olduğu için galiplerin mağluplara dikte etmediği, hukuken eşitlerin çarpıştığı bir antlaşmadır. O yüzden de toplantılar çok sert geçmiştir.Sevr gibi değildi yani…Evet… Osmanlı’nın Sevr Antlaşması’nda hayır diyecek gücü yoktu. Lozan’da görüşmeler, toplam 5,5 ay devam etti. Üç defa savaşın eşiğine gelindi. Bu da orada ne kadar zorlu bir mücadele olduğunu gösteriyor.Peki, Lozan söylendiği gibi, ‘sulh muahedesi’ mi?Lozan’ın sulh muahedesini aşan tarafları var: Orada Türkiye’nin hukukî rejimi konuşuldu. Arkeoloji bile konuşuldu. Hatta Kutsal Emanetler bile konuşuldu. Dolayısıyla sadece sulh antlaşmasından ibaret değil.Hep tartışılıyor: Lozan ihanet mi, yoksa zafer mi?Lozan’ı şiirlerle övmeyi de ona ihanet demeyi de reddediyorum. Lozan, Türkiye’nin kurulması ve diplomatik süreçte neler olduğu hususunda muhakkak okunması gereken bir kitap. ‘Lozan masası, infaz masasıdır’, ‘İmparatorluğu Lozan’da kaybettik’ gibi sözler, çok ucuz hamaset. Bunların hiçbir karşılığı yok. Lozan’da çok büyük bir mücadele olmuştur. Bu antlaşmanın eleştirilecek yönlerini de gördüm, belgeselde bunları belirtiyorum. Lozan’da şu şu işler daha iyi sonuçlanabilirdi diye düşündüğüm konular var. Ama genel olarak Lozan başarılıdır. Ben Lozan’ı incelerken çok şey öğrendim; onun için okunması gereken bir kitap diyorum...Mesela?..Mesela, laiklik kavramı ilk defa burada kullanılmış. Lozan’daki en büyük kavgalar sınır kavgaları değil, kapitülasyonlarla, Osmanlı dış borçları ve imtiyazlarla ilgili...100. yılda Lozan’ın hükmünün ortadan kalkacağına dair bir ‘efsane’ var...Bu çok akılsızca bir efsane… Efendim, Lozan’ın gizli bir maddesi varmış falan filan… Yaşadığımız çok sert kutuplaşma ortamında, böyle paranoyalar, komplo teorileri Türkiye’deki bütün kesimlerde son derece revaçta olduğu için bu tarz söylentiler ortaya çıkıyor. Gizli maddeler söylemi tamamen zırva. Şunu belirteyim: Uluslararası antlaşmaların geçerli olabilmesi için parlamentolar tarafından onaylanması lazım. Parlamentonun onayladığı gizli bir madde yok.Parlamentodan da gizlenen bir madde imzalanmış olamaz mı?Diyelim ki İsmet Paşa, böyle bir şeye imza attı. Bu ortaya çıktığında bugün Türkiye der ki ‘Bu, geçersiz bir antlaşmadır, parlamentoda onaylanmadı.’ Peki, İsmet Paşa ve Lord Curzon, parlamentonun antlaşmayı geçersiz sayacağını bilmiyor muydu ki, gizli maddeleri imzalansınlar? Ayrıca bir de şu var: Lozan’la ilgili bütün belgeler açıklandı. İsmet Paşa’nın Ankara ile yaptığı yazışmalar, Meclis’teki gizli oturumlar, hem de Lord Curzon’un Londra ile gizli yazışmaları, Lordlar Kamarası’ndaki tartışmalar… Bunların hepsi ya açık ya yayımlandı. Bütün bunlara rağmen farz edelim gizlenmiş bir şey var. Bunu, Mustafa Kemal ve İsmet Paşalar kabul edecek. Arkasından Celal Bayar ve Menderes kabul edecek. Sonrasında 27 Mayısçılar kabul edecek. Sonrasında Kenan Evren ve Özal kabul edecek. En son Erbakan, Ecevit ve Tayyip Erdoğan da onaylayacak… Mümkün mü? Kuyruklu yalan…Peki, karşılıklı tavizler söz konusu mu Lozan’da?Kesinlikle… Lozan’da en büyük taviz Musul’dur. Fakat taviz derken cebimizden çıkarıp ‘buyurun’ demiyoruz. Musul’u askerî olarak alacak gücümüz yoktu. Kazım Karabekir, der ki, ‘Musul için savaşırsak İzmir’i yeniden kaybederiz.’ Keza Rauf Orbay da Musul’daki İngiliz hava kuvvetlerine dikkat çeker. Musul’da Kürt isyanı çıktı. İngilizler, Kürtlere havadan katliam yaptılar. O uçaklar İngilizlerin elindeyken bizde tek bir tayyare yoktu. Ancak şu mümkündü: Musul’da sınır ve petrol konusunda daha iyi sonuçlar alabilirdik. İngilizlerin vermeye hazır olduğu tavizleri bile alamadık, bunda istihbarat zafiyetimizin de rolü var. Boğazlar meselesinde, Hatay’da da taviz verildi, fakat bu son ikisi sonra telafi edildi.Lord Curzon’un kamarada söylediği ‘Türkiye Avrupa’da yer almak istiyorsa, halifeliği kaldırmalıdır.’ sözünün aslı var mı?Yok böyle bir şey… Nerede demiş? Yazışmalarında yok, Avam Kamarası’nda yok! Avam Kamarası’ndaki tartışmaları ben İngilizce aslından okudum. Curzon, Lozan’da başarılı bir anlaşma yaptıklarını savunuyor. Lord George ise ‘Bu anlaşma hezimettir’ diye eleştiriyor, kendisi azılı bir Türk ve İslam düşmanıdır. ‘Siz, İngiltere’nin zaferi olan Sevr’i Lozan’da yırttınız. Bizim için son yüzyılın en ağır diplomatik mağlubiyetini imzaladınız’ anlamında sözleri var. Curzon ise Lozan’a ‘zafer’ diyor tabii. Zafer mi, hezimet mi tartışması orada olmuş yani.Peki, neden Lozan’a Rauf Orbay gidecekken İsmet İnönü gidiyor?Bu, tamamen Mustafa Kemal Paşa’nın tercihi… Rauf Bey’in çok iyi bir İngilizcesi var. İsmet Paşa’nın Fransızcası çok akıcı değil. Fakat Atatürk için ‘Bir işi kim daha iyi yapar’ın yanında, ‘Kim bana sadıktır’ ölçüsü önemlidir. Rauf Bey, gerektiğinde Mustafa Kemal Paşa’ya ‘hayır’ diyecek biriydi. Nitekim sonra Atatürk’le arası açılmıştır. Burada şöyle bir siyasî taraf da vardır: Atatürk, hem kendisine mutlak sadık olduğu için hem Lozan’da Kurtuluş Savaşı’nın önde gelen bir kumandanını göndermek için İnönü’yü tercih etti. Lord Curzon, Lozan’da Mondros ve Sevr anlaşmaları geçerliymiş gibi konuşuyor, İsmet Paşa ise Mondros ve Sevr’in geçersiz, sadece Mudanya Mütarekesi’nin geçerli olduğunu vurguluyor.Tek Parti rejiminin Lozan’la alâkası yokBelgeselde, nereleri kayıt altına aldınız?Lozan’da heyetlerin kaldığı, müzakerelerin yapıldığı mekânlarda çekimler yaptık. Türk heyetinin kaldığı Lozan Palas Oteli, Curzon’un kaldığı çok görkemli Buau Rivega Oteli, konferansın açıldığı Mont Benon, müzakerelerin yapıldığı Uchy şatosu, imzanın atıldığı üniversite salonu... Türkiye’de ilk defa yayınlanacak dokümanter filmler belgeselde yer alacak. Esir mübadelesi, İzmir yangını, müzakereler gibi birtakım yeni yayınlar olacak.Kimler yardımcı oldu size?Bir kere Dışişleri Bakanlığı’na çok teşekkür ediyorum. Bern Büyükelçimiz Tanju Sümer, Cenevre Başkonsolosu Nurdan Bayraktar ve yardımcısı Yunus Emre Öziğici, bize çok yardımcı oldular, minnettarız. Bugüne kadar gün yüzüne çıkmamış bazı görsellere onların yardımıyla ulaştık.Lozan’a nasıl bakmalıyız?Lozan’ı kendi yararları ve hedefleri açısından incelemek gerekir. Mağlubiyet anlaşması olan Sevr ile galibiyete dayalı eşitlik anlaşması olan Lozan’ı karıştırmamak lazım. İkincisi, Lozan’dan sonra kurulan otoriter Tek Parti rejimi ve radikal politikaların Lozan’la ilgisi yoktur. Lozan gerektirdiği için değil, Atatürk’ün tercihi olduğu için öyle yapılmıştır. O döneme sempatik veya eleştirel bakmak, Lozan’a bakışı etkilememelidir.
↧