Dr. Cheryl K Olson, şiddet oyunlarının sanıldığı kadar tehlikeli olmadığını söylüyor: “Heyecan arayan gençler bunlarla oynamasa hızlı araba kullanmak gibi tehlikeli şeylere yönelecek.”Dünyanın dört bir tarafından teknoloji bağımlılığı üzerine çalışan uzmanlar geçen hafta, ikinci kez düzenlenen Uluslararası Teknoloji Bağımlılığı Kongresi için İstanbul'daydı. Harvard Üniversitesi'nde, Amerikan hükümetinin de desteklediği, ‘genç ergenler üzerinde video oyunları etkisi' araştırmasını yapan Dr. Cheryl K Olson ile konferanstan önce görüştük. Strateji ve tarih oyunlarından bildiği İstanbul'da bir kongreye katılıyor olmanın heyecanı içindeydi.Olson, kitaplaştırdığı çalışması için bin 200 öğrenciyle yüz yüze görüşmeler yapmış. Şaşırtıcı neticeler elde etmiş. Şiddet oyunlarının sanıldığı kadar çocuklarda şiddet eğilimine sebep olmadığı gibi...Çocuklarla beş kişilik masalarda oyunlar üzerine konuşmuşlar. Bu oyunların onların özel hayatlarını, karakterlerini nasıl etkilediğini anlamaya çalışmışlar. En çok oynadıkları oyunları belirlemişler. Bu oyunları incelemiş, neden oynadıklarını tepsit etmişler. Hatta zaman zaman kendisi de oyunlar oynamış. Olson, “Herhalde, çocuğuna, ‘Şu oyunu denemelisin.' diye tavsiyede bulunan tek anne ben olmalıyım.” diyor.Araştırmayı 2004 yılında yapmaya başlayan Olson'un ilk ulaştığı bulgu, 13-14 yaşındaki kız ve erkek çocukların şiddet içeren oyunları normal olarak algıladığı olmuş. Bu çocuklara son altı ay içinde okulda herhangi bir kavgaya karışıp karışmadıkları da sorulmuş. En çok oynadıkları ilk beş oyunun hepsi şiddet içerikli olan çocukların okulda şiddete karıştıklarını görmüşler. Bu çocukların aileleri ve okul dışındaki yaşamları hakkında da araştırma yapmışlar. Aile içinde bir sıkıntıları var mı, anne-baba ayrılmış mı, yakın çevrelerinde ölüm vakası var mı… Bu bilgileri öğrenip ona göre analiz yapmışlar. Görmüşler ki çocukların şiddete bulaşmasının sebebi oyunlar değil, ailedeki sorunlar.Çocuklar işin bilincindeŞiddete eğilimli olanların oynadığı oyunların da çoğunlukla şiddet içerikli olduğu söylüyor Olson: “Birçok insan şiddet oyunlarının şiddete daha çok yönlendirdiğine kendini inandırdı. Ama gördük ki çocukların böyle bir şeye gönüllü yani meyilli olup olmadıkları da önemli.” Çalışmasında edindikleri ilginç bir başka bulgu ise çocukların şiddet içerikli oyunlara dair son derece bilinçli olmaları. Çocukların önüne şiddet içerikli sahnelerden fotoğraflar, görseller koymuşlar ve sormuşlar: “Sizce bunların neresi eğlenceli?” Çocukların cevabı şöyle olmuş: “Bunların gerçek olmadığını biliyoruz. Bu oyunlarla istediğimiz enteresan şeyleri, hayatta yapamayacağımız şeyleri yapabildiğimiz için ve gerçek olmadıkları için eğlendirici. Gerçek olsaydı yaptıklarımız böyle olmazdı.”Olson'un araştırmasının temel sorusu: “Çocukları oyunlar mı şiddete yönlendiriyor, yoksa şiddete meyli olanlar mı bu oyunları oynuyor?” Araştırmanın bulgusu şiddete meyilli olanlar bu oyunları oynuyor. FBI verilerine göre 2003 yılından bu yana genç suçlarında azalma olmuş. Halbuki şiddet içerikli oyunların sayısı arttı. Olson bunu; “Eğer bu oyunlar çocukları suça itiyor olsaydı oyunlar arttığına göre suçlar da artardı. Artmadığına göre bununla bağlantısı olmayabilir.” Bir başka temel bulguları ise 13-14 yaşındaki bir çocuk için şiddet içerikli oyunların normal olmasıymış. Anormal olan, bu çocukların sadece şiddet içerikli oyunlar oynaması. Farklı video oyunları da oynayabilir ama sadece şiddet oyunları oynuyorsa işte orada bir anormallik var. Çünkü çocuk kendini iyi hissetmiyorsa şiddet oyunlarıyla üzüntüsünü, kinini gidermeye çalışıyor. Araştırmayı yapmaya başladığı yıllarda 13 yaşında olan oğlu, strateji oyunlarını arkadaş edinmek için oynuyormuş. Olson, “O zaman İsviçre'de oturuyorduk ve bütün arkadaşları pokemon oynuyordu, o da sosyalleşmek için bu oyundan oynamak istiyordu. Oğlum politika ve tarih okudu. Bu bölümü oynadığı strateji ve medeniyet oyunları sebebiyle tercih ettiğini söyledi.” diyor. Olson, bu oyunların çocuklar için heyecan verici olduğunu hatırlatıyor ve “Bazı çocuklarda heyecan arayışı var. Lunapark kurma oyunları var mesela, bunlarda heyecan arıyorlar. Eğer şiddet oyunları olmazsa bu çocuklar daha hızlı araba sürerek, daha egzantrik ve tehlikeli şeyler yapacak. Benim tercihim bu oyunları oynamaları.” diyor.Anne babaların şu anki bilgisayar oyunlarından memnun olmadığını söyleyen Olson, 1950'lerde de cizgi romanlardan memnun olmadıklarını hatırlatıyor. “Bu noktada ailelerin çocuklarına kural ve sınırlar koyması gerek. Çocuğun en az bir yakın arkadaşı varsa, 'çöpü dışarı çıkar' dediğinizde bunu üçüncü kez söylemenizde de yapıyorsa, dersleri kötüye gitmiyorsa video oyunları oynamasında problem yoktur. Sorun, çocuğun oyunlara çok angaje olması, hayatıyla oyun arasında ayırım yapamaması. Bağımlılık budur.”
↧