2007 yılında Türkiye Futbol Federasyonu ve Ülker işbirliğiyle başlatılan Futbol Köyleri projesi, ülkemizdeki yetersiz altyapıya destek olmayı amaçlıyor.CIES Football Observatory kurumunun Avrupa liglerinde yaptığı araştırmaya göre Süper Lig’de oynayan oyuncuların sadece yüzde 9’u Türkiye’de yetişiyor. Oysaki bu rakam İspanya’ya baktığımızda yüzde 25, Almanya’da ise yüzde 20’yi buluyor. Bu yetersizliğin bilincinde olan Türkiye Futbol Federasyonu ve Ülker, çocuk futbolunu daha profesyonel futbola dönüştürmeyi hedefleyerek Futbol Köyleri projesi kapsamında 7 yılda 250 binden fazla çocuğa futbol eğitimi verdi. Yaşadıkları şehirdeki futbol eğitim merkezlerine giden çocuklardan yetenekli olanlar Türkiye’nin çeşitli illerinde senede iki kez gerçekleştirilen ve 10 gün süren Futbol Köyleri kamplarında daha kapsamlı eğitim alma imkânı kazanıyor. Proje kapsamında keşfedilip genç milli takımlara ve kulüplere kazandırılan futbolcular da oluyor. Bunlardan biri geçtiğimiz hafta Galatasaray’a gol atarak lig tarihinde gol atan en genç oyuncu unvanını kazanan Bursasporlu Enes Ünal. 1997 doğumlu Ünal, 2009 yılında Sakarya Futbol Köyü kampında eğitim görmüş bir oyuncu. ‘Ailesini zor ikna ettim, milli takıma girdi’Bu yıl İzmir, Sakarya, Rize, Balıkesir, Sinop, Erzurum, Nevşehir, Elazığ, Isparta ve Yozgat’ta yapılan Futbol Köyü kamplarına farklı illerden gelen 12-13 yaş grubundaki çocuklar katılıyor. Uzmanlar tarafından düzenlenen eğitim programında çocuklar hem futbol hem de sosyal becerilerini geliştiren eğitimler alıyor. 10 ilde gerçekleştirilen organizasyon kapsamında üç ilde kız futbol köyü bulunuyor. Bu köylerden aralarında en ilgi çekici olan Rize’de kamp yapan Hakkâri kız futbol takımı. Takımın antrenörü Hakkârili Cemile Timur’un spora olan tutkusu çocuk yaşlarda başlamış. 7 sene atletizmle ilgilenen Timur, 2007 yılından sonra futbola yönelmiş. Hakkâri’de erkek futbol takımlarının maçlarında hakemlik yaparken karar vermiş kız futbol takımı kurmaya. Tabii ki bu ilk başlarda kolay olmamış: “Aileleri ikna etmek çok zor oldu. Aslında onların karşı çıktığı şey kız çocuklarının okumaları ya da spor yapmaları değildi. Bizim buralarda kız çocukları çok önemlidir. Aileler de kızıma bir şey olur mu, bize laf gelir mi düşüncesiyle ilk zamanlar kızlarını göndermediler.” Bu tepkiler Cemile Timur’u yıldırmamış. 8 kişi olarak yola çıktığı futbol takımında şimdi sayı 100’e yaklaşmış. Timur, ailesini zor ikna ettiği ancak şimdi çok iyi bir yerde olan oyuncusunun hikâyesini de şöyle anlatıyor: “Kader Doğan adında yetenekli bir oyuncum var. Hatta 15 yaş milli takımına seçilip Singapur’daki şampiyonada oynadı. Ancak ilk zamanlar ailesini ikna etmem çok zor oldu. Hatta annesi bana beddua etti ‘Sen nasıl kızımı böyle bir işe sokarsın!’ diye. Babası da ‘Kız çocuğu futbol oynamaz’ diye tepki gösterdi. Neyse ki ikna ettim onları ve Kader sadece iyi bir oyuncu olmakla kalmadı, şimdilerde Kayseri’de beden eğitimi öğretmenliği okuyor.”Kız futbol takımları sponsor bulamıyorCemile Timur, Hakkâri kız futbol takımı olarak en çok sıkıntı çektikleri şeyin tesis yetersizliği olduğunu söylüyor. Antrenman için saha bulamayan takım dağlarda hazırlık yapmak zorunda kalıyormuş. Maddi imkânsızlık ve sponsor bulamamaktan yakınan Timur, Türkiye Futbol Federasyonu’nun sadece ulaşım ve konaklama masraflarını giderdiğini söylüyor: “Esnafları geziyorum ama ‘Bu kadar yokluk varken bir de kız futbol takımına mı yardım edeceğiz’ tepkileri alıyorum. Sponsor da bulamıyorum. Çünkü kız futbol takımlarından 10 golden fazla gol yiyen takımlar var. Bu sefer firmalar ‘Biz böyle bir takıma mı sponsor olacağız?’ deyip kabul etmiyorlar. Duyduğum kadarıyla bizim futbolumuzdan zevk almıyorlarmış.” Cemile Timur, Hakkârili bir takım olmanın dezavantajlarından birinin de diğer futbol kulüplerinin şehirlerine maç yapmak için gelmeye kokrmaları olduğunu söylüyor. Hatta Timur, başarılı olan kız futbol takımlarının birinci lige çıkamamasını da buna bağlıyor: “Diğer kulüp hocalarının biz nasıl geleceğiz oraya, çocukları nasıl getireceğiz, ya bize saldırırlarsa, bizi kim koruyacak gibi endişeleri oluyor. Aslında durum gerçekte öyle değil. Hatta geldikten sonra öyle olmadığını görünce şaşıran çok fazla kulüp hocası oluyor. Ancak birinci lig hocaları buraya maça gelmek istemeyince bizim de birinci lige çıkmamız engelleniyor. Ben böyle olduğunu düşünüyorum ve bana göre bunun en büyük sorumlusu basın. Bizim buralar sanki her an savaşın ortasında gibi gösteriliyor.”Şampiyonlar Ligi'ne kalan ilk Türk takımının oyuncularıFutbol köylerinde sivrilen ve başarılar elde eden sadece erkek oyuncular olmuyor. Kız futbol köylerinden de alanında başarılı olmuş oyuncular çıkıyor. 1995 İzmir doğumlu olan Ümran Özev ve Yaşam Göksu, U15 Milli Takımı'ndayken Singapur Gençlik Olimpiyatları'nda bronz madalya kazanmışlar. Geçen sene Antalya'da düzenlenen U19 Avrupa Şampiyonası finallerinde oynayan ikili, bu sezon Konak Belediyespor'la kadın futbol tarihinde Şampiyonlar Ligi'ne kalan ilk Türk takımının oyuncuları olma özelliğini taşıyor. Onlar da ilk yıllarda akrabalarından tepki almış. ‘Kız futbol oynar mı?' anlayışıyla kendilerine tepki gösteren çevrelerinin, kazandıkları başarılardan sonra kendilerine destek olmaya başladıklarını söylüyorlar.
↧