Işık ve Ferruh Gençer, müziğe âşık bir çift. 27 yıl önce kurdukları Pan Yayıncılık, ülkemizde müzik kitapları yayımlayan en önemli yayınevi. Gençer çifti, bugünlerde yeni bir heyecan yaşıyor. Zira yakın bir tarihte müzik kütüphanesi açacaklar.Hepimiz müzik dinliyoruz ancak müzik okuyanımız yok denecek kadar az. Bu yüzden koskoca bir imparatorluğun mirası musikimizi, yeni cumhuriyetin müziğini, dünya müziğini de yeterince bildiğimiz söylenemez. Müziğin okunmadığı bir ülkede idealist bir çift, 27 senedir müzik kitapları yayınlıyor. Pan Yayıncılık’ın sahibi Işık ve Ferruh Gençer’den bahsediyoruz. Üniversite sıralarında kurdukları hayalin peşinde yıllardır koşuyorlar. Ülkemizin müzik birikimine büyük katkıları var. Yayınladıkları kitaplar yüz binler basmasa da inatla müzik kitabı yayınlamaya devam ediyorlar. İstanbul Beşiktaş’taki mütevazı yayınevlerini sıradan bir kitapçı olmaktan çıkarıp bir okula çeviren çift, bugünlerde yeni bir heyecan yaşıyor. Çok yakında müzik kütüphanesi açacaklarını öğrendiğimiz Gençer çifti ile Pan Yayıncılık’ın hikâyesini konuştuk. Işık ve Ferruh Gençer’in hikâyesi Boğaziçi Üniversitesi’nde başlıyor. Mühendislik okuyan çiftin ortak aşkı ise müzik. Bir yandan Türk müziği korosuna devam ederken diğer yandan müzikle ilgili seminerler düzenliyorlar. Sonrasında ise bu seminerleri kitaplaştırmaya karar veriyorlar. Ne oluyorsa zaten o andan sonra oluyor. Işık Gençer, 27 yıllık serüvenin özetini o yılları anlatırken söyleyiveriyor: “Kitap yayınlamak bir virüs gibi. İnsanın kanına bir kere giriyor.” Sonrasında bir karara varıyorlar. Üniversiteden sonra herkes işini yapacak ama bir yandan da müzik kitapları yayınlayacaklar. Bu onların kültürel anlamda nefes alması olacak. Özellikle de müzik kitabı yayınlamak istemelerinin sebebi; müzik âşığı gençler olarak merak ettikleri konularda okuyacak kitap bulamamaları. Bu yüzden müzik konusunda uzmanlaşan bir yayınevi kurmaya karar verirler. Lakin çalışmaya başlayınca bu isteklerini bir süre bekletmek zorunda kalırlar. Sonrasında Işık Gençer’in işle ilgili bir problemi olur ve bırakmak zorunda kalır. O zamanlar biraz da Murat Bardakçı’nın cesaret vermesiyle kendilerini Rauf Yekta Bey kitabını yayınlarken bulurlar. O günlerde Işık Hanım hamiledir ve o halde matbaa ve yayınevi arasında koşturup durur. Hatta birçok arkadaşı ‘kitap mı önce çıkacak, çocuk mu önce doğacak?’ diye iddiaya bile girer. Kitap, Gençer çiftinin oğulları doğmadan kısa bir süre önce basılır.İlk kitabın baskısı 20 yılda bittiPan Yayıncılık etiketiyle çıkan ikinci kitap ise Anton Webern olmuş. Yani bir Türk müziği, bir Batı müziği kitabı yayınlamışlar önceleri. Bunun sebebi ise, “Biz kimsenin ya da hiçbir ideolojinin adamı değiliz, bizim başlığımız müziktir.” mesajını verebilmek. Ama insanlar onları tanıyıp niyetlerinden emin olduktan sonra böyle bir kaygılarının kalmadığını ve şimdi bu anlamda herhangi bir kutup içinde olmadıklarını söylüyor Ferruh Gençer. Türkiye’de böyle işler yapmak bir nevi Don Kişot’luktur. İnsan ister istemez 27 yılda yaşadıkları zorlukları merak ediyor. Popüler kitapların bile az satıldığı bir ülkede müzik kitapları basan bir yayınevinin ayakta kalması zor olsa gerek. Gençer çifti ilk sene şok geçirmiş. Çünkü heyecanla bastıkları ve çok satacağından emin oldukları Rauf Yekta Bey kitabı o kadar az satılmış ki, inanamamışlar. Işık Gençer ilk baskısı 2 bin 500 adet olan kitabın 20 yılda ancak bittiğini anlatıyor. Yayınevinin sadece müzik kitaplarıyla dönmeyeceğini anlayan çift, tarih kitapları basarak maddi olarak ayakta durmaya çalışmış. Son Osmanlılar, Şah Baba gibi kitaplar... Onlara asıl nefes aldıransa tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok satan Sofi’nin Dünyası’nı basmaları olmuş. Ferruh Gençer, “Bu Allah’ın bir nevi lütfu gibiydi. Bize adeta ‘bu işi yapın, size başka kapılar açacağım’ dedi.” diyor.Pan Yayıncılık’ın kataloğunda bugün 300’ü aşkın kitap var. 27 yıl boyunca hiçbir zaman ‘satar mı-satmaz mı?’ endişesiyle kitap yayınlamadıklarını söylüyor Işık Gençer. Kendileri için ölçünün özgünlük, farklılık ve entelektüel kalite olduğunu anlatıyor. Onları en çok üzense yeni kitap müracaatlarını yeterince karşılayamamak. Diğer bir konu da uzun süre müzisyenlere hitap etmiş olmaları. Çünkü onlar yıllar boyunca özellikle sanatçılar üzerinde bir müzik kültürü oluşturmayı hedeflemiş. Ancak Işık Hanım; “Saz çalanlar müzik okumuyor.” diyerek bir tespitini paylaşıyor: “Müzisyenler yerine daha önceleri halka yönelseydik, gençlerin müzik eğitimine katkı sağlayabilseydik daha hayırlı bir iş yapmış olurduk.” Piyanistleri dinleyecek müziksever yetiştirebilir misiniz?Onların bu konuda miladı ise bir İdil Biret konseri olmuş. Bu konseri ve sonrasındaki dönüşümü Ferruh Bey’den dinliyoruz: “İdil Biret konser sonrasında ‘Çok piyanist yetiştirebilirim ancak, onu dinleyecek müzikseverleri yetiştirebilir misiniz?’ dedi. Orada birbirimizin yüzüne bakıp ikimiz de içimizden aynı şeyi geçirmişiz. Eyvah, onlara yönelik bir şey yapmadık. Eğer gençlerin müziği öğrenip idrak edebilecekleri kitaplar yayınlayabilmiş olsaydık beş nesil yetişirdi. Sonrasında bu türde kitaplar yayınlamaya ağırlık verdik.” Ülkemizde neredeyse her ilde bir güzel sanatlar lisesi, birçok üniversitede konservatuar var. Özel kurslar ve vakıflarla birlikte önemli bir kitleden söz edebiliriz. Böyle bir kitle varken müzik kitaplarının hâlâ çok az satmasının bir tezat olup olmadığını soruyoruz çifte. “Bırakın öğrencileri, sadece hocalar alsa yeter.” diyerek durumun vahametini özetliyor Işık Gençer. Konservatuar hocalarının bile kendi kitapları çıkana dek öğrencilere fotokopi okuttuğunu anlatıyor. Onları en çok üzen ise bazı hocaların bizzat onların yanında yayınevinden aldığı kitapları fotokopi yayıp öğrencilere dağıttığını söylemeleri:“Fotokopiye o kadar alışmışlar ki, bu onlara çok normal geliyor. Hangi kitapları istiyorsanız bize söyleyin, basalım diyoruz. Ancak böyle talepler çok az geliyor. Hâlâ konservatuarlarda aramızdan ayrılan hocaların fotokopi notları okutuluyor. Maalesef ne hocalar ne de öğrenciler müzik kitabı okumuyor.”Müzik kütüphanesi açılıyorIşık ve Ferruh Gençer çifti bugünlerde farklı bir heyecan yaşıyor. Yakında bir müzik kütüphanesi açacaklar. Bunun için devletten ya da özel sektörden hiçbir yardım almamışlar. Yayınevlerinin arka sokağında küçük bir apartman dairesinde açacaklar. Kütüphanede yer alan kitapların en önemli kısmı etnomüzikolog ve sanat tarihçisi Eugenia Popescu-Judetz’a ait. Yazarın birçok kitabını yayınlayan çift ona müzik kütüphanesi hayallerinden bahsetmiş. Geçtiğimiz yıllarda vefat eden Popescu, tüm kitaplarını ve tüm arşivini Gençer çiftine bağışlamış. Ferruh Bey kitapları ve diğer arşivini yurtdışından getirmenin kendileri için hayli zor olduğunu ancak kütüphane açıldığında buna değeceğini söylüyor. Işık Gençer, Popescu’nun arşivinin tüm araştırmacılar için bir örnek teşkil edeceğini anlatıyor. Kütüphane açılınca yüksek lisans ve doktora öğrencilerine araştırmanın nasıl yapıldığını bu arşiv üzerinden uygulamalı olarak göstereceğini anlatıyor.‘Yayınevinde öleceğiz galiba’Gençer çifti, yayıncılığın emeklisinin olmadığını ve ölene kadar kitap yayınlamaya devam edeceklerini söylüyor. Işık Gençer, “Tiyatrocular sahnede ölmek istediklerini söyler hep. Biz de yayınevinde öleceğiz galiba.” diyerek kitap aşklarını anlatıyor. Bunun maddi olarak ödülünü pek göremeseler de manevi anlamda en büyük ödülünü geçtiğimiz günlerde almış Gençer çifti. Ünlü Alman besteci Robert Schumann’in çıkardığı ve 174 yıldır yayınlanan Neue Zeitschrift für Musik’in bu ayki sayısında Pan Yayıncılık’tan bahsetmesi onları epey sevindirmiş.
↧