Cuma günü vizyona giren Tepenin Uşakları filminin oyuncu kadrosunu köyün halkı oluşturuyor. 86 oyuncunun 80’i aynı köyden. Kimisi ahırdaki ineğini bırakıp gelmiş sete, kimisi fındık toplama işini…Karadeniz film ve dizilerinin klasik sorunudur şiveli konuşamayan oyuncular. ‘Haçan’la başlayıp ‘da’ ile biten ve ‘celiyrum, cidiyrum’dan ibaret olan cümleler tüm samimiyetini alır hikâyenin. Geçtiğimiz cuma vizyona giren ‘Tepenin Uşakları’ filmi bu yönüyle diğer Karadeniz projelerinden ayrılıyor. Filmde oynayan 86 oyuncunun sadece altısı profesyonel. Geriye kalan 80 kişi hikâyenin geçtiği Trabzon’un Çiçeklidüz köyü sakinleri. Yönetmen İsmet Eraydın aslında bir doktor. Acil uzmanı olarak görev yapan Eraydın’ın mesleği, sinema ve tiyatroya olan ilgisini azaltmamış. ‘Grup Bilmem Ne’ adlı bir tiyatro grubu olan Eraydın, sahnelediği oyunla yaklaşık 50 ilde turneye gitmiş. Trabzon Belediyesi’nin düzenlediği 1. Demir Elma Kısa Film Festivali’nde ‘Dasvidanya’ adlı kısa filmiyle ikincilik ödülü alan Eraydın, daha sonra çocukluğunda yeri büyük bir öneme sahip olan köydeki top oynadıkları tepenin hikâyesini kısa film olarak çekmek istemiş.Çektiği sahneleri internette paylaşan Eraydın, gördüğü ilgi karşısında uzun metrajlı film yapmaya karar verir: “Yurtdışından bile bu köy bizim köye ne kadar benziyor mesajları aldık. Hatta Endonezya’dan bir kişi filmin Endonezya’da gösterime girip girmeyeceğini sordu, o anda karar verdik bunu uzun metraja çevirmeye.”Yönetmen İsmet Eraydın’ın çocukluğunda top oynadıkları ve köyün tek düzlük yeri olan tepenin hikâyesiyle, başrol oyuncuları Hikmet ile Züleyha’nın aşkını anlatan filmin teknik yönüyle ilgili beklentiye girmek yanlış olur. Çünkü tek bir kamera ve üç-dört kişilik kamera arkası ekibiyle çekilmiş film. Hatta filmin görüntü yönetmeni Altuğ Küçük, aynı zamanda filmde köyün delisi İsiyin karakterini canlandırıyor. Filmin teknik yönüyle ilgili yönetmen Eraydın da iddialı olmadıklarını söylüyor: “Sinema eleştirmenleri, filmi izlediğinde haklı olarak eleştirebilir. Biz seyirciye Karadeniz insanının samimiyetini göstermek istedik. İzleyenler burası bizim köy derse o zaman kendimi başarılı sayarım.”‘Dondurmam Gaymak’laaynı kulvarda değiliz’Filmdeki oyuncuların büyük bir çoğunluğu daha önce hayatında kamerayla karşılaşmamış. Maddi imkânsızlıktan dolayı böyle bir tercihte bulunduklarını söyleyen Eraydın, bunun sonucu olarak ortaya doğal bir Karadeniz filmi çıktığını anlatıyor. Yönetmen, doktorluk mesleğinden arta kalan zamanlarda köye gidip çekmiş filmi. Belli bir oyuncu kadrosu olmadığı için de köye varmadan önce amcasının oğlu Adem Eraydın’ı arayarak bana bir sahne için şu kadar insan lazım diyerek ayarlamış oyuncuları. Kimisi ahırdaki ineğini bırakıp gelmiş sete, kimisi fındık toplama işini… Züleyha karakterini canlandıran İngilizce öğretmeni Ayşe Öztürk, filmde rol alma hikâyesini şöyle anlatıyor: “Arkadaşım filmde oynuyordu ve bana da oynamak ister misin diye sordu. Merak ettim ve bir gün çekimlere gittim. Fındık toplama sahnesi vardı. Kalabalık olsun diye bizi de çağırdılar. Figüran olarak girdiğim o sahnede yönetmen jest ve mimiklerimi beğenince başrol teklifi yaptı.”Filmdeki tüm oyuncular tamamen doğaçlama oynamış sahneleri. Köylüye o kadar işinin arasında bir de metin ezberletemeyeceğini söyleyen yönetmen, oyuncuların bu performanslarının başarılı olduğunu düşünüyor. Hatta Trabzon Devlet Tiyatrosu müdürü, köyün ‘Vayde Aba’sını canlandıran köy sakinlerinden Vahide Eraydın’ı tiyatro oyuncusu zannetmiş.Film, oyuncu kadrosunda halka yer vermesi yönüyle ‘Dondurmam Gaymak’ filmine benzetiliyor. Ancak yönetmen Eraydın bu benzetmeye karşı çıkıyor: “Bizi Dondurmam Gaymak’la kıyaslıyorlar ama onlarla aynı kulvarda değiliz. Dondurmam Gaymak filminin arkasında Muğla valisi ve devlet desteği var. Film çekimleri biteli üç ay oldu, hâlâ validen randevu alamadık. Tamamen kendi imkânlarımız ve sponsorlarla çektik.”‘Sinemaya ilk kez kendi filmim için gideceğim’‘Dedikoducu kadın’ profili hemen her köyde vardır. Bağ, bahçe işi yaparken üç-beş kadın bir araya gelince en önemli konu köyde kimin ne yaptığı olur. Yönetmen İsmet Eraydın fındık toplama sahnesinde böyle bir ortamı yansıtmak için amcasının kızı iki çocuk annesi Vahide Eraydın’ı arar. Bir sahne için ona ihtiyacı olduğunu söyler. O sıra tarlada patates toplamakta olan Eraydın işini yarıda bırakır ve çekimlerin olduğu yere gider: “Ne yapmam gerektiğini sordum, konuşmamı istedi. Ne konuşacağım ki, dediğimde fındık toplarken ne konuşulursa onu konuş, dedi. Onun kızı şunu yaptı, bunun oğlu şuraya gitti diye konuşmaya başladım. İlk sahne çekildikten sonra çok beğenmiş, sürekli oynatacağını söyledi.” Vahide Eraydın’ın tüm sahneleri belli bir konuşma metni olmadan çekilir. O an aklına ne geliyorsa onu konuşur köyün her şeyden haberi olan ‘Vayde Aba’sı.İşin başında İsmet Eraydın olunca böyle bir projede yer almaktan çekinmemiş. Kamera karşısında olmak da hoşuna gitmiş. ‘Bir daha bunun gibi bir projede oynar mısın? sorusuna ‘Neden olmasın ki?’ diye cevap veriyor. İlginç olansa Vahide Eraydın’ın hiç sinemaya gitmemiş olması: “Sinemaya ilk defa kendi filmimi izlemek için gideceğim.”
↧