Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Annem oyuncu olamayınca beni oyuncu yaptı

$
0
0
Bala Atabek’i ekranlarda ilk kez Benim Annem Bir Melek dizisinde ‘Hasıla’ karakteriyle tanıdık. Dizide küçük bir rolü olmasına rağmen izleyiciye kendisini çok sevdirdi.Bir süredir de Beni Böyle Sev dizisinde Fahriye karakterini oynuyor. Kendisiyle dizi sezon finaline girer girmez görüşmek istedik ama fotoğraf merakından hemen yurtdışına kaçmış! Aralık ayında Fotoğraf Evi’nde açacağı sergi için Avrupa’yı turluyormuş meğer. Türkiye’ye döner dönmez keyifli bir röportaj yaptık. Atabek, tıpkı ekrandaki gibi, gerçek hayatta da ilginç bir karakter. Altı yaşındayken kaybettiği babasından miras fotoğraf makinesini elinden hiç düşürmüyor. Bir yandan da Merkür adlı müzik grubunda alternatif rock yapıyor. Her cümlesi çok samimi ve içten. Gerçekleri söylemekten de hiç çekinmiyor. Örneğin; onu şimdiye kadar ekranlarda 35-40 yaşlarındaki rollerde görmemizin tek sebebinin kiloları olduğunu söylüyor.Nereden geliyor bu fotoğraf merakı?Babam 1980’li yıllarda gazeteciydi ve fotoğraf makinesini yanından ayırmayan bir adamdı. Sürekli omzunda gördüğüm o makineyle ilişkisini hep kıskanıyor ve her fırsatta ben de fotoğraf çekmeye çalışıyordum. Fotoğrafçılığa olan ilgim konservatuvarda arttı.Niçin?Annemin verdiği harçlıkları biriktire biriktire ilk makinemi o zaman aldım çünkü. Zenit almıştım hatta, efsane makinedir kendisi, bilirsiniz. Ondan sonra kimse tutamadı beni.Hâlâ Zenit’le mi devam ediyorsunuz çekmeye?Hayır, şimdi babamın bana miras bıraktığı makineyle çekiyorum.Baba yadigârı makineyle sergi açmak güzel olsa gerek. Nasıl kareler bekliyor bizi bu sergide?Serginin adı İtalyan Gölgeleri. İtalyan bir arkadaşla çektik. Yani daha çok İtalya’nın mimari özelliklerini görebileceğiniz bir sergi olacak. Sonra İspanya sergisi de olacak, orayı da yeni fotoğrafladım.Ülkeleri neye göre seçiyorsunuz?İtalya çok sevdiğim bir ülke olduğu için tercih ettim. İspanya’yı çekmemin nedeni ise tamamen anneannem. Vefat etmeden önce hep İspanya’ya gidip Tibidabo Tepesi’ni görmemi isterdi. Gençken arkadaşlarıyla gitmiş ve o manzarayı unutamamış. 60 yaşından sonra şeker hastalığı dolayısıyla kör olmuştu ama o manzarayı anlatıp dururdu. Ben de şimdi onun anısına gittim. İspanya’yı ona atfediyorum yani.Fotoğraf dışında başka projeler de olacak mı yakın zamanda?Önümüzdeki sene uzun metrajlı bir film denemem olacak. İlk kez başrol oynayacağım. Nisan-mayıs gibi çekimlere başlayacağız. Bunun dışında Merkür diye bir müzik grubumuz var yeni.Merkür mü? Ben Basta’da kalmışım...Ya sormayın, Basta dağıldı. Kız kıza güzel idare ediyorduk aslında ama biri evlendi barklandı, diğeri okumak için yurtdışına gitti. Ben de böyle cücük gibi ortada kaldım. (Gülüyor) Şimdi başka arkadaşlarla Merkür’ü kurduk. Alternatif rock yapıyoruz ama pop ezgileri de var içinde.Basta, hard rock çizgisindeydi. Merkür biraz daha piyasaya mı hitap edecek?Yok ya öyle demeyin. Biz yine hard rock yapacağız diye oturduk aslında ama bir baktık cıptıs cıptıs bir şey çıktı ortaya. Gönüllerimiz bu sıralar çok pırpır olduğundan herhalde. Aysel Gürel’in rock versiyonu gibi. Sözler, ritimler o kafada.Ne zaman çıkar albüm?Bu sene sonuna doğru çıkacak. Çünkü çok heyecanlıyız.Müzikten bahsederken, oyunculuktan bahsettiğinizden daha çok gözleriniz parlıyor?Olabilir aslında. Çünkü müzik genlerimde olan bir şey. Evde hep piyano, keman vardı. Klasik müzik, jazz falan çalardı. Anneannem tam bir müzik hastasıydı anlayacağınız. Ben müzikte daha haydutsu takılıyorum ama onlardan da etkilendim tabii.Babadan fotoğrafçılık, anneanneden müzik geçmiş genlere. Ya annenizden?Anne, ah anne ah! Annem oyunculuğa başlama nedenimdir. Veteriner olacaktım aslında, hayvanlara aşı yapayım kafasında bir kızdım. Ama annemin içinde bir ukde varmış oyunculuğa dair. Gençliğinde oyuncu olmak istemiş ve belediye tiyatrosu sınavlarına girmiş. Yıldız Kenter falan varmış jüride ve o jüriden geçememiş. O zaman içine nasıl oturduysa, beni sürekli oyunlara götürürdü, yok operalar, yok baleler vs. Böyle geçti çocukluğum. Sonra da hayalini benim üzerimde gerçekleştirdi.Kendinizi hangisinde daha başarılı hissediyorsunuz?Ooo, ne desem şimdi! Valla benim hiç öyle büyük iddia ve hırslarım olmadı. Ama hepsine ayrı ayrı yüreğimi koymaya çalışıyorum. Dilerim ki hepsinde eşit derecede başarılı olabileyim. Çünkü hepsini yaparken gerçekten çok mutluyum.Farklı alanlara olan ilgi biraz da sosyal olmanızdan kaynaklanıyor sanırım.Eğer gece hayatını falan kastediyorsak benim gibi domestik insanda hiç olmaz. Ben limon kolonyalı mendille kapı tutarım. Sigara içilen ortamda hiç duramam. Gece kulüplerinde hiç işim olmaz o yüzden. Basık, dar, kalabalık mekânlar, yoğun müzik hiç bana göre değil.Ekran karşısında olmak gibi bir fikrim yoktuAslında hayatınızda oyunculuk daha arka planda olmalıymış gibi ama yıldızınız oyunculukla parladı.Evet öyle oldu. Tiyatro oyunu ya da film yönetmenliğine daha yatkın gibi hissediyordum kendimi. Aklımda hiç kameranın karşısına geçmek yoktu. Ama öyle bir denk geldi ki, kaçamadım. Mezun olduktan iki yıl sonra ajanstan arandım ve BKM projesi olan ‘Benim Annem Bir Melek’ dizisi için rol teklif ettiler. Yani bir şey Allah tarafından yazıldıysa, o sizi buluyor. Şimdi ekran karşısında olmaktan çok mutluyum.Benim Annem Bir Melek dizisinde yan karakterlerden biriydiniz ama herkese çok sevdirdiniz kendinizi. Neydi Hasıla’nın cazibesi?O biraz senaristle de alakalı. Bir de oynadığınız partnerle elektriğiniz tutuyorsa, öyle bir yere gidiyor ki rol, seyirciyi içine almayı başarıyor. O yüzden burada Mert Öner’i de anmam lazım. Gerçekten karı-koca diyaloğunu çok iyi tutturduk.Mert Öner’le görüşüyor musunuz hâlâ?Tabii ki, ilk kocam o benim. Nasıl görüşmeyeyim. (Gülüyor)Benim Annem Bir Melek uzun solukluydu ama Türk’ün Uzayla İmtihanı öyle olmadı.Şansı olmadı o dizinin. Aman varsın arada da öyle olsun ki hayat bize onlarla da doğru yolu gösteriyor.Pişmanlık yok mu?Yok yok, kesinlikle.Peki, ne kattı size Türk’ün Uzayla İmtihanı?Bana daha seçici olmam gerektiğini öğretti dermişim şimdi. (Gülüyor) Yok ya, o da çok ayrı bir deneyimdi. Kısa süre de olsa Tayfun Güneyer’le çalışmak ayrı bir zevkti. Zeki ve parlak bir insan. Okuduğum her senaryonun, oynamasam dahi, bir kapı ve olgunluk sürecine yardım eden bir karşılaşma olduğunu düşünüyorum.Yaşımdan büyük rolleri oynamamın sebebi kilolarımdıKendinizi bulduğunuz dizi Beni Böyle Sev olmalı.Tabii ki. İlk kez kendi yaşımda bir rolü oynuyorum.Şimdiye kadar hep 35-40’lı yaşlardaki rollerde yer aldınız. Neden kaynaklandı bu?Aman Allah’ım, bu sorunun cevabı çok uzun. Nereden başlasam ki… Derler ki oyunculuğun kiloyla alakası yok. Ama ben ‘Beni Böyle Sev’ dizisindeki yaşı oynamak için 15 kilo verdim. Ancak bu şekilde şu andaki yaşıma daha yakın bir profil çizebildim. Sonra da bu rol oldu zaten. Kendini forma sokmakla alakalı.Makyajlı yüzleri sahte buluyorumDizilerde hep makyajsız görüyoruz sizi. Rol gereği mi diye düşünüyordum ama gerçek hayatta da böyle olduğunuzu gördüm.Makyajı çok sevmiyorum. Bana çok sahte geliyor makyaja bulanmış yüzler. Fotoğrafçılıkta doğallığı yakalamaktan gelen bir alışkanlık olabilir.Güneşi Gördüm ve Eyyvah Eyvah dışında başka filmlerde rol aldınız mı?Hayır. Çünkü gelen teklifler çok sulu komediydi. Ben çılgın gibi dram yapmak istiyorum. Modası geçti biraz belki ama doğulu bir kadını oynamayı çok istiyorum. Doğulu bir hanım ağa süper olur mesela.Yine orta yaşlara gittik ama!Hakikaten öyle oldu değil mi? (Gülüyor) Ama ne yapayım çok istiyorum. O kadınların gözleri, ifadeleri, duruşları beni çok etkiliyor. Ha bir de Karadeniz damarı tutmuş deli bir kadını oynamayı çok isterim.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue