Geçtiğimiz haftalarda İsviçre, genç kızların okula başörtüsüyle girebilecekleri kararına imza attı. Bunun yanı sıra artık Fransa’da da özel kurumlarda başörtüsüyle çalışılabilecek. Bunlara rağmen yine de Avrupa’nın birçok yerinde ayrımcı ve ötekileştirici uygulamalar devam ediyor.Avrupa’daki birçok lisede ve ilköğretim düzeyindeki okulda başörtüsü ile ilgili problemler devam ediyor. Bu ülkeler, her ne kadar demokrasinin bayraktarı olduklarını iddia etseler de başörtüsü konusundaki ırkçı yaklaşımları hâlâ gündemde. Özellikle Fransa’daki yasaklar tamamen İslâm ve başörtüsü karşıtlığı üzerine yapılan siyasi uygulamalara dönüşmüş durumda. İşin bir de sosyal boyutu var. Kanunların da desteklediği ötekileştirici davranışlar başörtülü öğrencileri en hassas oldukları yaşlarda etkiliyor. Örtüyle eğitimlerini sürdürmeye çalışan genç kızlar, başörtüsünün serbest olduğu ülkelerde dahi ayrımcı uygulamalarla karşılaşabiliyorlar. Tabii bunun yanı sıra sevindirici gelişmeler de olmuyor değil. Geçtiğimiz haftalarda İsviçre’de lise düzeyindeki okullarda başörtüsünün serbestiyet kazanması buna bir örnek. Fransa’da da yargıtay, nisan ayında özel kurumlarda başörtülülerin çalışabilmesi ile ilgili karara imza attı. Artık Fransa’da başörtüsü sebebiyle işten çıkarılmak daha zor olacak…Ayfer M. (Fransa, Strasbourg): Fransa’da hâlâ başörtümle çalışamıyorumFransa’nın Alsace bölgesinde okudum, burası Almanlar ve Fransızlar arasında sürekli el değiştiren bir bölge ve farklı imtiyazları var hâlâ. Bu yüzden 2004’te Fransa’nın genelinde uygulanan yasaktan muaftık. Fakat okulumun bitmesine bir yıl kala durum değişti ve yasak söz konusu oldu. Hocalarım ‘Böyle bir şey olursa açacaksınız.’ diyorlardı. Psikolojik olarak yorucu bir sene geçirdim. Mezun olduktan sonra eczacılık fakültesine girdim ve asıl sıkıntılar orada başladı. Eğitimimi örtülü alabildiğim halde stajlarda örtülü bulunamıyordum. Her staj dönemi çok sancılıydı. Bazı hocalar da orada bulunmamdan rahatsızdı. Deney yaparken bir keresinde bir hocam, ‘Başınızda bu varken, yanıcı maddelerle deney yapmanız uygun değil.’ diyerek uyardı. Bunun dışında stajımı ilk dönemde örtülü olarak yapabildim. Yanında çalıştığım eczacı durumu kabul etmişti, fakat stajın ilerleyen günlerinde beni daha çok eczanenin sınırlı bir yerinde tutmaya başladı. Nedenini sorduğumda ise bir kadının gelip, ‘Almanlardan sonra bunları mı başımıza çıkaracaksınız?’ dediğini söyledi. Orasının bir ticarethane olduğunu ve müşteri kaybetmek istemediğini belirtti. Şu anda bir ilaç fabrikasında çalışıyorum ama başımı açmak zorundayım. Yani örtümle Fransa’da hayat hakkı tanınmıyor bana.Senem B. (Hollanda, Amsterdam): Hollanda’da yasak yok fakat ayrımcılık varOrtaokul ve liseyi örtülü olarak en rahat okuyabileceğim bir Avrupa ülkesinde okudum. Hollandalılar tolerans konusunda çok ileri seviyedeler. Lisede ayrımcı muameleyle karşılaşmadım. Fakat Hollanda gibi çoklu kültürleri kucaklayan bir ülkede dahi üniversite yıllarında sıkıntılarım oldu. Amsterdam Üniversitesi’ne gittim. Burası yabancıların sayıca çok az olduğu bir okul. Bu sebeple Hollanda’daki diğer okullara nisbeten daha ırkçı sayılabilir. Bölümdeki başörtülü tek kişi bendim. Hocalarım hoşnut olmadıklarını hissettiriyorlardı. Mesela herhangi bir dil hatamı hiçbir şekilde tolere etmiyorlardı. Hepsi öyle değildi elbette, her fırsatta yabancı ve örtülü olduğumu hissettirenler olduğu kadar beni onore edenler de oluyordu.Melek F. (Avusturya, Viyana): Hocam, ‘Çocuklarıma senin Almanca öğretmeni istemem’ dediŞu an Viyana Üniversitesi’nde Alman Dili ve Edebiyatı okuyorum. Küçük yaşta kapandım. Okulum Türklerin olmadığı Avusturyalıların ağırlıkta olduğu bir okuldu. Sadece öğretmenlerin değil, arkadaşlarımızın da önyargıları vardı örtüye karşı. Çünkü ailelerden ne duyuyorlarsa o şekilde davranıyorlar. Halbuki Avusturya’da örtülü okula gidebiliyorsunuz. Öğretmenlerimiz ise ‘Örtü sizin ülkenizde dahi sorunlu, niye burada diretiyorsunuz?’ diyorlardı. Ben tıp okumak istiyordum, Faslı bir arkadaşım ise psikolog olmak istiyordu, fakat öğretmenimiz bunun mümkün olmayacağını, hastaların bizi tercih etmeyeceğini, insanların gözünde terörist olduğumuzu söylüyordu. Almanca öğretmenim ise kompozisyon dersinde sürekli İslâm ve baskı, İslâm ve başörtüsü gibi konular seçerek bir nevi baskı uyguluyordu bana. Bu konularda TV röportajlarını kaydedip gazetelerden makaleler getiriyor, sınıfta tartışmaya açıyordu. Ben artık yorulmuştum kendimi savunmaktan. Sınıf arkadaşlarım bazen benim yerime konuşuyorlardı. Bunun yanı sıra renkli bir örtü taktığımda çok memnun oluyordu herkes, ‘Baharı getirdin.’ diye iltifat edenler oluyordu. Üniversiteye geçtiğimde de bitmedi sıkıntı, daha ilk yıl bir profesör ‘Senin, benim çocuklarıma Almanca öğretmeni istemem’ dedi.Sevinç B. (Fransa, Strasbourg): Yasak yüzünden eğitimim beş sene aksadıFransa’daki yasak çıktığında ailem ve arkadaşlarım arasında kaldım. Çünkü ailem başımı açmamı ve eğitimime devam etmemi istiyordu. Bense arkadaşlarımla beraber yasağa direnmek istedim. Fakat bu mümkün olmadı maalesef. Daha zor olmasına rağmen başımı açmamak için açıköğretime devam etmek istedim. Bu yüzden 4-5 sene kadar bir kaybım oldu, eğitimim aksadı. Okuldaki ortam da çok sıkıntılıydı. Uzun etek giydiğim için okul müdürüm aşağılayıcı ifadeler kullanıyordu, ‘Baloya gider gibi giyinme’ gibi laflar ediyordu. Beni örtümle kabul edecek özel bir okul aradım fakat hepsinden ret cevabı aldım.Ülkelere göre başörtüsü uygulamalarıFransa için başörtüsü yasağı denilince akla gelen ilk ülke denilebilir, çünkü özellikle 2004’te uygulamaya konulan başörtüsü yasağı kanunuyla beraber yaklaşık on yıl içinde Müslüman kadınlar üzerinde ötekileştirici birçok uygulama oldu. Lise ve ortaokul düzeyinde okullarda eğitim göremeyen örtülü öğrenciler, birçok özel okulda eğitim haklarından faydalanamayabiliyor.Fransa, aldığı tüm tepkilere rağmen güvenliği gerekçe göstererek Nisan 2011’de kamusal alanda peçe kullanımını yasaklamıştı. Bu uygulamadan sonra Belçika da benzer bir kanunu aynı sene yürürlükten geçirdi. Daha sonra İspanya ve İtalya’nın bazı şehirlerinde de kamusal alanda benzer yasaklamalar görüldü. Almanya’da sadece Türk göçmenlerin sayısı 3 milyona yakın olmasına rağmen başörtülü öğretmenler 16 eyalette çalışamıyor. Bu uygulamalar Almanya’nın genelini kapsamıyor ve her eyalet kendi uygulamasını kendisi belirliyor. İngiltere’de ise lise düzeyindeki okullarda başörtüsü serbestiyeti var, fakat 2007’de okulların kendi kıyafet kodlarını oluşturabilmeleri kolaylaştırıldı. Bunun üzerine günümüze kadar birçok veli, çocuğunun okula alınmadığı gerekçesiyle okullara dava açtı.İlginç ayrıntılarAvrupa’nın genelinde yeni nesil, başörtüsüne ve Müslümanlara karşı çok daha iyimser yaklaşıyor. Nakledilen hikâyelerde çoğu zaman Hıristiyan, Katolik vb. gruplardan olan Avrupalı gençler, kendisine baskı uygulanan yahut ayrımcı muamele gören başörtülü arkadaşlarını savunuyor.Başörtüsü karşıtlığında ilginç bir ayrıntı var ki o da ‘renk seçimi’. Koyu renklerde yahut daha geniş şekilde örtülmüş başörtüsüne tahammül edemeyen birçok Avrupalı, renkli örtü kullanan kişilere iltifatlar yağdırabiliyor. Bu ikilemin altında ise tesettürü yine kendi kodlarına yakın gördüklerinde onaylayabilecekleri gerçekliği yatıyor.Eğitim hayatları boyunca ötekileştirici yasak ve uygulamalarla karşılaşmış birçok genç kız, bazı hocalarından ise çok büyük destek gördüklerini ifade ediyor. Bu kişilerin ortak ifadeleri eğitimlibaşörtülü kadınların Avrupa’daki Müslüman göçmenlere örnek olmaları gerekliliğine olan inançları.
↧