Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Başbakan, Erbakan’ın hatasını yapmamalı

$
0
0
Gezi Parkı eylemleri evlerde ışıkları yakıp söndürme, sokaklarda tencere tava çalma evresine geçince avukat Ergin Cinmen’i hatırladım. Susurluk’u sorgulama amacıyla düzenlenen “Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” eyleminin mucidi ve sözcüsüydü.Bu son derece barışcı protestonun enerjisi daha sonra asker tarafından manüple edilmiş ve Refahyol Hükümetinin düşürülmesine zemin olarak kullanılmıştı. Merak ediyordum, hayatını demokrasi mücadelesine adayan Cinmen acaba bugün benzer bir endişe taşıyor muydu? Evet taşıyordu ve bunun panzehiri de Başbakan Tayyip Erdoğan’ın vaktiyle rahmetli Erbakan’ın yaptığı hataya düşmemesiydi. Erbakan gulu gulu dansı yapıyorlar demişti, Erdoğan da direnişçileri çapulcu olarak görüyordu. Başbakan bir an önce içindeki çocuğu büyütmeliydi.-Sizi 1997’deki “1 dakika karanlık” eylemi sebebiyle hatırladım. Malum Gezi Parkı direnişi sırasında sizin buluşunuz olan bu protesto biçimi tekrarlandı. Kaç yıl sonra yeniden ışıklar yanıp söndü, tencere tavalar çalındı. Bunu tahmin eder miydiniz?-Bu eylem Susurluk’a ilişkin olarak başlamıştı. Sonrasında daha değişik mecralara gitti ama bu ışıkların yanıp sönmesi bir demokrasimetre gibi, daha sonra da devam edebilecek, toplumun belli bir duygu ve düşünceyi ortaya koymak için kullanabileceği bir araç olarak düşünmüştüm.-On altı yıl sonra siz de ışıklarınızı yakıp söndürdünüz mü?-Biz de halkımızı bakıyoruz ve onlar öyle yaptığı için yapıyoruz tabii. Ben halkın reflekslerine inanıyorum. Bütün karar verme merciinde olan insanların da eğer katılımcı demokrasiyi özümsüyorlarsa bu reflekslere dikkat etmesi lazım.-1997’deki eylemleri sonradan Genelkurmay manüple etmişti. Şu anda da öyle bir korkunuz var mı? -Evet, halkın başlattığı, karar verme merciinin olmadığı böylesi geniş eylemlerde bu riskler her zaman vardır. Bu iradi olarak, bir insanın, bir grubun talimatıyla başlamadı. Susurluk’la başlayan “Aydınlık için 1 dakika karanlık” eylemi de böyleydi. Bunlar halk eylemleri. Başında herhangi bir siyasi yapı yok. Bu Türkiye’ye mahsus, Türk halkının bir icadı oldu. Susurluk döneminde başlayıp da arkasından 28 Şubat’a güç veren olaylardan biri olarak değerlendirilmesinin nedeni şu: O sırada biliyorsunuz Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi vardı. Susurluk’un aktörleri Doğru Yol Partisi’nin içinde bulunuyordu. Mehmet Ağar, Sedat Bucak ve diğerleri... Susurluk Refah’a yönelik bir şey değildi. Ama öylesi bir siyasi atmosferde hükümeti bozmamak açısından, Refah Partisi de Doğru Yol Partisi ile beraber haraket edip gulu gulu dansı yapıyorlar diye yaklaştı olaylara. Ne oluyor o zaman? Bu tip eylemlere karşı çıkanlar, karşı eylemlere yöneliyor. Bu arada ordu bunu gerçekten de manipüle etmeye çalıştı.-Güven Erkaya açıkça “1 dakika karanlık eylemini Refahyol’a tepki olarak kullandık” demişti. Sonuçta masum ve haklı istekler postmodern bir darbeye altyapı hazırladı. Günlerdir çalınan tencere tavaların akibeti de böyle bir şeye evrilmek olursa ya?-Sizinle aynı endişeler içindeyim. Ancak bunları gidermenin yolları var. Bunların başında Sayın Başbakanın tavrı var. Eğer gerçekten de olayların istenmeyen yerlere gitmesini önlemek istiyorsanız, üslubunuza dikkat etmeniz lazım. Erbakan’ın vaktiyle yaptığı o hatayı Başbakanın tekrarlamaması lazım. Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve Sayın Bülent Arınç’ın, Sayın Nabi Avcı’nın açıklamaları var. Bu eylemleri okumalıyız, anlamalıyız, diyorlar. Sayın Başbakan gibi bunlar dış mihrakların, provakatörlerin, çapulcuların işi demiyorlar. Böyle olduğu düşünülse bile bunun dillendirilmemesi lazım zaten. Bütün aklı başında insanların uyarılarına arğmen Sayın Başbakan bu üsluba devam ediyorsa, insanın aklına bunun kötü yola gitmesini istiyor gibi gelir. Çünkü benim buradan gördüğüm şeyi, o oradan nasıl göremiyor? Çok şaşarım ben buna.-Şu anda 1997 yılının Genelkurmayı yok karşımızda. Olaylar yatışmazsa neler olur?-Çok daha kötü şeyler olabilir diye düşünüyorum ben. Büyük bir vandalizm başlar.Ulusalcı akım tamamen güçlenir. Şu anda bir darbe tehlikesi filan yok. Böylesi bir şey bu hükümet döneminde bertaraf edildi. Çok hayırlı bir iş yapıldı tabii ki. Ama bir sokak faşizmine kayabilir bu iş. Herkes parmağını sokabilir bu işe. Reyhanlı’da yaşadık bunu. O kadar basit ki bu iş. Bu kadar büyük kalabalık. Bir taş atılınca neler oluyor gördük.Şiddetin hiç bir türü kabul edilemez. Ben de kızımla birlikte gittim oraya. Arkadaşlarıyla beraber oturmuşlar, kocaman bir pankart yapmışlar. Vurmadan, kırmadan, yakmadan direneceğiz, diye. Böylesi insanlar da var içlerinde.-Evet ama kurunun yanında yaş da yanıyor. -Kendi içlerinde bir tartışma da var bunların. Yöneten olmadığı için, yukarıda belli bir yapı olmadığı için bunlar yaşanıyor. Bakın, başbakanın onayından geçen akil insanlar topluluğu var, bence önemli şeyler yaptı bu yapı. Bu insanlar birleşip bir çağrıda bulunabilir. Hem başbakana, hem de bu çocuklara. Çok gençler çünkü. Durumu anlatır, herkesi bir itidale çağırırlar. Bu akil insanlar bir deklerasyon yayınlasınlar. Akilliğin zamanı şu anda çünkü. Yoksa nereye gideceği hiçbir şekilde belli olmayacak bir yere geliriz.-Liseliler siyahlar giyinip “Biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz diye bağrışarak” yürüyor sokaklardan. Aklıma Mussolini’nin siyah gömleklileri geliyor. Bu da büyük bir tehlike değil mi? -Bu kötü bir slogan. Hiçbir şekilde benimsenmemesi gereken bu slogan hep vardı. Şimdi tabii ki bu ajite durum içerisinde, hem de bir üniforma şeklinde baştan söylediğim bu sokak faşizmine doğru gidiyor. Bunun mümkün olduğu kadar kısa süre içerisinde bitirilmesi lazım artık. Amaç hasıl oldu. Gerçekten de bir ses duyuldu. Bir vicdan herkesin duyabileceği şekilde ortaya kondu. Tayyip Erdoğan çok önemli işler yaptı bu memlekette. Ama insanlar kendilerini yeterince ifade edemediler. Medyanın hali ortada, otosansür uygulattırdı onlara. Bir şeyler eksik kaldı. Alkolle ilgili düzenlemeler çok kışkırtıcı tarzda verildi. Biz dindar nesil yaratacağız dendi. Bu toplum bunlara tahammül etmiyor. Tek elbise giymek istemiyor yani.-Gezi Parkı eylemlerinde cumhuriyet mitinglerinin havasını da gördünüz mü?-Ben cumhuriyet mitinglerinin semtine uğramadım. Ama insanların cumhuriyet mitingleri yapma hakları vardır. Bunun bir suçlama olarak getirilmesine son derece karşıyım. Ben Ergenekon’la ilgili soruşturmanın mutlaka yapılması gerektiğini söyleyen, hayatım boyunca militarizm ile kavga eden bir insanım. Cumhuriyet mitinglerine hiç bulaşmam. Ama cumhuriyet mitingleri diye bir suçlamanın Ergenekon’a getirilmesi, bu davaların meşruiyetini bana göre azalttı. Hangi nedenle olursa olsun insanları mitinge çağırabilir. Önemli olan yasalara uymak, kırıp dökmemek, insanları şiddete çağırmamaktır. Yasal olan şeyleri benim düşünceme aykırıdır diye, iktidar da elimdedir diye yasaklamak, insanların seslerini çıkarmasını engellemeler yanlış şeylerdir.-Türk gladyosu son on yılda nasıl evrildi? -Şu anda gladyosal bir faaliyet görünmüyor ama şu var ortada. Yüzde 50 oy almış bir hükümetin Başbakanı diyor ki, benim çalışma ofisim dinlendi. Demek ki gladio tasfiye olmadı. Fakat kimin nasıl dinlediğini kendileri bilecekler. Onlara sormak lazım. Nasıl halledemiyorsunuz? Milli İstihbarat Teşkilatı Taraf yazarlarını sahte isimlerle dinlemiş. Ama başbakan o dinleyenlerin yargılanmasına izin vermiyor. Çok ilginç şeyler yaşıyoruz. Hala Genelkurmay Başkanlığı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmadı. Neden bağlanmadı merak ediyorum. Bunları yapmazsak biz, bütün uygar ülkelerde olduğu gibi düzenlemeleri getirmezsek, bu gladyodur şudur budur, derin devleti çözemeyiz.-Aksi takdirde Gezi parkındaki gibi haklı bir talebi de rahatça yönlendirebilir diyorsunuz. -Çok rahat yapabilir o manipülasyonu. Bünye zayıfsa, militarizm ve derin devlet gibi adlarla anılan bu hastalıkla gereği gibi mücadele etmezseniz, her zaman bir tehdit altında kalırsınız zaten. Başbakanın ofisinin dinlenmesi büyük bir olay. Her şey onun emrindeyken hem de. Her iki kişiden birisi ona oy vermiş hem de. Kimse elini tutmuyor.-Polisin uyguladığı şiddetin kaynağı ne? -Bilmiyorum. Sabaha karşı polis parkta oturan çocukların üzerine gaz atıyorsa bir nedeni olması lazım. Birisinin o polise sen git sabah beşte bunların çadırlarını yak, yık demesi lazım. Kim der bunu? Ya başbakan valiye söyler, ya vali emniyet müdürüne söyler. Hiçbir polis bunu kafadan yapmaz. Asıl bunun araştırılması lazım.-Gladyo emniyetin içine sızmış da hükümete rağmen bir şeyler mi oluyor yani?-Çok basit. İstanbul emniyet müdürü ben böyle bir emir vermedim diyecek. İstediği anda bu emri kimin verdiğini bulamaz mı? Bulur. Biz sokaklarda bu işin müsebbiplerini arayacağımıza bu olayı kim başlattı diye bakmamız lazım bizim. Kim yaptı? Polis kendi kafasından mı yaptı? O emri kim verdi? Bunu gazeteciler de soramıyor.-Soran da azarlanıyor. -Herkes haşlanıyor. Birisinin kalkıp haşlama demesi lazım. Bir psikiyatrik durum da yaşanıyor bence. Sayın başbakan sanki olayların onunla alakası yokmuş gibi konuşuyor. Sanki tek başına birileri ona saldırıyormuş gibi hissediyor. Ve devamlı bir savunmada. Çok ilginç bir şey. Ak Parti’nin buna dur demesi lazım. Çünkü kitle psikolojisi bu. Bunun nereye gideceği belli olmaz. Bugün bir bölümüne bakarsınız ne güzel oluyor bu çocuklar dersiniz. Öbür bölümüne bakarsınız ne yapıyor bu çocuklar dersiniz. Öbür tarafa bakarsınız vandalizmin dibine inmiş dersiniz.-Kitlenin bir kenara çekilip ne olduğunu sakince değerlendirmesi mi lazım?-Kim diyecek bunu? Kitlenin başı yok ki. Kitlenin böyle bir organizasyonu yok ki. Kendiliğinden bir olay bu. Onun için akil insanlar belki direksiyonu ellerine alırlar da herkese bir sükunet telkin ederler.-Sizinle 96’daki söyleşimizde mafyayı konuşmuşuz. Mafya kayıp mı oldu, ne oldu? -Bakın bu hükümet bunu da halletti. Çok ilginç bir şey bu. Halletti polis meselesini. Yani mafyadan polisi uzaklaştırdı. Çok iyi bir kadroyu getirdi mafya ile mücadele açısından. Bunların siyasetle arasını kesti. Ve bu iş bitti. Orada ne demiştik biz mafyanın üç tane ayağı vardır. Siyaset vardır, para vardır, kurşun vardır. Siyasi ayağını kestiği anda mafya da bitti. Herhangi bir suç örgütü haline geldi. Rahatlıkla o da hallediliyor. En büyük başarılarından bir tanesi budur. Bildiğimiz o mafya bitti. Onu bunu kurşunlayan, o bu ihalelerine giren, şu anda olsa o ihalelerin biz farkına varmayabiliriz. Ama mutlaka sesi bir yerlerden çıkardı bu işin. Bakın artık bunlar konuşulmuyor Türkiye’de. Bu kadar güzel şeyleri yapan bir yapının, bu kadar basit bir krizi yönetememesi, beni çok şaşırtıyor.-Barış süreci eğer olumlu sonuçlanırsa, “artık Tayyip’i kimse tutamaz” deyip, kendi kirli savaşlarını devam ettirmek isteyenler, bugünkü eylemleri fırsat bilmiş olabilir mi?-Tabii ki olabilir. Zaten şu anda sokakta yürüyenlerin önemli bir bölümü bu Kürt meselesinde bu şekilde olayı çözemezsiniz diyen, barışta istemeyen insanlar var bunların içerisinde. Akil insanların Türkiye’yi dolaşırken bu insanların konferanslarını, konuşmalarını sabote etmek isteyen birçok yapı bugünde sokaklarda. Dediğim gibi koskocaman bir yapı var önümüzde. Bunun içerisinde bilmeyerek bu işlerin içine girenler var. Alet olanlar var. Dikkat etmek lazım. Evde tencere tava dövenler var ya, onların seslerine dikkat etmek lazım. Onlar evdeki insanlar, sokağa çıkmayan insanlar aslında.-Sokağa da çıkıyorlar aslına.-Çıkıyorlar, geliyorlar evlerine. Samimiyetlerinden bahsediyorum ben. Samimiyetlerininkullanılabileceği korkusunu yüreklerinde taşıyorlardır bence. Sayın Başbakanın son basın toplantısı olmasa belki tamam diyeceklerdi. Belki bitmişti. Bu kadar basit bir jestle bitebilir bu iş. Yine bunu sömürmek isteyenler dışarıda kalabilir ama onlar artık çok küçük bir miktar olurlar. Bakın idare mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. Biraz hukuktan nasibini alanlar der ki, karara saygı gösteriyoruz. Arınç gösterdi saygıyı. Sayın Başbakan biz orayı Topçu kışlası yapacağız dedi inadına. Mahkeme kararına tahammül edemiyor. Olmaz böyle şey.-Sayın Başbakanın inatçılığını neye bağlıyorsunuz?-Bazı insanlar büyürken içlerinde bir bölüm çocuk kalıyor. O çocuğu büyütemiyorlar. Kendisi büyüyor o çocuk öyle kalıyor. Ben bu durumu başbakanın halinde görüyorum. O Kasımpaşa’nın delikanlısı bir yerde duruyor. O mesela One Minute şeklinde gösteriyor bazen kendini. Kasımpaşa’nın delikanlısı, hiç düşünmeden onu büyük bir safiyet içerisinde söyledi. Ama bu çocuk kalmış kısım, bazen olumsuzlukları da getiriyor. O çocuklar bazen hata da yapıyor.-Sayın Başbakan içindeki o çocuğu büyütemez artık değil mi?-Büyütmesi lazım. Ama o çocuğun farkında olması lazım ilk önce. Benim içimde büyümemiş bir bölüm kalmış diye düşündüğü zaman o çocukla konuşabilir, onu ikna edebilir, yavaş yavaş onu birazcık olsun büyütebilir.-Son söz?-Bu eylem amacına tamamen ulaştı. Bundan sonra devam ettirilirse bu ulaşılan amaç ortadan kalkacak. Çünkü son derecede kötü sonuçlara da neden olabilir. İstenmeyen olaylar meydana gelebilir. Ve insanlar şunu düşünebilir. Ya bunların derdi gezi parkı filan değilmiş. Başka bir şeymiş demeye başlarlar. Bundan sonra zararın neresinden dönülürse kardır.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue