Atasay Grup Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Kamer ile boğazda açtığı yeni mekânı Huqqa’yı konuştuk. Kendisini yakalamışken bir dönem yöneticilik yaptığı Fenerbahçe’den bahsetmemek de olmazdı...Altın, havacılık, enerji derken yeme-içme sektörüne girmek nereden aklınıza geldi?Aniden çıkan bir fikir değil bu. Senelerdir aklımızdaydı. Sadece bütün koşulların bir araya gelmesi için bekledik. Sonuçta bir heves üzerine açılmış bir mekân değil Huqqa. Bir amacı var. İleride ülkemizin markası olmasını arzu ediyoruz.Huqqa ne demek?Kökeni hokkadan geliyor, şişe demek. Arabistan, Ortadoğu ve Asya’da nargileye şişe deniyor. Hindistan’da da halk dilinde huqqa nargile demekmiş. Telaffuzu çok hoşumuza gitti o yüzden bu ismi tercih ettik.Bu konseptte bir mekân açma fikri nasıl oluştu peki?27 yaşında bir oğlum, 22 yaşında bir kızım var. Oturduğumuz yerin çevresinde alkolsüz bir mekân var. 5-6 yıldır oraya giderler. Ebeveyn olarak gönül rahatlığıyla gönderdiğimiz bir yer. Hemen yakınında çok lüks alkollü bir mekân daha açıldı ama hiç itibar görmedi. ‘Demek ki bir zümre var ve alkolsüz mekânda vakit geçirmek istiyor’u düşündürdü bu bana. Alkolsüz mekânlar yok değil ama baktığınızda dekoru, konsepti ve lokasyonu açısından bu kadar para harcanan, tasarlanan başka bir mekân daha yok İstanbul’da.Mekânı görünce masraftan kaçınmadığınız anlaşılıyor zaten. Acısını müşterilerden çıkarmıyorsunuz inşallah?(Gülüyor) Menü ve sunduğumuz hizmet karşılığında talep ettiğimiz ücret olması gerekenin çok altında. Lüksü en uygun fiyata herkese sunmak istedik.Yeni açıldığınız için mi böyle fiyatlar. İlerleyen zamanlarda 20 liralık bir şey 50 lira olmasın?(Gülüyor) Hayır, zamanla dengeyi bulacağız ama.Tam da alkol düzenlemesinin gündeme geldiği bir dönemde açıldı Huqqa. Başbakan ile yakınlığınız da biliniyor. Bu anlamda eleştiri aldınız mı?Hiç almadım. Kaldı ki açılış zamanı tesadüfi oldu. Burası Türkiye Deniz İşletmeleri’nin mülkü. Bir arkadaşım ihaleye giriyor ve kazanıyor fakat kirası çok yüksek olduğundan altı ay bir şey yapamıyor. Ben ondan devraldım. Alkol yasasıyla birlikte nargilenin de sigarayla aynı yasağın içine girmesi gündeme geldi. Bu mekânda nargile de var. Hayat felsefemde zaten alkollü bir mekân açma prensibim olmaz. Yasanın bize ne artısı ne de eksisi olur. Zaten Huqqa’nın çevresinde alkollü birçok mekân alternatifi var. Alkol yasası hiç çıkmamış olsaydı bile zaten bu güzergah üzerinde alkolsüz mekân neredeyse yoktu. Boğaz, herkesin gelip keyifli zaman geçirmeyi arzu ettiği bir yer. O yüzden böyle bir mekân talebi yeni oluşmadı.Boğaz denince bazılarının aklına sadece rakı balık geliyor...Doğru. Birçok arkadaşım var alkol kullanıyor fakat alkolsüz mekânlarda vakit geçirmek, eğlenmek istiyor. Ya da hem kendileri hem de çocukları alkol kullanıyor ama çocukları akşamları alkolsüz mekânda eğlendiğinde aile güvende olduğunu hissediyor. Boğaz’da alkolsüz mekânlara da ihtiyaç var.Bu yüzden basında muhafazakârların üssü olarak anıldı mekânınız.Böyle algılanmasını arzu etmiyorum çünkü öyle değil. Burası, gittiğim yerde alkol kullanmayayım, diyen herkese açık bir yer.Mescidinin olması da böyle bir algıyı oluşturmuş olabilir.Buraya gelenler 15 dakika kalmıyor, iki üç saat oturabiliyor. Bu zaman diliminde ibadet ihtiyaçlarını giderebilecekleri bir alanın sağlanmış olması çok önemliydi. Yalnızca mescit değil onların her türlü konforu düşünüldü. Örneğin, mutfak ekibimiz gıdaya yönelik tüm alımlarda İslami kriterleri gözönünde bulunduruyor. Bu da tabii muhafazakar kesimi mekânımıza ayrı bir teveccüh göstermesine neden oldu. Ama dediğim gibi burası sadece muhafazakarların değil herkesin rahat edebileceği bir ortam.Geri dönüşümler nasıl?Gayet olumlu ama elbette toplumun her kesimi yüzde yüz memnun kalacak diye bir şey yok. Ben sadece bugün gidip eğlenebileceğim yüzlerce alkollü mekân var, neden alkolsüzü de olmasın düşüncesinden hareket ettim.Risk alıyorsun diyen olmadı mı?Eşim istemedi. Matematiksel olarak çok riskli iş yapıyorum sonuçta. Restoran başlı başına riskli bir iş. Bu sektörde öğrendiğim ilk şey ‘Allah affeder, müşteri affetmez!’ oldu. Ayrıca yüzlerce mekân açılıp kapanıyor günümüzde. Ciddi paralar yatırdık ama işin para kısmı şu an için bizi ilgilendirmiyor. Yaptığım her işte iddialıyım. Dünyaca konuşulacak bir mekân yapmak istedim.Menü konusunda belli bir tarzınız yok gibi. Risotto’lar, nachos’lar, pizzalar, minestrone çorbalardan diyet ve glutensiz yemeklere, Çivril muskalı kahvaltıdan smoothie içeceklere kadar sanki ortaya karışık bir menü söz konusu...İnsanlar her geldiğinde farklı bir şeyler yesin istedik. Çevremizde birçok üniversite var. Öğrenciler geldiğinde yalnızca pizza yesin istemedik. Easy food tarzı çok fazla alternatifin bulunduğu bir menü bizimki. Cem Yılmaz’ın dediği gibi: Little little into the middle (gülüşmeler). Ama tabii mekânın bir kişiliği olsun diyebilirsiniz. Buranın da kişiliği zenginliği.İçecek menünüzde mojito da yer alıyor. Mojito normalde alkollü bir içecek. Alkolsüz menüde neden böyle bir isim tercih ettiniz?Böyle özenti isimler olması aslında istediğim bir şey değildi. İşletmeci arkadaşlar öyle takdir etti, saygı duydum. Ben senelerdir Arabistan’a giderim. Orada da Arap şampanyası diye bir şey içirirler bize. Elma ve portakalın kabukları ve suyundan yapılan alkolsüz bir içecek. Çok da lezzetli. Sanırım arkadaşların yaptıkları fikir olarak bundan çok da farklı değil.Bu kadar lüks bir mekânda tavla...İfrat tefrit diye bir şey var. Bu dengeyi korumaya özen gösteriyoruz. Okey ya da iskambil kağıdı yok mesela. Bunları koyduğumda burası kafe değil kahvehaneye dönerdi. O zaman daha fazla nargile içilir vs. Oysa burası nargile kafe de değil. Nargile üçüncü, dördüncü sırada yer alıyor. Keyif olsun diye koyduğumuz bir şey. Tavla neden? Kadın erkek tavla oynarken kısa süreli bir keyif yaşıyor. Bu sebepten koyduk.Galatasaraylıları alıyor musunuz mekânınıza?(Gülüyor) Kızım fanatik Galatasaraylı, siz düşünün artık… Konumumdan ötürü Fenerbahçelilerin daha fazla gelmesine neden olmuş olabilirim ama yalnızca Fenerlilerin mekânı değil burası. Evde yemek yapar mısınız?Pazarları kahvaltıyı ve pazar akşamları terbiyeli şişi ben hazırlarım.Fener’den ben ayrıldım gibi bir durum yok, kimse kal da demediAykut Kocaman’ın kulüpten ayrılmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?Hayırlısı böyleymiş derim en fazla. Olumlu olumsuz. İyi kötü hayırlısı böyleymiş.Kendisi mi ayrıldı gönderildi mi?Futbolla ilgili yöneticiliği bıraktığım günden beri konuşmamaya özen gösteriyorum. Biraz ruhen, bedenen ve zihin olarak uzaklaşmayı arzu ediyorum. Geçtiğimiz sezon içinde iki maça ancak gittim, iki üç maçı da televizyondan izlemişimdir. Biraz kendimi uzak tutmaya, başka şeylerle hayatımı keyiflendirmeye gayret ediyorum.Çok mu yıprandınız?Biliyorsunuz zor bir süreçten geçtik kulüp olarak. Çok yorulduk, yıprandık. Ama Fenerbahçe hâlâ aşkımız, sevdamız, her şeyimiz.Yöneticiliği neden bıraktınız?Sırf ben ayrıldım diye bir şey yok. Kal diye bir teklif de olmadı. Gerçi olsa da kabul etmeyecektim. Başkana bir, iki ay önce yaptığım ziyaretimde yeni yönetimde olmayı arzu etmediğimi söylemiştim ama karşı taraftan da ‘Cihan n’olur kal’ gibi bir yaklaşım da olmadı. Kendimizi şu konuma da almayalım yani ben bıraktım falan…Kal dememelerinin Aziz Yıldırım hapishanedeyken adınızın başkan olma söylentilerine karışmasıyla bir ilgisi var mı?Hayır, başkanla aramızda o konuyla ilgili hiçbir kırgınlık ya da küskünlük olmadı. Başkan içerideydi ve basının konuyu bu şekilde gündeme getirmesinden dolayı haliyle böyle bir şeye içerlemiş olabilir. Benim kendisine bir kırgınlığım olmadı. Onun sayesinde Fenerbahçe’de yöneticilik yaptım.Peki bundan sonra futbol perdesi kapandı mı tamamen, yoksa nadasa mı bıraktınız?Gönlümden ‘tamam artık bir dönem yaptım. İnşallah bundan sonra daha değerli arkadaşlarım var, onlar devam ettirir.’ demek geçiyor. Ama yarınları Rabb’im bilir. Hiçbir konuyla ilgili kesin konuşmayı tercih etmediğim için net bir şey söyleyemiyorum. Yoksa gönlümde şu an b böyle bir şey yok.
↧