Türk halk müziğinin önemli seslerinden Hüseyin Turan, 20. sanat yılını yeni albümü Ki ile kutluyor. Kendini en verimli döneminde hissettiğini söyleyen müzisyenin hayali büyük bir müzikal yapabilmek. Ülkemizin içinde bulunduğu duruma ise en iyi türkülerin reçete olacağını söylüyor.
20. sanat yılınızdasınız. Yola çıkarken buralara gelmeyi düşlüyor muydunuz?
Tek hedefim Anadolu'nun en değerli hazinelerinden olan türkülerimizi doğru bir şekilde icra edebilmek ve insanlarla paylaşabilmekti. Her şey kendiliğinden gelişti. Su akar yolunu bulur hesabı. Bu işe adım attığımızda ülkede müthiş bir pop furyası vardı. Türkülerin adı anılmıyordu. O ortamda türkü söylemek ve ayakta kalmak oldukça zordu.
Ondan sonra da bir türkü furyası başladı ama. Neden türküler böyle dönem dönem popüler oluyor, sonra gündemden düşüyor?
Her on-on beş yılda böyle bir şey oluyor. Bu kültürel zenginliğimizin önü kapatılmaya çalışılıyor. Bu bir devlet politikası mıdır yoksa başka şey midir ya da bizim insanımızın burnunun ucunu görmeden ileriye bakma çabası mıdır bilemiyorum.
Özellikle son yıllarda yine gençler arasında halk müziğine bir ilgi var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu kaçınılmaz bir sonuç. Türküler arı sütü gibidir. Özün özüdür. Bir yılda, on yılda ortaya çıkan değerler değil bunlar. Yüzyılların, bin yılların birikimi. Ama bunların üstüne bizim de bir şeyler koymamız gerekiyor. Tabii ki bozarak değil. İyi ki türküler var, yoksa bu ülkede nefes alamazdık.
Yirminci yılınızda onuncu albümünüzü çıkardınız. Adı Ki. Neden albümünüze bu ismi verdiniz?
Bildiğiniz gibi ‘ki' bir bağlaç. Benim için de böyle bir anlamı var. Bir yoldayım ve bu yol bitmeyen bir yol. Öznesi türküler olan ve içini sevgiyle, şerefle ve barışla doldurabildiğim güzel bir cümleyi oluşturabilmekti gayem. Hâlâ da bunun için gayret ediyorum. Ve Ki, bir virgül benim için. Şu an kendimi en verimli dönemimde hissediyorum. Elimde halihazırda altı proje var. Birçoğu proje albüm.
Bugüne kadar yapmak isteyip de yapamadığınız bir şey var mı?
Halk müziğinin ve halk oyunları ile modern müziğin iç içe geçtiği bir müzikal yapmayı arzu ediyorum. Bizde müzikal olabilecek çok hikâye var. Leyla ile Mecnun'dan İnce Memed'e kadar binlercesi halihazırda elimizde. Ama bunların desteklenmesi gerek. Ülkemizde böyle bir zenginlik varken böyle şeyler maalesef yapılamıyor. Yine büyük senfonik çalışmalar da yapmak istiyorum. Bizde bir arıza var. Birtakım şeyler yapılamıyor.
Barış isteyenleri hain olarak görenlere de ‘hadi oradan' diyorum
Bir sanatçı olarak günümüzde ülkede yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Umuyorum barış, huzur, sevgi ve birbirini anlama ortamı geri gelir. Bu süreç delip geçti. Önü alınamayacak çok şey yapıldı. Bunların acısı yine bu toplumdan çıkacak. Elimizde türküler gibi bir reçete var. Bütün güzel duygular, düşünceler var.
Toplumun farklı kesimleri arasında da kutuplaşma artıyor…
Anadolu'da gitmediğim yer kalmadı. Ege'ye gidiyorum her görüşe sahip insanlar bu türküleri gelip birlikte dinliyor. Doğu'ya gidiyorum tablo aynı. Birileri insanları ayrıştırmaya çalışıyorsa biz de türkülerle o kadar direnmeliyiz. Türküler birlikte yaşamayı, hoşgörüyü, insan olmayı anlatır. 12 Eylül'de insanlarla bir travma oldu ve biz bu travmayı türkülerle iyileştirdik. Ülkücüyle solcu aynı ortamda bu türküleri dinledi ama kavga etmedi.
En çok neden rahatsızlık duyuyorsunuz?
İnsanların ağzından barış sözcüğü çıktığında hemen hain ilan ediliyor. Bunu sana yükleyerek kendi suçunu örtbas etmeye çalışıyor. Yılan kendi eğriliğini görmez, deveye boynu eğri der. Bu ülke benim ülkem. Gidecek başka yerim yok. Elbette sonuna kadar mücadelemi vereceğim. Hayata dair ne varsa türkülerimizin içinde var. Sadece müzik dinleyerek bir şeyler halledilmez. Ama türkülerin içindeki hoşgörüyü, sevgiyi, saygıyı, barışı, özgürlüğü anlamaya çalışmalıyız. Bizim kültürümüz güzellik, sevgi ve vicdan üstüne kurulu. Hani toplum olarak biz etle tırnak gibiydik? Hani misafirperverdik. Ülkemizde bugün Türk, Kürt insanlar ölüyor. Neden ölüyor? Asker de ölmesin sivil de ölmesin. Öldürmenin sonu yok. Silahla bir şeyin çözülmediğini gördük. Ülkemizi hepimiz seviyoruz. Barış isteyenleri hain olarak görenlere de ‘hadi oradan' diyorum. Onların ne samimiyetine ne de vatan sevgilerine inanıyorum.
Kliplerimizi yayınlayacak mecra yok
Televizyonda ve bazıları hariç radyolarda pek türkü yayınlanmıyor
Yaptıklarımız yeterince insanlara ulaşamıyor. Haksız bir rekabet var. İnsanlara hep başka şeyler dayatılıyor. Bir eserin içinde klarnet sesi varsa dahi onu yayınlamıyorlar. Bütün dünya müzisyenleri benim etnik müziğimle ilgilenirken sen kim oluyorsun da bunu yapıyorsun? Bu anlayış kültür emperyalizminin ta kendisi. Bu ülkede yaptıklarımla kendimi kanıtlamış biriyim ama kliplerimi yayınlayacak mecra bulamıyorum.
Bu çok acınacak bir durum…
Ben acınacak durumda değilim. Ülkenin içinde bulunduğu durum acınılacak bir yerde. Lafa gelince herkes kültür, Anadolu, öz benliğimiz gibi laflar eder. Oysa kendi ayaklarımızın üstünde durarak bu savaşı veriyoruz. Bu benim işim değil, yaşam biçimim. Bu tutmadı gideyim pop söyleyeyim gibi bir arayışın içine girmedim. Bunca yıllık birikimi sadece tuttu diye popüler olan bir şeyin içine koymam.
Kolunuzda kızınızın ayak izi var. Nasıl aranız?
Bu doğduğu anda dünyaya bıraktığı ilk ayak izi. Dövme meraklısı değilim. Ama bu benim için çok özel. Kızımla aram çok iyi. Kızım ilkokula gidiyor. Okumayı yazmayı öğrendi. Bana kitap okuyor.