Kalabalıkların önünde kollarını bir makas gibi açan o şairi dinledim ben. Yalnız “Durun!” değil, “Yürüyün!” de dediği için çürümedi o kollar.Nerede duracağımızı, nerede yürüyeceğimizi trafik lambalarından değil şairlerden öğrendiğimiz günlerdi. Liseli bir gençtim Ankara’da Necip Fazıl’ın konferanslarına gittiğimde. Kültür merkezlerinde değil sinemalarda yapılırdı o vakit konuşmalar. Necip Fazıl bir kıvılcım gibi düşerdi»»
↧