Robert De Niro, oluşturduğu sıra dışı karakterlerle sinema dünyasında unutulmaz birçok performans sergiledi. Ancak bu sefer usta oyuncunun beğenilen değil, ilgi görmeyen performanslarına göz atalım.
Robert De Niro, sinema dünyasının en önemli aktörlerinden. Oyunculuk tarzı, yorumu, oluşturduğu sıra dışı karakterlerle sinema dünyasında unutulmaz birçok performans sergiledi. İlk akla gelen Baba serisindeki rolü, Taksi Şoförü, Kızgın Boğa, Komedyenler Kralı farklı portreler... Hepsi ak ile kara gibi birbirinden farklı. Sayı daha da artırılabilir. Ancak bu sefer usta oyuncunun beğenilen değil, ilgi görmeyen performanslarına göz atalım. Özellikle rol seçerken özensiz davranan, çoğu komedi veya suç dramasında benzer karakterleri canlandıran oyuncunun eksi hanesinden öne çıkan film sayısı az değil. Bazıları...
Orijinal Cinayetler (2008): Hiç kuşkusuz ilk sırada o geliyor. İnsan sadece afişine baktığında bile heyecanlanıyor çünkü vitrinde koskoca Robert De Niro ile Al Pacino ikilisi var. Baba efsanesinin iki yıldızı... Ne var ki içerik, vitrin kadar iddialı değil. İki dostun başından geçen suç draması (De Niro Türk adlı karaktere hayat veriyor) gösterime girdiği dönem The Times'in en kötü filmler listesinde gösterildi, hem de üst sıralarda. Dünya çapında 180 milyon dolar hasılat elde etse de nitelik olarak hayli eleştirildi.
Showtime (2002): Bir tarafta emekli olma hayalleriyle yaşayan polis, diğer tarafta oyuncu olamadığı için polis olmak zorunda kalan, aktörlük rüyalarıyla hayata tutunan biri. İki kafadar aynı polis teşkilatında görev alınca ortaya mizahı bol bir macera çıkar. Showtime'da o komedinin çok çıktığı söylenemez. Eddie Murphy ile De Niro'yu bir araya getiren proje için yabancı eleştirmenlerin yaptığı yorum şu: “Eddie Murphy doksanlarda meşhurdu. Showtime'ı o zirvedeyken yapsaydı belki dikkat çekerdi.”
Yılbaşı Gecesi (2011): Filmin ismi, içeriğe dair çok şey söylüyor. Yeni yıl arifesinde New York'ta özel bir vakitte bir araya gelen yalnız insanların öyküsü... Hayata ikinci bir şans vermek isteyenlerin gecesi. Başrolünde büyük takipçi kitlelerine sahip çoğu meşhur güzel kadınların, yakışıklı erkeklerin olduğu (Halle Berry, Alyassa Milano, Sarah Jessica Parker…) tanıdık, bildik bir romantik komedi. Sevgililer Günü, yılbaşı gecesi gibi günlerde izlenmesi için yapılan bir film dersek abartmamış oluruz sanırım. Filmde takdiri; yönetmen, oyuncudan ziyade bu kadar meşhur simayı aynı sete sokmayı başaran yapımcı hak ediyor.
Som'un Şarkısı (1969): Robert De Niro'nun sinema sektöründe henüz emeklediği dönemlerde çektiği bir film. Martin Scorsese ile tanışıp taksi şoförlüğüne, boksörlüğe soyunduğu dönemin hemen öncesi. Bir editörün hikâyesini anlatan film, pek bilinmez. IMDB'de en düşük puan ona ait: 3.7.
Gece ve Şehir (1992): New York'ta yaşayan tatminsiz bir avukatın hikâyesi. Partneri gibi o da hayatta dilediğini yapamamıştır. Bir boks organizatörüne karşı ciddi bir dava kaybedince hayali olan boks organizatörlüğüne soyunur. Sonrası tahmini güç bir macera. De Niro, tahmin edeceğiniz gibi avukat rolünde.
Rocky ve Bullwinkle'ın Maceraları (2000): Hayatını çizgi şovlardan kazanan bir geyik ile sincabın hikâyesi. İkili, çizgiden gerçek dünyaya geçince korkusuz liderin hain planlarına alet olmaya başlar. İşte tam da burada devreyi giriyor De Niro. Kötü lider olarak… İmajı, konuşması, duruşuyla farklı bir portre çiziyor oyuncu. Animeyle gerçekliğin iç içe geçtiği film, oyuncunun filmografisinde farklı bir yerde duruyor. Ancak pekiyi bir yer değil.
Zor Baba 3 (2010): Tutan bir hikâyenin devamını çekme geleneğini Hollywood'dan aldık. Hele ki başrolünde gözde isimler varsa... Aradan 20 yıl geçse bile karakterler bir araya getirilip o film çekilir. Ki yine gelenektir, neredeyse hiçbiri ilkinin yerini tutmaz. CIA ajanı bir babanın kızıyla hemşire bir adamın evlilik arifesindeki yaşadıklarını konu edinen filmin sonuncusu (ilkinden 10 yıl sonra çekildi) halkanın en zayıfı olarak gösteriliyor. De Niro bütün seride rol aldı.
Kirli Oyun (2012):“Sinema endüstrisinin canlı tutulması adına gelişmekte olan ülkeler için tasarlanan, vitrininde yine yıldızların olduğu vasat bir yapım.” Bunu diyen sinema yazarı Ali Ulvi Uyanık. Hakikaten öyle. Karşımızda ne derli toplu bir hikâye var, ne dikkate değer oyunculuklar. Uyuşturucu dünyasının karanlık yüzüne ayna tutmaya çalışan filmin başrolünü ünlü rap şarkıcısı 50 Cent üstleniyor. Kirli oyun işte.